Home page
Haber Menüsü


Gözün gördüğü herşey mi sinemadır?
 
NTVMSNBC, bir Asmalı Konak hayranını galaya gönderdi, “yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” dedi.  

 
Oya Öneş
NTV-MSNBC
17 Ekim 2003—  Asmalı Konak heyecanına katılmak üzere Gala gecesine davetliydik. Kokteyl olur, içki olur, şudur budur diye erken gitmeye çalışsak da ne mümkün, caddenin başından itibaren gayet ‘kalın’ arabalı bir trafik vardı.

   
 
       
    MSNBC News 'Asmalı Konak'ta mutlu son!
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
       Kırmızı halıda ilerlerken önümüzde Abdullah Oğuz ve güzel kıyafetli eşi yürüdüğü için sanırım canlı yayına çıkmışızdır.
       İçerisi çok kalabalıktı, bir de her kadın, ama her kadın sarı saçlıydı. Adeta Almanya’da geçiyordu olay.
       Yerlerimizi almamızı isteyen anons oldukça isterikti, beşinci anonsta artık gerçekten bas bas bağırıyordu. Hiç anlamadım neden. Sponsor ürünlerinin sergilendiği “Asmalı Konak Shopping” olayı ise pek cılızdı.
       Neyse, dışarıda Sinan Çetin’le konuşuldu; ekrana geldi, “Umarım film iyidir, kıskandım prodüksiyonu” vb. dedi (bunu anladım; filmde montaj aşamasının tamamlanmış olmasını kıskanmış olabilir).
       Ardından A.O. sahneye çıktı, konuşmasını rahatmış gibi davranarak, ama epey tekleyerek yaptı. Beğenmemizi umut ediyormuş. “Çağan Irmak’a yönettirmem, ille de ben yöneteceğim” gibisinden bir havası vardı. Bana öyle geldi.
       Dolby Digital reklamı ardından filme girilince ses öyle bir patladı ki, Dicle ne dedi falan hiç anlayamadım. “O kadar paranız var, yapanını bulamadınız mı” şeklinde isyan duyguları kapladı içimi.
       Ağa Seymen’in ve aristokrat hanımağa Sümbül Hanım’ın kendi sesleriyle konuşmaları bir imgelem çöküşü yaşattı, neden ki? Yani, tam da şimdi karizma çizilmesini kim ister?
       Seymen ve Bahar dışında eski bildiklerimizden Kirve ve Ali Bey çok görünüyordu bir tek. Onlar da Amerika’da iki acemi Türk sevimliliği dışında pek oynatılmadılar. Diğer oyuncular da çok çok az görünüp oynadılar, iki kere topluca görünmelerinin ilkinde topluca ağladılar; ikincisinde topluca sevindiler. Dizide daha önce rolü olmayan ve bağrımıza bu saatten sonra basmamıza da olanak olmayan son derece itici bir psikiyatrist tip çıkartmış ve baş köşeye oturtmuşlar, başrol onun sanki. Pek manasız olmuş.
       Seymen’in delilik halet-i ruhiyeleri zamanımızın yüzde 70’ini meşgul etti, ama ben sevdim onun sokak serserisi hallerini, gayet tatlı bir herif olmuş; dümbelek çalarken, içerken falan.
       Bahar’ın insan olarak da mizah duygusu gelişmiş, neşeli bir tip olduğunu sanıyorum, çok iyi de oyuncu, ancak hemen hiç oynatılmamış, tabii filmin çoğunda uyuyordu, ancak yine de oynamaya biraz fırsatı olsa, film iyileşebilirdi. Film için yapabildiği en büyük emek saçlarını kazıtmak olmuş.
       Bir de yabancı ‘casting’ var tabii. Amerikalı oyuncuların en “Hallmark”ları bu filmde toplanmış. Yani bir ‘dayama’ oynuyorlar, bir sevimlilik sahneleri var, öyle nefis...
       Filmin başındaki Mevlevi ayinini, sonlarına doğru yapılan Sirtaki dansını ise hemen unutmak, hiç düşünmemek lazım.
       Yanımda oturan adamın üç kere kafası önüne düştü, her kafayı kaldırışında akvaryumdaki kırmızı balıklara zoom yapılan psikiyatri seansı sahnelerine denk gelmiş, “aaa, ekran koruyucu” gibisinden sayıkladı.
       Filmin sonu mu? Hep birlikte, kısmen iyileşiyor ve İstanbul’a dönüyorlar filan. Yani bu filmin sonu yok daha...
       
 
       
    TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları