 |
|
|||||
 |   |  |  | |||||||
| ||||||||||
| 7 Nisan— Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, 2003 yılı enflasyon hedefinin ekonomik program çerçevesinde yüzde 20 olarak belirlendiği hatırlatırken, daha önce bahsedilen risklere karşın, para politikasının diğer bazı uygulamalarla desteklenmesi durumunda, hedefe ulaşılabilmesinin mümkün göründüğünü söyledi. Serdengeçti, para politikasını destekleyecek unsurları ise “mali disiplinin sürdürülmesi, kamu fiyatlama ve gelirler politikasının enflasyon hedefi ile uyumlu şekilde belirlenmesi ve gerekli yapısal reformların aksatılmadan gerçekleştirilmesi” olarak özetledi. | |||
  |
 |
|||||||
|
|||||||
|
|||||||
| Serdengeçti, Merkez Bankası’nın bugün Bankası İdare Merkezi Konferans Salonu’nda yapılan 71. hesap dönemi olağan genel kurul toplantısının açılışında konuşma yaptı. 2002 yılı ekonomik gelişmeleri, uygulanmakta olan ekonomik programın içsel tutarlılığına ve sürdürülebilirliğine ilişkin düşüncelerle belirlenirken, bugün gelinen noktada programın etkinliğine dair bir şüpheye yer kalmadığını belirten Serdengeçti, şöyle devam etti: “Dolayısıyla, programın uygulanmasından sorumlu tüm ekonomik birimlerin, uygulanan programa sıkı sıkıya bağlı kalması, sorumluluklarını eşgüdüm içinde yerine getirmesi ve kamuoyunun temel doğrultudan hiç bir şekilde sapma olmayacağına ikna edilmesi büyük önem taşımaktadır.” EK ÖNLEMLER VE PARASAL DİSİPLİN Serdengeçti, faiz dışı fazla hedefinin tutturulması için 2003 yılı bütçesinde alınan ek önlemler ve süren parasal disiplinin, iktisadi temellerin daha da sağlamlaştırılacağı anlamına geldiğini söyledi. Serdengeçti, programın, enflasyonu 2002 yılı içinde keskin bir biçimde düşürmede gösterdiği başarı da dikkate alındığında, alınan önlemlerin zamanında ve kararlılıkla hayata geçirilmesi koşuluyla, hem nominal hem de reel faizlerin programda öngörülen düzeylere inmesinin mümkün olacağını belirtti. Ancak bu koşullar altında programda öngörülen büyümenin gerçekleştirilmesi ve enflasyondaki düşüş eğiliminin sürmesini beklemenin gerçekçi olacağını ifade eden Serdengeçti, içinde bulunulan olağanüstü durumun sona ermesiyle birlikte, talep artışının gerçekleşeceğinin beklendiğini söyledi. Söz konusu talep artışının enflasyonist baskısının büyük ölçüde talebin kompozisyonuna bağlı olacağını anlatan Serdengeçti, toplam tüketim harcamalarındaki büyümenin, toplam arz düzeyinin değişmemesi durumunda, enflasyonist baskı yaratacağının açık olduğunu kaydetti. Serdengeçti, ancak yatırım harcamaları ya da kapasite kullanım oranlarının artması, potansiyel üretim düzeyinin yükselmesine yola açacağından, tüketim yönlü talebin fiyatlar üzerinde oluşturacağı etkiyi telafi edebileceğini bildirdi. Serdengeçti, şöyle devam etti: “Enflasyondaki düşüş eğiliminin sürmesi açısından, kamu sektörünün fiyatlama ile maaş ve ücret politikaları kadar, özel sektörün fiyatlama ve gelirler politikaları da önem kazanacaktır. Piyasalarda, kamu fiyatları ile özellikle kamu maaş ve ücret artışları, kamunun enflasyonla mücadelede ne kadar samimi olduğunun bir göstergesi olarak alınmakta, beklentileri doğrudan etkilemektedir. Diğer yandan, özel kesimin iç talepteki canlanmayı kar marjını artırma fırsatı olarak görmemesi hem enflasyonla mücadele açısından hem de enflasyonla mücadelenin maliyetlerinin en aza indirilmesi açısından son derece önemlidir.” DÖVİZ KURU-FİYAT İLİŞKİSİ Türkiye’de dalgalı döviz kuru rejimiyle beraber kurların bir çapa olarak görülme alışkanlığının yavaş yavaş terk edilmeye başlandığını, ancak kur-fiyat ilişkisinin henüz istenilen düzeyde zayıflamadığının gözlendiğini belirten Serdengeçti, dalgalı kur rejimine geçişin ve enflasyonla mücadelenin başarısı sonucu, kurların fiyatları etkileme hızında bir azalma görülmekle birlikte, Türkiye’de kurların hala orta ve uzun dönemde fiyatları belirleyen değişkenlerin başında geldiğini söyledi. Ancak Türkiye’de son dönemde döviz kurlarındaki değişimlerin, enflasyonu geçmişte olduğu gibi hemen değil, belirli bir gecikmeyle etkilemeye başladığı hakkında önemli ipuçlarının bulunduğunu kaydeden Serdengeçti, bu değişimin talepte canlanma olması durumunda bile kalıcı olabileceğinin düşünüldüğünü bildirdi. Serdengeçti, “ayrıca dalgalı kur rejimiyle beraber ekonomik birimler, döviz kurunun yukarıya doğru olduğu gibi aşağıya doğru da hareket edebileceğini öğrenmeye başlamış, geçici ve kalıcı hereketler arasında ayrım önem kazanmıştır” dedi. IRAK OPERASYONUNUN SÜRESİ Bu noktada Irak operasyonunun süresinin son derece önem kazandığını belirten Serdengeçti, devamla şöyle konuştu: “Ekonomik birimlerin, kur yükselmesinden kaynaklanacak maliyet artışlarını fiyatlara yansıtmadan önce bir süre beklediği ve söz konusu artışların geçici olması durumunda fiyatlara yansıtmadığı göz önüne alınırsa, kısa sürecek bir operasyonun dalgalı kur rejimiyle enflasyon üzerinde kalıcı bir baskı yaratma ihtimali küçük görünmektedir.” Serdengeçti, her ne kadar döviz kurlarından fiyatlara geçiş etkisindeki zayıflamanın kısmen iç talepteki durgunluktan kaynaklanmış olabileceği söz konusu olsa da, gerek ekonomik birimlerin dalgalı kur rejiminin oyun kurallarını daha iyi öğrenmesi, gerekse uygulanan politikaların kredibilitesinin arması sonucu, talep koşullarından bağımsız olarak, söz konusu geçiş etkisindeki zayıflamanın kalıcı nitelikte olacağının düşünüldüğünü kaydetti. Parasal limitler tuttu Bu arada, Merkez Bankası, 2002 yılı Raporu’nda, 2002 para programı çerçevesinde belirlenen dönemsel ve yıl sonu parasal limitlerin tutturulduğunu açıkladı. Merkez Bankası raporunda, 2002 yılı sonunda tüketici fiyatları enflasyonunun yüzde 29.7, toptan eşya fiyatları enflasyonunun ise yüzde 30.8 oranında gerçekleştiği hatırlatılırken, bu gerçekleşmelerin tüketici fiyatları enflasyonu için son 20 yılın, toptan eşya fiyatları için de son 16 yılın en düşük rakamları olduğu kaydedildi. Raporda, uygulanan makroekonomik politikalar ve gerçekleştirilen yapısal reformların, programın inandırıcılığını artırdığı ve enflasyon bekleyişlerini düşurerek, enflasyonla mücadeledeki kazanımda belirleyici olduğu ifade edildi. Bunun yanı sıra geçen yıl iç talebin, enflasyonu etkilemeyecek bir düzeyde kaldığı belirtilirken, 2002 yılı ikinci çeyreğinden itibaren gözlenen canlanmanın, daha çok stok birikimi ve ihracattaki canlanmadan kaynaklandığı bildirilen raporda, tüketim ve yatırım harcamalarındaki artışın ise sınırlı kaldığı vurgulandı. Raporda, dalgalı kur rejimi uygulaması ve iç talep yetersizliğinin kur hareketlerinin fiyatlara yansımasının boyut ve hızını azalttığının görüldüğü de belirtilerek, “bunlara ilave olarak, gıda grubu fiyat artışlarının son 15 yılın en düşük düzeyinde gerçekleşmesi, enflasyon oranının hedef altında kalmasına katkıda bulunmuştur” denildi. MECLİS ÜYELİĞİNE PROF. DR. PARASIZ DA SEÇİLDİ Öte yandan Merkez Bankası Banka Meclisi üyeliğine Durmuş Yılmaz ve Prof. Dr. Mustafa İlker Parasız seçildi. Merkez Bankası’nın 71. Hesap Dönemi Olağan Genel Kurulu’nda, Banka Meclisi ve Denetleme Kurulu’nun ibrasının ardından 30 Nisan 2003 tarihinde boşalacak Bülent Çağlar Ünal ve Teoman Akgür’ün yerine seçimler yapıldı. Seçimler sonucunda Hazine tarafından önerilen Durmuş Yılmaz ve Prof. Dr. Mustafa İlker Parasız 3 yıllığına Banka Meclisi üyeliğine seçildiler. Ardından Denetleme Kurulu’nun üyeliklerinin seçimine geçildi. Görev süreleri dolan M. Saim Uysal ve Ayce Ovalıoğlu’nun yerine Bilal San ve M. Saim Uysal 2 yıl süreyle görev yapmak üzere seçildi. | ||||
| |
|||
 Bankaların kara tahtaları siliniyor |
|||
| |
|||
 |
|
 |
|||||||||||||||
   |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
 | |||||||||||||||||
TCMB döviz faizini düşürdü
