|
Özilhan: IMF ile program 2006'ya uzatılmalı |
|||
Halkının büyük çoğunluğunun savaşa karşı olduğu bir ülkenin meclisinin böyle bir kararı kolaylıkla veremeyeceğini anlatan Satıcı, ayrıca Türkiyenin ABDden tezkere için değil, savaşın kendisine vereceği zarar ve ziyan için kaynak istediğini belirtti. Satıcı, Bunun başka türlüsü düşünülemez. Elbette işin doğrusu, zarar ve ziyanın telafisi için kaynak istemektir. Bu meşru ve haklı bir taleptir ve bugün Türkiye böyle bir talepte bulunma hakkını saklı tutmalıdır görüşünü dile getirdi. Türkiye ekonomisinin Amerikadan veya Uluslararası Para Fonundan (IMF) gelecek paralarla kurtulamayacağını ve kırılganlıktan bu yolla çıkamayacağını vurgulayan Oğuz Satıcı, Türkiye ekonomisinin kurtuluşunun üretmekten, ihraç etmekten, tükettiğinden daha fazlasını üreten bir ülke olmaktan geçtiğini bildirdi. ORTADA PANİK YAPACAK BİR DURUM YOK Ortada panik yapacak bir durumun da bulunmadığını belirten TİM Başkanı Satıcı, şunları kaydetti: Gerek iç gerekse dış borcun çevirimi için mevcut modeller tıkanmışsa ve çözüm yerine çözümsüzlük içeriyorsa çözüm içerecek yeni modeller tasarlanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin böylesine olağanüstü bir dönemde, dünya milletleri nezdinde onurlu pozisyonunu koruyabilmesi için radikal veya rasyonel her türlü önlemi almayı düşünmelidir. Türkiye iktisaden rasyonel olmayan bir şekilde iç borç faizi ödemektedir. Dünyanın hiçbir modern ülkesinde borçlanma maliyeti bu seviyede değildir ve yine dünyanın hiçbir ülkesinde alacaklılar bu denli yüksek ve düzenli bir kazanca sahip değillerdir. İç borç faizlerini yıl sonu enflasyon tahminlerinin 30-40 puan üstünde taşıyan bir sistem, ne içeride, ne de dışarıda sağlıklı kararlar alamaz, doğru ve istikrarlı bir strateji geliştiremez. Devlet iç borç meselesinin bir şantaj malzemesi yapılmasına karşı gerçekten tüm yönleri iyi düşünülmüş bir önlem paketi geliştirmek zorundadır. KAR EDENLERE DE FATURA EDİLMELİ Şimdiye kadar krizin maliyetlerini büyük ölçüde reel sektör ve geniş yığınların üstlendiğini kaydeden Satıcı, Maliyet ödemesi gerekenler, maliyeti paylaşması gereken kesimler bu kadarla sınırlı olmamalıdır. Maliyet artık bu süreçten kar edenlere de fatura edilmelidir dedi. Savaşı ekonomik bir mesele olmaktan, kısa vadeli ekonomik problemler çerçevesinde tartışmaktan, ekonomiyi savaş konusunda alınacak yanlış kararların şantaj malzemesi olmaktan bir an önce çıkartma zorunluluğu bulunduğunu dile getiren Satıcı, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: Amerika ile olan müttefikliğimiz, Amerikanın her hareketine çeşitli nedenlerle evet diyeceğimiz anlamına asla gelmiyor. Amerika ve müttefikleri hukuk açısından tartışılan bir operasyonu büyük acılara ve sıkıntılara yol açan bir tarzda sürdürüyorlar. Böyle bir tartışmalı sürece ortak olmamalıyız. Fakat, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kuzey Irakta olup biten herşey karşısında kendi ulusal menfaatlerini, toprak bütünlüğünü korumak için gerekenleri yapma hakkına sahiptir. Bu hak ertelenemez, devredilemez ve vazgeçilemez niteliktedir. Bir millet gücü yettiğine dur, gücü yetmediğine de geç derse, hiçbir zaman devlet olamaz. Dolayısıyla bu operasyona katılmamış olmamız, Amerikaya kuzey cephesini açmak için tezkere vermemiş olmamız bölgeye olan müdahale hakkını ertelemez. Tezkereyi vermedik, eyvah şimdi para gelmeyecek, kırılgan ekonomimiz bunalıma düşecek ne kadar yanlışsa tezkere vermedik, öyle ise elimiz kolumuz bağlanmıştır tezi de o kadar yanlıştır. Bir an önce savaş kadar günlük problemlere de eğilinmesi ve süratle yaratıcı çözümler üretilmesine ihtiyaç bulunduğunu bildiren Satıcı, açıklamasında şöyle dedi: Savaş, geçmiş yıllara göre zaten daralmış olan iç pazarımızı henüz düşünüldüğü kadar etkilememiştir. İhracatımız tüm olumsuz faktörlere rağmen artmaya devam etmektedir. Dünyaya sattığımız malı daha iyi fiyatla nasıl satacağımızı, imajımızı nasıl düzelteceğimizi konuşmamız ve çözümler üretmemiz gerekiyor. Gelecek, alacağımız yardım paralarında veya kredilerde değil, dış satımda ve üretimdedir. Finans sektörü, reel sektörü kredilendirmek konusunda eğer yetersizse, bu dünyanın sonu değildir. Reel sektörü üretime, istihdama ve yatırıma cesaretlendirecek dolaylı krediler açmanın yollarını aramalıyız. Özellikle ihracat merkezli üretim ve yatırım için oluşturulabilecek dolaylı teşviklerin geleceğimizi onarmanın yegane yolu olduğunu hesaba katmalıyız. Kimse kuşku duymasın ki Türkiye bu savaşta yer almadığı için ne Amerika tarafından, ne dünya milletleri tarafından gözden çıkarılamaz, kaçırılmış bir tren yoktur ve kimse kuşku duymasın ki bu istasyondan daha çok tren geçer. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||