| | | | Vicdanımız bu kabul etmekte ne kadar zorlanırsa zorlansın başka seçenek yok. Türk ekonomisinin geldiği bu nokta ne yazık ki bunu Türkiye için zorunlu duruma getirdi. Bu nedenle tezkere karşıtlarını anlamakta zorlanıyorum. Ya ekonomiden hiç anlamıyorlar, yada bu ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için onların bildiği ancak bizim henüz kavrayamadığımız başka yollar var.
Bu nedenle bence tezkere karşıtlığının tek anlamı var: Ucuz populizm... Dünyada ve Türkiye’de giderek artan savaş karşıtı bir harekat var. Bunu anlamak zor değil. Elbette hiç kimse savaş çıksın istemiyor. Tezkereye karşı çıkan milletvekilleri galiba böyle davranarak bu harekata destek verdiklerini, dolayısıyla daha populer olacaklarını düşünüyorlar. Bu insanların anlaması gereken küçük, ama önemli bir nokta var.
Tezkere’nin savaşın çıkıp çıkmamasıyla hiç bir ilgisi yok. Çıksa da çıkmasa da savaş çıkacak. ABD bu kararı çoktan almış durumda. Türkiye’nin tavrı herhangi bir şey değiştirmeyecek. Dolayısıyla ucuz populizm yapmak Türkiye’ye zarar vermek dışında bir işe yaramayacak.
Peki neden zarar verecek? Çünkü savaş başladığında Türkiye zaten savaşın getireceği bir çok maliyete katlanacak. Turizm zarar görecek, petrol fiyatlarındaki artışla ithalat bedeli artarken, dünyada derinleşen durgunlukla ihracat yavaşlayacak. Türkiye’ye gelen yabancı sermaye yatırımları kuruyacak, aksine Türkiye’den para çıkışı hızlanacak. Mali piyasalarda artan risk primi ile faizler yükselecek, borç geri ödemelerinde sıkıntılar yaşanacak. Bu liste daha da uzatılabilir. Savaşın Türkiye’ye olası maliyetini hesaplayan bir çok çalışma var. Bu zor bir hesap, çünkü bir çok bilinmeyen var.
Ancak toplam maliyet yıllık 15-20 milyar dolar seviyesinde bir yerde. Bu zayıf Türkiye ekonomisi için ciddi bir rakam. Tekrar ediyorum: Türkiye bu maliyetlere tezkere Meclisten geçse de, geçmese de katlanmak zorunda kalacak.
TEZKERE GEÇERSE....
Ancak tezkere geçtiğinde Türkiye’nin ABD’den sağlayacağı krediyle işte bu maliyetleri bir ölçüde karşılayabilecek. Yaklaşık 25-30 milyar dolarlık 7-15 yıl vadeli ve LIBOR+2 faizli krediler doğru kullanılırsa savaşın ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletecek. En önemlisi yatırımcıların Türk ekonomisinden ve mali piyasaların hepten ümidi kesmelerini engelleyecek. Bu da faiz oranlarındaki artışı ve ülkeden çıkabilecek para miktarını sınırlayacak.
Tezkerenin mali olduğu kadar manevi açıdan da önemi var. Gerçek şu ki Türkiye’nin şu anda dünyada ABD’den daha iyi bir müttefiki yok. Bu kabul etmesi zor, ama ne yazık ki doğru. ABD ilişkileri Türkiye için Ankara’dakilerin düşündüğünden daha büyük önem taşıyor. Bu ilişkilerin devamı Türkiye’nin çıkarları açısında hayati önem taşıyor.
Bu ilişkilerin devamı da tezkerenin geçmesine bağlı. Ayrıca savaş sonrasında gerek Irak’ın yeniden yapılandırılmasında ve Irak’ın dünyaya açılmasında Türkiye’nin bir rolü olabilmesi için yine ABD’nin desteği gerek.
Türkiye’nin çıkarları açısından tezkereyi geçirmek için geçirmemekten çok daha fazla neden var. Artık “iç güdüsel ve duygusal” davranmak yerine biraz daha gerçekleri analiz etmeye çabalamalıyız. Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu gerçekler de Türkiye’nin bu tezkereyi geçirmek dışında başka bir seçeneği olmadığını gösteriyor. | |
Borsada çıkış başladı mı?
Bankaların kara tahtaları siliniyor
