|
MB Anketi: Şubat TÜFE % 2.4 İSO: İş Güvencesi Yasası ertelenmeli İSO: Çağdaş bir İş Kanunu gerekli İSO: Tek parti iktidarı güven unsuru |
|||
Özel sektör imalat sanayinin içinde bulunduğu koşulları, sorunları, beklenti ve öngörülerini tespit edebilmek, çözüm önerileri geliştirebilmek amacıyla İSO üyeleri arasında gerçekleştirilen anketin sonuçları, Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük tarafından basın toplantısı ile kamuoyuna açıklandı. Türkiyede son yıllarda yaşanan krizlerin temelinde uygulanan enflasyonist ve popülist politikaların yattığı belirtilen çalışmada, krizlerin tüm faaliyet kollarında, özellikle imalat sanayinde büyük kayıplara yol açtığı ve ekonomide yüksek düzeyde daralma yaşandığı, bu süreçte işletmelerin, mali yapılarının bozulduğu, öz varlıkların önemli bir bölümünün yitirildiği ve yüzbinlerce çalışanın işini kaybettiği bildirildi. Ankete göre, krizin neden olduğu daralmanın ardından 2002 nisbi iyileşmelerin görüldüğü bir yıl oldu. Yılın ilk çeyreğinde yaşanan durgunluğun sonrasında, ikinci çeyrekte ihracatta, üçüncü çeyrekte ise ihracatla birlikte iç pazarda başlayan kıpırdanma ile belirli bir büyüme sağlandı. Çalışma, 2002 yılının, önceki yıllarda yaşanan ekonomik krizlerin etkilerinin azalmaya başladığı bir yıl olduğunu gösterdi. Ancak tüm çabalara rağmen ekonomide geçmiş dönemlerde yaşanan kayıplar tam olarak karşılanamadı. Özellikle iç talepte yeterli canlanma sağlanamadığından işletmelerin önemli bir bölümü bu dönemde de sorunlarla karşılaşmaya devam etti. İÇ PAZARIN CANLANDIRILMASI ŞART 2002 yılında büyümenin itici gücünün imalat sanayi olduğu belirtilen çalışmada, ancak sektörün ihracat ağırlıklı alt sektörleri kayıplarını telafi edebilmiş, buna karşılık iç pazara dönük alt sektörler kayıplarını hala karşılayamamışlar, sorunlarını 2003 yılına taşımışlardır. 2003te öngörülen büyümenin gerçekleşebilmesi için iç pazarın canlanması şarttır denildi. Geçen yılın ikinci yarısının genel olarak ilk yarıya göre daha olumlu geçtiği dile getirilen çalışmaya göre, 2002 yılı ikinci yarısında işletmeler üzerindeki kara bulutlar ilk yarıya göre küçülmekle birlikte üyelerin ikinci yarıya yönelik olumlu beklentilerinin tam olarak gerçekleşemediği görüldü. Sevindirici bir unsurun 2002 yılı ikinci yarısında üretim, iç satış, dış satış, yeni siparişler ve istihdamda düşüş yaşayan işletmelerin oranının ilk yarıya göre azalması olduğu kaydedilen çalışmada, Ancak bu temel göstergelerde azalış bildirenler oranının yeterince düşmediği de dikkat çekmektedir denildi. KARA BULUTLARIN DAĞILACAĞI BEKLENTİSİ Bulgulara göre 2001 yılının tümünde kötü olan göstergeler 2002 yılı ilk yarısında bir ölçüde iyileşme kaydetti. Bu dönemde üretimlerinde düşüş yaşadıklarını belirten işletmelerin oranı yüzde 24.2, iç satışlarda yüzde 28.6, dış satışlarda yüzde 24.6, istihdamda yüzde 21.1 ve yeni siparişlerde yüzde 26 düzeyinde oldu. Yeni siparişlerde azalma yaşayan işletmelerin oranı ilk yarıda yüzde 26 düzeyinde iken, ikinci yarıda yüzde 20.6ya geriledi. Üretimde daralma yaşayan işletmelerin oranı ikinci yarıda yüzde 20.1e, iç satışta yüzde 23.1e, dış satışta yüzde 21.9a ve istihdamda yüzde 18.5e düştü. Araştırma sonuçları gelecek dönem için daha iyimser bir tablo ortaya koydu. Ele alınan 5 göstergede olumsuz gelişmeler bekleyen işletmelerin oranı yüzde 10lar düzeyine geriledi. Bu bulgu, işletmelerin çok büyük bölümünün ekonomi üzerindeki kara bulutların 2003ün ilk yarısında dağılacağı beklentisinde olduklarını gösterdi. Ankete göre 2003 yılı ilk yarısında iç satışlarında daralma olacağını tahmin eden işletmelerin oranı yüzde 12, dış satışlarda yüzde 12.5, üretimde yüzde 10.2, yeni siparişlerde yüzde 11.8 ve istihdamda yüzde 9.9 oldu. Savaş olasılığına karşın işletmelerin 2003 yılının ilk yarısından ümitli olmalarının dikkat çekici olduğu ifade edilen çalışmada, şu görüşlere yer verildi: Bu durum işletmelerin olası bir savaşın Türk ekonomisini fazla etkilemeyeceği görüşünü paylaştıkları ya da savaş olasılığını planlarında göz önüne almadıkları şeklinde değerlendirilebilir. Bunun yanı sıra bu olumlu beklentide 3 Kasım seçimlerinin tek parti iktidarı ile sonuçlanmasının payı olduğu da düşünülebilir. SANAYİCİLERİN 2003 YILI TAHMİNLERİ Çalışmada, 2003 yılındaki belirsizliklere karşın çalışmaya katılan işletmelerin ekonomik göstergeler konsundaki beklentileri oldukça iyimserdir denilerek, 2003 yılına ilişkin bazı temel göstergeler ve tahminlere yer verildi. Buna göre GSMH büyüme oranı yüzde 5.3, TEFE yıllık artışı yüzde 26, TÜFE yıllık artışı yüzde 27.5, dolar kuru 2 milyon 175 bin 388 ve Euro kuru da 2 milyon 267 bin 726 lira olarak öngörüldü. Iraka yönelik askeri müdahale olasılığı son günlerde giderek artarken, Türkiyenin çıkabilecek bu savaşta taraf olma zorunluluğunun da gündemdeki yerini artırarak koruduğu belirtilen raporda, bu gelişmelerin kriz ortamından henüz çıkamayan Türk ekonomisini ve ekonomik birimlerini büyük ölçüde tehdit ettiği vurgulandı. Ankete göre, işletmelerin sadece yüzde 15.5i olası Irak savaşına yönelik önlemler aldı. Geriye kalan yüzde 84.5in bu konuda hiç bir önlem almadığı bildirilen çalışmada, İşletmelerin yeni bir kriz ortamına girmemeleri için savaşa yönelik senaryoları gündemlerine almaları ve eylem planlarını hazırlamaları gereği açıktır denildi. Ankete cevap veren işletmelerin 2003 yılı ilk yarısına ilişkin beklentileri oldukça iyimser olmakla birlikte, bu yılın Türk ekonomisi açısından zor bir dönem olacağı ifade edildi. Yaşanan ekonomik sorunların yanı sıra AB, Kıbrıs ve hızla gelişen olası Irak harekatının 2003ü her bakımdan güçlüklerle dolu bir yıl haline getireceğine işaret edilen çalışmada, şöyle denildi: İşletmelerin 2003 yılının da 2002 gibi iyileşmelerin yaşandığı bir yıl olacağı yönündeki beklentilerinin gerçekleşmesi, ekonomiye birinci önceliğin verilmesine, yapısal reformların hızlandırılarak kararlılıkla sürdürülmesine bağlıdır. Bu çerçevede koşullar ne olursa olsun mali disiplinin korunması, kamuda verimliliği sağlayacak ve kamunun borçlanma ihtiyacını azaltacak yapısal reformlara devam edilmesi, bankacalık sisteminin iyileştirilmesi, kamu gelirlerinin vergi yükünü azaltarak vergi tabanını genişleten ve kayıt dışılığı engelleyen bir yaklaşımla artırılması, özelleştirme, demokratikleşme gibi yıllardır tartışılan konuları sonuçlandıracak adımların vakit kaybedilmeksizin atılması gerekmektedir. Bu koşullar sağlandığında ekonomimiz daha güçlü bir yapıya kavuşacaktır. Sürdürülebilir bir büyümenin yakalandığı, yatırım, üretim ve tasarruf ruhunun yeniden canlandığı, refah seviyesinin yükseldiği Türkiye ekonomisinde, dışımızdaki gelişmelerin taşıyacağı olumsuzluklar çok daha az hasarla atlatılabilecektir. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||