| | | Bu durumun yassı mamulde ithalatçı konumda kalınmasına yol açtığına dikkat çekildi. Türk demir çelik endüstrisinin 1980li yıllardan sonra, sektörün talep ettiği ileri teknoloji ve kalifiye eleman ihtiyacında oldukça ilerleme gösterdiği belirtilen dergide, demir-çelik endüstrisinin dünya ekonomik krizlerinden en çok etkilenen sektör olmasına rağmen, Türkiyenin ihracatının toplam ihracat içinde yüzde 9 payı ile tekstilden sonra ikinci sırada geldiği anlatıldı. Dergide, şunlar kaydedildi:
Türkiyenin ana amacı, uzun ve yassı mamul arz/talep dengesizliğinin giderilmesi olmalıdır. ERDEMİR tarafından İskenderun Demir ve Çelik Fabrikalarının devralınarak yassı mamul üretimine geçirilmesi çalışmaları, bu dengesizliğin giderilmesi yönünde atılan önemli adımlardandır. Bu yıl sona erecek Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT) anlaşması ile birlikte, demir-çelik sektöründeki gelişmeler AB komisyonu tarafından yönlendirilecektir. Rekabetçi Avrupa pazarında stratejik şirket birleşmelerine açık ve hazır olmak, demir-çelik endüstrimizin Avrupada daha da fazla söz sahibi olmasına yardımcı olacaktır.
YASSI ÇELİK KULLANIMI ÇOK ZAYIF
Dergide, makine, boru, profil, ambalaj malzemesi, gemi ve konteynır yapımı, ev ve büro eşyaları, ısı gereçleri, otomotiv ve yan sanayi, elektrikli makine ve aletleri, tarım araçları imalatları gibi alt yapıdan çok teknolojide kullanılan yassı çelik üretiminin, toplam çelik üretimindeki payının, gelişmiş ülkelerde yüzde 54, gelişmekte olanlarda yüzde 46, ABde yüzde 53.2, Türkiyede ise yüzde 20 seviyelerinde olduğu belirtildi. | |