|
9 Haziran TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ekonominin borsa, faiz ve döviz üçgeninden kurtulması gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, yaptığı açıklamada, ekonomik tablonun birçok bacağının oturmuş durumda olduğunu ve enflasyonun hedeflenen rakama inme durumuna geldiğini belirterek, Faiz dışı bütçenin fazla vermesi, kamu borçlarında faiz durumunun aşağıya inmesi olumlu, ancak ekonomi pozitif büyümeye geçemiyor, bizi en çok sıkıntıya sokan bu dedi. |
Hisarcıklıoğlu: Kriz son fırsat Hisarcıklıoğlu: Zor durumdaki firmalara destek verilmeli |
|||
Ekonomik krizin başlangıcının üzerinden 15 ay geçtiğini ve bu süreçte pozitif büyümeye geçilemediğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, İhracatta, sanayi kollarımızda belli bir kıpırdanma, bir hareketlilik var. Ancak buna karşın iç piyasada, gelir düşüklülüğünden kaynaklanan talep düşüklüğü de var diye konuştu. Bir an önce, iç ya da dış piyasada pozitif büyümeye geçmek gerektiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: Türk sanayisinin rekabet gücü artırılmalı. Bunun için de sanayinin önündeki engeller kaldırılmalı. Enerjinin pahalılığı, istihdamın üzerindeki sosyal payın ağırlığı, yüksek vergi oranları ve yüksek finansman oranları, sanayiyi sıkıntıya sokuyor, Türk sanayinin rekabet gücünü azaltıyor. Kur olması gereken yerin biraz altında gibi gözüküyor. Son yapılan hareketler belki biraz normalleştirmiştir. Ancak döviz, borsa ve faiz ekonominin ana göstergeleri değildir. Göstergeler arasında bunlar var ama ekonomi bu üçgenden kurtulmalı. Ekonomi tamamıyla borsa, faiz ve dövize endekslenmiş durumda. Halbuki esas olan sanayi üretiminin arttırılması, pozitif büyümeye geçebilmektir. YASALAR DEĞİŞMELİ Demokrasilerde seçimin demokrasinin araçlarından biri olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: Demokrasiye inanmış bir insanın seçime karşı olması mümkün değil. Seçim her zaman, her şartta demokrasilerde geçerlidir. Ancak, Türkiyede Siyasi Partiler ve Seçim kanunları değişmeden yeni bir seçime gidilmemeli. Gerekli yasal değişiklikler yapılmadan seçime gitmek yanlış olur. Önce Siyasi Partiler ve Seçim kanunlarında değişiklik yapılmalı, sonra seçime gidilmeli. Türkiye genelinde 337 oda ve borsamızı gezdim. Siyasetçi ile halkın arasındaki bağı güçlendirmeliyiz, demokrasinin ana unsuru da budur. Milattan önceki elitler demokrasisinden, katılımcı demokrasiye gelindi. Katılımcı demokrasinin gereği olarak halkın hem siyasete olan ilgisini güçlendirmek hem de sivil toplum kuruluşlarının gücünü artırmak lazım. Şu anda erken seçimden öte, Siyasi Partiler ve Seçim kanunlarında değişikliğe ihtiyaç bulunduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: Öncelik budur. Sıkıntı şahıslarda değil, sistemde yatıyor. Şahıslarda sıkıntı yok. Parlamentoda bizi temsil eden 550 milletvekili, içimizden çıktı. Bunlar ya arkadaşımız ya meslek grubundan, meslek arkadaşımızdır. Bunlar çevremizden insanlar. Erken seçim yaptınız, neyi değiştirecek? Ahmet gidecek, Mehmet gelecek. Değişen bir şey olmayacak. Milletvekillerinden hiç kimsenin sıkıntısı yok. Sıkıntı sistemden kaynaklanıyor. Ülke olarak ekonomiyi gündemin birinci maddesi haline getirmek zorundayız. Ekonomiyi gündemin üçüncü maddesine düşürdüğün zaman dikkati ve ilgiyi kaybedersin. Şu anda sıkıntı siyasette değil, ekonomide. Bunu bilmek ve buna göre davranmak zorundayız. AB HEDEFİNDE TEREDDÜT YOK Hisarcıklıoğlu, Türkiyenin Avrupa Birliğine (AB) giriş hedefinde herhangi bir endişeye kapılmadığını bildirdi. Çünkü Türkiye 200 yıldır bu mücadelenin içinde. Cumhuriyetin kurucusu Atatürkün de gösterdiği hedef budur. ABye girmek şahıs değil, devlet politikasıdır diyen Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: Parlamentoda grubu olan partiler ABye giriş sürecinin karşısında değil. Bunda kimsenin tereddüdü yok. Türkiyenin ABye ne kadar ihtiyacı varsa, ABnin de Türkiyeye o kadar ihtiyacı var. Bunu hiç unutmamak lazım. İki tarafın da birbirlerine ihtiyacı var. Bu konuda bir şeye dikkat etmememiz lazım. Müzakereleri götürecek olan kişilerin ellerindeki kozları ve gücünü zayıf düşürmemesi gerekir. Müzakere nedir? Pazarlık gücüdür. Akıllı olmak durumundayız. Tüccar nasıl pazarlık yapıyorsa, o noktada götürmemiz lazım. Oturup bir noktada buluşmak ve anlaşmak gerekir. Ülke olarak müzakerecilerin elini güçlendirmemiz gerekir. Türkiyenin eline dünya konjonktürü bakımından 1970li yıllarda fırsat iki defa geçti. Türkiye bu fırsatı tepti. Yani ayağımıza gelen bu fırsatı kaçırdıktan sonra yeniden aynı noktaya gelmeye çalışıyoruz. Bu yıl sonu itibarıyla artık görüşmelere başlayacağımıza ve takvime alınacağımıza inanıyorum. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||