 |
|
|||||
 |   |  |  | ||||||||
| |||||||||||
| 4 Temmuz— Tarım konusundaki çalışmalarıyla tanınan, DYP Tekirdağ eski milletvekili Hilmi Başol, tarım destekleme politikası konusunda uyarılarda bulundu. Başol, belirlenen hububat fiyatlarının Uluslararası Para Fonu’nun ‘dikte’ ettiği fiyatlar olduğunu söylerken, “Türk çiftçisine Fransa’daki kadar destek verilmesi halinde, Avrupa Birliği ile rekabet edilebilir” diyor. | |||
  |
 |
|||||||
|
|||||||
|
|||||||
| 1970’li yıllarda Adalet Partisi iktidarı döneminde iki dönem ticaret bakanlığı görevini üstlenmiş Hilmi Başol’un kendisi de tarım sektöründe çalışıyor. Önceki dönem Doğru Yol Partisi’nden Tekirdağ Milletvekili olarak görev yapan Hilmi Başol, hububat fiyatlarına ilişkin olarak ise, “Buğday fiyatları geçen yıla oranla yüzde 30 daha düşük. Böylesi bir ortamda yüzde 27 olarak belirlenen hububat fiyatı iyileştirme dahi sayılmaz” değerlendirmesinde bulundu. Tarım satış kooperatifleri ve birliklerin kurulması aşamasında büyük çalışmaları olan, Trakyabirlik’in kuruluşunu gerçekleştiren Hilmi Başol’la tarım sektörünün sorunlarından, destekleme politikalarından, birliklere yönelik yeni düzenlemeleri ilişkin geniş bir yelpazede bir söyleşi gerçekleştirdik. - Yüzde 27 oranında arttırılan hububat fiyatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz ? Buğday fiyatları geçen yılki fiyatlardan yüzde 30 daha düşük. Geçen yıl buğdayın tonu 190 dolar düzeyindeydi, şimdi ise 160 dolar. Böylesi bir ortamda açıklanan fiyatlar iyileştirme niteliğinde dahi sayılmaz. Gübre, mazot ve ilaç girdilerinde yüzde 120’ye varan artışın olduğu bir ortamda, verilen bu rakamlar destekleme niteliğinden çok uzak. Açıklanan kırmızı sert buğday, Türkiye’de toplam üretilen buğdayın yüzde 3’ü düzeyinde yüksek fiyat vermiş. - Türk çiftçisinin rekabet gücünü geri kazanması için sizce ne yapılmalı? Destekleme sisteminin üye olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği’ne paralel olarak hazırlanması gerekiyor. Bu sistem kapsamında, üretim girdilerinin, Avrupa Birliği ülkeleriyle eşitlenmesi gerekiyor. Eğer Fransa’da çiftçi bir franga mazotunu alıyorsa ve senin çiftçin iki franga alıyorsa o noktada rekabet edilmesi olanağı zaten yok. Fransa’da tarım sektöründe çalışanların sayısı nedeniyle o ülkede yapılan uygulamalar önem taşıyor. Ayrıca, ithalat konusunda ek vergiler konularak, tarım sektörünün korunması lazım. Gübre, mazot ve ilaç fiyatlarının da desteklenmesi gerekiyor. Tüm bunlar yapılmadan, Türk çiftçisinin rekabet gücünün iyileştirilmesi sözkonusu dahi olamaz. - Avrupa Birliği ve Fransa uygulamalarını biraz açar mısınız? Avrupa Birliği’nde 1962 yılından itibaren Ortak Tarım Politikası sistemi uygulanıyor. Bu politika kapsamında, Avrupa Birliği tarım üretimini yüzde 30’a varan oranda destekliyor. Avrupa Birliği’nin toplam çalışan sayısının yüzde 5’i tarım sektöründe çalışırken, verilen destek üye ülkelerin ortak yarattığı fon aracılığıyla yapılıyor. Ayrıca, Fransa hükümetinin de yaptığı gibi ulusal hükümetlerin ek destekleri de sözkonusu, özellikle ek vergilerle. Bildiğim kadarıyla, Avrupa’nın tarım sektörü en büyük ülkesi Fransa’da çiftçilerin aldığı destek, tüm AB ülkeleri içinde en yüksek olanı, yaklaşık 11 milyar dolar. - Hububat fiyatlarının kademeli olarak arttırılmasına ne dersiniz? Eskiden Haziran başından diğer aylara göre fiyat artışı kararnamede yeralıyordu. Şimdi kararnamede böyle bir rakam yeralmamakla birlikte, hiçkimse de konuyla ilgili açıklama yapmadı. Yapılan tek açıklama, ileriye doğru fiyatların artacağı şeklinde oldu. Neye göre artacak? İki şeye göre. Chicago Borsası’ndaki fiyatlara göre, orada artarsa bizde niye artacak, orası belli değil. İkincisi ise alımı bıraktığımız zaman, buğday vereceğiz. Değirmenlere buğday vereceğiz, yapılan buğday alım masraflarını, diğer masrafları yükleyeceğiz, ona göre 120 bin liradan değirmenlere fiyat vereceğiz, o suretle fiyat yükselecek. Böylesi bir artış uygundur. Sonuç olarak, şu anda açıklanan fiyatlar tamamıyla Türkiye’nin ekonomik ve sosyal durumu hesaplanmadan, IMF’in dikte ettiği şartlar kapsamında belirlenmiş fiyatlardır. Bu son derece hatalı. - Çiftçilere doğrudan gelir desteği verilmesi uygulaması başarıya ulaşacak mı? Çiftçiye gelir desteği verilmesi noktasında başarılı olamayacaklar. Çünkü bu sistemi yönlendirecek nitelikte bir belge, kayıt sistemi yok. Türkiye’de doğrudüzgün tapu senedi bulmak son derece güç. Tapu senetleri en iyi olan bölge bu Trakya bölgesidir, buna karşın köylere gidildiğinde çiftçinin üç kuşak önceki dedesinin toprağında çalıştığını görürsünüz ve onun tapu senedi yoktur. Bu noktada, tarımda gelir desteği noktasından geri dönüleceğini sanıyorum. Destekleme konusunda yeni yöntemlerin denenmesi son derece iyi. Örneğin, geçen yıl çiftçiye, sattıkları ayçiçeği ve pamuk karşılığında (5-12 cent) para ayrıldı ve bu verildi. Bu Türkiye’ye büyük bir kazanç sağlarken, bu paranın hiçbir kuruşu da Hazine’den çıkmadı. Çünkü açıktan yağ satılmadı, herkes belgesini aldı. 1 milyon tonluk ayçiçeği üretiminin tamamı, tüccarın kanalına girdi. Eskiden bu rakam 400 bin litre düzeyindeydi. - Çiftçiye verilen destek yüksek değil mi? Köylünün, ayçiçeğini, fındığını çayını devlet belli mekanizmalarla alıyor. Ve aldığı kurumlara kredi veriyor. Bu çiftçiye sübvansiyon gibi gösteriliyor. Çiftçinin malı satınalıyor, devlet aldığı için biraz daha pahalı alıyor olabilir ama bunun tümü sübvansiyon olarak gösterilemez. Bunun tümünü sübvansiyon olarak gösteriyorlar. Çiftçiye aşırı sübvansiyon yapıldığı söyleniyor, söylenen 15 milyar dolarlık rakam gerçekten uzak. Bence asıl rakam 6-7 milyar doları aşmıyor. Ama 6-7 milyar doları biz 25-30 offshorezedeye veriyoruz. Bu işleri ya hükümette bilen yok, ya da bile bile yanlış yapılıyor. - Desteğin yeterli olmayacağını söylüyorsunuz, öyle mi? Amerika Birleşik Devletleri’nde çiftçilerin toplam çalışanlara oranı yüzde 3, Avrupa Birliği’nde yüzde 8, Türkiye’de ise yüzde 45. Topraktan nema bekleyen yüzde 45’in çok destek aldığı söyleniyor, ancak böyle bir durum sözkonusu değil, destek çiftçiye ulaşmıyor. Trakya Türkiye’nin en gelişmiş yeri olmasına karşılık, çok büyük işsizlik vardır. 60 haneli bir köye gidip, asgari ücret vereceğinizi söylerseniz, hemen 30 kişi çıkar. Türkiye’nin en gelişmiş yöresinde durum böyleyse, diğer yerlerinde nasıldır? - Çiftçi topraktan uzaklaşıyor galiba... Elbette. Özellikle küçük toprak sahipleri topraklarını hızla satıyor. Geçen yıl Trakya’da toprağın dönümü 250 milyon lira düzeyindeydi, şimdi ise toprağın dönümü 150 milyon lira ve alan yok. Çünkü, dönümü 150 milyon liraya alınan arazinin çalıştırılma olasılığı yok. Çiftçi nüfusunu sanayiye yönlendirmek iyi birşey ama, birden bire olacak birşey değil bu. Cottarelli, çiftçilerin gelirlerini azalttığımda bu iş hallolur diyor, böyle yapıldığında benim köyümden 20 kişi daha kentin yolunu tutuyor. Uygulama son derece dengesiz. Enflasyonu önlemek için herşeyi yapalım diye uğraşılıyor, ama büyük sermaye bu işin içinde değil. Yüzde 60 zammını yapıyor çalışanına, malına yüzde 5-10 zammını yapıyor. - Tarım kooperatifleri ve birliklerine ilişkin çıkarılan yeni yasayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Tarım satış kooperatifleri ve birlikler, kısa zamanda batacak. Yapılan düzenlemeye göre, genel müdürünü birliğin kendisi tayin edecek ancak ne iş yapacağını özel bir konsey belirleyecek. Sözde özerk olacaklar, burada bir özerklikten bahsetmek mümkün değil. Yedi kişilik komisyon orayı nasıl idare edecek? Siyasi etki çok fazla olacak üzerinde. Bu noktada, kusur tamamıyla hükümetten kaynaklanıyor. Bu meselenin ayrıntılarını bilen politikada kimse yok, kafasını buraya yoran insan yok. | ||||
| |
|||
  Tarıma verilen destek miktarı 11 milyar dolar |
|||
| |
|||
 |
|
 |
|||||||||||||||
   |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
 | |||||||||||||||||
