|
29 Nisan Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiyenin büyümesinin ve sermaye piyasasının gelişmesinin önündeki en büyük engelin ağır borç yükü olduğunu söyledi. Kemal Derviş, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliğince düzenlenen Sermaye Piyasasının Geliştirilmesinde Vergi Politikalarının Rolü konulu panelde yaptığı konuşmada, borç milli gelir oranının geçen yılın son çeyreğinde yüzde 94e kadar yükseldiğini ifade ederek, 2002nin ilk çeyreğinde aynı oranın yüzde 85lere gerilediğini belirtti. |
Derviş: Enflasyonu yenemezsek kriz olur Derviş'ten G-7'nin planına tepki Derviş: Reformlar geri dönülmez nitelikte Derviş: Yatırımı canlandıracak düzenlemeler hızlanacak Derviş: 2-3 ay içinde büyümeye geçiyoruz Krizin aile başına maliyeti 9 bin $ MB: Döviz alım ihalelerine devam |
|||
Bakan Derviş, Amacımız borç milli gelir oranını her yıl yüzde 8-10 düşürerek, önce yüzde 70lere, sonra da Avrupadaki ortalama oran olan yüzde 60la düşürebilmek dedi. BORÇ YÜKÜNDEN KURTULMAK ZOR Borcun vade yapısının kısa olduğunu, ancak 2001de yapılan çalışmalarla vadenin uzatıldığını vurgulayan Derviş, Borç yükünden kurtulma yolu zor. İsrafı önleyip etkin şekilde devleti ne kadar küçültebilersek, hem borç yükünü, hem de vergi yükünü o kadar çabuk indirebiliriz dedi. Kemal Derviş, kaynakların dağılımında sermaye piyasası olmaması durumunda, günlük hizmet ve mal satımlarında piyasa hakim olsa bile orta ve uzun vadeli yatırım kararlarında, sektörel önceliklerde, ekonominin büyümesini, gidişatını belirleyecek, belirleyen esas yatırım kararlarında piyasanın işleyemediğini kaydetti. BORÇ YÜKÜ % 85E İNDİ Derviş, borç yükünün 2001 yılının 3. çeyreğinde doruk noktasına ulaştığını, Eylül-Ekim aylarında yüzde 94 gibi bir rakama çıktığını belirterek, Bundan sonra yavaş yavaş düşmeye başladı. Şu anda rakamlara baktığımız zaman, 2001 ve 2002 yılının ilk çeyreğine baktığımız zaman yüzde 94e ulaşmış kamu borç oranı bugün yüzde 85 gibi bir orana yaklaşmış diye konuştu. Borç-milli gelir oranındaki ilişkinin nihayet sağlıklı olarak başladığını ifade eden Derviş, konuşmasını şöyle sürdürdü: Bankacılık sisteminin içindeki gizli borçları da hesaba kattığımızda iniş başladı. Kamu bankalarının şu anda durumu kara geçti. Özel bankalar temizlendi. Büyük ölçüde güçlendi. Kendi sermayeleri de biraz daha güçlenecek. Kamu sermayesi gerekiyorsa da bir miktar konacak. Dolayısıyla o kamu sermayesinin yansıttığı borç belki bu oranda değil, az bir artış... Milli gelire oranında 2-3 puanı geçmeyecek tahmin ediyorum. Dolayısıyla bundan sonra artık borç milli gelir oranını da her yıl düşürmemiz mümkün ve gerekir Borcun milli gelire oranında, programda her yıl yüzde 8-10a yakın bir puanla düşmesinin hedeflendiğini bildiren Derviş, bu rakamın gelecek yıl yüzde 78, ondan sonra yüzde 70, daha sonraki yıl ise yüzde 60a düşmesinin amaçlandığını kaydetti. ABde standart kabul edilen oranın yüzde 60 civarı olduğunu açıklayan Derviş, Bizim de 3-4 yıl içersinde yüzde 60a ulaşmamız, hatta daha da altına inmemiz büyümemiz açısından zorunlu ve de mümkündür GELİR DAĞILIMI DÜZENLENMELİ Devletin sermaye piyasasını ortadan kaldırmadan gelir dağılımı dengesizliklerine ve sosyal adalet eksiklerine başka yollardan çare bulup, hem mal ve hizmet piyasasına dayalı bir düzenin, hem sermaye piyasasının işleyebileceği bir düzende gelir dağılımını diğer araçlarla düzenlemesi gereğinin kabul edildiğini ve 21. asra bu şekilde girildiğini vurgulayan Derviş, şunları kaydetti: Sanıyorum ilk başta sermaye piyasasının ideolojik veya felsefik yerini tayin etmekte, görmekte yarar var. Çünkü halen sermaye piyasası dediğimiz zaman gelir dağılımı, sosyal adaletle, hakça bir ekonomiyle bağdaşır mı, bağdaşmaz mı tartışması tamamen yurdumuzda bitmedi. Ve gene tekrarlıyor. Bu sorun ciddi bir sorun. Üretim araçlarının özel mülkiyette olması, gelir dağılımı açısından birçok sorunu yaratabiliyor, birçok eşitsizliğin kaynağı olabiliyor. Fakat bu eşitsizlikleri, haksızlıkları, dengesizlikleri düzeltmenin yolu sermaye piyasasını ortadan kaldırmak değil, eğitim, sağlık, vergi politikası gibi devletin gelir dağılımına, piyasayı bozmadan müdahale edebileceği araçları kullanmasıyla gerçekleşebilir diye düşünüyorum. Türkiyede de sanıyorum bu yola çıktık. Bu yolda ilerliyoruz. Sermaye piyasasına gerçekten ihtiyacımız var. İSTİKRARSIZLIK ÇOK BÜYÜK BİR ENGEL Derviş, kaynakların en verimli, en hızlı büyümeyi yaratabilecek sektörlere akabilmesi, o sektörlerde yeterli kaynakların birikebilmesi, bu kaynakların istihdam, dış satım ve birikim yaratabilmesi için sermaye piyasasının derinleşmesine, yaygınlaşmasına, bu kaynakları daha güçlü bir şekilde dağıtılmasına izin vermek gerektiğini ifade etti. Makro ekonomik istikrarsızlığın sermaye piyasasının bu şekilde işlemesinin önünde büyük bir engel teşkil ettiğine dikkati çeken Derviş, çok yüksek enflasyonlu bir ortamda sermaye piyasasının iyi işletilebilmesinin, nominal değerler arasındaki farkın görülmesinin ve vergileri hakça toplayabilmenin çok zor olduğunu dile getirdi. Devlet Bakanı Kemal Derviş, Diğer taraftan 80li yılların sonuna kadar Türkiyede devlet bir bakıma sermaye piyasalarını keşfetti. Ama bu keşfetmeyle birlikte sermaye piyasasında, özellikle bono, tahvil piyasasıyla toplanan kaynağın yüzde 90-95ini kendine yöneltti diye konuştu. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||