Home page
Haber Menüsü


TGSD'nin yeni Başkanı Umut Oran
Oran: Ankara önümüzü açsın
TGSD Başkanı Umut Oran, Türkiye’nin krizden çıkması konusunda tekstil ve hazır giyim sektörünün önemli rol üslendiğini ancak potansiyelini kullanamadığını söyledi.
İstanbul
CNBC-E
    7 Mart—  Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin yeni Başkanı (TGSD) Umut Oran, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor günleri aşması konusunda üretiminin, istihdamının ve ihracatın yüzde 40’larını yapan hazır giyim ve tekstil sektörünün önemli bir görev üslendiğini belirtti.  

   
 
       
   
MSNBC News Keşçi: Türkiye zaman kaybediyor
MSNBC News Umut Oran TGSD Başkanı oldu
MSNBC News TGSD: Tekstil kotasında Ankara ısrar etmeli
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  CNBC-e’de Atilla Yeşilada’nın sorularını yanıtlayan Umut Oran, TGSD’nin sektörde işbirliği ve güçbirliği sağladığını ifade ederek, Türkiye’nin iç ve dış borçlarını borçlarını, üretmeden ödemesinin mümkün olmadığını ancak bu konuda hazır giyim ve tekstil sektörünün de kapasite ve potansiyelinin kullanılmadığını ifade etti.
       Oran, yabancı sermaye çağrılarına karşılık, yerli sermayeyi kaçırdığımızı da ifade ederek, geçen yıl birçok sektör temsilcisinin yurtdışında yatırım yaptığını hatırlattı. Oran, “Benim yurtdışına giden arkadaşlarımın hepsi çok üzgün. Orada mutlu değiller. Ama koşullar onu getiriyor. Neden buna bir şey yapamıyoruz. Yani, bizim mevcut bir potansiyelimiz, bir gücümüz var. Bunu kullanamadığımızdan ülkemize daha fazla faydalı olmadığımızdan üzülüyorum” dedi.
       
REKABETTEN ENDİŞE YOK
       Umut Oran, düşük artı değerleriyle Doğu Avrupa’nın rekabetinden endişe duymadıklarını da belirterek, “Bizle rekabet edemezler, yeter ki hükümetle beraber olabilelim. Aynı zamanda da biz büyükşehirlerimizde de marka yapacağız, defileler yapacağız. Ülkemizin modasını yaratacağız. İkisini birarada götüreceğiz. Bizim şu anda çok ciddi, çok değerli yerli markalarımız var artık. Ve bu markalarımız şu anda dünyayla da rekabet edebilecek durumdalar” dedi.
       Atilla Yeşilada’nın, TGSD’nin yeni Başkanı Umut Oran ile yaptığı şöyle gelişti:
       - Derneğiniz kaç yıldır Türkiye’de faaliyette?
       Umut Oran: Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği, bir sivil toplum örgütü. İlkesi, ülkeye ve sektöre hizmet olan gönüllü bir kuruluş. 1976 yılında kuruldu. Yaklaşık 25 yıllık bir sivil toplum örgütü. Türkiye’yi, biliyorsunuz hazır giyim ve tekstilde yeni bir sektör, genç bir sektör. Yani, 80’den sonra yıldızı parlayan bir sektör. Ve derneğimiz bu sektörü o yıllardan beri taşıyan, belli misyonlar üstlenmiş olan bir kurum. Şu anda Türkiye’deki belki en eski sivil toplum örgütü. Gerek yurt içinde gerek yurt dışında ülkemizi ve sektörü en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyor. Uzun yıllardır dernekte çalışıyorum. En son yönetimde de yönetim kurulu başkan vekiliydim.
       - Daha önce bazı tartışmalarla geçen ortamları gördüğümüz için, sizin ortamınız biraz farklı diğerlerine göre...
       Umut Oran: Bizim bir kere herşeyden önce ana hedef ve amaç hizmet. Hiçbir arkadaşımız etiket peşinde veya herhangi bir şey peşinde değil. Tamamen bir hizmet felsefesiyle hizmet ediyor herkes. Aşağı yukarı 400 üyesi var. Ve Türkiye’nin ihracatının hazır giyimdeki ihracatının yüzde 70’lerini hemen hemen oluşturuyor. 25. yılını geçirmiş olduğumuz, geçen hafta kutladık 25. yılı da, bir çeyrek asır, en güzel şey, eski yönetimle yeni yönetimlerin devamlılık ve süreklilik olması. Yani, başkan bir kere görev yapabiliyor. Yani bir dönem, iki sene için yapıyor. Ondan sonra bir daha görev yapmıyor. Ve eski yönetimlerle yeni yönetimler arasında devamlı bir süreklilik ve devamlılık var. Bu çok önemli. Devamlı eski yönetimlerin, eski başkanların ve yönetim kurulu üyelerinin desteğini alıyorsunuz. Onların görüşlerini alıyorsunuz. Ve onların başlatmış olduğu şeyleri devam ettiriyorsunuz. Gerçekten örnek bir sivil toplum örgütü.
       - Sizin projelerinizden bahsedelim. Hedefleriniz neler? Neler yapmayı amaçlıyorsunuz bu süreç içinde?
       Umut Oran: Şimdi, bizim tabi yeni yönetim kurulumuz var. Yaklaşık 28 kişiden oluşuyor bu yönetim kurulu. Buradaki arkadaşlarımızın, şu anda ilk toplantımızı yaptık, genel kurulumuzdan sonra Perşembe günü. Bir kere, ana ilkemiz beraber çalışmak. Asil, yedek gözetmeyeceğiz. Türkiye’nin her yerinden yönetim kurulu, sanayici arkadaşlarımız var. Ben, çok fazla şu anda yönetim kurulu karar almadan hedeflerimiz şunlar şunlar demek istemiyorum. Önümüzdeki günlerde bu konuda çalışmaya başlayacağız ve görev taksimatı yapacağız.
       Fakat geçmiş dönemden önümüzdeki döneme de ışık tutacak bazı konular var. Ara başlıklarıyla onlara değinmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, bizim yurtdışı faaliyetlerimiz var. Ülkemizi ve sektörümüzü yurtdışında temsil ediyoruz. Bunlara tekrar devam edeceğiz. Kamuoyunda biliniyor.
       Biz uluslararası hazır giyim federasyonunun yönetim kurulundayız. Eurotekst dediğimiz Avrupa Hazır Giyim ve Tekstil Federasyonu’nun yönetim kurulu üyesiyiz. Aynı zamanda bu dönemden Avrupa Hazır Giyim Sanayicilerinin Başkanlığını yapacağım. Buradaki faaliyetlerimizi devam ettireceğiz. Burada özellikle Avrupa’dan ülkemiz için ve ekonomimiz için, dış ticaretimiz için çok önemli karar mercii Eurotekst... Burada bu konuda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
       
GÜÇBİRLİĞİYLE ENGEL AŞILACAK
       Bunun yanında çok inandığımız bir şey var. Diyoruz ki, sektörümüz güçlü bir sektör. Türkiye’nin üretiminin, istihdamının, ihracatının yüzde 40’larını yapıyor. Ve sektörümüz ülkemiz için de çok önemli bir sektör. Yani, özellikle şu günlerde ülkemizde ekonomik ve sosyal problemlerin olduğu bir dönemde elimizde hazır mevcut bir sanayimiz var. Bu sanayimiz hem dünyayla entegre olmuş hem dünyayla rekabet edebilme başarısını göstermiş. Hem ülkede de belli bir yere gelmiş, belli bir konuma gelmiş, sadece ülkedeki bu yüzde 40’lar değil, bugün sanayimiz dünyanın da ilk beşlerinden bir tanesi. Yani, ciddi bir güç halinde.
       Dolayısıyla en önemli şeyi ben misyon olarak sektörde kurumlar arası işbirliği ve güçbirliğinden geçtiğine inanıyorum. Ve bu konuda ciddi çalışmalar ve ciddi paylaşımlar yapacağız. Sektörde güç bölümünde olursak o zaman ülkemize daha faydalı olacağımıza inanıyorum.
       Bunu geçmiş dönemde de başlattık. Şu anda yurtdışında da mesela Eurotekst sektör tamamen temsil ediyor. Tekstil İşverenler Sendikası’ndan bir yönetim kurulu üyesi arkadaşımız var. Hazır Giyim İhracatçı Birlikleri’nden bir yönetim kurulu üyesi arkadaşımız var. Tekstil İhracatçılar Birliğinden bir yönetim kurulu üyesi arkadaşımız var. Bir de sivil toplum örgütü olarak Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nden bir arkadaşımız, ben temsil ediyorum. Dolayısıyla bu işi hem yurtdışında hem yurtiçinde sürdürerek özellikle ülkemizin şu günlerde yaşamış olduğu bu kaosu aşması için çalışacağız.
       
YERLİ SERMAYEYİ KAÇIRIYORUZ
       - Türkiye’de turizmle birlikte bence en çok emek tüketen veya emek absorve eden sektörlerden biri. Dolayısıyla Türkiye gibi bir yerde hayati önem taşıyan bir sektör. Buna karşılık ihracatın özellikle Şubat ayı kayıtlarında düştüğünü görüyoruz. İç pazarın kapasitesinin sonuçta ihracata yönelik çalışarak büyüyebilecek bir sektör olarak algılıyorum. Neler yanlış yapılıyor? Kur mudur, sorun? Hükümet mevzuatıyla mı sıkıntılarımız var. İşçi ücretlerinin yüksekliği mi, enerji maliyetleri mi? Neden birden Avrupa’ya olan ihracat düşmeye başladı?
       Umut Oran: Burada hazır giyim sektörünü temsil eden bir sıfatla burada bulunsam da, şöyle bir gerçeği bir kere görmemiz lazım. Bugün Türkiye’de ciddi bir kriz var. Ekonomik ve sosyal bir kriz içerisinde. Bugün ülkemizin bir kere çıkış noktasını sağlıklı düşünmek lazım. Yabancı sermaye diyoruz. ‘Yabancı sermaye gelmiyor, niye gelmiyor’ diye oturuyoruz tartışıyoruz.
       Ekonomistler konuşuyor. Fakat biz yerli sermayeyi kaçırıyoruz. Biliyorsunuz geçen sene bir sürü arkadaşımız yurtdışında yatırımlar yapmaya başladı. Masanın üzerine koymak lazım. Benim biraz evvel söylediğim işbirliği ve güçbirliğini biz sektörde sağladık.
       Umut ediyorum ki, Ankara’da da sonuçta karar vericiler, ülkemizi yönetenlerle de bu işbirliği ve güçbirliğini sağlamamız lazım. Ortada bazı gerçekler var. Yani, istihdam. Şimdi istihdam bu artık rakamlarla ortada. Sosyal sigortaların durumu ortada. Zararları ortada. Bu ele geçirdiğiniz bir avuç insanın üzerine giderek, sıkarak siz onu kurtaramazsınız.Geçen sene de rakamlar başaşağı gidiyordu bu sene de başaşağı gidiyor.
       Şimdi istihdam dediğiniz zaman bugün Türkiye’de, istihdam önündeki devletin yükü, kamunun yükü OECD ortalaması, Avrupa Birliği ortalamasında en üst ülkelerin başında geliyor. Şimdi bakıyoruz, bizim bir Anadolumuz var. Bizim bir kere sosyal bazı görevlerimiz var. Biz, nasıl istihdam yaratacağız, nasıl insan çalıştıracağız. Ortada bazı somut şeyler yapılması gerekiyor. Yani, illa vergiyi arttırarak, vergi dilimlerini arttırarak, elinize geçirdiğiniz kayıtlıları, kayıtdışına, sınır dışına itmekle olmaz. Somut olaylar var, mesela neden bölgeler arası farklı bir sistem yapılmıyor. Yani, ben bugün İstanbul’da asgari ücretli bir arkadaşımız geçinemez. Ama gidin biraz doğuya doğru, iyi kötü geçinir, Ankara’dan sonra...
       Ama Güneydoğu’ya gittiğiniz zaman Güneydoğu’daki vatandaşımız orada tasarruf da yapar. Bir kere böyle gerçekleri ortaya koymak lazım. Yani, Türkiye’nin bir gerçeği var. Türkiye’nin bölgeler arası ve şehirler arası farklı bir ekonomik ve sosyal seviyesi var.
       - O zaman yeni bir yasa tasarısı, istihdamı şu kadar artıran bazı sosyal sigortalar primi uygulamaları...
       Umut Oran: Şu anda herhangi bir yasa tasarısı yok. İstihdamı teşvik edici hiçbir şey yok. Maalesef önümüzdeki günlerde, 1 Nisan’da tam tersine ek vergi geliyor. Ben inanıyorum ki, o ek vergi geldiği takdirde bütün kayıt içindekiler de kayıt dışına itilecekler tekrar.
       Şimdi üç kişi çalıştıranla on kişi çalıştıran, 50 kişi çalıştıran, yüz kişi, beşyüz kişi, bin kişi çalıştıran neden aynı kefeye konuyor. Yani, her ülkede böyle bir problem varsa, istihdamla ilgili bir sıkıntı varsa, sosyal patlama diye konuşursak, bu yükü paylaşan insanlara da farklı şekilde taltif edilmesi lazım.
       Yani, esasında bizim kendi projelerimizi üretecek yeteri kadar tecrübelerimiz var. Yani, öyle bir sektörüz ki ve ben onun için de işimi gücümü bir yana bırakıyorum. Bu işlerin peşinde koşmak istiyorum. Çünkü benim kişisel başarım, kişisel refahım önemli değil. Ülke bir yere gelmedikten sonra ülke zor durumda olduktan sonra bir esprisi olmuyor. Ve ben şuna inanıyorum. Bizim sektör olarak baktığımız zaman Türkiye’yi kucaklayan ve yüzde 40’ları oluşturan ekonomik ve sosyal dengeleri oluşturan bir sektör.
       Burada bir şey yapmamamızın, elimizin kolumuzun bağlı olmasının, istemeye istemeye, benim yurtdışına giden arkadaşlarımın hepsi çok üzgün. Orada mutlu değiller. Ama koşullar onu getiriyor. Neden buna bir şey yapamıyoruz. Yani, bizim mevcut bir potansiyelimiz, bir gücümüz var. Bunu kullanamadığımızdan ülkemize daha fazla faydalı olmadığımızdan üzülüyorum açıkçası.
       - Biraz da dış piyasalara dönmek istiyorum. Ekonominin zayıflaması eminim tekstil ihracatındaki yavaşlamada da etkin olmuştur. Ama onun dışında özellikle düşük artık değerli ürünlerde Doğu Avrupa’nın ciddi bir rakip olarak ortaya çıktığını görüyorsunuz? Sizi endişelendirmiyor mu?
       Umut Oran: Endişelendirmiyor. Çünkü, gerçekten çok çok güvendiğim ve çok güzel bir sektörümüz var. Tekstil ve hazır giyim sektörü. 25 yıl gibi bir zamanda bugün dünyaya damgasını vurmuş durumda. Gerek tekstil olsun, gerek hazır giyim olsun... Ciddi bir kapasitemiz var. Bu kapasiteyi tam anlamıyla kullanamıyoruz. Şu anda dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir imkana sahibiz. Komple bir entegrasyon...
       Bizim tekstil sanayimiz, iplik sanayimiz, pamuk üretimimiz, pamuk ülkesiyiz, konfeksiyon, yavaş yavaş dizaynlarımız, üretim kapasitemiz, ciddi bir sektörüz.Yani, bizim sektörümüz gibi şu anda bir tek İtalya var.
       Biz, hem üreteceğiz, hem marka yapacağız. Yani, ikisini birarada yapacağız. Yani, biz katma değeri yüksek mallar satalım, doğru... Hedef budur. Ama bizim bir üretim potansiyelimiz, bizim üretim gücümüz var. Bizim insanlarımızın işe, aşa ihtiyacı var. Anadolumuz var, bir Güneydoğumuz var. Oralarda bir üretim potansiyelimiz var. Sonuçta biz oralarda üretim yapacağız.
       Doğu Avrupa, bizle mukayese edemez, yeter ki hükümetle beraber olabilelim. Aynı zamanda da biz büyükşehirlerimizde de marka yapacağız, defileler yapacağız. Ülkemizin modasını yaratacağız. İkisini birarada götüreceğiz. Şu anda ülkemizde, 96’dan sonra özellikle Gümrük Birliği’nden sonra rekabetten dolayı, dünyaya açılmaktan dolayı, bizim yerli markalarımız çok ciddi bir evreden geçtiler.
       Bugün çok ciddi noktalara geldiler. Yani, bizim şu anda çok ciddi, çok değerli yerli markalarımız var artık. Ve bu markalarımız şu anda dünyayla da rekabet edebilecek durumdalar. Biz, bu işbirliğini sağlayacağız. Yani, bizim bir üretim gücümüz var. Ama bizim şu anda artık bir moda, marka kavramımız da var. Yeter ki, amaç ama tabi sadece sektörel değil. Biz, ülke olarak düşünüyoruz. Yani, biz sadece sektörün menfaatleri değil, genel olarak ülke menfaatleri için bir şeyler yapmak istiyoruz. Çünkü ülkede ciddi bir problem var. 30 milyar dolar alınmış bir borç var. Bu borcu üretmeden mümkün değil, ödeyemezsiniz.
       Dolayısıyla elimizde böyle bir sektör var. Bu sektörü en iyi şekilde kullanarak, biraz evvel söylediğim gibi yani en üzücü şey, biz kapasitemizi, potansiyelimizi kullanamıyoruz maalesef, elimiz kolumuz bağlı.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları