| | | | Doğrudan yatırım girişlerinin küresel performansının incelenmesi durumunda 2000 yılında yüzde 18’lik bir artış göstererek 1.2 trilyon dolara ulaştığının görüldüğünü kaydeden Küçük, gelişmekte olan ülkelerin bu toplamdan 240 milyar dolar ile ancak yüzde 19’luk bir pay alabildiklerine işaret etti.
TÜRKİYE YABANCI YATIRIMDAN PAY ALAMIYOR
Rapordaki uluslararası sermaye yatırımları açısından örnek ülke incelemelerine değinen Küçük, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Brezilya, Meksika ve İrlanda gibi ülkelerin Türkiye açısından yol gösterir nitelikte olduğunu bildirdi.
Tanıl Küçük, 1995-2000 yılları arasında Türkiye’ye toplam 5.1 milyar dolarlık doğrudan yatırım gerçekleştiğini, aynı dönemde Macaristan’ın 14.8, Çek Cumhuriyeti’nin 19.9 ve Polonya’nın 36.7 milyar dolarlık doğrudan yatırım çekmeyi başardığını belirtti.
Bu ülkelere yapılan doğrudan yatırımın GSYH’lerine oranının Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 39, Macaristan’da yüzde 32 ve Polonya’da yüzde 22 olduğunu anlatan İSO Başkanı Küçük, Türkiye’nin aynı dönemde GSYH’sinin sadece 2.6’sı oranında doğrudan yatırım çekebildiğini kaydetti.
Genel olarak değerlendirildiğinde Türkiye’nin uluslararası yatırımlar açısından avantajlı bir konuma sahip olduğunu anlatan Küçük, ancak tüm bu avantajlara rağmen hukuki güvence, ekonomik ve idari istikrar gibi doğrudan yatırım kararları üzerinde belirleyici olan ön koşullar açısından olumlu bir performans sağlanamadığından, doğrudan yatırımlardan alınan payın rakip ülkelere kıyaslandığında çok düşük kaldığını vurguladı.
Türkiye’deki mevcut hukuk sisteminin işleyişinin yerli ve yabancı yatırımcılar için ciddi sorunlar yarattığının bilindiğini belirten Küçük, hukuki güvenliğin sadece mevzuat güvenliğiyle sağlanamadığını, mevzuat hükümlerinin fiilen uygulamaya geçirilmesi gerektiğini söyledi.
YARIŞTA ÖNE GEÇMENİN YOLU İSTİKRAR
Tanıl Küçük, gelişmekte olan ülkelerin doğrudan yatırımlardan aldıkları payı artırmak için girdiği kıran kırana yarışta öne geçebilmenin tek yolunun öncelikli olarak hukuki güvenliğin sağlanması ile idari ve ekonomik istikrarın tesis edilmesinden geçtiğini belirtti. Küçük şunları kaydetti:
“Rekabetçi ortamda sahip oldukları avantajları kullanabilmek açısından Türkiye, hem yerli hem de uluslararası yatırımcı için gerekli olan uygun yatırım ortamını sağlamak zorundadır. Bu amaç doğrultusunda Türkiye, mali altyapısına, adalet düzenine, vergi ve teşvik sistemine, ticaret ve usul hukukuna ilişkin düzenlemeleri aciliyetle uygulamaya koymak durumundadır.”
Küçük, bir gazetecinin, “Siz yabancı yatırımcı olsaydınız Türkiye’de yatırım yapar mıydınız?” sorusu üzerine, koşulların incelenmesi durumunda Türkiye’de yatırım yapmanın belli zorluklarının olduğunun ortaya çıktığını belirtti. Küçük, “Sanayiimiz yatırım gücünü kaybetti, tasarrufu kaybettik. Türk sanayicisi gidip dışarıda yatırım yapıyor ama sevdiği için değil, rekabet gücünü kaybetmemek için dışarıya gidiyor. Artık özel sektörüyle, sanatçımızla, sporcumuzla kendimizi iyi tanıtmalıyız” diye konuştu.
PricewaterhouseCoopers Başkanı Adnan Nas da yabancı doğrudan yatırım çekebilmek için hukuki ve idari güven ile makro ekonomide istikrar ve bürokraside yolsuzluk ve rüşvet olaylarının önlenmesinin önem taşıdığını kaydetti. | |
Bankaların kara tahtaları siliniyor
Derviş: İyimserliğin kalıcı olması için kararlılık şart
