|
Sanayi üretimi yüzde 14 daraldı İhracat 2001'de 31 milyar doları aştı Otomotivde ihracat iç satışı geçti Tekstil ihracatı istihdam yaratıyor Otomotiv ihracatında rekor: 3.8 milyar $ Sanayi üretimi Ekim'de %13.5 düştü Sanayide % 4.1 büyüme hedefleniyor Eczacıbaşı: 2002 sanayinin zor yılı |
|||
Yurt içi talebin kısılmasına ve göreli fiyatlara dayalı seçeneğin 1989dan sonra işlerliğini büyük ölçüde yitirdiği değerlendirilirken, bu yıldan itibaren artan ücretler ve değerlenen kur nedeniyle ihracata dayalı büyüme stratejisinin etkin sürdürülebilir bir stratejiye dönüştürülemediği vurgulandı. ?MALATTA GELENEKSEL ÜRÜN A?IRLI?I SÜRÜYOR Çalışmaya göre, imalat sanayi ihracatında sağlanan kısmi başarıya rağmen, geleneksel ürünler ihracat içinde ağırlığını korudu ve sektörel düzeyde yapısal bir dönüşüm gerçekleştirilemedi. İmalat sanayi kaynak ve emek yoğun sektörlere dayalı bir gelişme çizgisi sergilerken, Türkiye gibi ülkelerde düşük teknolojik yoğunluğa sahip tekstil ve gıda gibi sektörlerden zamanla sofistike ve yüksek teknolojilere öncelik verilmesi gerekirken tam tersi bir süreç yaşandı. Tutarlı ve uzun dönemli bir ulusal teknoloji politikasının varlığı sağlıklı ve kalıcı bir sanayileşme açısından olmazsa olmaz unsurların başında yer alırken, Türkiyenin sanayileşme sürecinde hala eksik olan sorunların başında makro bir teknoloji politikasının yokluğu yatıyor. REKABET GÜCÜNÜ KORUMANIN YOLU Çalışmada, Türkiyenin uzun dönemde uluslararası rekabet gücü kazanmasının ve rekabet gücünü sürdürmesinin en temel yolunun, yenilik sürecinin üretime uygulanması, teknoloji yoğun sanayilerin geliştirilmesi ve ar-geye ayrılan kaynakların büyüklüğü ile ilgili olacağı vurgulandı. Bu dönüşümün kendiliğinden olmayacağına işaret edilirken, bunun için 1970lerden sonra başlayan 3. sanayi devriminin özelliklerini gözönüne alan bir kalkınma stratejisine, sanayi ve teknoloji politikasına ihtiyaç olduğu kaydedildi. GATT Uruguay Turu Nihai Senedinin teşvikler açısından önemli kısıtlamalar getirdiği hatırlatılan çalışmada, bununla ihracatı teşvik ve yatırımları yönlendirecek selektif sübvansiyonların yasaklandığı kaydedildi. Buna karşılık ar-geye yönelik teşviklerin sürmesinin imalat sanayiine yönelik teknoloji ve yenilik kapasitesini geliştirme açısından yeni olanaklar sunduğuna işaret edilirken, ar-geye aktarılan kaynakların artırılması gerektiği belirtildi. RİSK SERMAYESİNE İHTİYAÇ VAR Çalışmaya göre, girişimcilerin sahiplendikleri bir yeniliğin geliştirilmesi açısından klasik banka sisteminin aradığı şartlarla değil, proje ve girişimci açısından kredi ilişkisine giren risk sermayesi sistemin ihtiyaç duyuluyor. Son yıllarda imalat sanayiinde birçok firmayı mikro-elektronik, esnek üretim teknolojilerine yönelten temel neden, yeni teknolojiler yoluyla rekabet gücü kaygısı değil pasif yenileme yatırımlarından kaynaklandı. VERİMLİLİK DÜZEYİ DÜŞÜK Çalışmada, Türkiye ekonomisinde gelişmeyi olumsuz etkileyen faktörlerden birinin de genel olarak verimlilik düzeyinin düşüklüğü olduğu belirtilirken, bunun nedeninin de düşük teknolojik yapı ve yetersiz beşeri sermaye düzeyi olduğu vurgulandı. İmalat sanayiinde verimliliği artırmaya yönelik tedbirlerin alınması istenirken, bu nedenle teşvik sisteminin giderek teknoloji ve verimlilik düzeyi üzerinde yoğunlaşması gerektiği kaydedildi. Yeni ekonomide en büyük sermaye stoğunun insan gücü potansiyeli olduğu hatırlatılan çalışmada, eğitim sisteminin ezbere dayanan, yaratıcılıktan yoksun bazı ögelerinin hızla değiştirilmesi gerektiği kaydedildi. Temel bilimlere yönelik olarak ayrılan kamu fonlarının artırılmasının bir zorunluluk olduğu vurgulanırken, bu tarz yatırımların hiç olmazsa bir süre kamu tarafından ya da özel sektörle işbirliği içinde gerçekleştirilmesi gerektiği ifade edildi. YURTİÇİ TASARRUFLAR YÜKSELTİLMELİ Yurt içi tasarrufların önümüzdeki yıllarda mutlaka artırılması gerektiği kaydedilen çalışmada, kamu açıkları ile bunun neden olduğu iç borç artışlarının faizlerin yükselmesine sebep olduğu, bunun da reel yatırım sürecini olumsuz etkilediği belirtildi. Çalışmaya göre, döviz kurunda yaşanan belirsizliklerin yatırımların maliyet kar analizlerini imkansızlaştırıyor, yatırım kararından caydırıyor. İmalat bir çok sektörün ithalata bağımlı olduğu düşünüldüğünde döviz kurlarındaki yükselme ihracatta sağladığı rekabet gücü yanında maliyet artışlarına da neden olabiliyor. Yaygın görüşün aksine kamu sabit sermaye yatırımlarının özel sabit sermaye yatırımlarını dışlamıyor, yeniden yapılanma süreci ile birlikte azalan kamu yatırımları özel yatırımları da olumsuz etkiliyor. Sermaye birikiminin gittikçe yatırım eğilimleri zayıf spekülatif alanlarda yoğunlaşması sonucu yatırım profili çarpıklaşıyor, üretken sektörlerin üretim kapasitesi gerektiği ölçüde artırılamıyor. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||