Güncelleme: 13:20 TS 26 Ara., 2001
|
|
İstanbul CNBC-E |
Özilhanın açıklamalarının tam metni
|
|
TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan, CNBC-Eden Levent Oğuzun sorularını söyle yanıtladı:
|
|
CNBC-E: Anketinizi özetlersek, katılımcılar siyasi partiler sisteminin kötü işlediği ve seçim sisteminin de kötü olduğu ifade ediyorlar. Ve yüzde 80in üzerinde bir oranda. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tuncay Özilhan: Esasında, son yaşadığımız iki krizin neticesinde ekonomideki istikrarın, siyasette istikrarla da çok bağlantılı olduğunu tespit ettik. Kamuoyu da bu konuda önemli bir yaklaşım gösterdi. Ve TÜSİAD olarak da, biz bunu çeşitli toplantılarımızda işledik. Gerek siyasi partiler yasasında, gerek seçim sisteminde bir takım istikrara götürecek değişikliklerin gerekli olduğunu...
Ve burada TOBBla DİSKle işbirliği yaptık. Neticede bu tip çalışmaları yaparken de elimizde bir araştırma olmasını istedik. 39 ilde, 2400 kişiyle görüştük. Neticede almış olduğumuz sonuçlar esasında tabii hiç yadsınamayacak sonuçlar. Kamuoyu, bu iki yasanın da değiştirilmesini istiyor. Ve bunun da Türkiyede siyasi istikrar getireceğine inanıyor. Siyasi istikrarın da tabi ekonomik istikrarla birlikte beraber Türkiyenin kalkınmasında önemli adım olacağına inanıyoruz.
CNBC-E: Peki, Meclisin bundan sonra atacağı adım, bu raporda bir mihenk taşı oluşturacaktır muhakkak. Nasıl bir davranış bekliyorsunuz?
Tuncay Özilhan: Diğer taraftan bir takım çalışmalarımız devam ediyor. Yine, TOBBun danışmanlarıyla, uzmanlarıyla bizim uzmanlarımız biraraya geldi ve tahmin ediyorum, Mart ayına doğru bir taslak haline gelmiş olacak. Bu taslağı biz dönüp işçi kuruluşlarıyla, diğer sivil toplum örgütleriyle tartışıp komünike edeceğiz. Bu arada tabi bu araştırmada da siyasi partilerimizle temaslarımız oldu. Onlardan altyapı çalışmaları için önemli bilgiler topladık. Ve bundan sonraki aşamada yine onlarla da temas ettikten sonra Mart ayı civarında da bu çalışmalarımızı açıklayacağımızı zannediyorum.
CNBC-E: 2001 yılı badireli bir dönem oldu. Hepimiz için zor oldu. Devletin küçülmesi çok gündemdeydi. Daha doğrusu siyasetin ekonomiden çekilmesi gündemdeydi. Sizce, gelinen aşama memnuniyet verici mi?
Tuncay Özilhan: Şu açıdan baktığınız zaman memnuniyet duyuyoruz. Hakikaten 2001 sizin de belirttiğiniz gibi çok sıkıntılı bir yıl oldu. Herkes için sıkıntılı bir yıl oldu. Ve bu arada herkes de buradan fazlasıyla nasibini aldı. Diğer taraftan, fazla bu işten nasibini almayan kamu sektörü ve kamu sektörünün de hükümetimizin açıkladığı gibi önemli bir takım adımlar atması bekleniyor. Tahmin ediyorum, bu yapılan çalışmalar önümüzdeki dönemde bir takım kamunun küçültülmesi, küçültmesinden kasıtla daha etkin, daha verimli, esas görevlerine dönen bir hükümet ve bir devlet yapısı haline gelmiş olacak.
CNBC-E: Kamunun, tümden üretimden çekilmesi söz konusu olabilir mi? Aşamalı olarak mı gerçekleştirilecek?
Tuncay Özilhan: Aşamalı olarak gerçekleşmesi lazım. Şimdi, tabii özellikleştirme maalesef 2001de hiçbir adım atılamadı. Hükümetin tabi çok daha önemli başka önünde yapması gerekenler vardı. Onlarla yoğunlaştı. Yapısal reformlarla ilgili çok önemli adımlar atıldı. Bir çok kanun geçti. Önümüzdeki sene bunların çok önemli katkılarını göreceğiz. Ve önümüzdeki dönemde de bunların daha çok gündeme geleceğini, vurgulanabileceğini göreceğiz.
CNBC-E: Hükümet içi koordinasyonun eksikliğinden bahsetmiştiniz. 2001 yılında bu gerçekleşmişti. Peki 2002 yılı için neler düşünüyorsunuz?
Tuncay Özilhan: Hatta 2001in ilk altı-yedi ayına baktığımız zaman bu koordinasyonun daha zayıf olduğunu görüyoruz. Ve istikrarsızlıkların bir nedeninin de bu olabileceğini düşünüyoruz. Fakat bu tecrübelerden sonra gördük ki, hakikaten hükümeti oluşturan siyasi parti liderlerimiz, siyasi partilerimiz, çok daha bilinçlenmiş vaziyetteler. Son, eylül-ekimden sonra da çok dikkat ediyorlar bu konuya. Kamuoyu önünde tartışmaktan ziyade liderler zirvesiyle, uzlaşma komisyonu çerçevesinde problemlerin üzerine gidip çözebiliyorlar. Ve çok daha önemli bir koordinasyon sağlanmış oluyor. Tabi, bizim diğer isteğimiz de ekonomideki koordinasyonun da sağlanması. Çünkü ekonomide de çok başlılık gözüküyor. Bunların bir bakanlık altında toparlanması ekonomi yönetiminin daha verimli çalışmasını gündeme getirecektir, diyorum.
CNBCE: Aslında bu konu önemli. Arjantin krizinde de benzer nedenler, siyasi istikrarsızlıklar. Tabi, ekonomik problemler de vardı, makro düzeyde, ancak bir anda da aslında attığımız adımlarla da Türkiyede farklılaştığını gördük. Bu ayrışım sürekli gündeme geldi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tuncay Özilhan: O ipin koptuğu inancındayım. Yani, Türkiye, 2001 yılında hakikaten gerek dalgalı kur uygulamasında gerek faiz dışı fazlada vermiş olduğu çabayla bir noktada Arjantinden koptu. Ve bu Arjantinden koparken, fakat tabi Arjantinin son dört senesine baktığımız zaman da ya da uyguladığı programa., onlar sabit kur uyguladılar. Para Kurulu uyguladılar. Ve dolayısıyla da o açıdan bir takım sıkıntıları oldu. Fakat dört senedir de Arjantin ekonomisi küçülüyor. Bundan sonraki aşamada Türkiyenin en çok üzerinde durması gereken, bence o kritik geçti Türkiye. Arjantinden tamamen koptu. Artık iç borcunu rahatlıkla çevirebilir bir yapıya geldi. Ek kaynak buna çok önemli katkı getirecektir. Ayrıca dış piyasaların güvencesi oluşmaya başladı. Türkiye, bundan sonra büyüme sürecine girmeli. Arjantinin dört sene arka arkaya küçülmesi, ekonomisinin iyice daralması insanları bir takım sıkıntıya sokup sokaklara döktü. Türkiyede böyle bir şey olamaz. Aile yapımız, geleneklerimiz buna müsait değil. Ama, Türkiyenin üzerindeki bu baskıyı da kaldırmak lazım. Türkiyenin burada büyüme sürecine girmesi lazım.
CNBC-E: Girmesi lazım derken, gerekli olan şartlar şu anda mevcut mu? Yoksa 2002 yılının ilk altı ayı içerisinde mi ortaya çıkacak?
Tuncay Özilhan: 2001de bunların önemli bir kısmı tesbit edildi. Hatta adına İstanbul Yaklaşımı dediğimiz, Aktif Yönetim Şirketi, sayın Bakanımız, Cuma günü öğleden sonra toplantımızda da aktardı. Bu dönemde belki de önümüzdeki bir-iki hafta içinde kanunlaşacak hali gelecek. Tabi, Türkiye yapısal reformlarla çok önemli adımlar attı. Kamu bankalarının belirli bir düzene oturtulması. Sübvansiyonların devlet sübvansiyonlarının yine belirli bir sistem içine oturtulması. Tabii, Türkiyenin burada en önemli avantajı, 2001 yılı, mali disiplini... Bütçe disiplini. Ki bu, Arjantinde yok. Önümüzdeki dönem Türkiyenin büyüme sürecine girebileceğini, yeter ki bu altyapının da ve gerekli kanunların da bir an önce meclisten çıkarılıp, uygulanacak hale gelmesinin ve ayrıca tabi bankaların yeni oluşan sisteme geçerken bir uyum süreci de gereklidir diyorum. Çünkü onların da reel sektörle olan problemi İstanbul Yaklaşımıyla çözülürken, diğer taraftan kanuni meselelerin de çözülmesiyle daha kolay ve büyümeye katkısı olacağına inanıyorum.
CNBC-E: Sayın Başbakanın 2002 Ocak ayında ABDne ziyareti var. Bu ziyaret aslında ABD tarafından Irak, Afganistan gibi, hatta Kıbrıs konusunun da gündeme geleceği bizim tarafımızdan düşünülüyor. Ve biz aslında daha ziyade ekonomik amaçlı gidiyoruz. Neler bekleniyor? Sizin düşünceleriniz nedir? AB ile ilgili süreçteki düşüncelerinizi alalım?
Tuncay Özilhan: 11 Eylülden sonra ABnin de Amerikanın da Türkiyeye bakışı bana göre değişti. Türkiye, tabi çok önemli bir ülkeydi, stratejik bir ülkeydi. Ama bu hadiseyle beraber bakışlar değişti ve Türkiyenin bu bölgedeki diğer Müslüman ülkelere emsal olması, ayrıca bu bölgenin güçlü bir Türkiyesi, dünya açısından çok önemli, AB açısından, Amerika açısından önemli. Tabi, Başbakanımızın bu ziyareti de bence çok önemli. Burada, tabi bu konular konuşalacaktır ama Türkiye ekonomik olarak da bu desteği arkasına almak açısından bir fırsat elde edecektir. Bunu da en iyi kullanacağımıza inanıyorum. AB, tabi ki çok önemli, Türkiye için.. AB ile olan ilişkilerinde... Ama son yaklaşım, yine gerek Başbakanımızın Laeken zirvesinde bulunması ve arkasından ABnin yapmış olduğu yaklaşım. Türkiyenin 2002 yılında üstüne düşen görevleri yerine getirdiği takdirde görüşmelere başlayabileceği ve Bulgaristan, Romanyadan kopmadan üyelik için bir perspektife girebileceğine inanıyorum. Türkiyenin üzerine 2002 yılında çok önemli görevler olarak. TÜSİAD olarak da biz, bu konuda adımlar atmaya ve destekler vermeye çalışacağız. |
|