|
|
6 Aralık DYP lideri Tansu Çiller, iç politikadan dış politikaya ve ekonomiye kadar pek çok konuda NTVye özel açıklamalarda bulundu. |
Çiller, Türkiyeyi bir yılda yüzde 7 büyüyen bir ülke haline getirecekleri vaadinde bulundu. Çiller güçlü bir ekonomisi olmayan Türkiyenin bu durumun bedelini dış politikada ödediğini öne sürdü. Çillerin hükümete eleştirileri ve önerileri şöyle: KIBRIS Kıbrıs bir kazaya kurban gitmek üzereyken Türkiye bu meseleye el attı. Ama oysa kaza adım adım geliyordu ve bunu görüyorduk. AB sıkıştı, ama öbür taraftan Kıbrıs da sıkıştı. Sanki Kıbrısta bedel ödersek, yani ABye verirsek sanki Kıbrısı alırız. Onlar eğer Kıbrısın güney kesimini üye olarak alırlarsa biz de kuzey Kıbrısı alırız. Ne demek bu almak? Diyelim ki aldık. Diyelim ki AByi feda ettik. O zaman Kıbrısı almış olacak mıyız? Sorunu çözmüz olacak mıyız? Çünkü Kıbrısı aldığınızın ertesi günü karşınızda Yunanistan değil, AB olacak. Ve ABnin bir parçası sizin karşınızda olacak. Yaptırımlar Yunanistanın değil ABnin olacak. NE ABDEN NE DE KIBRISTAN VAZGEÇİLEBİLİR Bedel ödeme eğer ima edilen AB ise Kıbrısta çözüm diye ortaya koyduğunuz strateji Kıbrısı da kurtarmıyor. Kıbrıs için çözüm olmuyor. Türkiye ne ABden ne de Kıbrıstan vazgeçilebilir. Eğer bedel ödetmeye kalkarsa bir iktidar o zaman kendisi bedel ödemelidir. Çünkü Türkiyeyi bu hale getiren bu mesuliyeti taşıyan hiç bir hükümet iktidarda kalmaya devam edemez. Kıbrıs aslında Bin Ladinin finansal desteğini aldığı bir yer. O bağlamda oraya getirmek lazımdı. Güney Kıbrıs Rum kesimi Bin Lidanin finansal deseteğini aldığı yer. Bin Ladinin kardeşinin finansman merkezi olarak kullandığı bir yer. Keza bir çok teröristin pasaport aldığı yer Güney Kıbrıs Rum yönetimi. Nitekim Öcalanın da pasaportunu aldığı yer. O kadar açık. bu şablona hemen Güney Kıbrıs Rum kesimini oturtmak lazım. AVRUPA GÜVENLİK VE SAVUNMA POLİTİKASI (AGSP) AGSP çerçevsende Türkiye bir takım meseleleri masaya getiriyorsa, bunlar birbirine bağlı meseleler değildir, ama bir yerde de bağlı meselelerdir. Bütün bunların hepsini birarada haledebiliyor olması lazım. Bütün bunları çok iyi kullanabilirdi. Türkiye maalesef imkanlarını ekonomi için borç alarak tüketiyor. Tükettikçe de bunun siyasi bedeli Kıbrıs oluyor. AB oluyor. Gelmesi gerekli olan yere gelmemesi oluyor. Güçlü bir ekonominin caydırıcılığını kullanamayan Türkiye bedelini siyasi olarak dış politikada ödüyor. EKONOMİ Türkiyeyi bu hale getiren bu iktidardır. Türkiyeyi bu hale getiren iç ve dış borçlardır. Bu bozulma bu hükümetin eseridir. Hiç kimse bunun bedelini cumhuriyete, demokrasiye bundan önceki 10 yıla, 20 yıla, esnafa, çiftçiye kesmesin. Bu beceriksizliğin bedelini ödeyecek bir kurum varsa o da hükümetin kendisidir. Bugünkü uygulanan politika sayın İnönünün savaş yıllarında uyguladığı politikadır. Üretim olmadan katiyen Türkiye bu işin içinden çıkmaz. Üretim için Türkiyenin öncelikli olarak istihdam ve döviz kazanma kıstaslarını kullanması lazım. Tarım kesimine, tarım kesimini verimliliğini artırıcı şekilde subvansiyon vermeniz doğrudur. Subvansiyonun şeklini değiştirmeniz doğrudur. Ama yok etmeniz, çiftçiyi ve üretimi yok eder. Yüzde 40 insan tüketmezse ne olur. Onlar bu defa esnafı batırır. Esnaf batınca hem çitfçi hem esnaf batıyor. Memurları da tüketemez hale getiriyorsunuz. Bu spiral böyle dönüyor. Biz bunu kırarız. Biz bunu kırdık daha önce. Yine kırarız. Biz bir yıl içinde Türkiyeyi yüzde 7 büyümeye getiririz. Bugünkü şartlarda konuşuyorum. Bugünkü kadar kötüleşmiş bir ekonomiyi devralalım, 1 yıl içinde Türkiyeyi yeniden yüzde 7 büyüyen OECD ülkesi haline getiriz. 6 ay sonra bu hükümet daha ne zararlar vercek bilemiyorum. SEÇİM Bence mecbur kalacaklar. Çok büyük bir korku var. Hükümet zaman zaman bu korkuyu ifade ediyor. Mesela yüzde 10 barajlarını düşürelim diyorlar. Ekonomi ve millet daha reaksiyon göstermeye devam edecek. Maalesef Türkiye daha dibe oturmadı. Birkaç ay daha daha da kötüleşecek. Bir noktaya oturacak. O nokta bugün tahammül edemediğimizden daha kötü olacak. O tahammül edilebilir bir nokta değil Türkiye için. SEÇİM HÜKÜMETİ Bizim destekleyeceğimiz başka tarzdaki hükümet mutlaka seçime götürmeli. Böyle bir tabloda çok büyük farklılık yaratmak mümkün değil. Başbakanın dışişleri ve ekonomisini bütün olarak koordine etmesi lazım. Bir tek başbakan yapabilir bunu Türkyenin sisteminde. Türkiye de artık bu seçimi ve sandığı bekliyor. Buna herkes karar verirse tek başına iktidarın yapacağı bir şey yok. Bunda medya da halk da sivil toplum örgütleri de bir büyük sorumlulukla karşı karşıya. |
||||
Çiller: MHP tarımı tasfiye ediyor Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||