|
Tarihte tesadüften bol bir şey yok kabilinden, dün dünya için önemli bir fetih daha yaşandı. Haber merkezlerine ulaşan bilgilere göre Taliban kuvvetlerinin kenti terk etmelerinin ardından Kuzey İttifakı Kabile girmiş bulunuyor. Bu, Kuzey İttifakı için beklenenden kolay bir zafer oldu. Beklentiler esas olarak iki grupta toplanıyordu. Bir kısım analist, krizin A.B.D. tarafından yönetilebileceğine olan imanlarının sonucu olarak Kuzey İttifakının Kabile kadar ilerlemelerini müteakip duracağını ve A.B.D.nin pişireceği siyasal mönü masaya getirilmeden, sofradaki büyük ödülü mideye indirmeye çalışmayacağına inanıyordu. Bir ikinci grupsa Talibanın direnişini kışa taşıyacağını düşünmekteydi. Kuzey İttifakı Kabile girse de, Talibanın direnişini sokak savaşlarına taşıyacağına inanmaktaydılar. Bu gruptaki analistler, 1992de bugün Kuzey İttifakı içinde yer alan güçlerin giriştiği yağmayı hatırlayan çoğunluğu Peştun/Pathan kökenli şehir halkının da büyük oranda Talibana destek olacağını ileri sürmekteydiler.
Ancak evdeki hesap yine çarşıya uymadı. Taliban kenti boşaltarak geri çekildi. Hapishanelerdeki tutukluların içinden Batılı olanların seçilerek götürülmesi bize bu çekilmenin iddia edildiği gibi bir bozgun olmadığını çağrıştırıyor. Bu eylem, şehrin boşaltılmasında şu veya bu düzeyde bir akılın olayları yönettiğini ortaya koyuyor. Bu akıl düşmanına pek yakın olan başkenti er veya geç kaybedeceğinin; savaşın bugüne kadar cereyan ettiği biçimiyle A.B.D. ve müttefiklerinin arzu ettiği biçimde sürdüğünün; kaybedilen her kasabanın ardından prestijinin bir kısmını da kaybettiğinin; bu prestij kaybının İslam dünyasını topyekün Hıristiyan dünyasıyla karşı karşıya getirme stratejisini baltalayan sonuçları olduğunun, savaşın dönmeye başladığı cephe savaşı formunun kendilerine ustası oldukları gerilla harbi tekniklerini uygulama şansı vermediğinin; işler böyle giderse A.B.D.yi asla bir kara savaşına çekemeyeceğinin; toprak ve yerleşim birimi kayıplarının komutası altındaki güçlerde huzursuzluk ve dağılma yaratabileceğinin de farkında olmalıdır. | |
|
İşte bu akıl çerçevesinde Taliban kendisi için en doğrusunu yapmış olabilir. Dağlara ve etnik Peştun/Pathan tabanının kuvvetli olduğu Kandahar gibi şehirlere doğru stratejik bir geri çekilme harekatı tüm bu olumsuz kartları ters yüz edebilecek bir imkan ortaya çıkaracaktır. Kandahar dahil, kentlerin bundan sonraki dönemde elde tutulması konusunda bile çok ısrarcı olmayabileceklerdir. Önemli olan savaşı uzatmaktır.
Tüm bu hesaplar da elbette tersine dönebilir. Bu geri çekilişin ardından rakip savaş beyleri satın alınmak suretiyle Taliban içeriden çökertilebilir. Taliban, El-Kaide ile bağlarını koparabilir. Taliban liderliği içi çekişmeler sonucu değişebilir. Bu iç çekişmelerin ortaya çıkarılmasında Pakistanın Talibanla mevcut yakın ilişkileri kilit rol oynayabilir. Pakistan, besleyip geliştirdiği Taliban kartını hepten feda etmeye hiç de hazır gözükmemektedir.
Bunlar ve daha bir çok soru sorulabilir. Senaryolar bu aşamada muhteliftir. Bugünlerde savaşın sonunun başlangıcını yaşıyor olabiliriz. Ancak bugün yaşadıklarımız, sadece savaşın hazırlık safhasının sonu da olabilir.
İşte tüm bunlar yüzünden savaşın gerçekten yeni başladığını söylemek mümkündür. Kim bilir, belki de bu savaş kısa bir savaş olacaktır. Bununla birlikte bu savaş tarihte deneyimlediğimiz sonucu en belirsiz uzun savaşlardan bir tanesi de olabilir.
Bugün muhtelif senaryoların ötesinde söylenebilecek olan şudur; radikal İslamcılara tercih(!) edilen İslamcı radikallerin zaferiyle 21. yüzyılın krizinde yeni bir safhaya girildi. Bu zaferin sonucunda Afganistan Savaşında perde kalkmış oldu. Umulur ki, savaşın kendisinde bulunmayan faydalar, sonucunda bulunur
Ahmet K. HAN
NTV Uluslararası İlişkiler Danışmanı
Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi
| |