Video
Foto Galeri
Türkiye
Dünya
Ekonomi
Spor
Teknoloji
Sağlık
Kültür Sanat
Yaşam
Hava Yol
Yeşil Ekran
Eğitim
Moda
Otomobil
Doğuş Yayın Grubu
NTV
CNBC-e
e2
NTVSPOR.NET
NBA TV
NTV Radyo
Eksen 96.2
NTV Yayınları
NTV Tarih
N. Geographic
 
NTVMSNBC Anasayfa
 

u kez istikametimiz Kınalıada. Kınalıada adını, ada toprağının kızıla çalan renginden alıyor. Artık pek bu rengi görmek mümkün değil; ama Kınalıada'ya yaklaşırken, neredeyse adayı çepeçevre saran kumların rengini hemen görüyorsunuz. Bir de tabii adanın güzelliğine pek de yakışmayan televizyon vericilerini.

Kınalıada'ya ulaşmanın en kolay yolu, Sirkeci ve Bostancı'dan kalkan şehir hatları vapurlarına binmek. Yaklaşık bir buçuk saatte bir olan vapurları kaçırırsanız, Kınalı'ya giden motorlara binebilirsiniz.

Kınalıada, İstanbul'a en yakın ada. Bu yüzden eski adı da ilk anlamına gelen Proti'ymiş. Gerçekten de Bostancı'dan vapura bindikten 25 dk. sonra, Kınalıada'nın plajlarındayız.

Kınalıada demek, plaj, deniz ve güneş demek. Diğer adalardan çok daha uzun plajları var, Kınalı'nın. Ama tesis pek fazla değil. Sanki, ada halkı da dışardan çok fazla ziyaretçi gelsin istemiyor gibi. Bir tek, Ayazma Plajı'na kurulu Kamos tesisi var.

Kınalıada, trafikten uzaklaşmanın tek yolu; çünkü burada, adalarla özdeşleşen fayton dahi yok. Tek alternatifleriniz, yürüyüş ya da bisiklet. Ya da eğer beklerseniz iskelenin önünden kalkan belediye minibüsleri.

İskeleye indiğinizde eğer şanslıysanız, belediyenin minibüsünü yakalayabilirsiniz. Ama bu sadece, gidişte söz konusu. Dönüşü yine, yürüyerek yapmanız gerekiyor. Kısacası, Kınalı'ya gelince yürümeyi göze almak gerekiyor. Tabii vaktinizi tamamen iskele civarında geçirmeyi planlamıyorsanız ya da iskelenin solundaki bisikletçilerden kendinize uygun bir tane seçmediyseniz.

Biz minibüse atlayıp, adanın tek tesisi sayılabilecek, Ayazma Plajı'na doğru yol alıyoruz.

Yolda dantel gibi işlenmiş birkaç ev dışında, diğer adalardaki gibi, pek fazla tarihi bina yok. Daha çok yeni binalar var, hep etrafta; ama çiçekler içinde yine de gezmeye değer, Kınalı Sokakları.

Minibüs sizi, adanın tam arkasındaki Ayazma-Kamos tesislerinin tam önüne kadar getiriyor. Haftasonları ise, daha keyifli bir seçeneğiniz var. Buraya, tekneyle gelmek. Sonra ister denize, ister havuza girersiniz.

Ayazma Kamos Tesisleri'ne giriş haftaiçi 10, haftasonu 15 milyon. Hem Kınalıadalılara hem de dışardan gelenlere hizmet veriyor tesis.

Genelde Ayazma'ya gelenler memnun. Ada olduğu için, zaman zaman her aradığınız yiyecek içeceği bulamayabilirsiniz. Bir de minibüsü kaçırırsanız, uzun ve yokuşlu bir yürüyüş sonunda buraya ulaşıyorsunuz. Ama otomobilden, trafikten uzak olmak, bunlara değer gibi geliyor. Çünkü Kınalı'nın havası bir başka temiz.

Ayazma Koyu'nda, Kamos tesislerinin yanında, bir de halk plajı var. Ama şezlongları ve şemsiyeleri ile diğer tesisleri pek de aratmıyor.

Ayazma'dan çıkıp, daha tepelere doğru yöneliyoruz. Toprak bir yokuş var önümüzde. Galiba biraz daha serin; bir günde gelmek lazım, Kınalıada'nın tepelerine.

Kınalıada'nın en yüksek tepesine kurulu Hristos manastırı, Bizans İmparatoru Romen Diyojen'in sürgün yıllarında yaptırdığı bir manastır. Zaten imparatorun mezarı da manastırın önünde. Yalnız buraya, 15 dk'lık bir yokuştan çıktıktan sonra vardığınızı da hatırlatalım.

Tarihte hep sürgün için gelinmiş adalara... Kalan tarihi binalar da hep sürgün hikayaleri ile dolu. Romen Diyojen'in Hristos Manastırı, sadece cumaları halka açık, bunun dışında manastır özel izinle geziliyor. Bir de "Şu güzel manzaraya karşı oturacak, birkaç bank olsa burada" dedirtiyor, insana doğrusu.

Su Sporları Kulübü, Kınalıada'nın simgelerinden. Buradaki olimpik yüzme havuzu, her yıl birçok yarışa sahne oluyor.

Kınalıada Su Sporları Kulübü, üyelik sistem ile çalışıyor. Üyelerin yanında, misafirler de tesisten yararlanabiliyor. Su sporları yapan gençler, çoğunlukta; tabii kulüpte.

Kulüp çıkışında kapıda şemsiyesi ile pırıl pırıl bir dondurma arabasını görünce, Dondurmacı Yücel'in yanına gidiyoruz hemen. Meşhur gül şeklindeki dondurmasını yapıyor, bize.

"Gerçek meyvelerden, eski usulde yaparım dondurmamı" diye anlatıyor, Dondurmacı Yücel.

Dondurmamızı yiyerek, tekrar iskeleye doğru ilerliyoruz. Kınalı'nın en eski lokantası Mimoza, tam denizin üstünde.

İskelenin solundaki son derece modern olarak inşa edilmiş "Camii"yi görmeden dönmeyin.

Biz, bir de dönmeden Kınalı'nın çarşısına girelim diyoruz. Esnaf da biraz pahalı olduğunu kabul ediyor, Kınalıada'nın.

Bir yandan motorcular müşteri toplamaya çalışırken; bizim vapur da iskeleye yanaşıyor.

Kınalıada'da kalacak hiçbir yer yok. Bu yüzden akşam olunca, ya son vapuru kaçırmadan şehre dönmek, ya da diğer adalara gitmek gerekiyor.

 

YEMEK

MİMOZA RESTAURANT 0216 381 52 67
KINALI SOFRASI 0216 381 63 90
ALTIN FIÇI SERENA 0216 381 50 47
ÇINARALTI KUYU RESTAURANT 0216 381 54 07
ELPİDA PUB 0216 381 52 86

 

KONAKLAMA

AYAZMA KAMO'S TESİSLERİ
0216 381 69 13

KINALIADA SU SPORLARI KULÜBÜ
0216 381 40 67

 


Ana Sayfa | Türkiye | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür Sanat | Doğal Hayat | Eğitim | Moda
Spor | Hava Yol | İletişim | Yardım | İzleyici Görüşleri | Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları