Kaçış, Dönüş, Arayış Öyküleri

Türkiye ve üzerinde yeraldığı Anadolu “hareket”in ana vatanı. Bu ülkede ve bu topraklar üzerinden insanlar sürekli hareket halinde. Kimi ekmek peşinde, kimi kimlik, kimi de daha iyi bir hayat. Bazısı mecburiyetten, bazısı keyfinden. Yazın minibüslerle  Doğu’dan  Karadeniz’e fındık toplamaya, Moldavya’dan Ankara’ya iş bulmaya gelen insanlar. İran’da yaşam tarzı ve tercihleri nedeniyle idam cezası alanlar, metropollerden kaçıp kendilerini kıyı kasabalarına atanlar. Bu topraklarda yaşanmış büyük göçlerin ardından “geri dönen” yeni kuşaklar. Büyük kentlerde hiç sonu gelmeyecekmiş gibi görünen koşuşturma. Türkiye hiç durmadan hareket ediyor.

NTV’nin hazırladığı sekiz bölümlük belgesel dizi, insan öykülerinden yola çıkarak, Türkiye’ye ve Türkiye insanının başdöndürücü hareketliliğine bir ayna tutmayı amaçlıyor.
Geçtiğimiz Eylül ayından bu yana Van, Mardin, Alanya, Bodrum, Beypazarı, Akçakoca,
Burgaz / Bulgaristan, Köln, Castrop-Rauxel / Almanya ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde ekibiyle çekimleri yapılan “Hareket Halinde Türkiye” dizisi Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından  da desteklemektedir.

“Burhan Öçal / Sılaya Dönüş”, “Mercan Dede ile Bir Yolculuk”, “Kuştepe Blues”, “Özcan Deniz Makyajsız”, “Yakın Ada Uzak Ada Burgazada” gibi çalışmalarıyla adını son yıllarda Türkiye’de duyuran yönetmen Nedim Hazar’ın kendi yaşam öyküsü de oldukça “hareketli”. Ailesiyle birlikte Avustralya’ya göçen Nedim Hazar, liseyi okumak ve Türkçe öğrenmek için 70’li yılların ikinci yarısında İstanbul’a gelir, o dönemin hararetli siyasi ortamından etkilenir. 1980’de soluğu Almanya’da alır, orada ilkin oyuncu ve müzisyen daha sonra ise yönetmen ve yapımcı olarak çalışır. 2001 yılında çevirdiği, Nazi döneminde Almanya’dan kaçıp Türkiye’ye sığınan akademisyenleri konu edinen  uzun metrajı “Boğaziçi’ne Sığındık” filminin çekimleri sırasında Türkiye’nin havasına ısınarak, çalışmalarını burada sürdürmeye karar verir.

“Hareket Halinde Türkiye”, Hazar’ın geçtiğimiz yıl yayınlanan “Hayatımızın Fon Müziği” adlı müzikli belgeselden sonra, NTV için hazırladığı ikinci belgesel dizisidir.
Nedim Hazar: “Hareket Halinde Türkiye bilimsel bir araştırma değildir. Türkiye’deki çok yönlü insan hareketinin karmaşıklığına bir çözüm de önermemektedir. Olsa olsa bu başdöndürücü devinimin içinde insan boyutunu arayan bir çalışmadır. Duygulandırıcı, sevindirici, üzen, güldüren öyküler ve insanlar arasında bir keşif yolculuğu olarak değerlendirilebilir. Hatta çekim sürecimiz de bir yol öyküsü haline geldi.”

Dizinin özgün müziği, 80'li ve 90'lı yıllarda Almanya'da önemli başarılar elde etmiş olan Türk-Alman rock grubu "Yarınistan"ın bestelerinden oluşmakta. Yönetmen Nedim Hazar'ın da mensubu olduğu Yarınistan 4 albüm çıkarmış, Almanya'da ve Kanada'da pop listelerine girmiş, Alman Plak Eleştirmenleri Ödülünü kazanmış, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yüzlerce konser vermiş bir topluluk. Bu besteleri İstanbul müzik piyasasında önemli yerleri olan Savaş Zurnacı, Murat Süngü ile Ayhan Orhuntaş'la yeniden yorumladı.

Müzik diziyi soundtrack’ten de öte etkiliyor. Kimi bölümler bilinen parçaların adlarını (ve dolayısıyla da duygusunu) taşıyor, kimi bölümlerde sanatçılar canlı performanlar yapıyor. Cem Karaca’nın sesinden “Beni Bekleme Kaptan”ı dinlerken, kıyılarımızdan Kuzey Avrupa’ya kaçak yollardan ulaşmaya çalışan insanların duygularını belki daha iyi; kentsel dönüşüm adına doğup büyüdükleri mahalleleri yıkılmakta olan Sulukuleli müzisyenler “İstanbul Sokakları”nı icra ettiklerindeyse sözkonusu parçanın sözlerini farklı algılıyoruz. 

 

1) PROLOG / OTOBÜS YOLCULARI

Hareket Halinde Türkiye’nin giriş bölümü, Türk sinemasının kült filmlerinin başında gelen, 1961 yapımı “Otobüs Yolcuları”nın sadece adından değil estetiğinden de esinlenerek Türkiye’de insan hareketine güncel bir bakış yakalamaya çalışırken, aynı zamanda bu belgesel dizinin özellikle yoğunlaşacağı konuları bir anlamda özetliyor.

Bizim “otobüs yolcularımız”, akademisyen ve yazar Murat Belge, yazar Latife Tekin, Konda Araştırma’nın yöneticisi Bekir Ağırdır, toplumbilimci Prof. Ünsal Oskay ve Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilcisi Dr. Ulrike Dufner;  göç olayının güncel boyutlarını irdelerken köy-şehir, Almancılar gibi olguların çok ötesinde, tarihsel ve coğrafi konumuyla Türkiye’nin global insan hareketinden etkinlenmesinin kaçınılmaz olduğu konusunda görüş birliğine varıyorlar. Eskiden ülkesini terketmek zorunda kalan “siyah Türkler”den dem vuran Murat Belge, artık “Türk olmayan siyahlar”a alışmamız gerektiğini vurgularken, Latife Tekin, göç mağdurları ve Türkiye’nin farklı renkleri için bir “bayramların bayramı”nın yapılmasını öneriyor.

Hareket Halinde Türkiye dizisinin diğer bölümlerinden kesitlerin de izlenebileceği “Prolog/Otobüs Yolcuları”nda şimdi Kayışdağı-İstanbul’da yaşayan, 5 çocuk annesi Mardinli Gülseren Hanım’ın, Afrikalı mültecilerle birlikte Avrupa’ya kaçak bir gemiyle sığınma macerasını nefes kesici bir masal gibi dinliyoruz. Müzisyen Erkan Oğur “Neden Geldim İstanbul’a” parçasının öyküsünü anlatıyor: İlk kez  Aşil Pulos adında, Amerika’ya göç etmiş olan Harputlu bir Ermeni tarafından 1926 yılında taş plağa “Neden Geldim Amerika’ya” başlığı altında kaydedilmiş.  Bu parçayı “Neden Geldim İstanbul’a” şeklinde yorumlayan Erkan Oğur, belgeselde bir performans da sunuyor.

 

2) EKMEK YOLLARI

“Ekmek yolları”, yani, ekmek parası uğruna yollara düşenler; mevsimlik işçiler, komşu ülkelerden hasta bakıcılığı yapmak için Türkiye’ye gelenler, Doğu’dan gelip Tuzla tersanelerinde çalışanlar vs.
Hareketli Halinde Türkiye dizisinin en çarpıcı sahnelerini içeren bu bölümde Akçakoca’ya her yıl Mardin’den fındık toplamaya gelen 30 kişilik bir aile yakın takibe alınıyor. Yıllardır, o tarla senin, o bahçe benim, gide gele büyüyen gençler, eski filmlerdeki gibi “boynu bükük” değiller. Özellikle genç kızlar, İstanbullu feministlere pabuç bırakmayacak bir duruşla kameranın karşısına çıkıyorlar. Evlenmek kurtuluş değil onlar için. Üç karısı olan öz babalarına bile tavır koyuyorlar. Ve devlete asıl gücendikleri konu, Mardin-Derik’teki köylerinde okulun olmaması.

Hareket Halinde Türkiye ekibi, İstanbul’da bir kaçak hasta bakıcısı simsarının üzerinden ülkesinde Türk azınlığa mensup bir Bulgar hasta bakıcısı olan Ayşe Osman Ali ile tanıştıktan sonra, turist sıfatından dolayı her üç ayda bir Türkiye’den çıkış yapmak zorunda kalan kadına Bulgaristan’daki evine kadar eşlik ettiğinde içler acısı bir sahneyle karşılaşır. Ayşe Hanım’ın babası da yatalaktır. Babasının ve çocuklarının bakımını sağlayabilmek için Türkiye’de hastalara bakmaktadır.

Şubat ayında Tuzla’da bekar evlerinde, Doğulu taşeron tersane işçileriyle çekim yapan HHT ekibi, “İş kazalarına karşı ertesi gün yapılacak greve katılmalı mıyız?”,  sorusuyla karşılaşır.Soruyu soran işçiler, ertesi gün çıkan olaylarda göz altına alınanlar arasındadır. Allahtan, akşamleyin, tersaneler ve kent sakinleştikten sonra serbest bırakılırlar.

 

3) GÜNEŞİN DOĞDUĞU EV

Bu dizide klişe de olsun istedik. Hareket Halinde Türkiye ekibi, Türkiye’nin başka bir cazibesinden; ılımlı ikliminden dolayı meydana gelen insan hareketini yakalamak üzere Alanya’ya gitti. Alanya gerçekten Almanların “elindeydi”; birahaneleri, eczaneleri vardı olmasına ama, Alanya Almanlarının önemli kısmı güneşten değil, maddi nedenlerden dolayı ordaydı!
Binlerce emekli Alman 9 – 10 ay boyunca kaldıktan sonra, Noel ve yılbaşında akrabalarını ziyaret ediverip soluğu yine Alanya otellerinde alıyordu. Nedeni, toplu turizm acenteleri üzerinden rezerve ettikleri full pansiyon 4 yıldızlı otellerde günlük bedelin 10 Euro’nun altında olmasıyfı. Bu kendi ülkelerinde yaşamdan daha ucuzdu ve üstelik Alanya’da Almanya’da çektikleri yalnızlığı ve soğukluğu hissetmıyorlardı. Burada sıcak insani ilişkileri vardı. Buradaki Türkler de başkaydı. Anadolu’nun ücra köşelerinden Almanya’ya gelip kendi içlerine kapalı bir yaşam sürdüren Türkler gibi değillerdi.
Bir de Türkiye’nin kent kaçakları var. Bodrum’a, Ayvalık’a, Altınoluk’a yerleşenlerle Alanya’daki Almanlar aynı “slow”a dans ediyorlar: The House of the Rising Sun” – “Güneşin Doğduğu Ev”.
Kent kaçaklarıyla Bodrum’da karşılaşan HHT ekibi, emekli İstanbulluların, Ankaralıların Noel vesilesiyle, yoksul çocukların eğitimi yararına kermes’ine tanık oldu. Atatürk’ün dev gözlerinin altında “Çağdaş Bakış” yazılıydı kocaman pankartta. Pankartın üstünde Noel Baba maskotu asılıydı. O da Anadolu’lu değil miydi?
Bodrum’da bir de Giritliler gerçeği vardı. Giritliler mahallesinin muhtarı Zehra Aral (Artemis), kameraman Bülent Arınlı, kaptan ve çevreci Cüneyt Karaloğlu’nun dünyaları yeni Bodrumlulardan çok farklıydı.
70’li yıllarda TKP ve kadın aktivisti olarak döneme damgasını vuran, 80’li yıllarda Almanya’ya iltica edip sonra Türkiye dönen ve son olarak Susurluk olaylarına karşı “Aydınlık için Işık Söndürme” eylemini önayak olan Yüksek Selek  de Bodrum’a yerleşmiş ve kendisini artık “emekli” sayıyor.

 

4) BEKLEME BENİ...

Sınırlar ötesi insan göçünde basit bir transit nokta olmaktan çoktan çıkmış olan Türkiye’deki mültecilerin durumunu yakalayabilmek için Van’da çekimler yapan  Hareket Halinde Türkiye ekibi, artık dünyada mülteci olmanın otomatik olarak siyasi muhalif olmak anlamına gelmediğini kavradı. İran’dan, Afganistan’dan kaçıp gelen insanların çoğu evlilik dışı ilişki, farklı cinsel tercih gibi nedenlerle ülkelerinde baskı görüyorlardı. Bunun en uç örneği de Van’ın kahvaltı salonlarının arka sokaklarında,
köhne bir apartıman katında İranlı gay bir çiftin aralarında gizlice düzenledikleri sembolik düğündü.
Bu, “Türkiye’de herşey mümkündür” muhabbetinin ötesinde bir durumdu. BM Mülteciler Komiseri Roland Schilling, Türkiye’nin kendi sorunlarına rağmen artık daha iyi ekonomik koşulların Türkiye arayışı içinde olan geri kalmış ülke halkları, savaş mağdurları  vb. için son derece çekici hale geldiğini söylüyor.
Bu arada, zevk aldıkları müziği çaldıkları için prova yerleri bombalanan ve soluğu İstanbul’da alan Iraklı heavy metal grubu Arcassicauda’yı medya camiasında  ilk “keşfeden” ekibin Hareket Halinde Türkiye olduğunu belirtmeliyiz.

 

 
YAYIN TARİHLERİ

Prolog / Otobüs Yolcuları
02.07.2008

Ekmek Yolları
09.07.2008

Güneşin Doğduğu Ev
16.07.2008

Beni Bekleme
23.07.2008

İstanbul Sokakları
30.07.2008

Almanya'nın Kralı
06.08.2008

Toplu Göçler Toplu Düşler
13.08.2008

Rüyama Gel Bu Akşam
20.08.2008
Ana Sayfa | Video | Bölümler | Foto Galeri | Müzikler | NTVMSNBC | Nedim Hazar | Heinrich Böll Stiftung