Konu:
Siyasette Yeni Bir Oluşum: AK Parti - Türkiye'nin 39'uncu Partisi
Kuruldu - Adalet ve Kalkınma Partisi - Yenilikçilerin Partisi Kuruldu:
AK Parti
Konuk: Kayseri Bağımsız Milletvekili Abdullah Gül
Murat Akgün: İyi
günler. Yakın Plan'ı bu kez Ankara'dan açıyoruz. Türikye'nin 39'uncu partisi
Adalet ve Kalkınma ismiyle bugün kuruldu. Bu parti Türk siyasi hayatına
neler getirecek? Bunu önümüzdeki dönemlerde göreceğiz. Ancak şuanda bu
partinin hedefleri nedir? Nelerdir? Neyi getirmeyi taşıyor Türk siyasi
gündemine? İşte bunları partinin önde gelen isimlerinden Abdullah Gül'le
değerlendireceğiz. Hoşgeldiniz...
Abdullah Gül: Soğulun.
Murat Akgün: Hemen
şu soru aklıma geliyor, kurucular listesine baktığımız zaman milletvekilleri
yok ve siyasetten sanki kopuk gibi gözüken isimler var. Bu listede neyi
hedeflediniz? Önce bunu açıklar mısınız?
Abdullah Gül: Bizim çok önem verdiğimiz bir konu siyasete yeni
yüzleri kazandırmaktı, siyasete yeni bir kan getirmekti. Şimdiye kadar
hiç siyaset yapmamış, siyasi partilerde görev almamış ama kendi dallarında
başarılı olmuş, ciddi eğitim almış, iyi okumuş bu arkadaşları siyasete
kazandırmaktı. Buna biraz çok dikkat ettik. Takip ettiyseniz 70'e yakın
üyemizin içerisinde gerçekten çok iyi eğitim almış insanlar var. Türkiye'nin
ve dünyanın en iyi okullarında okumuş arkadaşlar var. Kendi sahalarında
çok başarılı olmuş bankacılar sigortacılar, borsacılar bütün bunlar var.
Bunları biz siyasete kazandırmaya çalıştık. Yoksa şimdiye kadar siyaset
hep siyasetçilerin elinde döndü. Eski siyasetçiler, yeni siyasetçiler..
Turnikeye yeni giren insan olmadı. Ve bu da Türkiye'de siyaseti malesef
çürüttü. Başarılı da olsanız başarısız da olsanız siyaset yapmaya devam
ettiniz. Biz siyasete yeni bir anlayış getirelim dedik. Başarısızsanız
gidin, belli bir süreden sonra yine gidin, bir şey yapsın bu hareket,
yeni insanlar katılsın, heyecan olsun, bir iş körlüğü söz konusu olmasın.
O açıdan partinin kuruluşunu şimdiye kadar siyasette bulunmamış yeni arkadaşlar
yaptılar.
Murat Akgün: Peki
Abdullah Bey, hemen aklıma şu geliyor, bugün programı dağıtmadınız, gerçi
sizle biraz evvel sohbet ederken bir baskı sorunu olduğunu ifade etmiştiniz
ama hemen akla gelen birkaç unsur var. Örneğin bu yeni parti, Adalet ve
Kalkınma Partisi, laiklik konusunda ne düşünür? Bir Güneydoğu Anadolu
sorunu hakkında ne düşünür? Bu konularda biraz değerlendirmenizi almak
istiyorum?
Abdullah Gül: Aslında malesef yetişmedi, baskısı yetişmedi. Çünkü
detaylı hazırlanmış bir programdır. Şunu iddia edebilirim ki hiçbir partinin
programı bu kadar okunarak, bu kadar katılımla hazırlanmamıştır. Partilerin
programları olur, hiç kimse bilmez, milletvekilleri bilmez, hatta genel
başkanları bile okumamıştır. Uzman bir kişi hazırlar ve verir. Biz öyle
yapmadık. Geniş bir çerçeve içerisinde ele alındı ve bu konulara Güneydoğu
meselesi, güvenlik meselesi, laiklik meselesi, bunların hepsine gayet
açık bir şekilde yer verildi.
Murat Akgün: Ne
diyor, mesela laiklik konusunda partinizin tutumu nedir efendim?
Abdullah Gül: Biz laiklik konusunda Türkiye'nin şey bir ülke olduğunu,
laikliğin dinler karşısında devletin tarafsız olması gerekliği, bu anlamda
laikliğin bir özgürlük olduğunu bir nevi, herkesin inançlarında serbest
olacağını, hiç kimsenin dini duyguları veyahut da inançları veyahut da
yaşayışlarından dolayı ayrıma tabi tutulamayacağı ama hiçbir kimsenin
de bu dindar olabilir tamamen dinle alakası olmayan insanlar olabilir.
O insanlara karşı da ayrı bir ayrımcalığın yapılamayacağını, dolayısıyla
devletin din söz konusu olduğunda tamamen tarafsız kalması gerektiğini
ve bunun bireysel bir iş olduğuna inanıyoruz.
Murat Akgün: Peki
Güneydoğu Anadolu sorunu..
Abdullah Gül: Güneydoğu Anadolu'da bir sorun olduğunu biz resmen
tanıyoruz, yaşıyoruz. Bugün ona kimimiz Güneydoğu Anadolu sorunu diyoruz,
kimimiz Kürt sorunu diyoruz, kimimiz terör sorunu diyoruz. Ama ortada
bir sorun vardır gerçekten, bir realite vardır. Bunun çözülmesi gerekir.
Bunun çözülmesi de tabiki ekonomik kalkınmadan geçer. Türkiye'nin ekonomik
kalkınması birçok problemi bitiricektir. Ayrıca tabiki herkesin kültürel
hakları, Türkiye'yi düşündüğümüzde büyük bir ülke Türkiye, birbirinden
çok farklı bölgeleri var. Bu bir zenginliktir. Bunları bir ayrımcılık
değil, bunları bir zenginlik unsuru olarak görüyoruz ve herkes kendi kültürünü
rahatlıkla yaşayabilir, öne çıkartabilir. Tabiki Türkçe esas dil olmak
şartıyla, resmi dil olmak şartıyla başka dillerde de yayın da yapılabilir.
Murat Akgün: Peki
son günlerde bir ulusal güvenlik tartışması var Başbakan Yardımcısı Mesut
Yılmaz'ın başlattığı. Bu konuda partinizin düşüncesini kısaca alabilir
miyim?
Abdullah Gül: Bu konuda günümüzde güvenlik meselesine çok farklı
bakılıyor artık, dinamik, daha az maliyetli ve daha etkili bakılıyor.
Uzun vadeli bakılıyor. Biz bu konuda dikkatli cümleler koyduk, bilinçli
bir şekilde koyduk. Türkiye'nin uzun vadeli güvenliği Türkiye'nin bütününün
kalkınmasından geçmektedir, ekonomik kalkınmaktan geçmektedir. Ekonomik
kalkınmasını gerçekleştiremeyen ülkelerde ne demokratik gelişme söz konusu
olabilir, ne de güvenlik meselesi çözülmüş olabilir. O açıdan Türkiye'nin
kaynaklarının dağıtımında da önceliği buna vererek yapmak zorundasınız
ki uzun vadeli güvenliği temin edesiniz.
Murat Akgün: Peki
Sayın Recep Tayyip Erdoğan konuşmalarında Türk siyasetine birtakım yenilikler
getireceklerini söyledi defalarca. Gerçi bunlar daha henüz çok net değil
birçok zihinde birçok çevrelerde ama mesela bir lider suntası bizde olmayacak
dedi. Ancak buna karşılık kamuoyundaki izlenim hep onu konuştu, zaman
zaman sizin yaptığınız açıklamalar.....
Abdullah Gül: .....Doğrusu biz tam tersini düşünüyoruz, bu şekilde
yapıyoruz. Özellikle programla açıkladık bu partide birçok kişi vardır.
Bu partide bir lider, tek kişi değil, bir ekip vardır. Muhakkak ki bir
kişi daha ilerde yürüyecektir, partiyi temsil edecektir. Ama ortak bir
akımla, kollektif bir akımla parti yürütülecektir. Partinin kurumları
kararlarını alarak götürecektir bu şeyi. Bunu ben de, Bülent Bey de Latif
Bey de devamlı ziyaretlerimizde olsun, demeçlerimizde olsun açıklıyoruz.
Recep Tayyip Bey de bugünkü konuşmasında buna vurgu yaptı ve ortak bir
akılla partiyi yöneteceğimizi söyledi. Tüzükte getirdiğimiz bir değişiklik
var. O da şudur; partinin genel başkanı dahil bütün organların görev alanlarına
sınır getiriyoruz. Parti Genel Başkanı, kuruculuk dahil 4 dönem, yani
3 dönem genel başkan olacak. Başarısız olursa gidecek. İl başkanları aynı
şekilde olacak. Bu bazen niçin böyle sınırlama getiriyorsunuz denebilir
ama malesef ülkemizde siyaset bir hayat tarzı olarak görülüyor, hayat
boyu bir iş olarak görülüyor. Siyasetin dışında sanki insanların, siyasetçilerin
hayatı yokmuş gibi bir anlayış var. Bu malesef kötü bir gelenek oldu Türkiye'de.
Bunu yıkmak için şimdiden bir mecburiyet getiriyoruz ki genel başkanda,
il başkanı da herkes bilsin ki bir gün siyaset bitecek, benim başka bir
hayatım olacak. Buna herkes hazır olacak. Bunun başka bir avantajı da
şu; yeni insanlar tercihe devamlı girecek. Bir canlılık olacak. Bir nevi
şey verilecek...
Murat Akgün: Peki
Abdullah Bey, biraz evvel Sayın Erdoğan'ın konuşmasından bahsederken benim
orda dikkatimi çeken bir husus vardı. Konuşmasını bitirirken sanki Faziletli,
Refahlı dönemleri anımsatan bir bitirişle sona erdirdi. O zaman akla şu
soru geliyor, partinin biraz evvel laiklik tanımını yaptınız kendinize
göre ama din-siyaset ilişkisi nasıl olacak? Ya da daha kestirmece sormak
gerekirse bu parti bir Avrupa'daki Hıristiyan Demokrat usulü bir Müslüman
Demokrat olmayı başarabilecek mi?
Abdullah Gül: Din bizim inhisarımızda olamaz. Bizler birey olarak
dindar olabiliriz, olmayabiliriz. Bu bireysel bir iştir. Ama bir din partisi
hüviyetini verirseniz, olmasa bile bunu verirseniz buna dine en büyük
zararı vardır. Büyük bir haksızlık yaparsınız. Ayrıca artık Türkiye gerçekleri,
dünya gerçekleri bunların doğru olmadığını da gösteriyor. Biz realist
olacağız, gerçekçi olacağız. Herkese hizmet etmeye gayret edeceğiz. Hizmet
ettiğimiz herkesin de oyuna talip olacağız. Bu dindar insan olabilir,
az dindar insan olabilir, hiç dinle alakası olmayan insanlar olabilir,
gayrimüslim insanlar olabilir. Yeter ki inansın, biz onun sorunlarını
çözeceğiz, ona daha mutlu bir hayat vereceğiz, daha iyi eğitim vereceğiz,
daha iyi sağlık hizmetleri sunacağız. Daha iyi bir ekonomi bırakacağız
onun oyunu alabilelim. Bu anlayışta hareket ediyoruz. Biz siyasi bir parti,
bir tebliğ aracı, bir şeyi yayma aracı olarak hiçbir zaman düşünmüyoruz.
Bunların yanlış olduğuna inanıyoruz. Bunun yerine bir siyasi parti bir
hizmet etme, ülkeye topyekün hizmet etme aracıdır. Bunu yarışabileceğiniz
bir teşkilattır başka partilerle. Böyle bakıyoruz.
Murat Akgün: Peki
başlangıç itibariyle, bugün itibariyle beklediğiniz ilgiyi gördünüz mü?
Bir de kısa vadede, her parti uzun vadede mutlaka iktidar olmak ister,
ülkeyi yönetmek ister. Ama kısa vadedeki sizin öncelikleriniz neler olacak?
Bunu alabilir miyim?
Abdullah Gül: Büyük bir ilgi vardı, bu ilgi Türkiye'nin her satında
vardı. Hakkari'den Edirne'ye kadar büyük bir ilgi var, büyük bir arzu
var. Her yerde büyük bir baskı altındaydık, artık gecikiyorsunuz diyordu
herkes. Bugün eminim ki büyük bir mutluluk yaşadı bize ümit bağlayanlar.
Şimdi bu saatten sonra sorumluluğumuzun çok daha büyük olduğunu hissediyoruz.
Çünkü Türkiye'nin problemleri kroniktir, bu dönemde çok daha kronikleşmiştir.
Cumhuriyet tarihinin en verimli problemlerini yaşıyor. Dolayısıyla halkın
bize olan sevgisi, bize güveniyor ve bunları bizim çözeceğimize inanıyor.
İnşallah biz bunları çözeceğiz. Bu gayret içerisindeyiz. Bu bizim sorumluluğumuzu
çok daha artırıyor. Bunun farkındayız. Bunun duygusu içerisindeyiz.
Murat Akgün: Abdullah
Bey son bir soru sormak istiyorum, kısaca cevabını rica ediyorum. Recep
Tayyip Erdoğan Bey'e bugüne kadar birtakım kritik sorunlarda hep sorular
yöneltildi. O da kendisi bunlara yanıt vermedi. Son sözü, Recep Bey ne
zaman acaba konuşmaya başlayacak? Partisinin birtakım konularda, biraz
evvel sizinde söylediğiniz cinsteki konularda ki fikirlerini ne zaman
beyan edecek..?
Abdullah Gül: Şimdi tabi basın da haklı, kendisinin de haklı tarafları
vardı. Çünkü bir kurumsal yapı ortaya çıkmamıştı. Kimin ne olacağı da
belirli değildi. O açıdan yani konuşmayı biraz geciktirdi haklı olarak.
Bugün ilk konuşmasını yaptı ve bundan sonra tabiki bir kurumsal, bir kurumu
temsil eden bir kişidir. Şüphesiz ki Türkiye'yi yönetmeye talip olan bir
partinin önde gelen insanları hakkında her türlü bilgiyi edinme hakkı
vardır kamuoyunun. Bunlar bizim özel işlerimiz değildir artık. Hepimiz
bunun şuuru içerisindeyiz. Tayyip Bey de bunun şuuru içerisinde. Bugünden
sonra o da muhakkak ki düzenli açıklamalar yapacaktır. Bizlerin yaptığı
gibi çeşitli programlara katılacaktır, görüşlerini kamuoyuna kendi ağzından
tekrar takdim edecektir. Eminim ki birçok sorular önümüzdeki günlerde
açıklıkla cevaplandırılacaktır.
Murat Akgün: Sayın
Abdullah Gül, programa katıldığınız, soruları yanıtladığınız için teşekkür
ediyorum.
Abdullah Gül: Ben teşekkür ediyorum, sağolun...
|