|
|
Merkez Bankası hatasından döndü ve zaten dillerde yayılmış faiz indirimini de yaptı. Ancak tahvillerde yeni bir alış dalgası yaratılamadığı gibi döviz talebinin de önüne geçilemedi. Yine bir Pazartesi, şirketler yüklü dolar alımı gerçekleştirdiler. Geçen bir haftayı iç borcun döndürülebilir olduğunu kanıtlamaya çalışmakla geçirmiştik halbuki. O zaman öncelikle birey ve kurumların dolar almalarının ya da daha önemlisi dolarlarını satmamalarının iç borç üzerine yaptıkları detaylı analizlerle pek ilgisi olmadığını fark etmeliyiz. İÇ BORÇ NASIL DÖNDÜRELEBİLİR KILINDI? İç borç daha döndürülebilir kılındı. Peki nasıl kılındı? Programın temel taşlarından olan devlet bankaları ve fondaki bankaların yeniden yapılandırılması ilkesinin, belki acil mücadele psikolojisi ile, sulandırılması yoluyla. Ekonomi yöneticilerimiz, eskiden kamu bankaları bilançoları kullanılarak yapılanları şimdi Merkez Bankasına yönlendirmiş görünüyorlar. Piyasadan borçlanılması gereken miktarın düştüğü, bunun da iç borç dinamiklerine olumlu yansıyabileceği elbette doğru. Ama o düşüşün nasıl sağlandığından da kendimizi soyutlayamayız. Yerli ya da yabancı yatırımcıların da kayıtsız kalmasını bekleyemeyiz. DOLARIN DÜŞECEĞİNİ SANMAK Doların eninde sonunda makroekonomik sebeplere (hatta matematiğe!) dayalı olarak düşmesi gerektiğini sanmak da yanıltıcı. Evet, Türkiye yıl sonuna dek 5 milyar dolar ya da üzeri gibi çarpıcı bir cari fazla verecek. Devalüasyondan sonra ihracatımızdaki gelişme, ekonomik daralma nedeniyle ithalattaki küçülme ve iyi geçen bir turizm sezonu bu öngörünün arkasındaki gerekçeler. Ancak döviz piyasasında hatırı sayılır bir arz azlığı söz konusu. Kimse dövizini bozdurmak istemiyor. Tersine ufak miktarda talepler dahi doları çok yukarılara atabiliyor. Bankalar, şirketler ve bireyler neden dolarlarını bozdurmakta çekingen davranıyorlar?: Birinci neden kurun geleceğinin belirsizliğinden dolayı bankaların açık pozisyonlarını kapama istekleri. Belki en önemli neden siyasi belirsizlik ve hataların kurum, birey derken herkesi dolarlarını tutmaya itmesi. Sonunda siyasetçilere hakim olurmuş gibi olan yaz sessizliği kimseyi pek aldatmıyor. Fischerin liderleriniz beni yüreklendirdi gibi demeçleriyle de Türkiye halkı pek yüreklenmiyor. Yukarıdakı iki faktör Merkez Bankasının Öksüzün istifasına dek süren pasifliği ve bazı teknik hataları ile birleştiğinde büyük bir kısırdöngü oluştu: Döviz piyasasında satıcılar oluşmaz sadece alıcılar görüldükçe lira değer kaybediyor. Lira değer kaybettikçe dolar arzı daha da azalıyor, dolar talebi artıyor. SERMAYE HAREKETLERİNDE İŞLER İYİ GİTMİYOR Dahası cari hesaplarda çarpıcı fazlamız var ama sermaye hareketlerinde işler iyi gitmiyor. Üç şekilde Türkiyeden fon çıkışları sürüyor: Net borç ödemeleri, kapanan mevduat hesapları ve portföy çıkışları. Bankaların sırtındaki bu çıkış yükü döviz piyasasındaki arz eksikliğinin bir başka nedeni olabilir. Merkez Bankasının hatırı sayılır müdahelelerine, bazı Türk bankalarının bu operasyonlarda adeta bir ortakmış gibi hareket etmesine, medyada estirilen olumlu hava ve programın sulandırılmasının ört bas edildiği yorumlara karşın faizler yerinde salınıyor, döviz gücünü koruyorsa suçu günah keçilerinde aramamak gerekir. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||