|
Bakan Gökalp, Adana Güçbirliği Vakfı, Cine Tarım Dergisi ve TÜYAP işbirliği ile Seyhan Otelde düzenlenen Tarımda Bölgesel Örgütlenme Modeli konulu toplantının, öğleden sonraki bölümünde, yöre çiftçilerinin sorunlarını cevaplandırdı. Gökalp, prim sisteminin Bakanlar Kuruluna sundukları ilk projelerden birisi olduğunu ve bu sistemin yararlarına inandıklarını belirterek, Çünkü bu yaşamsal bir konuydu. Prim sistemi tarımı yönlendirecek, ürün planlaması yapacak ve alternatif ürünler doğuracaktır. Biz bu sistemi birçok üründe başlatmak istedik. Hatta bu primi bir yıl önceden açıklayalım diye düşündük diye konuştu. Tarım sektöründe hayvancılığa da ayrı bir önem verdiklerini ifade eden Bakan Gökalp, şu anda toplam tarım gelirleri içinde yüzde 20lik payı bulunan hayvancılık gelirlerini 2005 yılı sonunda yüzde 35e, 2015de yüzde 60a, 2023de de yüzde 75e çıkartmayı hedeflediklerini belirterek, Dünyanın da kabul ettiği gibi toplam tarım gelirleri içinde hayvancılık gelirleri en az yüzde 60 olmalıdır dedi. Gökalp, hayvancılık geliştirilmeye çalışılırken bitkisel üretimin de ihmal edilmemesi gerektiğine dikkat çekerek, Hayvancılığı geliştirmediğimiz, yem bitkisi ekmediğimiz sürece Türk tarımını bir yere taşıyamayız dedi. MAZOT FİYATINDA FARKLI UYGULAMA Gökalp, üreticilerin mazot ve gübredeki fiyat artışlarından şikayet etmekte haklı olduklarını ifade ederek, şöyle konuştu: Mazot fiyatı yüzde 300 arttı. Üretim yapan çiftçinin traktörüne koyduğu mazotla, Antalya, Bodrum sahillerinde yatlara konulan mazot aynı, hiç farkı yok, dünyada ise bu farklı. Bana göre, çiftçinin kullandığı mazotla yattaki hatta kamyondaki mazotun fiyatı farklı olmalıdır. Türkiyede yük taşımacılığının yüzde 96sı karayoluyla yapılıyor. Mazotun fiyatını da artıralım ki bu taşımacılık demiryollarına kaysın. Üretici traktörüne, balıkçı teknesine koyduğu mazotu daha ucuz almalıdır. Ben bunun mücadelesini verdim ve (Ya mazot ya ben) dedim. Şimdi muhalefet milletvekilleri bana bu sözümü hatırlatıyorlar. Ben de (ben gitsem de değişen birşey olmayacak) diyerek mücadelemi sürdürüyorum, sürdüreceğim de... Bizim üreticilerimiz mazot pahalı da olsa üretim yapıyor. Ekili ve dikili alanlarda, üretimde kullanılan akaryakıtın vergisini yarıya indirmemiz lazım. Bunu yapabilseydik, bugün üretimi en az 3e katlamış olurduk. TARLAYI BOŞ BIRAKMA LÜKSÜ Türkiyenin önceliklerinin iyi tespit etmesi gerektiğini belirten Bakan Gökalp, Bana göre öncelikler barajlar, göletler, Anadolunun ekilmesi, biçilmesi ve yeşillendirilmesidir. Tarlayı boş bırakma lüksümüz yok dedi. Gökalp, gübre konusunu çözmek için üretimin artırılması gerektiğini, ancak, bunun da tam bir çözüm getirmeyeceğini vurgulayarak, Türkiye dışardan gübre ithal etmek zorundadır. Çünkü doğalgazımız olmadığı için azotlu gübre imal edemiyoruz. Bu yüzden ithalatı serbestleştirmemiz, çiftçinin kaliteli gübre kullanmasını sağlamamız lazım diye konuştu. Araştırma enstitülerinin dağınıklığından da şikayet eden Bakan Gökalp, Köy Hizmetleri ve Tarım Bakanlığına bağlı kuruluşların benzer ve hatta aynı araştırmaları yaparak israfa neden olduklarını söyledi. Gökalp, Islahçı Hakları Yasasının da üzerinde önemle durdukları konular arasında yer aldığını belirterek, şunları kaydetti: Ulu Önder Atatürk, 1926 yılında Islahatı Hayvan Kanununu çıkarmış, biz ise bunca yıldır Islahçı Hakları Yasasını çıkartamamışız. Biz bunu 2000 yılında gündeme getirdiğimizde adımız ırkçılığa çıktı. Atatürk ne kadar ırkçıysa ben de o kadar ırkçıyım. Bunun ırkçılıkla ne ilgisi var. İnsanda ırkçılığı reddederim, bunu yapmak patolojik bir olaydır. Ama hayvanda ırkçılığı yapmamak patolojiktir. Bakan Gökalp, çiftçiye doğrudan gelir desteği uygulaması konusunda da her zaman uzlaşmacı tutum içinde olduklarını, ancak başından beri bunun şartlarının çok iyi belirlenmesi gerektiğinin üzerinde durduklarını belirterek, şöyle devam etti: Bu destek Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından para dağıtır gibi olmamalıdır. Pazar, girdi, ihracat, tüketici ve sanayici teşviği sağlanmalıdır. Bu projeyi Türkiye için en iyisini nasıl uygularız onun çabası içindeyiz. Gökalp, göreve geldiğinde sınır ticareti adı altında 52 çeşit tarım ürününün ülkeye girdiğini ve yurdun çeşitli yerlerinde pazarlandığını ifade ederek, Bal Edirnede, karpuz Adanada satılıyordu. Bunların girişine (dur) dedik. Bu sınır ticareti değildir. Sınır ticareti soygun ticareti olmuş. 1999 yılında sadece bundan dolayı vergi kaybımız 600 trilyon liraya ulaşmıştı. Bunları önledik dedi. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||