|
Sezer: AB yolundan dönülemez Yılmaz: Program, tek seçenek |
|||
Eriş, Koalisyon liderlerinin hükümet içinde mevcut olduğunu varsaydıkları sanal uyum ve uzlaşma pahasına sürdürdükleri kabine revizyonu yapmama dirençlerini bir tarafa bırakmalıdırlar diye konuştu. IMF ve Dünya Bankası tarafından sağlanan desteğin ve programın hayata geçirilmesi yönünde kaydedilen aşamaların olumlu olduğunu, ancak yeterli olmadığını anlatan Eriş, şöyle devam etti: Beklenen siyasi istikrar ve güven ortamının bir türlü sağlanamaması piyasalardaki aşırı dalgalanmanın sürmesine neden olmakta, ekonomide taşlar yerine oturamamaktadır. Verimsiz siyasi tartışmalara artık son verilmelidir. Koalisyon liderleri, hükümet içinde mevcut olduklarını varsaydıkları sanal uyum ve uzlaşma pahasına sürdürdükleri kabine revizyonu yapmama dirençlerini bir tarafa bırakmalıdır. Bakanlar Kurulu hem bakan sayısının azaltıldığı, hem de ehliyetleri ve programa inançları ile siyasi istikrarı sağlayacak nitelikteki bakanlardan müteşekkil biçimde yeniden oluşturulmalıdır. Kabine revizyonu hemen hiç gecikilmeden yapılmalıdır. Bu, güveni oluşturmanın olmazsa olmaz koşuludur. İkinci adım, koalisyon liderleri ve tek tek bakanların programa inançlarını ekonomiyi düzlüğe çıkarma kararlılıklarını kanıtlayacak uygulamaları yine hemen hiç gecikmeden ortaya koymalarıdır. Ancak, etkin, gerçekten uyumlu kararlı sorunları ve çözümleri bilen ve bildiğini uygulama iradesine sahip bir hükümet ihtiyacımız olan güven ve istikrarın oluşmasını sağlayabilecektir. İstikrarın sürdürülebilmesi için ise üretim ve ihracatın artırılması yaşamsal önem taşımaktadır. Hükümet bu amaca yönelik çözümleri krizden birinci dereceden etkilenen reel sektör ile işbirliği içinde üretmelidir. MALİ YARDIM KRİTİK ÖNEMDE Türkiyede ekonomik kriz sebebiyle kaynak sıkıntısı olduğunu belirten Eriş, ABnin mali yardımları, Türkiye açısından önem taşıyor. Söz konusu mali yardımların Türkiyeye kullandırılması konusunda çalışmalarda bulunuyoruz dedi. Hükümeti çalışmalarını eleştiren ve Bu şekilde devam ettiğimiz müddetçe AB ve diğer aday ülkelerdeki gelişmelerin dışında ve gerisinde kalmamız kaçınılmaz diyen Eriş, Türkiyenin her alanda yapılanmaya ihtiyacı olduğunu vurguladı. ÇALIŞMALAR HIZLI DEĞİL İKV Başkanı Eriş, AB ile entegrasyonun ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda köklü bir reform sürecinin başlatılması ile mümkün olabileceğini anlattı. Eriş şöyle dedi: Türkiyenin AB içindeyi yerini, bugünün değil, yarının parametrelerine göre şekillendirmemiz gerekmektedir. Ancak hepimizin bildiği gibi ülkemizde bu hedef doğrultusunda yürütülen çalışmalar, arzu edilen hızda ilerlememektedir. Türkiyenin çözmesi gereken birçok sorun vardır ve ekonomik yapımızın istikrara kavuşturulması da bunlardan en öncelikli olanıdır. Ekonomimizin istikrara kavuşması AB ile entegrasyonumuzu da güçlendirecektir. İŞ DÜNYASI DESTEĞE HAZIR Türkiyenin yapması gerekenleri de anlatan Meral Gezgin Eriş, Ulusal program bir bütün olarak ele alınmalı. Bu çalışmalar siyasi, ekonomik ve sosyal alanlara yayılmalıdır diye konuştu. Eriş, iş dünyasının gerçekleştirilecek reformlara tam destek vereceğini belirterek, İşleyen bir piyasa ekonomisi, uluslararası standartlarla üretim yapan ve rekabetçi baskılara dayanabilen bir sanayi ve ticaret altyapısı, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin tam anlamıyla işlediği şeffaf bir sistem kurmak imkansız değildir ifadesine yer verdi. KAVİ: ONURUMUZU ZEDELETMEYELİM İstanbul Sanayi Odası Başkanı Hüsamettin Kavi ise başkalarının onurumuzu zedelememesine fırsat verilmemesini istedi. Kavi, şunları kaydetti: Büyük ümitlerle yola çıktığımız enflasyonla mücadele programının maalesef çökmesinin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen, piyasalarda hala denge sağlanamadığı ortada. Dalgalı kur politikası da başta olmak üzere pekçok yapının henüz istikrarlı bir yapıya kavuşmadığı da ortada. AB, ABD, Dünya Bankasının gözleri üzerimizdedir. 15 Haziran-15 Temmuz arasındaki istikrarsız yapı ve kura da yansıyan bu tablo ortalama yüzde 15 oranında bir değişimi beraberinde getirdi. Bir ay içindeki kayıp ortalama 1 katrilyon liranın altında değil. Dünya Bankası ve IMF ile yapılan bütün çalışmaların Türkiyenin arzusu ile sürdürüldüğünü bildiren Kavi, sözlerini şöyle tamamladı: Türk toplumunun onurunun zedelenmesine sebep olacak gelişmelerden kaçınmak zorundayız. Ama, bütün bunların yanında başkalarının da bizim onurumuzu zedelemesine fırsat vermemeliyiz. Türk insanın cebine hiçkimsenin 300-400 dolar koyması gibi bir tabloyla Türkiye karşı karşıya değildir. Aldığımız borçtur, öderiz. Borcumuza da tarih boyunca olduğu gibi sahibiz. Daha sonra kürsüye gelen TİM Başkanı Oğuz Satıcı ise ülke olarak son derece zor ve kritik bir dönemden geçildiğini ve temelinde siyasi istikrarsızlık olan krizin boyutlarının giderek büyüdüğünü ve piyasada oluşan güven bunalımının ekonomiyi etkilediğini söyledi. Krizin rakamsal verilerle tanımlanamayacak kadar vahim boyutlara ulaştığına işaret eden Satıca, güçlü ekonomiye geçiş programının başarı ile tamamlanmasından başka alternatif kalmadığını söyledi. Satıcı, şöyle konuştu: Başta siyasi irade olmak üzere programı uygulamakla sorumlu tüm kesimlerin sorunların üzerine kararlılıkla gitmesi şarttır. Geçmişte yaşanan deneyimlere baktığımızda, sorunları çözme yerine, erteleyen yönetimlerin krizlerin daha derinleşmesine neden olduğunu görüyoruz. Siyasi kadrolardan beklentimiz, kısır tartışmaları bir tarafa bırakarak tedbirleri kararlılıkla uygulaması ve güvensizliğin giderilmesidir. | ||||
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||