|
|
Siyasi yapısı bu denli güven uyandırmayan bir ülkenin teknik ekonomi yönetiminde de hatalar yapılması yaşanan sancıyı körükledi. Siyasi ve teknik hatalar el ele verdiğinde kimisi birer devrim niteliğinde yapısal reformlar gölgede kaldı. Ekonomik programda gerekli adımlar atılsa da, faizler düşmedi. Yatırımcılar Türk lirası tahvillerine, fiyatı ne olursa olsun, ilgi göstermeme noktasına sürüklendiler. Bunu bazı çevrelerin spekülasyon yapmasına ya da Arjantinde olup biten gelişmelere bağlamak belki işin kolay yolu gibi gözükebilir. Ama bu savların pek bir inandırıcılığı da kalmadı artık. ÖNEMLİ OLAN ADIMLARIN NASIL ATILDIĞI Hükümetin ekonomik programın gereklerini yerine getirmediğini iddia etmek yanlış olur. Önemli olan ne yaptıkları değil, nasıl yaptıklarıdır. Telekom yönetim kurulu üyelerinin profesyonellik standartlarına uygun olmadan seçilmesi gibi delinmeleri bir yana koyalım. Hükümetin önemli üyeleri gerekli her adımı atarken Dervişe dolayısıyla kendi imzaladıkları programa muhalefet etmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir. Devlet Bahçelinin Kemal Dervişin görevinden alınması karşılığında Telekomun DSP kontrolüne geçmesini önermesi, bunu önerdiğini kamuya açıklamaktan da kaçınmaması ne denli büyük bir bombanın üzerinde oturduğunu dahi fark etmediğini gösteriyor. Farzedin ki önerdiği takas yerine getirilmiş olsaydı. Bugün hepimiz tamamen bir piyasaların yaratacağı enkaz altında olacaktık. Bu zihniyet, teknik ekonomi hataları ile birleştiğinde dolar 1600 çırpınışlarını yaşayabiliyoruz. Pazartesi sabahı Merkez Bankasının faiz yükseltmeyi seçmesi tam bir zamanlaması yanlış teknik hata örneğiydi. Yetkili ağızlardan piyasa oyuncuları ve halka, herkesin iç borcun döndürülebilmesinin faizlerin şiddetli düşmesine bağlı olduğunu dile getirdiği bir ortamdayız. YÜZDE 4 FAİZ CAYDIRICI DEĞİL Bu ortam altında gecelik faizleri yüzde 4 arttırmak kimseyi dövize yatırım yapmaktan pek caydırmaz. Tersine yukarı fırlayan tahvil faizlerini görenler iç borç konusunda daha da karamsarlaşmışlar, dövize yüklenmişlerdir. Bu dolar alımlarını bir iki yabancı spekülatörün gerçekleştirdiğini düşünmek de hayalciliktir. Yerli bankalar da alımların tam içindedirler. Hiç değilse döviz kuru siyasetçiye yapmak istemediğini yaptırtan bir sopaya döndü. Belki çok geç ama Enis Öksüz görevinden alındı. Tabii ki bu hükümet içi Dervişe ve kendi ekonomik programlarına muhalefetin bittiği anlamına gelmiyor. Öksüzün yaptığı tüm çıkışları Bahçelinin onayı olmadan gerçekleştirdiğini sanmak saflık olur. ANAPın eski ekonomi bakanları televizyonlara çıkıp ulu orta Dervişi yerden yere vurabiliyor. ÖKSÜZÜN İSTİFASI DOĞRU BİR ADIM Ama yine de Öksüzün istifaya zorlanması atılmış geç ama doğru bir siyasi adımdır. Buna ek olarak Merkez Bankasının Salı günü ilk kez gerçek anlamda agresif dolar satması piyasalar üzerinde etkili oldu. Haftalardır söylenegeldiği gibi Merkez Bankası bu müdahelelerini telefonla doğrudan gerçekleştirse çok daha etkili olacak. Bundan böyle ancak siyasi ve teknik açıdan doğru adımları aynı anda atarak duvara çarpmaktan kurtulabiliriz. Merkez Bankası sadece rezervlerini boşaltarak uzun süre piyasaları tutamaz. Siyasi revizyona devam edilmesi, bakanlık sayısının azaltılarak kararlılığın kanıtlanması ilk akla gelen çareler. Teknokrat hükümetinin çözüm oldugunu sananlar dünyanın gelmiş olduğu noktadan pek haberdar gözükmüyorlar. Bugün Türkiyenin derdi kimlerce yönetildiğinden çok nasıl yönetildiğindedir. Siyasetin tasfiye edilme noktasına gelmesindedir. Saçma pop tartışmalara harcadığımız enerjiyi Türkiye seçim ve partiler kanununun değiştirilmesi yolunda kullanabilsek keşke | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||