|
|
11 Temmuz Bugünlerde Ulaştırma Bakanı Enis Öksüzle ilgili yazı yazmak, ister istemez, zorunluluk haline geldi. Ben de geçmişe dönük bazı anımsatmalarda bulunarak bu zorunluluğa uyuyorum. Bakan olduğu günden beri sert çıkışları ile öne çıkan Enis Öksüz, hep dürüstlüğü ve ülke severliğini dile getirdi. |
ÜSLUBUNDA SORUN VAR Ama onun içinde yeraldığı krizlerin ülkeye maliyeti, kimi hesaplamalara göre, birkaç 10 milyar doları aştı bile. MHP içinde kendisini potansiyel lider görebilen ve küçük bir grup tarafından da desteklenen Öksüzü, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bugüne kadar her fırsatta destekledi. Hem de MHPnin bazı etkili isimlerinin, Enis Beyin üslubunda sorun var demesine rağmen. Ama, sonunda, Bahçeli de bu noktaya geldi. Öksüzün içinde olduğu krizlerin büyük çoğunluğu Telekom konusunda. Öksüze göre, Telekom Türkiyenin en stratejik ve en kazançlı kuruluşu. Bu nedenle sahip çıkılmalı. Bu görüşe hak vermemek mümkün değil; ama Öksüz, Telekomun özelleştirilmesi gündeme geldiğinde, bunu savunan herkesi neredeyse vatan haini, belli odakların adamı gibi niteledi. Öksüz, açıkça ifade etmese de, her fırsatta Telekomun özelleştirilmesine karşı çıktı, engelleyici tutum aldı. TELEKOM KRİZLERİ Kasım krizinden sonra, Telekomla ilgili direnişler, kamuoyu önünde ve daha açık bir şekilde yapılmaya başlandı. Öksüz, önce, Telekomun özelleştirmesine tümden karşı çıktı: Sonra özelleştirilecek oranın yüzde 33e çıkarılmasına direndi. Şubat krizinin ardından da bu oranın yüzde 51e yükseltilmesine itiraz etti. Ben bunları birer cümle ile geçiyorum; ama her seferinde tartışmalar haftalarca sürdü. Üzerinde yapılan konuşmalar, birkaç ciltlik kitap haline gelebilecek kalınlığa ulaştı. Telekom krizleri bunlarla da bitmedi; lisans devirleri, Telekom İhale Komisyonunun yapısı da Öksüz ve ilgili bakanlar arasında kriz nedeni oldu. Tüm bu tartışmalarda karşı tarafı ya Devlet eski Bakanı Yüksel Yalova, ya da Kemal Derviş temsil etti. Öksüz, araya bir de Sivil Havacılık Yasasında yapılacak düzenlemeler konusundaki kirizi sokuşturdu. Öksüz, Türk Hava Yollarının fiyat tarifesini belirleme yetkisini, bu kuruluşun Yönetim Kuruluna devretmemek için epeyce direndi. Son iki krizi ise krizi yazmaya bile gerek yok, daha çok taze. SÖYLEDİKLERİNİ YUTTU Tüm bu krizlerin nasıl sonuçlandığını da anımsayalım. Hemen hemen tümü, ne kadar uzun sürse de, Öksüzün tutumunu aksine sonuçlandı. Öksüz, eninde sonunda, geri adım attı; ama yine de yiğitliği kimseye bırakmadı. Son derece mert olduğunu, attığı her adımın, söylediği her sözün arkasında yiğitçe durduğunu söyledi. TARİHE GEÇECEK SİYASİ Hele bir geri adımı var ki, tarihe geçecek bir olay. Sivil Havacılık Yasasında değişiklik öngören tasarı Mecliste görüşülürken, tasarıyı, hükümet adına Öksüz savundu. İstese gelmeyebilir, tasarıyı bir başka savunabilirdi. Ama, Öksüz, hükümete ayrılan sıralara oturdu. Görüşmeler sırasında söz kendisine geldikçe, tasarıyı yerden yere vurdu. Tasarıyla Türk sivil havacılık hayatının öldürüleceğini bile söyledi. Peki, bunu söyleyen bir bakandan ne beklenir? Tasarıya Red oyu vermesi, değil mi? Ama öyle olmadı. Öksüz, tasarıya Kabul oyu vererek tarihe geçti. Ne diyelim bu da onun siyaset yapma üslubu. AMACI NE? Bu krizler yaşandıkça, Öksüzün tutumuyla ilgili olarak, kendimce gerekçeler aramaya çalıştım. Zaman zaman Mecliste, Öksüzle sohbet etme olanağı buldukça, sorularıma yanıt aradım. Gerçekten de ilk göze çarpan, üslubundaki sertlik oldu. Bir de, bazı sorulardan çok kolaylıkla rahatsız olabiliyor; hemen soruyu soranı, belli odakların taleplerine göre hareket etmekle suçlayabiliyor. Böyle bir psikoloji içinde. Bütün bunları geçtim. Ama, Telekom Yönetim Kuruluna 7 üyenin atandığı gün, Meclis bahçesinde, bir grup gazeteci arkadaşla yaptığımız görüşmeyi unutamıyorum. Öksüzle bu sohbet sırasında, Türkiyenin sorunları ve sorunlardan çıkış yolları üzerinde de konuşuldu. Öksüz, çözüm konusunda bazı görüşlerini açıkladı. Ancak, saydığı alternatifler arasına, Bir ülke, bir savaş geçirirse de, savaştan sonra düzlüğe çıkabilir maddesi çok dikkatimi çekti, beni şok etti. Bunun öylesine bir laf olduğunu düşünmek istiyorum. Yoksa, yaşanan bütün bu krizlerin bir amacı mı var, sorusu akla gelebiliyor. Hele, bu görüşü dile getirenin adının önünde bakan ve prof titirleri varsa... İşte o zaman, hep birlikte, Tanrı Türkü Korusun demek gerek. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||