|
|
Son iki IMF programının gerektirdikleri doğrultusunda Türkiyede önemli yapısal reformlar gerçekleştirildi. Yeni programın ana hedeflerinden olan Türkiye bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması için gerekli adımlar atıldı. Ancak bir diğer yaşamsal hedef bir türlü gerçekleşmiyor: Türkiyede faizler düşmüyor. İYİMSER TAHMİNLERE KARŞIN FAİZ DÜŞMÜYOR Kimileri devrim niteliğindeki ekonomik neşter darbelerine rağmen düşmüyor. Yurtdışından sağladığımız kimi iyimser tahminlerin dahi çok üzerindeki kaynağa rağmen düşmüyor. Takasa rağmen düşmüyor. Bunun teknik nedenleri üzerinde tartışmalar sürecektir. Ekonomi yönetimi son birkaç tahvil ihalesinde piyasa ile adeta inatlaşmayı bıraktı. Özellikle üç ay ötesi borçlanmak gerektiğinde Hazine yüksek faizi vererek günü kurtarıyor. Ama yapılanın olsa olsa günü kurtarmak olduğunu, reçeteyi yazan IMF dahi kabul ediyor. Hatta bu gidişle 4 ay ömrünüz kaldı diye uyarıyor. Uyarmak bir yana belki onlar da sahayı maç zorla bitmeden terk etmenin yollarını arıyorlar. Kimi uzman kalemler, eski bürokratlar birbiri ardına dalgalı kur sistemini faizlerin düşmesi önündeki en büyük engel olarak gördüklerini açıkladılar. Onlara göre kurdaki bilinmezlik faizin de ufkunu karartıyordu. Çareyi diğer birçok gelişmekte olan ülke gibi kurda bant sistemine geçmekte bulur oldular. Yüksek faizi ver. Kuru belli bir banda oturt: Eski tas, eski hamam. Öncelikle kendi kendimize benzer politikaların bizi geçtiğimiz 10 yıl içerisinde nereye getirdiğini sormamız gerek. Bu verdikleri öneriye geçmeye kalkarsak IMF desteğinin sürüp sürmeyeceği de, Dervişin görevinde kalıp kalmayacağı da soru işaretidir. Farz edin ki onlar da onayladı. Üç ay, bilemediniz altı ay daha zaman kazanmış oluruz. Daha doğrusu kendi kendimizi kandırmış oluruz. FAİZLERİN DÜŞMESİ ZOR Türkiye şu noktada dalgalı kur rejimiyle devam da etse, banda da geçse, para kurulu ekstremini de seçse faizlerde kalıcı bir düşüş yaşanması zordur. Toplumca hafızamız en kuvvetli silahımız değil. 21 Şubatta ilk şoku yaşadıktan kısa bir süre sonra sorunun kökünde siyasetin yattığında neredeyse hemfikir olmuştuk. Ama ne değişti? Türkiye gerçekleri diye diye her reform adımını atmadan önce bunu zorla, gönül rızaları olmadan yaptıklarını belli eden siyasi kadrolar hala karşımızda. Kendi kafalarına yatmadığı için halkı da bu zor konularda ikna etmeleri mümkün değil. Bir mini kriz bitiyor. Ülkenin Başbakanı inşallah başka kriz çıkmazsa diyebiliyor. GÜVENİN ULAŞTIRILMASI ZOR Belki pragmatiklerin ağrına gidecek ama bu siyaset aczi değişmediği sürece, ne sistem önerirlerse önersinler güven yapısını oluşturmaları zor olacaktır. Türkiye seçim kanununu ve partiler kanununu yenileyerek kendi kendini kabuk değiştirmeye zorlamak durumundadır. Aksi takdirde siyasetin bu durumu ile ekonomi ve piyasaların geleceği pamuk ipliğine bağlıdır. Arabayı iki kez devirdiler. Üçüncü kez devrilmesini engelleyebileceklerine de pek inanan yok. İşin özü maalesef budur. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||