Konu:
FP'nin Ardından Yeni Parti Çalışmaları
Konuk: Bağımsız Malatya Milletvekili Recai Kutan
Arzu
Zengin:
İyi günler... Kapatılan Fazilet Partisi'nin genel başkanı, Malatya Bağımsız
Milletvekili Recai Kutan dün yeni parti çalışmalarıyla ilgili bir basın
toplantısı düzenledi... Ve "tek parti" mesajı vererek Recep
Tayyip Erdoğan'ın yasaklı olduğunu, parti kuramayacağını söyledi. Ancak
yenilikçi olarak bilinen siyasilerden olumlu yanıt alamadı. Yenilikçiler
de Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde çalışmalarını sürdürüyor.. Peki
bundan sonra ne olacak?yeni parti çalışmaları sürerken eski faziletlilerin
yolları ayrıldı mı? Bu soruların yanıtını, Ankara stüdyomuzdaki konuğumuz
sayın Recai Kutan'dan almaya çalışacağız. Sayın Kutan, hoşgeldiniz yayınımıza,
iyi günler
Recai Kutan: Hoşbulduk
Arzu Zengin:
Dünkü basın toplantınızda; yeni partinin kurucular kurulunda yüz eski
Fazilet Partisi milletvekili bulunsun ve genel başkanı seçsinler çağrısında
bulundunuz. Ancak yenilikçi kanattan miletvekilleri bu çağrıyı samimi
bulmadıklarını açıkladılar çeşitli medya organlarında. Çok somut bir örnekle
sormak istiyorum, Sayın Cemil Çiçek, " kurucular kurulunda 100 milletvekili
olacak, geri kalan 25 kişiyi kim seçecek, biz birbirimizi tanıyoruz, bu
tekliflerin ne anlama geldiğini iyi biliriz" diyor. Bir güven bunalımı
var ortada. Dünkü teklifiniz doğmadan öldü mü acaba?
Recai Kutan: Herhalde
yakından takip ettiniz. Partimizin kapatılmasının ardından, ben eski partimizin
bütün yetkili organlarını toplantıya davet ettim. Önce Genel İdare Kurulu
üyelerimizle, bütün milletvekillerimizle, il başkanlarımızla ve FP'li
belediye başkanlarımızla. İki soru sordum: Bu kapatma kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bundan sonra hangi adımları atmalıyız diye. Bütün bu görüşmelerden sonra,
bütün teşkilatımız süratle yeni bir partinin kurulması talebinde bulundular.
Hem de en kısa bir zamanda kurulsun, görüşünü getirdiler. Dolayısıyla
biz de tabanımızın bu arzusuna uygun olarak yeni bir oluşum içerisinde
olma kararı aldık. Ve özellikle şu prensipleri de mutlaka benimseyelim
dedik. Bunlardan bir tanesi, önceden bir genel başkan seçip ve ondan sonra
genel idare kurulunu belirlemek... Bu yol bir nevi benim ölçülerime göre
teşkilata adeta bir dayatma. Ve teşkilat arzularını gözardı etme şeklinde
değerlendirdim. Ve onun üzerine dedim ki, 'önce kurucular kurulunu teşkil
edelim'.. Bildiğiniz gibi yeni kurulmuş olan partilerde kurucular kurulu
büyük kongre yetkisine sahiptir. Yani, nasıl bir kongre, genel başkanını
seçiyorsa, genel idare kurulunu seçiyorsa, bu kurucular kurulu da bunu
seçsin.. Peki kurucular kurulunu nasıl teşkil edelim de, herkesin üzerinde
ittifak edeceği, mutabık olacağı bir grup ortaya çıksın. Şu anda bizim
100 milletvekilimiz var. O halde 100 milletvekilimiz kurucu olsun. Buna
ilaveten arkadaşlarımızla birlikte seçeceğimiz, belirleyeceğimiz, 25 ila
30 kişi. Bunlar, bu partinin vaktiyle, il başkanlığını yapmış olan, bundan
evvelki eski milletvekillerimiz ve görüşlerinden büyük ölçüde istifade
edeceğimizi düşündüğümüz bazı ilim ve fikir adamları. Bunları da alalım.
Aşağı yukarı 130 kişilik kadro. Bunlar otursunlar, tamamen demokratik
metotlarla genel başkanlarını, genel idare kurullarını seçsinler. Genel
idare kurulu da kendi içinden başkanlık divanını seçsin. Benim ölçülerime
göre...
Arzu Zengin: Bunların
seçimi konusunda özellikle bir endişe var. Yani, yenilikçi kanadın bu
grupta yeralıp bir dışlanma endişesi içinde olduğu görülüyor. Bunu nasıl
giderebilirsiniz acaba?
Recai Kutan: Efendim,
bir defa arkadaşlarımız basın toplantısında benim altını dikkatle çizdiğim,
müştereken tesbit edeceğimiz isimler... Bu mesela benim ve benimle birlikte
olan arkadaşlarımızın takdirine, değerlendirmesine kalmış bir mesele değil
ki... Müştereken, gerektiğinde.. Madem ki esası taban, yüz kişilik milletvekilimizdir.
Otururuz bu arkadaşlarla beraber bazı temel kriterler koyarız. Mesela
deriz ki; nüfus büyüklüğüne göre, ilk 10 büyük ilin il başkanını alacağız.
Buna ilaveten şu belediye başkanları, şu ölçüler içinde alacağız. Eski
milletvekillerimizden de şu şekilde tesbit ederiz. Bu tamamen karşılıklı
bir görüş alışverişi ve mutabakatından sonra olacak. Halbuki benim bunu
ifade etmiş olmam hep gözardı edilerek değerlendirme yapıldı. Sanki bu
değerlendirmeyi ben yapacağım, kendilerine bu meselenin dışında tutacağım.
Bu doğru bir iddia değil, yanlış bir değerlendirmedir.
Arzu Zengin: Bir
ara Sayın Bülent Arınç'ın genel başkanlığında parti kurma alternatifi
gündeme gelmişti. Hala bu formülün partiyi birarada tutabileceği iddia
ediliyor. Neden sıcak bakmıyorsunuz, bir formül olarak düşünebilir misiniz?
Recai Kutan: Hayır,
bir formül olarak düşünemem. Çünkü bu demokratik bir tavır değil. O yapmış
olduğumuz toplantılar sırasında çok sayıda arkadaşımız şöyle bir beyanda
bulundular. Dediler ki, konuşmalarına başlarken, 'sayın genel başkanımız,
bugüne kadar herkesi kucaklayıcı, hoşgörülü ve sabırlı tavrıyla, partimizi
bu noktaya kadar getirmiştir.' Bunlar söylendikten sonra bir arkadaşımız
çıktı, dedi ki, 'madem ki genel başkanımız hakkında bunlar söyleniyor,
o halde biz niye yeni bir genel başkan arıyoruz'. Evet meseleye böyle
bakanlar da var. Mesela, Bülent Arınç gibi hakikaten her göreve ehliyeti
olan bir arkadaşımızın da genel başkan olmasını söyleyenler var. Eğer
meseleyi, efendim genel başkan seçiyoruz diye başlattığınız takdirde onun
dışında, belki de dört beş arkadaşımız daha çıkar, diyebilir ki; 'hayır,
genel başkanlığa ben daha layığım. Başkaları oluyor da niye ben gözardı
ediyorum'. Onun için bunun yolu tamamen demokratik bir şekilde, yani hep
katılımcı demokrasiden bahsediyoruz. Her kes katılır buraya, görüşlerini,
oylarıyla belli ederler. Kim kazanırsa o genel başkan olur. Ve aynı usulle
genel idare kurulu tesbit edilmiş olur. Ben yine her vesileyle ifade ettim.
Böyle bir yöntem neticesinde herhangi bir arkadaşımız genel başkan olduğu
takdirde ben seve seve bu seçilmiş olan genel başkan arkadaşımızın altında
her türlü hizmete vermeye hazırım, dedim. Herkesin de aynı anlayış içerisinde
olması lazım. Ancak burada şöyle bir çağrıda da bulunmak istiyorum. Bu
nihayet benim ortaya koyduğum, demokratik olduğuna inandığım bir yöntem.
Eğe bazı arkadaşlarımız gelir de, 'evet bu katılımı temin edecek, ama
sizin getirdiğiniz bu yöntemde daha da geçerli olan, şöyle bir yöntem
teklif ediyoruz derlerse, biz onu da müzakereye açığız. Gayet tabi daha
iyi bulduğum takdirde, öyle bir yöntemle genel başkanımızı ve genel idare
kurulumuzu seçeriz.
Arzu Zengin: Siz,
yenilikçi kanadı, bunların nesi yeni, yeni olan nedir, diyerek eleştirdiniz.
Peki yeni kuracağınız partiyi, siyasal partiler yelpazesinin neresine
koyuyorsunuz? Partiniz bir merkez partisi mi olacak? Sistemle kavga eden
değil, sistemle uzlaşıan bir parti mi öngörüyorsunuz? Yoksa yıllardır
devam eden bir davanın devamı görüntüsü sürecek mi? Yeni çözüm önerileriniz
var mı?
Recai Kutan: Bir
kere bu basın toplantısı sırasında bana yöneltilen bir soru üzerine ben
bu cevabı verdim. Dendi ki, yeni bir parti kurma arzusunda bazı arkadaşlarınız.
Bunlar, yenilikçi olduklarını ifade ediyor ve yeni bazı unsurları gündeme
getireceklerini söylüyor. Siz buna ne diyorsunuz, diye... Ben de çok açıkça
bir durum tesbiti yapmak bakımından bugüne kadar bu arkadaşlarımızın ortaya
koydukları herhangi bir yeni unsur görmedim. Zaten biz otuz yıldan beri
aynı kadro içerisinde aynı görüşleri paylaştık. Çıkıp demeleri gerekirdi
ki, evet, biz bugüne kadar şunları şunları söyledik ama bundan sonra daha
farklı şeyleri söyleyeyeceğiz. Yeni olarak ne düşünüyorlarsa, bunları
açıklamaları gerekirdi. Ancak ben böyle bir yeni söylem tesbit edebilmiş
değilim. Şimdi soruyorsunuz, sizin kuracağınız siyasi yelpazenin neresinde
bulunacak diye.. Bundan epey bir süre evvel, Avrupa Birliği ve Avrupa
Konseyi'ne ziyaretler yaptığımda aynı soruyu sordular. Dediler ki, siz
siyasi yelpazenin neresindesiniz. Ve ardından birisi ekledi, bakıyorsunuz,
sizin mensuplarınızın çok büyük bir bölümü milli ve manevi değerlere bağlı
kimseler. Bu vasfınızla sanki muhafazakar bir parti görünümündesiniz.
Ama öbür taraftan sizin ekonomik ve sosyal politikalarınıza bakıyoruz,
adeta bir sosyal demokrat parti görünümündesiniz. Ve Türkiye'de mevcut
olan siyasi partiler içerisinde, özellikle demokrasi, özgürlük ve insan
hakları konusunda en duyarlı bir tavır olduğunuza bakıyoruz. Acaba bunlar
liberal bir parti midir, diye... Evet bu kuracağımız yeni parti, bu vasıfların
hepsini taşıyacak. Milli ve manevi değerlere bağlı politikamız olacak.
Sosyal demokrasiye özellikle, batıda ifade edilen sosyal ve ekonomik politikalarımız
olacak. Ancak sosyalist bir ekonomi değil. Bizim ekonomi görüşümüz gayet
net. Ahlaki temelli, sosyal donanımlı bir piyasa ekonomisi uygulayacağız.
Ve ondan sonra da tabi liberal bir anlayışla bu ülkede demokrasinin, insan
haklarının, özgürlüklerin ve hukuk devletinin evrensel standartlara, normlara
göre Türkiye'de gerçekleşmesinin mücadelesini vereceğiz.
Arzu Zengin: Sayın
Kutan, laiklikle hassasiyetleri, yeni partide nasıl yorumlayacaksınız?
Recai Kutan: Biliyorsunuz,
partimiz, laikliği ihlal eylemlerinin odağı olduğu iddiasıyla kapatıldı.
Bunu bizim kabul etmemiz mümkün değil. Şundan mümkün değil; inanarak ve
samimiyetle iddia ediyorum ki, Türkiye'de evrensel standartlara uygun
bir laiklik tatbikatını en yüksek sesle gündeme getiren tek parti FP'dir.
Şu anda Türkiye'de o standartlara uygun bir laiklik tatbikatı yok maalesef.
Biz zaten şimdiye kadar hep bunun mücadelesini verdik. Dedik ki, işte
şu ülkeye göre, demokrasi farklı anlaşılır, laiklik farklı anlaşılır,
hukuk devleti farklı anlaşılır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bunlar
evrensel kavramlardır. Ve batı demokrasilerinde nasıl anlaşılıyorsa, Türkiye'de
de aynı şekilde anlaşılması gerekir. Dolayısıyla laikliği ihlal iddiasıyla
kapatılma kararını ta baştan beri biz yanlış ve hukuk dışı bir karar şeklinde
değerlendirdik. Ve hala o görüşümüzde ısrar etmekteyiz.
Arzu Zengin: Peki,
sayın Tayyip Erdoğan'ın yasaklı olduğunu dile getirmenize ve kendisi de
dahil olmak üzere camianızdan bazı isimler tepki gösterdiniz. Sayın Erdoğan,
kırıldığını söylüyor. Bugüne kadar yasaklara hep karşı çıkan bir insan
olarak, sizin neden bunu telaffuz ettiğiniz, merak konusu oldu. Bir açıklama
getirir misiniz?
Recai Kutan: Bir
kere Sayın Erdoğan'ın yeni bir parti kuracağı ve bu partinin de laikliğe
aykırı bir dinci parti olmayacağı hususunda bir beyanı var. Bu hususta
ne diyorsunuz, kuracakları böyle bir parti hakkında. Bir kere bu sorulan
soru, benim ölçülerime göre yanlış. Türkiye'de öyle laikliği ihlal eden,
dinci bir parti olmamıştır ve bundan sonra da olmayacaktır. Bunun altını
çizdim bir. Ve ondan sonra bir durum tespiti yaptım. Sayın Erdoğan, şu
anda hukuki bazı iddialara göre, ki mesela bu iddiayı yapanlardan birisi
yargıtay başsavcısıdır... Siyaset yasağı içerisindedir. Tabi, ben canı
gönülden temenni ediyorum ki, Türkiye'de bütün bu yasaklar ortadan kalksın.
Hasan Celal Güzel'in de, Tayyip Erdoğan'ın da yasakları, 312'yle ilgili
yasakları bütünüyle kalksın. Ve onlar da gayet serbest, tabi siyasi faaliyetlerde
bulunsun. Böylesine bir samimi arzu içerisinde olmak ayrı şey. Bir de
bir realiteyi ortaya koymak ayrı şey. Evet, Anayasa Mahkemesi karar verinceye
kadar şu anda Sayın Erdoğan, siyasi yasaklıdır diye kabul ediliyor. Bunu
kabul eden ben değilim. Evet, yetkili, hukuk makamları bu şekilde söylüyorlar.
Arzu Zengin: Sayın
Kutan, RP'nin kapatılma sürecinde Sayın Erbakan'ı camianız içinde daha
sık görür olduk. Kamuoyuna yansıyan toplantılardan, organizasyonlardan
sözediyorum elbette. Sayın Erbakan, acaba yeni kurulacak partinin, kurulma
çalışmalarına ne kadar müdahil?
Recai Kutan: Sayın
Erbakan da, şu anda aynen Tayyip Erdoğan gibi, öyle kabul ediliyor, siyaset
yasağındadır. Dolayısıyla bu çalışmalarda sadece gerektiğinde kendisinden
fikir danışılan bir pozisyondadır. Ben yapım itibariyle atacağım çok önemli
adımlarda, çok sayıda istişarelerde bulunuyorum. Zaten Türkiye'de vaktiyle
eski bir yaşlı komşumuzun söylediği gibi, 'en kolay ve en ucuz şey, akıl
danışmaktır.' Dolayısıyla kim ki bana yararlı olacak, ona mutlaka gider
fikrini sorarım. Tavsiyesini alırım. Dolayısıyla Sayın Erbakan'ın şu anda,
parti kuruluşundaki pozisyonu bizim ihtiyaç duyduğumuz anda, sadece fikrini
almak ve danışmak. Ondan öteye bir pozisyonu yok.
Arzu Zengin: Sayın
Kutan, çok teşekkür ediyoruz, programımıza katıldığınız için.
|