|
|
AŞIRI DEĞERLENME PARANOYASI Dezenflasyon programının uygulandığı 13 aylık süre içerisinde, TLnin USD karşısındaki değer kazanımı sadece yüzde 3.4 civarınndayken, 2000 yılında ihracat hacmi yüzde 4.5 artmışken, neden tüm ulus olarak paramız aşırı değerlendi paranoyası yaşadığımız ileride çok tartışılacaktır. Bu paranoyaya yurt dışında Türkiyeyi izleyen ve analiz edenlerin çoğu da dahildir. Teknik olarak gerekmese dahi, böyle bir paranoya yaşanınca kurları yerinde tutmak imkansızlaşır. Bu aşamada neden devalüasyon ile yetinmeyip, kurların tamamen dalgalanmaya bırakıldığı da ileride tartışılacaktır. Kurlar dalgalanmaya bırakıldıktan bir süre sonra, iktisatçıların bir kısmı dalgalı kurun derhal terkedilerek öngörülebilir bir kur sistemine geçilmesi gerektiğini söylediler. Aşırı oynaklık ve fiyatların oluşturulamaması bu görüşün arkasındaki temel nedendir. Diğer bir kısmı ise, kurların serbest bırakılmasının kısa dönemde iki nedenle faydalı olacağını öne sürdüler. Birincisi, kurlar serbestken faizleri düşürmek mümkün olabilecek, iç borç stoğunun sürdürülebilir olması sağlanacaktı. İkincisi, ödemeler dengesindeki düzelme kurların yukarı gitmesini kendiliğinden engelleyecekti. Üstelik, kurları öngörülebilir kılmak önceki sıcak para dönemine dönüş anlamına gelecekti. HAKLI TARAFLAR VAR Bu tartışmada her iki görüşünde haklı tarafları bulunmaktadır. Fakat, açık olan bir nokta ekonomi programını yönetenlerin tercihi ikinci görüşten yanadır. Olumlu beklentiler henüz gerçekleşmemiştir. Kurlarda aşırı oynaklık beklentisi ise gerçekleşmektedir. Döviz ikamesinin yoğun olduğu bir ekonomide, bu oynaklık riskleri ve belirsizlikleri arttırarak enflasyon ve ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturmaktadır. Ekonomide reform süreci tamamlanana ve kamu finansmanında göreli stabilizasyon sağlanana kadar ekonomi yönetiminin dalgalı kurda ısrarlı olacağını düşünüyoruz. Bu süreçte, enflasyon ile mücadele öncelikli olamayacaktır. Türk halkının beklentileri de bu yöndedir. Bu hafta içerisinde MB tarafından yayınlanan Mayıs ayı iktisadi yönelim anketine göre, önümüzdeki 12 aylık dönemde enflasyon beklentisi ağırlıklı olarak yüzde 60 - 70 aralığındadır. Beklenti, hükümetin 2002 yılı için öngördüğü yüzde 16-20 oranının oldukça üzerinde seyretmektedir. KUR SİSTEMİ BIRAKILACAK Zamanlaması ne olacak tam bilemiyoruz, fakat Türkiyenin eninde sonunda dalgalı kur sistemini bırakacağını düşünüyoruz. Bunun bir-kaç nedeni bulunmaktadır. Birincisi, dalgalı kurun yarattığı belirsizliğin enflasyon ve büyüme üzerinde yarattığı baskı zaman içerisinde daha çok hissedilecektir. İkincisi, dalgalı kurun yarattığı hem kişisel hem toplumsal olumsuzlukları daha fazla hisseden Türk halkının kur istikrarı yönündeki talebi artacaktır. Üçüncüsü, reformları sürdüren Türkiye, enflasyon ile mücadeleye tekrar başlayacaktır. 2000li yılların başında dünya ekonomisinin gündeminde enflasyon olmayacaktır. Dünyada bir uydu gibi kalmamak için Türkiye enflasyon ile daha sert bir mücadeleye başlama ihtiyacını duyacaktır. DALGALI KURLA ENFLASYON MÜCADELESİ YOK Bildiğimiz kadarıyla, dalgalı kur sisteminde yüksek enflasyon ile mücadele eden bir ülke örneği yoktur. Bunun alternatifi sabit kur sistemidir. Sabit kur sistemi kendi içerisinde ikiye ayrılmaktadır. Bunlar soft peg ve hard peg olarak adlandırılmaktadır. Soft peg daha esnek bir sistemi tanımlamaktadır. Bizim geçen sene uyguladığımız enflasyona hedefli kur sistemi bunun bir örneğidir. Bu sistem, ulusal paranın değerlenme riski nedeniyle spekülatif saldırılara açıktır. Bu riski dikkate alarak, Türkiyenin programı bir çıkş stratejisi ile uygulanmaya konmuştur. Buna rağmen başarısız olan soft peg sistemi, sadece Türkiye için değil, diğer gelişmekte olan ülkeler için de alternatif olmaktan çıkmaya başlamıştır. Alternatif, hard peg ya da tam sabit kur sistemidir. Bununda kendi içerisinde iki türü bulunmaktadır. Bunlar para kurulu ve tam dolarizasyon ya da eurolizasyondur. Türkiyenin önünde olan alternatiflerde bunlardır. İktisat literatüründe de bu konudaki çalışmalar gittikçe artmaktadır. Para kurulu deneyimi yaşayan birçok ülke bulunmaktadır. Bu sistemin artıları ve eksileri konusunda oldukça bilgimiz bulunmaktadır. Tam dolarizasyon ya da eurolizasyon konusundaki tarihsel tek deneyim ise Panama örneğidir. Geçtiğimiz yıl Ekvatorda tam dolarizasyona geçmiş diğer bir ülkedir. Fakat, bu sistem sadece gelişmiş değil gelişmekte olan birçok ülkenin de gündemindedir. Farklı bir boyutta da olsa, Avrupa Para birliğine dahil olan ülkelerin önümüzdeki yıldan itibaren tam olarak geçeceği Euro bunun bir örneğidir. Kanadanın bir NAFTA üyesi olarak Amerikan dolarını kullanması önerilmektedir. Yine, bu konu Arjantinin gündemindedir. Türkiyenin de tamamen Euro kullanımına geçmesi Dornbush gibi meşhur yabancı iktisatçılar tarafından da önerilmektedir. Yakında daha çok gündemimize gireceğini düşündüğümüz para kurulu ve tam eurolizasyon sisteminin artılarını ve eksilerini önümüzdeki hafta tartışacağız. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||