Home page
Haber Menüsü


BP’den Bakü-Ceyhan’a destek
BP Shipping Genel Müdürü Linda Adamandy, BP’nin Hazar petrollerinde taşıma için Boğazlar’a güvenemeyeceğini hatırlatarak, “Bakü Ceyhan Hattı’nın yapımının ana nedeni budur” dedi. ENI Başkanı Mincato’da, Mavi Akım gazının Mart’ta geleceğini söyledi.
İstanbul
AA
21 Haziran— BP Shipping Genel Müdürü Linda Adamany, “BP, Hazar bölgesinden petrol ihracı için sadece Türk Boğazları’na güvenemeyeceğimizi kabul etmektedir. Bakü, Tiflis, Ceyhan boru hattını yapmamızın ana nedenlerinden biri budur” dedi. Üç Denizin Hikayesi: Dünya Enerjisiyle Birleşme Konferansı’nın Türk Boğazları’nda Petrol Taşımacılığı konulu oturumunda konuşan Adamany, şu anda boru hattı konusunda detay mühendislik çalışmasına başlanacak olması gereğinin, Bakü-Tiflis-Ceyhan projesinin gerçekleşeceğinin göstergesi olduğunu söyledi.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Gelecek yaz başlayabilecek inşaattan önce, en son hazırlık aşamasında olduklarını ve bundan böyle BTC ile ilgili niyetlerinde kesinlikle bir değişimin söz konusu olmayacağını ifade eden Adamany, “Bu vesileyle Türk Hükümeti’nin BTC projesine bağlılığını da belirtmek isterim. Şundan emin olabilirsiniz ki BP, bu projenin arkasına, liderliğini, kaynaklarını ve sermayesini koymaktadır. Bu da büyük ölçüde Türk Boğazları’nın yükünü azaltmak anlamına gelecektir” dedi.
       
TANKER RİSKİ YÜKSEK
       Bununla birlikte Türk Boğazları’nda, Hazar’daki, arama ve geliştirme çalışmalarından Karadeniz ticaretinden ve petrol dışı artan trafikten kaynaklanan ek tanker geçişlerinin yaratacağı risk de bulunduğuna işaret eden Adamany, BTC üzerinde çalışırken, BP’nin Türkiye’nin ve ilgili diğer tarafların bu önemli su yolunun korunmasına yönelik tedbirleri de gözönüne almaları gerektiğini belirtti.
       BP’nin Hazar Bölgesi’nden petrol ihracı için sadece Türk Boğazları’na güvenemeyeceklerini kabul ettiğini, BTC Boru Hattı’nı yapmalarının ana nedenlerinden birinin de bu olduğunu ifade eden Adamany, şöyle devam etti: “Kaza ve petrol dökülmelerinden doğan sorunların riskinden dolayı Türk Boğazları’na bağlı kalamayız. Bu kazaların bazıları tanker dışındaki başka gemilerden de meydana gelebilir. Boğazlardaki taşımacılıkta ciddi bir kaza riski ortalama olarak 2 yılda birdir. Bu risk kabul edileyemecek kadar yüksektir. İlgili herkesin bu riskin azaltılmasında bir rolü vardır. Bu geçişlerden yararlananlar açısından Boğazların hayati bir su yolu olmasını temin etmek için güvenlik önlemlerinin kısa, orta ve uzun vadede sürekli gelişimi gereklidir. Hazar petrol miktarındaki artış, Karadeniz ticaretindeki potansiyel gelişim ve petrol dışı taşımacılığın büyümesiyle birlikte gerçekçi çözümlere ihtiyaç duyulacaktır.”
       
BOĞAZLARIN KULLANIMI TEHLİKELİ YÜKLERDE SÜRECEK
       Linda Adamany, tehlikeli yüklerin taşınmasında Boğazların kullanımının süreceğini belirtti. BP’nin, sektörün tanker trafiğinin emniyet standartlarının sürekli geliştirilmesine yönelik yaklaşımına öncülük ettiğini kaydeden Adamany, “BP için taşınacak tüm yükler, BP’nin sektöre öncülük eden taşımacılık standartlarına uygun gemilerle taşınmalı, Boğazlar geçiş prosedürünü takip etmeli ve bu gemiler sadece gündüzleri ve görüş mesafesinin iyi olduğu zamanlarda geçmelidir” dedi.
       BP’nin işlerine dahil olan tüm tankerlerin Türkiye’nin geçiş prosedürlerine uyması gerektiğini belirten Adamany, bu kuralları şöyle sıraladı:
       “İstanbul ve Çanakkale Boğazları’ndan geçişlerde kılavuz kaptan tavsiye edilmesi, görüş mesafesi 1 milin altındayken, kontrollü trafik akışı 10 deniz millik maksimum hız sınırı, geniş ve yüksek gemiler için sadece gündüz geçişleri, görüş mesafesi 1 milin altındayken boğazların tehlikeli taşımacılığa kapanması.”
       
TÜRK HÜKÜMETİ’NE DESTEK
       BP’nin bu prosedürleri asgari gereklilikler olarak uyguladığını söyleyen Adamany, “Tüm geçişlerimizde kılavuz kaptan alınmasında ısrarlıyız ve başkalarını da böyle davranmaya teşvik ediyoruz. Özellikle tüm gemilerin kılavuz kaptan almalarını istemesi, gemilerin emniyet prosedürlerine uymalarında ısrar etmesi ve trafik akışının yönetimine yardımcı olan yeni VTS sisteminin kullanımını teşvik etmesi konularında Türk Hükümeti’ni destekliyoruz” dedi.
       Adamany, kazaların yüzde 85’inin de kılavuz kaptan olmayan gemilerde yaşandığını belirterek, bu sorunun çözülmesi halinde kaza riskinin en az yüzde 40 azaltılabileceğini kaydetti.
       Kılavuz kaptan alınması, Gemi Trafik Yönetim Sistemi’nin (VTS) kurulması ve gemi kalitesi ile mekanik güvenliğinin geliştirilmesiyle potansiyel olarak kaza riskini yüzde 66 oranında azaltabileceklerini Kaydeden Adamany, “Bu, Boğazlar’daki kaza riskini Süveyş Kanalı’nın altına düşürecektir” dedi. BP olarak Boğazlar’daki emniyetin sağlanması konusunda kararlı olduklarını dile getiren Adamany, “Yüklerimizin yaklaşık yarısı bugün çift bölmeli tankerlerle taşınmaktadır. 2010’a kadar tüm BP yükleri çift bölmeli tankerlerle taşınır hale gelecektir” dedi.
       Linda Adamany, “Bakü-Tiflis-Ceyhan projesinin yapılmasını istiyoruz, yapılmadığı takdirde Türk Boğazları’ndan geçecek olan Güney Hazar petrolünün ihracatı için bu hattın kullanımını destekliyoruz” diye konuştu.
       
Mincato: Mavi Akım gazı Mart’ta
       Karadeniz’de Mavi Akım Boru Hattı’nın döşenmesini üstlenen ENI’nin Başkanı Vittorio Mincato, soruşturmaların gazın gelişini geciktirmeyeceğini söyledi. Mincato, projenin ilahi bir güçle başladığını kaydederek, “Mart ayında gazı Türkiye’ye getiriyoruz” dedi.
       Mincato, yaptığı açıklamada, Mavi Akım’ın “Mavi rüya” olmadığını belirterek, şöyle konuştu: “Bu proje birçok başka proje ile birlikte başladı. Bu projeler birbirileri arasında rekabet ediyor görünüyordu. Çok doğal olarak birbirleri arasında rekabet eden firmalar, diğer projelere ilişkin birtakım tahminler yürütebilirler. Fakat bütün bu projeler incelendiğinde, bizimki gerçekleştirilmesi çok çabuk olan bir projeydi.”
       
ASİTLİ ORTAMDA BORU DÖŞENECEK
       Projede iki ortaklarını, gaz ve boruları döşemeye yarayacak teknoloji olarak niteleyen Mincato, şöyle devam etti:
       “Rusya’yı Türkiye’ye bağlayacak en basit yolun Karadeniz olduğunu düşünürsek, bu proje zaten ilahi bir güçle başlamıştır. 2.500 metre derinliğe boru döşemesini yapabilmeyi herkes bilmez. Biz bu teknoloji ile daha önce 1000-1500 metre derilikte boru döşemesi gerçekleştirdik. Birçok zorluklarla karşılaştık. Bütün bu zorlukları düşündük. Asitli bir ortamda boru döşemesini yapacağımızı biliyoruz.”
       Boru döşemesini gerçekleştirecek Saipem 7000’in 6 Ağustos’ta İstanbul Boğazı’ndan geçtiğinde çok duygulu anlar yaşanacağını belirten Mincato, “Artık yazılı kağıtlardan gerçekleştirilecek boylama geliyoruz. Bu senenin sonunda ilk gaz hattı bitirilmiş olacak ve önümüzdeki senenin ilk 3 ayında gaz Türkiye’ye gelecek” dedi. ENI şirketinin CEO’su Vittorio Mincato, enerji konusunun Türkiye’de adliyelik olduğunun hatırlatılarak, “Böyle bir alana girmek sizi korkutuyor mu?” sorusu üzerine de şunları söyledi:
       “Gelecekte Türkiye’nin o kadar çok gaz ihtiyacı olacak ki, bu konularla ilgilenmeye fırsatı olmayacak. Biz şuna inanıyoruz: Soruşturmalar, siyasi soruşturmalar hiçbir zaman ekonomik gelişimi durduramaz. Türkiye’nin gaza ihtiyacı var. Diğer herkes bu konuda sadece konuştu. Biz Mart ayında Türkiye’ye gazı getiriyoruz. Araştırmalarımızı ve gazın gelmesini hiçbir şey etkilemeyecek. Biz gazı Rusya kıyılarından Türkiye’ye getireceğiz.”
       
BAKÜ-CEYHAN’A İLGİ VAR
       Mincato, ENI’nin Bakü Ceyhan petrol boru hattının detaylı mühendislik çalışmalarına katılma isteği talebini, önceki gün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan’a ilettiklerini söyledi.
       “Türk hükümeti ile görüşmelerimiz sadece detaylı mühendislik çalışmalarını yapacak konsorsiyuma girme isteğimizi belirtmekti” diyen Mincato, Bakü-Ceyhan projesine oluşan ilgilerinin kaynağını açıklarken, büyük petrol rezervlerine sahip Hazar havzasında ENI’nin çok yaygın olarak bulunduğunu vurguladı. Mincato, şunları kaydetti:
       “Dağıtım yolları çok önemli. Biz her zaman şuna emin olduk, Hazar havzasından taşınacak petrol çok farklı yollarla taşınması gerekir. Bu yollardan biri de Bakü-Ceyhan olacaktır. Boğaz yollarını kullanmadan petrolü getirecek yollardan biridir. İşte bizim ilgilendiğimiz özellikle bu proje. Bu projeye konsantre olmuş durumdayız. Türk hükümetine böyle bir isteğimiz olduğunu bildirdik. Bu isteğimizi, düşüncemizi son haftalarda olgunlaştırdık zaten.”
       Mincato, “Bakü-Ceyhan projesinin olabileceğine ilişkin işaretler artmaya başladı. ENI’nin ilgisi gerçekleşme şansını artırıyor mu?” sorusu üzerine de, konsorsiyuma katılan diğer firmaların ağırlıkları ve prestijleriyle bu projeyi mutlaka gerçekleştirecekleri düşüncesini dile getirdi.
       Vittorio Mincato, ENI’nın konsoriyuma katılma isteğinin, olayı daha anlamlı bir hale getirdiğini, mühendislik çalışmaları tamamlandıktan sonra projenin ekonomik yönü de kabul edilebilir olduğunda ileride yapılacak inşaat ihalesine de katılacaklarını açıkladı.
       
BALKAN: TRAFİK YÜKÜ TEHDİT EDİYOR
       Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mithat Balkan, artan tanker trafiği nedeniyle İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nın milyonlarca insanın hayatını tehdit eden bir “saatli bomba” haline geldiğini söyledi. Balkan, yaptığı konuşmada, Boğazlar’ın güvenliğinin Türkiye açısından giderek artan bir kaygı nedeni oluşturduğunu söyledi. Türkiye’nin boğaz trafiğini düzenleyen 1934 tarihli Montrö Sözleşmesi’nin gerek lafzına gerek ruhuna tam bir riayet gösterdiğini hatırlatan Balkan, söz konusu Sözleşme’nin imzalanmasından bu yana geçen 65 yıl içinde Boğazlar’daki trafiğin 10 kat arttığını, aynı zamanda geçen gemilerin büyüklük ve taşıma kapasitesinin geçmişle kıyaslanamayacak ölçülerde büyüdüğünü vurguladı.
       Boğazlar’daki artan trafik yükünden dolayı, olası bir kazanın, İstanbul’da yaşayan 12 milyon insan kadar, çevre açısından da bir felakete dönüşebileceğinin altını çizen Balkan, bu nedenle Boğazlar’ın güvenliğinin yalnız Türkiye’nin tek başına yerine getireceği bir görev olmayıp, buradan yararlanan tüm tarafların işbirliğini gerektiren bir konu olduğunu ifade etti.
       Müsteşar Yardımcısı Balkan, geçen yıl İstanbul Boğazı’ndan geçen toplam 48 bin gemiden yüzde 18’inin tehlikeli yük taşıdığına dikkat çekerek, bu gemilerin yol açabileceği bir kazanın, yalnız Türkiye’yi değil tüm dünyayı etkileyecek bir felakete neden olabileceğini, bunun sorumluluğunun ilgili tüm ülke, şirket ve kişilerce ciddiyetle düşünülmesi gerektiğini ifade etti.
       Balkan, artan trafik yüzünden olabilecek bir kaza ya da sıkışıklık yüzünden Boğazlar’da trafiğin durmasının İstanbul ve Türkiye kadar özellikle Karadeniz’dekiler olmak üzere tüm bölge ülkelerinin ekonomilerinde büyük zarara neden olacağının altını çizdi.
       Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Balkan, Boğaz trafiğindeki olağanüstü artışta özellikle petrol taşımacılığının hacmindeki artışın etkili olduğunu, bunun petrol şirketleri ve Boğazlar’dan bu amaçla yararlanan ülkelerin iyi hesaplaması gereken sorumluluklar getirdiğini bildirdi. Balkan, boğazlardan taşınan petrolün hacminin artmasının, çevre ve can güvenliği risklerinin artırmasının yanı sıra diğer mal, ürün ve hizmetlerin akışını da engellediğini hatırlattı.
       
TEKNOLOJİ KAZA RİSKİNİ KALDIRMAZ
       Boğazlar’dan petrol taşımacılığını savunanların gelişen teknolojiyle üretilen modern tankerlerin kaza riskini azalttığını iddia ettiğini hatırlatan Balkan, hiçbir teknolojinin kaza riskini ortadan kaldırmadığına dikkat çekti. Gelişen teknolojinin aynı zamanda tanker kapasitelerini de artırdığına işaret eden Balkan, bu durumda olabilecek tek bir kazanın son derece büyük felaketlere yol açabileceğini söyledi.
       Balkan, Türkiye’nin ekonomisinin can damarı, kültürünün ve tarihinin gözbebeği olan İstanbul ve Boğazlar için “az risk” ya da “kabul edilebilir risk” diye bir şeyin söz konusu edilemeyeceğini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ya da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Boğazlar’da Türk halkı adına en ufak bir risk kabul edemeyeceğini vurguladı. Balkan, “İstanbul ve Boğazlar için (sıfır risk)ten başka risk tanımı yapılamaz” dedi. Balkan, Türkiye’nin tezinin ve gerçeklerin petrol taşımacılığında en uygun çözümün boruhatları olduğunu gösterdiğini de bildirdi.
       
STANISLAW: BAKÜ-CEYHAN BÜYÜK ADIM
       Konferansın kapanışında konuşan CERA Başkanı Joseph A. Stanislaw, Boğazlarda tankerlerden doğan bir tehlike bulunduğunu toplantıya katılan herkesin kabul ettiğini, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın bu tehlikenin çözülmesi için en önemli adımlardan birisi olacağını belirtti.
       Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Mavi Akım projelerinin Boğazlardaki trafiği düşüreceğini, ancak bunun yanı sıra başka teknik tedbirler de almak gerekeceğini ifade eden Stanislaw, bu konuda çalışmaların yapıldığını bildirdi.
       Türkiye açısından uzun dönem büyüme noktasında gaz ve enerji projelerinin çok büyük bir önemi bulunduğuna işaret eden Stanislaw, bu konuda yapılacak reformların krizi geçmede etkili olacağını kaydetti, ekonomik temeller açısından böyle büyük projelerin önemli olduğuna değindi.
       
ÇEVRECİ EYLEMLER DOĞAL
       Stanislaw, Greenpeace eylemleri ile ilgili olarak da, “Normal. Dünyanın her yerinde oluyor. Türkiye’de de olacaktır. Buradaki herkeste Boğazlardaki tehlikeye karşı. Minimum zarar içinde onun görüşmelerini toplantı sırasında yaptık” dedi. Konferansın ardından, toplantıda yer alan katılımcıların İstanbul Boğazı’nda bir tekne turu yaparak Boğazlardan tanker geçişlerinin güzergahlarını görecekleri bildirildi.
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları