Home page
Haber Menüsü


 
Hesap vermek ve sormak
 
Tanrı dışındaki her türlü kişi ve kurumun ise kendi vicdanları ile baş başa bırakılması “haksızlığı ve insafsızlığı” ile karşı karşıya kalıyoruz. Bunun önlemenin yolu ise sorgulamanın, denetimin bağımsız ve güvenilir kurumlar tarafından yapılması.
 
Murat Yeşildere
 
11 Haziran—  İngiltere’de Tony Blair liderliğindeki İşçi Partisi tarihinde ilk defa iki kez üstüste seçim kazanırken, “ezeli” rakibi Muhafazakar Parti’nin başkanı William Hague, bu yenilginin ne kadarından sorumlu olduğunu fazlaca tartışmadan istifa etti.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Bizim siyasi alışkanlıklarımıza pek de uymayan bu “jest” aslında siyasi olarak “hesap verebilir” olmanın içgüdüsel sonucu. Geçtiğimiz Mart ayında ise gene İngiltere’deki en büyük 8 fon yöneticisi, halka açık 750 şirketin Yönetim Kurulu Başkanına başvurarak , profesyonel yönetim ve Yönetim Kurulu üyelerinin ücret paketlerinin şirket genel kurulunda belirlenip onaylanmasını talep ettiler.
       2000 yılında, İngiltere’de halka açık en büyük 350 şirketin yaklaşık onda biri bunu gerçekleştirmeyi başardı. Bu da iş dünyasından, “hesap sorabilir” olmanın örneği.
       
DENETİM
       Büyük denetim şirketlerinin esprili mottosuna her zaman hayran olmuşuzdur: “In God we trust, all others we audit.”
       Bunun üzerinde düşünüldüğünde gerçekten de sadece Tanrı’nın her türlü eleştiri ve sorgulama dışında bırakılabileceği veya bırakılması gerektiği sonucuna varmak mümkün.
       Tanrı dışındaki her türlü kişi ve kurumun ise kendi vicdanları ile baş başa bırakılması “haksızlığı ve insafsızlığı” ile karşı karşıya kalıyoruz. Bunun önlemenin tek yolu ise bu sorgulamanın, denetimin bağımsız ve güvenilir kurumlar tarafından dışarıdan yapılması.
       Denetim yapılmasını kabul etmek aynı zamanda “hesap verebilir” olmayı da gerektiriyor. “Hesap verebilir” olmak da, ister özel sektör kurumlarında, ister kamuda ve isterseniz de siyaset “arenasında” şeffaflığı sağlayabilmenin vazgeçilmez aracı. Şeffaflığı sağlayabilmek için etkili ve iyi tanımlanmış “hesap verme” süreçlerine ihtiyaç var.
       
ŞEFFAFLIK
       Sermaye sahibi ve yatırımcıların şirketlerini “emanet” ettikleri yönetim kurullarından ve onların da profesyonel yönetimden hesap sorabilmesi amacıyla kurumların performansını analitik bir şekilde değerlendirebilecek verilere gereksinim duyuluyor.
       ABD 1930’lu yıllarda, 1929 Büyük Ekonomik Buhran’dan aldığı derslerle, Başkan Roosevelt önderliğinde kurumların finansal bilgilerinin şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmasını sağlayacak mevzuat değişikliklerini tamamlamış.
       Ancak buna rağmen örneğin 1997-98 Asya krizinde yara alan yabancı yatırımcıların hemen hepsi, hisse sahibi oldukları şirketlerin, yatırım yaptıkları ülkelerin “finansal yapılarını” iyi tanıyamamaktan hatta “borçluluklarını ölçememekten” yakındılar.
       Konu ile ilgili araştırma yaparken rastladığımız ilginç bir kaydı da sizlerle paylaşmak istiyoruz: 1880 yılında, yaklaşık 120 yıl önce New Hampshire (ABD) mahkemesi “sermaye sahibinin görevini şirketi yönetmek değil, bunu yapacak Yönetim Kurulu üyelerini seçmek” olduğunu karara bağlamış.
       Dolayısıyla sermaye sahibi “doğru” yönetim kurulu üyelerini seçtikten sonra görevini büyük ölçüde tamamlıyor. Bunun sonrasında iş, Yönetim Kurulundan hesap sormaya kalıyor. Yönetim Kurullarının hem daha etkin çalışmasının hem de “şeffaf ve iyi yönetim” göstermesini kolaylaştıracak olan “dışarıdan” atanacak tamamen “bağımsız” üyelerin sayısının çokluğu. Dışarıdan atanan Yönetim Kurulu üyelerinin bağımsız olabilmesi için şirket ve faaliyetlerinden hiçbir fayda sağlayamıyor olmaları, ilgili sektörlerde faaliyette bulunmamaları gerekiyor.
       
SİYASET PENCERESİ
       Bu çerçevede, konuya siyaset penceresinden baktığımızda da bürokrasinin bakanlara, bakanların parlamentoya, parlamentonun da bize yani halka karşı sorumlu olduğunu ve hesap verebilir olması gerektiğini görüyoruz.
       Burada yazının başına dönersek, İngiltere’de Hague’ın istifası “performans” ilişkili olurken, biz maalesef ne iş dünyasında ne de siyasette henüz “mali hesap verme” noktasını aşamadığımızdan “performansı sorgulamaya” geçmekte de zorlanıyoruz.
       “Hesap sorma” konusundaki toplumsal yaklaşımımızı ölçmek isterseniz, çevrenizdekilere çok basit birkaç soruyu sorabilirsiniz. Örneğin siyasi parti ve bölge ayırımı yapmaksızın, “bir oturuşta” 10 Istanbul milletvekilini sayabilecekler mi? Soruyu kolaylaştırın, beş milletvekilini sayabilen var mı? İnanın konunun, iş dünyası ile ilgili kısmı da çok farklı değil. Bugüne kadar hisse senedine yatırım yaptığı şirketlerin genel kuruluna giden var mı? Ya da çevrenizde yatırım yaptığı şirketlerden herhangi birinin Yönetim Kurulu üyelerini sayabilecek olan var mı ? Bu arada iğneyi kendinize, çuvaldızı karşınızdakine batırın, önce yukarıdaki soruları siz cevaplayın !
       
TOPLUMSAL YAKLAŞIMIMIZ
       Unutmayalım ki, özlemini duyduğumuz değişim ancak gereksinimler, zorlamalarla sağlanabilir. “Haydi değişelim !” diyerek bir gecede “iyi yönetim” standartlarına ulaşamayız.
       Kendi aksiyonlarımızdan hesap verebilmeyi ve en az bunun kadar önemlisi de hesap sorabilmeyi öğrenmemiz lazım.
       Birkaç hafta önce DSP milletvekili Uluç Gürkan’ın Meclis kürsüsünde anlattığı anektod ise galiba bizim “toplumsal yaklaşımımızı” özetliyor:
       Dünyaca ünlü piyanist, salonu hıncahınç dolduran dinleyicileri selamladıktan sonra piyanosunun başına geçmiş, tuşlara basarak konserine başlamış. Ancak ses veren teller piyanist tarafından daha önceden söküldüğü için müzik aletinden en küçük ses çıkmamış...İki saat, derin bir sessizlik içinde geçen konserin bitiminde sanatçı ayağa kalkmış, dinleyicileri saygıyla selamlamış. Ayakta, dakikalarca alkışlanmış. Ardından kulise geçtiğinde arkadaşları sormuşlar: Neden böyle birşey yaptın? Sanatçı yanıt vermiş: İnsanların nereye kadar tepkisiz kalacaklarını ölçmek istedim. Pekiyi sonuç? Anladım ki tepkisizliğin sonu yokmuş !
       
SORMAYA DEVAM
       Geçen hafta bu köşeden “bakanları arttırmaya değil, azaltmaya bakalım” çağrısında bulunmuştuk.
       Sanıyoruz “cevabımızı” aldık. Şimdi başka bir soru soralım: Bu kadar “harmanlama” sırasında, Özelleştirmeyi Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanına bağlamak “yaratıcı” fikri kimsenin aklına gelmedi mi ?
 
       
   
MSNBC News Emine Uşaklıgil’in bugüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Atilla Yeşilada’nın bügüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanan tüm yazıları
MSNBC News Levent Gürses'in bugüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Yarkın Cebeci’nin bugüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Murat Arın’ın bugüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Kerem Alkin’in bugüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Murat Yeşildere’ın bugüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Oğuz Büktel’in bugüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Mahmut Kaya’nın bugüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Turgut Tokgöz'ün bugüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Şükrü Küçükşahin’in bugüne kadar ntvmsnbc'de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Burçin Mavituna'nın bugüne kadar ntvmsnbc'de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Artunç Kocabalkan'ın bugüne kadar ntvmsnbc'de yayınlanmış tüm yazıları
MSNBC News Ozan Tarman'ın bugüne kadar ntvmsnbc'de yayımlanmış tüm yazıları
TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları