Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 01:52 TS 1 Haz., 2001
NTV-MSNBC
İstifa, Ekodiyalog’da ele alındı

Yüksel Yalova’nın; Tütün Yasası’na yönelik eleştirileri, piyasalarda dalgalanmaya yol açınca istifa kararı alması, dün akşam NTV’de yayınlanan Ekodiyalog programında ele alındı.
Mahfi Eğilmez: Efendim iyi akşamlar. Ekodiyalog programına hoşgeldiniz. Bugünlerde daha doğrusu son 2 haftadır, 10 gündür çok enteresan olaylar oldu ekonomide. Ciddi sıkıntılar çıktı, sıkıntılar yavaş yavaş aşılmaya başladı gibi oldu. Şimdi bütün bunları konuşacağız. Çok heyecanlı bir gündem var. Ama bundan evvel biz klasik Ekodiyalog anketimizi, NTVMSNBC’yle ortak yaptığımız anketin sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Çok hızlı geçeceğim bunu. Anket sorularımız sürekli sorular yıl sonu enflasyon beklentisiyle başlıyor. Yıl sonu enflasyon beklentisinde ancak nisan ayıyla kıyaslayabiliyoruz sonuçları. Nisan ayı sonuçlarıyla kıyasladığımız zaman ağırlığın mayıs ayında yüzde 61-70 aralığına beklentinin, yıl sonu beklentisinin kaydığı görülüyor. Yüzde 41 61-70 aralığını bekliyor. Yüzde 35 de 41-60 aralığını bekliyor. Büyüme beklentisinde de ağırlık eksi 4’le eksi 2 arasına oturdu. Geçen ayda da zaten böyleydi. Ama yüzde 53 gibi çok yüksek bir rakama çıktı bu beklenti. Cari açık beklentisine geldiğimiz zaman, cari açık beklentisinde veya cari denge beklentisinde dağılım biraz eşit dağılım var gibi görünüyor. Açık bekleyenlerin sayısı hala oldukça yüksek. Fazla bekleyenler de var. Şeyde çok büyük değişiklik olmuyor..
       
       Deniz Gökçe: Bir kere daha işaret etti, ekonomik gözlükle baktığın zaman, negatif reel büyümeyle cari açık bir arada çok zor olur, olmaz.
       
       Mahfi Eğilmez: Çok zor olur ama insanların beklentisi de onu birkaç kere yorumladık, her şey kötü gidecek beklentisine doğru şekillenince burda biraz sapma gösteriyor galiba.
       
       Deniz Gökçe: Ama bu beklentiyi biraz değiştirecek konuşmamız lazım.
       
       Mahfi Eğilmez: Ona gelceğiz, evet, ona geleceğiz.
       
       Asaf Savaş Akat: Yani Türkiye’de kriz gelince muhakkak dış açık vardır şeyi geliyor. Madem ki kriz var demek ki dış açıkta da sorun vardır.
       
       Mahfi Eğilmez: Bu sonuç aylardır böyle gidiyor çünkü biliyorsun. Bu çok istikrarlı. Yani kriz olursa dövizde de mutlaka bir kriz çıkar.
       
       Asaf Savaş Akat: Yani zaten dövizde bir sorun yoksa kriz yoktur. Kriz varsa demek ki dövizde bir sorun vardır.
       
       Mahfi Eğilmez: Şimdi bizim anketin değişken soruları bu ay değişikti, onu karşılaştırmaya imkan yok. Hızlıca onları vereyim. Gelen dış destekle programın başarılı olacağına inanıyor musunuz sorusuna evet diyenlerin oranı yüzde 58, hayır diyenlerin oranı yüzde 42. Ekodiyalog üniversite programları sonrasında, Ekodiyalog’un üniversitede yaptığı programlar sonrasında Türkiye’nin geleceği konusundaki görüşlerinizde bir değişme oldu mu diye bir soru sorduk. Hani biz dedik ya gençleri çok şey bulduk filan diye. Burda umudum arttı diyenlerin oranı yüzde 30. Umudum azaldı diyenlerin oranı yüzde 11. Görüşüm değişmedi diyenler yüzde 59. Burda teknik olarak anket sorusunda bir hata yaptığımı kabul ediyorum. Çünkü görüşüm değişmedi ama hangi yöndeydi de değişmediyi sormayı atlamışız, o yüzden onu anlayamadık. Ekodiyalog programında en çok neyi beğeniyorsunuz diye bir son sorumuz vardı.
       
       Deniz Gökçe: Asaf’ın askılarını..
       
       Mahfi Eğilmez: Dört şık vardı. Ekonominin basit bir dille tartışılmasını beğenenler yüzde 47. Üç katılımcının birbirine takılmalarını ve esprilerini beğenenler yüzde 14. Güncel konuların ele alınmasını beğenenler yüzde 27. Beğenmiyorum diyenler yüzde 12.. Bu yüzde 12 hiç değişmiyor. İki ay önce filan bir daha sorduyduk, aşağı yukarı yüzde 12 çıkmıştı.
       
       Asaf Savaş Akat: Onlar kendilerine eziyet etmekten zevk alanlar. Yani eziyet etmek için de bizi seyrediyorlar.
       
       Mahfi Eğilmez: Hayır, beğenmiyor ama belki mühim bir şey var onu da kaçırmayayım diye izliyor.
       
       Deniz Gökçe: Belki değişir diye ümit ediyor.
       
       Mahfi Eğilmez: Şimdi gelelim isterseniz, anketi burda kapatalım.
       
       Deniz Gökçe: Oraya bir soru daha koysana. Evde yapacak başka işim yok, mecburen....
       
       Mahfi Eğilmez: Şimdi ben bu akşam bu programın bir izlenme rekoru kırdığı kanaatindeyim. Gelen e-maillerden hep böyle bir şey oldu. Bu akşam herkes işte bugün kriz vardı ya herkes sizi bekliyor.. Şimdi izin verirsen ben şöyle bir piyasalarda ne oluyor ne bitiyor? Birkaç şey özetleyeyim.. Efendim şimdi bir kere herşeyden evvel Hazine’nin son iki ihalesi başarılı olmadı. Özellikle son ihalesi başarılı bir ihale olmadı. Gerçi yansıtılan şey biz orda çok küçük bir rakamla, vade uzatımını deniyorduk dendi ama piyasalar bunu böyle algılamadılar. Ve bir başarısızlık olarak ortaya çıktı. Biz öteden beri diyorduk ki vade uzatımı zamanı değildir, biraz vadeli kısa tutmak lazım. Hazine’nin ciddi sıkıntılar içinde olduğunu da biliyoruz. Çünkü büyük bir borç stoku var ve bunun yenilenmesi gerekiyor: Ama bu vade uzatmanın zamanı olmadığını piyasa gösterdi bir kere, bizim ordaki yorumumuzun doğru olduğu ortaya çıktı. Bugün daha önce tabi bir hububat fiyatı sıkıntısı çıktı. İşte bu fiyat niyet mektubunda verilen söze uygun mu olur, olmaz mı filan derken bir krizin eşiğinden oldu, dönüldü. Derken işçilerde 600 trilyonluk bütçeye yük getiren bir anlaşma yapıldı. Bu biraz sıkıntı yarattı ama böyle bir krize dönüşmedi. Fakat bugün Özelleştirmeden Sorumlu Bakan Yüksel Yalova’nın yaptığı açıklamalarla, yani tütün kanununu niyet mektubunda öngörüldüğü gibi 31 Mayıs’ta yetişmeyeceğini, esasen bunun yetişmesinin de söz konusu olmadığını, böyle bir sözün verilmediğini, kim söz verdiyse sorumlunun o olacağına dönük açıklamaları piyasada çok ciddi bir sıkıntı yarattı ve Türkiye benim şahsi kanaatim üçüncü krizin eşinden döndü. Dolar 1.250’lere çıktı, 1.280’e, 1.300 sınırına kadar geldi dayandı. Faizler yüzde 100’ü aştı.. Dolayısıyla Türkiye çok ciddi bir problem yaşadı. Ve bütün bu problemlerin sonucunda açıklamalar düzeltildi çeşitle merciler tarafından, bizzat Bakan tarafından düzeltildi. Başbakan tarafından düzeltildi. Mesut Yılmaz, Sayın Mesut Yılmaz bunun kendilerini bağlamadığını bu açıklamayı söyledi. Bundan sonra piyasada bir yumuşama oldu ve en sonunda da Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın istifasına kadar geldi hadise, istifasını verdiğini öğrendik. Piyasalarda bir durulma oldu. Ama bu tabi ciddi bir maliyet yarattı piyasa üzerinde. Bu arada birkaç şey daha söyleyeyim, ondan sonra şeye geleyim... Olumlu şeyler var, onları söylemek istiyorum. Şimdi birkaç şey söylemek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Engin Akçakoca’nın bugün Bankalar Birliği’nde yaptığı toplantıda yaptığı açıklamalar var. Ben bu açıklamaları fevkalade hepimiz değerlendirdik, son derece olumlu buluyoruz. Engin Akçakoca, bankalarla ilgili sektörün aldığı darbeden sonra yeniden yapılanmasıyla ilgili taahhütlerin alındığını, bu taahhütleri verenlerin canıgönülden bu taahhütleri verdiklerini ve belli süreler içinde bu taahhütlerini yerine getireceklerini.. Sermaye arttırımı da var, diğer konular var.. Birçok düzenleme var biliyorsunuz.. Bütün bunların yapılmasını da canı gönülden ve birlikte bankacılık sektörüyle BDDK’nın birlikte çalışacaklarını anlattı, söyledi. Ve çok son derece yumuşak bir mesaj vererek dedi ki; hasta yatağından kalkmış olan bir kişi 2 bin metre koşturulmaz. Dolayısıyla gerekli sürelerin tanınması ve sistemin kendisini yenilemesine fırsat verilmesi bu arada da bu düzeltmelerin yapılması gerekir diye yumuşak bir mesaj verdi. Ve hatta kendi şeyini koz ederek izin verirseniz söyleyeyim.. BDDK’nın görevlerini ancak bankalarla işbirliği içinde yapabileceğine dikkat çekerek, çatık kaşlarla bu işin olması mümkün değil, diyerek bir mesaj verdi. Bence Engin Akçakoca’nın verdiği bu demeç son derece olumlu bir demeç. Piyasalarla kavga etmeden piyasaları anlayarak yaklaşımlar yapmak lazım. Bu yaklaşımları Engin Akçakoca’nın yanısıra siyasilerin yapması lazım, bürokratların yapması lazım. Yani birbirimizi döverek, birbirimizi tehdit ederek artık bir yere varılmayacağını, en azından bugünkü olaydan sonra görmemiz lazım. Böyle popülist, sansasyonel birtakım açıklamaların o anda sanki prim getiriyor gibi olmakla birlikte Türkiye’ye ciddi maliyetleri olduğunu artık herhalde görmemiz lazım. Ben çok konuştum lafı sana vereyim..
       
       Asaf Savaş Akat: Çok güzel gidiyordun..
       
       Deniz Gökçe: Ben şöyle bir şey ekleyebilir miyim Asaf sence mahsuru yoksa.. Yani Türkiye’de yaşanan krizlerin tabiki bir ekonomik içeriği var, tabiki yönetim hataları var, yaklaşım hataları, analiz hataları var. Ama şubat ve bugünden sonra açıkça belli olmuştur ki Türkiye’de, Türkiye’ye kesilen faturanın büyük bir çoğunluğunu siyasi yaklaşım defolarına borçluyuz. Katılıyor musunuz bu söylediğime?
       
       Asaf Savaş Akat: Katılmam gerekiyor mu?
       
       Deniz Gökçe: Sence..?
       
       Asaf Savaş Akat: Yani evet ve hayır.. Ortadayım, o konuda çok şey değilim. Yani faturanın şöyle diyeyim, krizlerin sebeplerinde bir eşit paylaşıma daha sıcak bakıyorum. Yani siyasi hataların krizlerde önmeli bir payı olduğunu düşünüyorum ama tek faturanın oraya ya da birincil faturanın..
       
       Deniz Gökçe:
Sen beni dinlememişsin..
       
       Asaf Savaş Akat: Hayır hayır, birincil faturanın, yani ayırt ederek şey yapmanın yanlış olduğuna, daha dengeli bir fatura dağılımının şeyinde yarar görüyorum.
       
       Deniz Gökçe: Ben ne dedim? Teknik ekonomik nedenler, hatalar, yaklaşım, yönetim hataları var dedim. Ama siyasetin önemini bu şubat ve şimdiki son 10 günde geçirdiğimiz olaylar çok bariz bir şekilde ortaya koyuyor.
       
       Asaf Savaş Akat: Ona katılıyorum ben.
       
       Mahfi Eğilmez: Yalnız siyaset derken, ben de katılıyorum ama siyaset derken şuna da dikkat etmek lazım herhalde; bugün geldiğimiz sıkıntının bir altyapısı vardı. Yani bugünkü sıkıntı şimdi faizler normalde böyle 70’lere giderken, daha aşağılara giderken hatta, kur 1.100 civarında oluşmaya başlarken 2 ihale sonrasında özellikle geçtiğimiz ihale sonrasında, evelsi günkü ihale sonrasında, bir böyle sıçrama oldu zaten. Yani mesela 80’leri bulduk faizlerde, kurda da 1.150’lere doğru yollandık. Yani bugünkü hadise bunu 1.250-280’lere taşıdı..
       
       Deniz Gökçe: O 80’lere gidişte Tarım Bakanı’yla olan kavganın bir etkisi..
       
       Mahfi Eğilmez: O gün çok büyük bir etkisi olmadı onun. Yani o gün içinde çözüldü olay. Dolayısıyla çok büyük bir etki yaratmadı.
       
       Asaf Savaş Akat: Bence şubatta da aynı şey vardı, bugün de aynı olay var. Başka nedenlerden, yani senin demin yönetim hatası, bürokrasinin hataları, politika hatalarından kaynaklanan ekonomide bir kırılganlık ve tedirginlik olduğunda aniden küçük bir siyasi olay çok büyük bir dalgalanmaya yol açabiliyor. Ama bunlar olmasa aynı siyasi olay büyük bir ihtimalle çok az bir hasarla gidebilecek. Dolayısıyla yani tabi siyasi olayların çok önemli bir tetiği çekme boyutu olabiliyor ama şeyi dolduranlar var, yani namluya kurşunu süren, ondan sonra barutunu koyan başka süreçler de olduğunu düşünüyorum.
       
       Deniz Gökçe: Sen Türk toplumunun ekonomiyi analiz etme becerisine çok fazla ağırlık veriyorsun. Ve Türk toplumunun siyasi olaylara yorumu ve reaksiyonunu da indirgiyorsun küçük bir farktöre.. Bak, piyasada, piyasa dediğim yer banka değil, iş yeri değil, sanayi değil, hepsi birden, yani çok sayıda insanla konuşuyorum ben, hakikaten çok sayıda insanla konuşuyorum, içerde ve dışarda, Türkiye’nin şuanda siyasi risk ortadan kalktığı takdirde, yani koalisyonun bozulması, seçime gitmek, Ecevit’in sağlığı falan gibi şeyler, direniş, partilerin kendi içinde bölünme çatlamalar, bunlar kalktığı takdirde Türk insanı olayın ekonomik tarafının yönetilebileceği, aşılabileceği kanaatinde.
       
       Asaf Savaş Akat: Her zamanki gibi dövizde olduğu gibi büyük bir yanılgı içinde halbuki. Böyle değil. Yani bence doğru değil bu, geçmişte de bunu yaşadık. Yani bugünde, işte dün bugün de yaşadık. Hiçbir siyasi olay şeye ihtiyaç yok. Yani şimdi son derece önemli yapısal reformlar yapılmış Deniz, değil mi.. Telekom kanunu çıkmış, işte Telekom yasası çıkmış. Kamu bankalarının görev zararları kanaması durdurulmuş. Yeni bör yönetim gelmiş.. Yani baya ciddi şeyler yapılmış. Yani siyaset Türkiye’de bu arada da çok önemli işler yapılmış.
       
       Deniz Gökçe: Şimdi siz ikiniz çok mahirsiniz, biliyor musunuz..
       
       Mahfi Eğilmez: Ben Mahfi’yim, o Mahir mi bilmiyorum..
       
       Deniz Gökçe: İkiniz de çok mahirsiniz. Devamlı böyle siyasileri kollayıp başka faktörleri şey yapıyorsunuz. İkinizin eski siyasetçi olmasından mı kaynaklanıyor bu?
       
       Mahfi Eğilmez: Bizim siyasetle bir alakamız yok.
       
       Deniz Gökçe: Arkadaşlar, siyasetçi Türkiye’de ve dünyada isterse yıkar, isterse yapar.
       
       Mahfi Eğilmez: Dünyada zor da..
       
       Deniz Gökçe: Yok, her yerde yıkar, her yerde yıkar. Bak Amerika’da enflasyonu 15’e çıkartır Carter...
       
       Mahfi Eğilmez: Eskiden daha kolaydı, şimdi o kadar değil.
       
       Deniz Gökçe: Şimdi de çok kolay, gene çıkartırlar. Türkiye’de de öyle. Bakın, önünüze bir niyet mektubu konuyor, bunun önünde bir kapat mektubu isteniyor, siz onun altına imza atıyorsunuz, bir saat içinde geri gönderiyorsunuz Başbakanlık’tan Ekonomiden Sorumlu Bakan’a.. Ondan sonra onun içeriğindeki maddelerin yapılması istendiği zaman, her maddede iç savaş çıkıyor, yüzyıl harpleri.. Bunun ne büyük bir tahribat yaptığını piyasada vatandaşlarda, siyasi beklentilerde görmemek olmaz. Ben en az yüzde 50’si sıkıntılarımızın siyasi kaynaklıdır diyorum. Dışardaki insanlarla konuşuyorum, bugün de konuştum bir sürü dışardaki insanlarla. Türkiye’yi analiz edenlerle.. Türkiye içindeki insanların bazıları, hani bu haziran, temmuz borç işi dönmez falan diyorlar. Halbuki bugün açıklama yapıldı gene Hazine’den ve olayın nasıl döneceği gayet açıkça belli de, dönecek de.. Ama varsayılan siyasetin bozulmayacağı.. Şimdi buna karşılık Türkiye içinde ve Türkiye dışındakilere nedir temel kötüye götürebilecek dediğiniz zaman, hepsi siyaset karışır o zaman Türkiye’de yapılabilecek teknik bir şey yoktur. Ama siyaset karışmaz, köt topal da olsa işleri belli bir tempoda götürürse o zaman çıkış olasıdır.
       
       Mahfi Eğilmez: Asaf ne diyorsun? Sen bu görüşte değilsin..
       
       Asaf Savaş Akat: Hayır, ben bu görüşte değilim. Yani şöyle, tabi siyasetçinin çok büyük sorumluluğu var ama bence orda bir haksızlık yapılıyor. Siyasetçinin olmayan hataların faturası da aslında siyasetçiye çıkartılıyor.
       
       Deniz Gökçe: Bir tane örnek versene..
       
       Asaf Savaş Akat: Şimdi ben bir örnek vereceğim. Sen dedin ki bir niyet mektubu var, değil mi.. Bu niyet mektubu yayınlandığının ertesi günü bu niyet mektubu yokmuş gibi davranan, yani niyet mektubunun lafında ve ruhunda olan şeylere karşı davranışları siyasetçi sergiliyor dedin. Ben diyeceğim ki aynı davranışı Merkez Bankası ve Hazine de sergiliyor. Somut örnek de vereceğim. Niyet mektubu diyor ki açık ve seçik olarak, amaç faizleri düşürmektir kısa dönemde, değil mi, ve kur serbest bırakılmıştır diyor. Merkez Bankası geliyor kuru kontrol etmeye çalışıyor. Hazine de vadeyi uzatmaya çalışıyor. Şimdi bunların ikisi de niyet mektubunun ruhuyla ve lafıyla, hem sözüyle hem de şeyiyle çelişiyor.. Dolayısıyla şimdi insanlar açısından baktığında bir tarafta bir niyet mektubu var. Bir tarafta da onun niyet mektubunun tersine uygulama yapan ekonomi bürokrasisi var. Bu şimdi tedirgin eder mi? Tabi eder. Biz geçen hafta bu krizi öngördük... Siyasetçiler hiçbir şey yapmasaydı da, her şey yumuşak da gitseydi, bu iki hatadan dolayı ekonomide bir çalkandı... Bu boyutta olmadı ama çıkardı.
       
       Deniz Gökçe: Asaf bak, biz bu Kansas buğdayı mı Chicago buğdayı mı tartışmasını geçen seneki tarım fiyatı belirlenmesinde yapmıştık. Yani o eski bir tartışmaydı, aynı tartışmayı bugüne gene taşıdık. Nasıl yapılacağı konusunda geçen yıl da anlaşılmıştı, aynı şekilde yapılacaktı. Şimdi sence Türk milleti büyük çoğunluğu acaba dövize ne kadar Merkez Bankası müdahale ediyor diye veya ne oluyor diye hergün ekonomi sayfasındaki haberleri mi takip ediyor. Yoksa manşetteki o bakan bu bakana nerde kahvaltı ediyorsun dedi, bilmem ne konusunu mu takip ediyor.
       
       Asaf Savaş Akat: O değil. Bak şimdi, piyasayı, piyasa dediğimiz sistemi sadece ve sadece tüketici olarak sokaktaki adamdan oluşmadığını herhalde kabul edeceğiz değil mi.. Piyasa sisteminde sadece mali piyasalarda değil bütün piyasalarda karar vericiler var. Yani Ford’un, ya da Wolswagen’in üst düzey yönetiminin aldığı kararlar da piyasa sisteminde fevkalade önemli. Siz karar verici düzeyindeki insanlara yolladığınız işaretlerle herkesin...
       
       Deniz Gökçe: Karavericiler dediğimizin büfesinin önünde kuyruk olmuyor ama..
       
       Asaf Savaş Akat: Ama zaten öyle de olmadı gene. Dikkatini çekerim, gene öyle bir şey olmadı. Yani olay vatandaşa yansımadı hiçbir zaman. Olay piyasa dediğimiz, yani karar vericiler dediğimiz.. Şimdi onlar, işaretleri onların işleri zaten, politika mercilerinden gelecek işaretlere bakmak.. Onlar işaretlere baktılar. Neye karar verdiler? Faiz volativitesinin artacağını, dolayısıyla vadenin riskli olacağına karar verdiler. Bu kararı verildi, ihaleye girmediler. Şimdi vatandaş şunu duydu, ihale kötü. Şimdi onu da vatandaş işaret olarak alıyor. İhale kötü olduğuna göre bu iş nereye gidebilir? Herkesi bir tedirginlik alıyor ve tedirginlik aniden yayılıyor. Yani siyasetçiyi, ben şunu söylemeye çalışıyorum, bizim bu kez biraz dikkatli olmamız lazım. Biz geçen sefer geçen programda bunu açık ve seçik, vatandaş da biliyor, biz geçen programa büyük destek verirken birtakım küçük, ufak tefek zannettiğimiz o zaman, teknik hataların üzerine fazla gitmedik. Yani hep işte genel havaya baktık, şeye baktık. Halbuki..
       
       Mahfi Eğilmez: Yani olumlu şeylerin içinde ufak tefek olumsuzlukları görmezden geldik. Bu bunu siler dedik. O uyarıları yapmadık zamanında..
       
       Asaf Savaş Akat: Evet.. Eski sistemde kur sabit olduğu için bir, ikincisi, sistem de çok iyi bir iyiniyetle başladığı için yani herkes de yeni programı satın almaya hazır olduğu için bu tür ufak defek hatalar birikti. Yani kasım krizinde bu hataların birikmesinin ve ondan sonra şubat krizinde çok önemli etkisi var. Halbuki şimdi bizim daha nüanslı gitmemiz lazım. Yani hata gördüğümüz her yeri, siyasetçi hata yaptığı zaman siyasetçi, öbürü hata yaptığı zaman öbürü.. Kim hata yapıyorsa bunu uyarı...
       
       Mahfi Eğilmez: Burdan uyarı yapmamıza gerek yok, piyasa zaten yapıyor onu. Bizden daha şey yapıyor.. İhaleyi algılıyor, derhal şeyi yükseltiyor faizleri ve kurları.. Siyasetçinin açıklamasını algılıyor, derhal ikiye katlıyor.
       
       Deniz Gökçe: Sana bir tane soru.. Bu yıl şubat krizinden sonra şimdiye kadar yapılan kamu bankaları operasyonu geçen yıl ağustos eylül ayında yapılmış olsaydı ve bugün çıkartılan telekom yasası bundan, kasım ayından önce çıkartılmış olsaydı biz kriz yaşar mıydık?
       
       Asaf Savaş Akat: Hayır, yaşamazdık. Ben de sana karşılık soru vereyim.. Sen yani siyasi otoritenin yapmış olduğu iki hataya işaret ettin ve bunların, bu hatalar olmasaydı kriz olmayacağını söyledin. Ben de sana şimdi siyasi otoritenin hiç haberi olmayan bir başka hataya işaret edeyim. Bugün görev zararları kamu bankalarındaki görev zararları Hazine’nin üstüne geçti, değil mi.. Yani piyasadan gecelik fonlamadan çıkartıldı, Hazine tarafından 3 aylık, 6 aylık neyse, 2 aylık ama her halükarda bir geceden en az 60 gün, 60 katı daha uzun vadeyle fonlanmaya başladı. Bu 2000 yılının ocak, şubat aylarında piyasalar bu programı satın almışken, bu programa güvenle bakarken yapılamaz mıydı? Bunun yapılmaması kararını Sayın Ecevit mi aldı? Sayın Bahçeli mi aldı? Sayın Yılmaz mı? 2000 yılının ocak’ında, şubatında, martında bu gecelik vade halinde mali piyasanın altında duran dinamit ordan çıkartılıp 3 aylık vadeye çıkartılamaz mıydı? Eğer bu yapılsaydı faizlerin yavaş düşüşü engellenmiş olmaz mıydı?
       
       Mahfi Eğilmez: O zaman programı tartışıyorsun hocam, yani o programda bu yoktu biliyorsun.
       
       Deniz Gökçe: İki cevabım var.
       
       Asaf Savaş Akat: Bu kararı siyasiler mi verdiler?
       
       Mahfi Eğilmez: Hayır hayır, bunların hiçbirini siyasiler vermedi. Siyasiler bunu bilmez, bunu bilmesi beklenemez.
       
       Asaf Savaş Akat: Bilen biri bu ekonominin altında o dinamiti, 20 milyar doların gecilik fonlanmasını bıraktı. 3 aylık fonlamaya, 6 aylık fonlamaya geçirmedi o parayı. Dinamit orda durdu, bilen biri bıraktı bunu.
       
       Deniz Gökçe: Sana bir şey soracağım şimdi, cevabım hazır sana.
       
       Asaf Savaş Akat: Senin daima cevabın hazır.
       
       Deniz Gökçe: Tabi hazır. Çünkü ben düşünen, okuyan, inceleyen bir adamım, niye cevabım olmasın ki.. Bak, Türkiye ekonomisinin yönetiminde iki tane bürokrat var. Hazine Müsteşarı, Merkez Bankası Başkanı. Bunların ikisi de bürokrasinin içinden gelmiş ama profesyonel iktisatçı olmayan kimseler. Anlatabildim mi.. Şimdi bunların üstünde de bir ekonomiden sorumlu bakan var. O ekonomiden sorumlu bakanın genel ekonomi formasyonunun bankalar yemini murakıplığı ve sermaye piyasası uzmanlığının ötesinde olması gerekmiyor muydu?
       
       Asaf Savaş Akat: Yain bakan mı engelledi bu kararı..
       
       Deniz Gökçe: Hayır. ....Bakanın yapması lazım, bürokrasiyi ikaz etmesi lazım bu problem diye... Şimdi sen oraya kimi koyuyorsun? Mesela Merkez Bankası’na İsrail’de Michael Buruno’yu koyuyorsun, Nobel’li bir iktisatçı. O gidiyor Nobel’e aday başka bir geliyor. O gidiyor başka biri geliyor.. Bunların hepsi uygulamayla teoriyi çok iyi bilen insanlar. Hazine Bakanı diye koyuyorsun, kimdi en son Hazine Bakanı Amerika’da? Sammers...
       
       Mahfi Eğilmez: Teksaslı petrolcü bir adam..
       
       Deniz Gökçe: Öyle bakarsan Greenspan de dünyanın bir numaralı Merkez Bankası başkanı durumuna geldi. New York’taki basit bir tahminci, o iş öyle değil, becerisine binaen geliyor.
       
       Asaf Savaş Akat: Ama tahmincilik önemli çok.
       
       Deniz Gökçe: Şimdi mekanizmayı kurarken ekonomiyi yönetecek kimselerin sadakatle değil birikimle seçilmesi lazım. Bu şeyi de kabul et.
       
       Asaf Savaş Akat: Ama Deniz, yani Mahfi burda sen hakem ol..
       
       Mahfi Eğilmez: Yok, ben hakem olmayacağım...
       
       Asaf Savaş Akat: Ol, Allah aşkına ol..
       
       Mahfi Eğilmez: Hayır, hakem olmam.
       
       Asaf Savaş Akat: Burda şimdi derdimiz bizim onu bunu eleştirmek değildir.
       
       Deniz Gökçe: Onu bunu eleştirmiyoruz biz, sistemi eleştiriyoruz.
       
       Asaf Savaş Akat: Bizim birinci derdimiz bir kere tahmin yapmaktır. Yani değil mi, doğru tahmin yapmaktır. Biz mesela ilk, ben kendi hesabıma, geçen hafta da burda söyledik, ilk günlerdeki uygulamalara bakınca gerginlik olacağını mali piyasalarda öngördüm ve söyledim. Daha ilk günden itibaren bunu öngördüm, burda sorunlar var dedim. Çünkü uygulamayla mektup arasında sorunlar var. Uygulamanın kendi içinde tutarlılığıyla ilgili sorunlar var. Ve bu bir gerginlik yaratacaktır dedim.
       
       Deniz Gökçe: Uygulamayla mektup arasındaki sorun, siyasi sorun demek ya..
       
       Mahfi Eğilmez: Yok yok..
       
       Asaf Savaş Akat: Yok. Dolayısıyla..
       
       Deniz Gökçe: Niye..?
       
       Mahfi Eğilmez: Asaf’ın iddiası şu; yani o diyor ki mektupta, niyet mektubunda dalgalı kur ortaya çıktıysa..
       
       Deniz Gökçe: Yahu dalgalı kurdan evvel bir ay Telekom kavgası çıktı yahu..
       
       Mahfi Eğilmez: Hayır, bırak şimdi Telekomu.. Asaf’ın dediği şu, eğer dalgalı kuru kabul ettiysen bunun dalgalanmasına izin vereceksin diyor. O diyor ki Merkez Bankası bunu kontrol etti, bant içinde götürmeye çalıştı.
       
       Asaf Savaş Akat: Bant içinde götürmesi demek faiz dalgalanmasının artacağı demek. Bu da haklı olarak mali piyasalar faiz dalgalanmasında, kasımda çok düşmüşler. Onlar açısından vadeyi kısalt demek. Aynı anda hazine çıkıyor, vadeyi uzat diyor şimdi..
       
       Deniz Gökçe: Kur çıkmış 1 milyon 300 bine.. O arada Telekom kavgası yapıyoruz, sen neden bağsediyorsun ağabey...
       
       Asaf Savaş Akat: Ama düşmüş. Telekom çıktığında 1 millyon 100’dü kur. 15 milyar dolar geldiğinde kur 1.100’dü. Şimdi biz ne yaptık ki 15 milyar dolar para geliyor, Telekom yasası çıkmış, öyle ya da böyle işçi kollektif zamlar yapılmış.
       
       Mahfi Eğilmez: Şimdi burdan değil başka bir yerden devam ediyoruz. Aksi takdirde Asaf’la Deniz heran...
       
       Deniz Gökçe: Birbirinin gırtlağını sıkacaklar..
       
       Mahfi Eğilmez: Şimdi ben şimdi konuyu değiştireyim.
       
       Asaf Savaş Akat: Ben korkarım Deniz’den..
       
       Mahfi Eğilmez: Şimdiye kadar son dönemde ortaya çıkan sıkıntıların nerelerden kaynaklandığını, niçin olduğunu birkaç şeye de dikkati çekerek gündeme getirmeye çalıştık. Yani bundan sonraki demeçlerde, siyasilerin, bürokratların, hepimizin, aslında çok dikkatli olmamız lazım. Çünkü Türkiye sancılı bir geçiş dönemi yaşıyor. Bu dönemi tamamlayacak. Bu dönemi tamamladıktan sonra çok daha rahat günlere geleceğiz. Ama bugün artık çıkıp da böyle biraz da popülizmin etkisine kapılarak birtakım demeçler vermenin galiba zamanı değil. Bu dışırda da özellikle yurt dışında, biz belki birbirimizi biraz daha iyi anlıyoruz da yani bunun sonuçta bir dengeye gideceğini, ama dışarısı bunu algılamıyor ve aniden panik havası yaratılıyor. Şimdi burdan itibaren önümüzde ne var, biraz bunlara gelelim. Tehlike var mı yok mu bir onu tartışalım..
       
       Asaf Savaş Akat: Bir şeyi de yani vurgulamak lazım. Yani bizi dinleyenler arasında eminim ki bu karar mercilerinde olan insanlar da var. Yani sistem değişti, bundan sonra yapılan her hata, daima ve mutlaka ve sert şekilde kura yansıyacaktır. Dolayısıyla çok da görülür..
       
       Deniz Gökçe: Hatayı yapan da cezasını da hemen görecektir.
       
       Mahfi Eğilmez: Hatayı yapan da görüyor yapmayan da görüyor işin kötüsü.
       
       Asaf Savaş Akat: Dolayısıyla yani şuanda piyasalarla zıtlaşma ya da ekonominin suyuna değil de tersine gitme derhal ağır bir ceza, ağır bir müeyyide.. Nedir? Derhal kur zıplayacaktır, faiz zıplayacaktır. Dolayısıyla şimdi buna uymak lazım. Program ortada bir program vardır, bu programa uymak zorunda Türkiye, bütün organlarıyla. Yani siyasetçisiyle, meclisiyle, hükümetiyle, icra organıyla, bürokrasisiyle.. Onlar sorumsuz davranırsa ondan sonra da kriz oluyor. Gene eskisi gibi olacak Deniz. Programı korumak gene bize kalıyor.
       
       Mahfi Eğilmez: Bu bizim tarih sorumluluğumuz.
       
       Asaf Savaş Akat: Hayır ama o zaman biz de kriz çıkartalım.
       
       Deniz Gökçe: Atlas vardı dünyayı taşıyan, öyle gibi mi..
       
       Asaf Savaş Akat: Hayır ama onlar sorumsuzluk yaparsa biz de kriz çıkartalım..
       
       Mahfi Eğilmez: İzin verirsen şimdi şu rakamlara geleyim. Yani önümüzde ne var bir istersen onu özetleyeyim, sonra Deniz’e döneceğim nasıl çıkarız bu işten. Efendim bugünden itibaren yıl sonuna kadar Hazine’nin toplam iç borç servisi, ödemesi gereken borç tutarı, iç borç tutarı, hepsi tamamıyla, ana para artı faiz, 46.1 katrilyon lira. Bu ciddi bir rakam, bir kere bunu bir kenara koyalım. Ciddi bir rakam fakat kontrol edilebilir, yürütülebilir bir rakam. Bu ay için, yain haziran ayı için Hazine’nin yapacağı dış borç servisi, ödemesi gereken para, 9.3 katrilyon lira. Hazine bugün haziran programını açıkladı. 4.4 katrilyonu yenileyeceğini söyledi. İç borç 9.3 katrilyon lira, dış borç da 1.9 milyar dolar haziran ayı... Hazine iç borçların 9.3 katrilyon liranın 4.4 katrilyon lirasını çevireceğini, yeniden borçlanacağını söylüyor. Geri kalanını yapmayacak, piyasada bırakacak. Bunu yaparken de işte IMF’ten aldığı gelecek paralarla.. Böyle bir sorunu yok. Dolayısıyla burda bir rahatlama... Bir de haber vereyim, bu biz gelmeden önce Reuters ekranlarında gördüm, çıktı. Hazine bu çok konuşulan iç borç senetlerinin takas işlemlerini, takas işleminin haziran ayı içinde yapılacağını söyledi. Ve bunun herkese açık olacağını, bütün kağıtları kapsayacağını, ama modelin biraz daha ileride açıklanacağını söyledi. Şimdi bu açıklamalar çerçevesinde bu hadise bugün yaşadıklarımız da artık duruluyor diye bakıyorum. Çözülür gibi görünüyor. Ne diyorsun hocam? Yani haziran ayını ve yılın geri kalan kısmını nasıl görüyorsun?
       
       Deniz Gökçe: Ben Türkiye’nin mayıs, haziran, temmuz sorununu aştığı kanaatine gelecek dış kaynağın büyüklüğü ve zaman planı belli olduğu zaman ikna olmuştum. Yani çok bariz hatalar yapmazsak ki yapmayacağımızı ümit ediyorum. Nitekim Hazine’nin davranışında bir şey de var, bugünkü görünüşte hemen o şey konusunu da gündeme getirdiler. BDDK’dan iyi mesajlar geliyor falan. Ben mayıs, haziran, temmuz sorununu aşacağımızı düşünüyorum. Zaten turizm dönemine de giriyoruz. Orda da iyi bir rahatlama döviz girişi olacak. Zaten döviz sıkıntımız yok, kaynak sıkıntımız var. Döviz de bir kazanç kaynağı. Ve yani burda tekrar gene eski tezimi vereyim, siyasi bir hata yapılmazsa ekonomik program kendi içinde tutarlı olduğu kanaatindeyim. Nedir bu? Türkiye’nin riski bence 2000 programına başladığımız zamanki aynı yerde, siyasi risk benim kanaatim.
       
       Mahfi Eğilmez: Ekleyeceğin bir şey var mı hocam.?
       
       Asaf Savaş Akat: Yani çok kısa söyleyeyim, yain program her şeye rağmen tutarlı olan bir programdır. Bu programın uygulanması gerekiyor. Ama programın sadece reform kısmını ve bütçe kısmını değil para politikası kısmının da uygulanması gerekiyor. Ben bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Para politikasının uygulanması gerekiyor. Programda yazılandan başka bir para politikası uygulanması halinde Deniz’in söylediği bütün olumlu işaretliğe rağmen önümüzdeki dönemde de ek çalkantılar olacaktır. Sonucu değiştirmez. Sonucu değiştirmez. Yani Türkiye bu dış kaynakla ve şuandaki yapısal reform çabasıyla ve bütçe disiplini çabasıyla para politikasındaki yapılan hataları aşar geçer. Ama bütün bunların ekonomiye maliyetleri vardır. Bu çalkantıların maliyetleri vardır. Onun için üç tarafta da, hem yapısalda hem mali disiplinde hem para politikasında programa uyulmasını talep etmek bizim hakkımızdır.
       
       Mahfi Eğilmez: Yani niyet mektubundaki şeyi ne zaman taahhüt ettiysek bunları harfiyen yerine getirerek devam etmemiz lazım ki olumsuz bir beklenti yaratmayalım.
       
       Asaf Savaş Akat: Yani hiç kimse niyet mektubu öyle değil ama ben onu şey yaptım diyecek durumda değildir. Yani bütün kurumların bunu bilmesi lazım. Niyet mektubu ne diyorsa onu iyi uygulamak lazım.
       
       Mahfi Eğilmez: Burda keseceğim, yalnız kesmeden evvel Deniz’e bir dondurdam..
       
       Deniz Gökçe: Efendim geçen programlarımızda bir dondurma sohbetine girmiştik. Algida firması da bize dondurma hediyesi yollamıştı. Geçen programda da biz, yahu diğer dondurmacılar niye göndermiyor demiştik. Efendim Meneksiya Dondurmacıları, Figen Dolanay onların adına bize bir mesaj göndermiş. Ve programın sonunda onların dondurmaları da buraya gelmiş olacak. Benim artık bu kiloları vermek söz konusu değildir. Evde dondurma deposu oldu.
       
       Asaf Savaş Akat: Belki baklavacılar filan da ilgilenir...
       
       Mahfi Eğilmez: Bence bunu burdan keselim, zaten kilo sorununa doğru gidiyoruz. Bu arada dondurmacıların yolladığı dondurmalarla inşallah krizi de dondurmuş bulunuyoruz. Ve böylece daha iyi günlere gideceğiz. Efendim programı burda kapatıyorum. Bizi izlediğiniz için çok teşekkür ediyorum. İyi akşamlar....

 

 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları