Güncelleme: 22:13 TS 26 Haz., 2001
|
|
Ankara
|
Yüksel Yalovanın CNBCye açıklamalarının tam metni
|
|
Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova, piyasaları karıştıran sözlerinden hemen sonra, CNBC-Enin sorularını yanıtladı.
|
|
Özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova, CNBC-Edeki söyleşiye sözlerinin yanlış anlaşılıp anlaşılmadığı konusundaki soruyu yanıtlayarak başladı:
Yüksel Yalova: Şimdi bir Tütün Yasası hazırlıyor muyuz, hazırlıyoruz. Tekelin sorumluluğu bize verilmiş. Ayrıca, özelleştirme yüksek kurulu kararıyla kapsama alınmış. Yedi ay benden önce Tekel Kanunu üzerinde çalışılmış. Ben bir kere metodolojiyi şöyle tesbit ettim. Dedim ki:
Tekel, özelleştirme, hazine bu işin yasal taraflarıdır. Yani, Tütün Kanunu çıkartıyorsanız, mevcut tekel yapısıyla ilgili bir düzenlemeye gidiyorsunuz. Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla da kapsama aldığınıza göre, Özelleştirme İdaresi bu işin bir tarafıdır. Tüm ekonomik programla ilgili görüşmeleri, yasal temsilci sıfatıyla hazinemiz yapıyorsa, bu da asli bir unsurdur. Şimdi neye bakmamız lazım. Eğer bir bakan, bu özelleştirme bakanı olur, tekeli olur, başka bakan olur. Yasa tasarı taslağı hazırlamakla görevlendirilmişse, onun, uymakla yükümlü olduğu usuller olmalıdır. Ve bir metodoloji, bir yöntem bilimi tesbit etmelidir. Böyle bir noktada, bürokratlarınıza talimat verirsiniz. Dersiniz ki, Tütün Kanunu, Tütün ve Alkollü İçkiler Kanunu ile ilgili bir tasarı taslağı hazırlayınız.
Gene devletin alışılmış usulleri çerçevesinde ilgili bakanlıklara yazılma şeklinde bir usul varsa, bakanlıkların görüşleri gelir, sonra kanunlar, kararlar genel müdürlüğümüz nihai şeklini verir, Bakanlar Kuruluna takdim ederseniz.
Bakanlar Kurulu uygun görürse, sunarsınız. Bu şimdi alıştığımız bir husus. Benim bir sıfatım da akademisyen. Hukuk alanında, bunca yılı geçmiş bir insan sıfatıyla, ben, yasaların yapılma sürecinin Türkiyede sağlıklı, olması gerektiği kadar olduğu kanaatinde değilim. Yasaların yapılmasında bir hukuki icra verici kurallara riayet etme yükümlülüğümüz vardır. Bir de eğer, demokratik parlamenter rejim diyorsanız, demokratik olmasını sağlama usulü vardır. Eğer bu ikisini bir arada mevzu edebiliyorsanız, işte o yasanın meşruiyetinden, hem hukukilik ilkesi olacak, hem de toplumun o yasa ile düzenlenen alanında iştigal eden insanları tarafından meşru kabul edilmesi ve bir toplumsal mutabakat neticesinin doğması söz konusu olabilecek.
CNBC-E: Bugüne kadar zaten bunlar birlikte gidiyordu. Bu kadar sorun gözükmüyordu.
Yüksel Yalova: Gene gidecek. Sorun olduğunu kim söyledi. Şimdi, bir kişi ne söylüyorsa, Türkçe ise kullandığınız lisan, Türkçedeki kelime anlamının ne olduğuna bakacağız. Ve Türkçe bilen kaç kişi varsa, o kelimeleri işittiğinde ne anlaması gerekiyorsa, herhalde onu anlayacağız ve ona göre karşı görüşümüzü söyleyeceğiz. Şimdi, acaba şunun kafasından bu mu geçiyor, diye kendi kaygılarınızı kelimelerde olmayan anlamlara yüklemeye çalışırsanız, o zaman ilgi duyduğunuz alanın sıhhat şartıyla ilgili kafanızda soru işaretinin gelmesi lazım.
Bir kez daha söyleyelim. Soğuk kanlı tartışalım o zaman. Söylediğimize bakalım. Bu alanda ne söylenmesi gerekiyordu, ben ne söyledim. Neyin söylenmemesi gerekiyordu, ben niye söylemedim. Şimdi, tütün kanunu dediğimiz vakit, ben hazine bürokrasisini, özelleştirme bürokrasisini ve tekel bürokrasisini göreve getirmişim. Tam 7 saatlik bir toplantı yapmışım, bakanlıkta.
Niye hukukçu kimliğimi de işin içine de dahil ederek. Görmüşüm ki, Özelleştirme Yüksek Kurulunun kararıyla, Sayın Başbakanımızın, Sayın Bahçelinin, Sayın Maliye Bakanımız, Sayın Sanayi Bakanımız, Sayın Ekonomiden Sorumlu Bakanımızın üye olduğu, benim de doğal üyesi bulunduğumuz Özelleştirme Yüksek Kurulunun kararıyla, Tekeli biz özelleştirme kapsamına aldık demekle, hukuki sorunları çözmüş olmuyoruz.
Çünkü, bu devletin halen yürürlükte bulunan 7-8 yasası var, Tekele görev veriyor. Kaçakçılığından ve takibine dair kanundan tutunuz da, tuza ilişkin, değişik alanlarda Tekele yasayla görev vermişiz. Bu yasalar hukuk aleminde, hükmünü icra etmeye devam ettiği müddetçe, hepimizi bağlayan hukuk hükümleridir. Şimdi, biz ÖYK kararıyla kapsama aldık. Ne yapmamız lazım. Hukukçular bilir, kanunlar ihtilafı, kanunlar çatışması deriz. Bu açıdan buna bakmamız gerektiğini söylüyorum.
CNBC-E: İtirazınız, çok anlaşılır, mantıklı bir itiraz. Telekomda da örneği yaşandı. Peki, siz, bunu hazineyle ve diğer ekiple konuştunuz da, kabul edilmedi mi?
Yüksel Yalova: Hayır, öyle bir şey yok. Her bir sonuçta, ister Hazine bürokratı olur, ister özelleştirme, ister bir başka kuruluşun bürokratı olur. Ortada 8 kanunla Tekele verilmiş görev varken, siz bu kanunun değişikliği yoluna gitmeden, bu kanunları yok sayabilir misiniz? Sayamazsanız. Dolayısıyla hepimizi bağlayan bir şey. Bunda zaten başından beri mutabakatız. Tüm bu kanunlar ihtilafı sorunlarını birlikte çözüp, yeniden bir iptal talebine olmaması konusunda mutabakatımız var. Şimdi sabahki açıklamamda, Sayın Dervişle aramızda görüş ayrılığı yok, olması da mümkün değil, cümlesine niçin itibar edilmiyor. Bu ne anlama gelir.
Sayın Derviş, kim? Ekonomiden Sorumlu Bakan. Ben, Özelleştirmeden Sorumlu Bakan. İki devlet bakanı. Diyorum ki, sayın Dervişle aramızda görüş ayrılığı yok. Olması da mümkün değil. Şimdi bu cümleye itibar etmeyeceksiniz, kamuoyuna benim bilgi verme görevim var.
Neden Bu Tütün Kanunu uzadı diye gazeteler yazıyorsa, benim açıklama yapmam lazım. Ben kamuoyunu Anayasanın bana verdiği görev çerçevesinde bilgilendirmek üzere bunu söyledim. Bunu Ziraat Odalarından söyledim. Neresi, Ziraat odaları? Kaç milyon çiftçi ailesinin Türkiyedeki demokratik bir kitle örgütüdür.
Böyle bir noktada, bakın biz bir üslup geliştirdik. Üç grup, Tekel, Hazine, Özelleştirme olarak görüştüğümüz vakit, ola ki, yasanın demokratik yapılması gibi bir şeyi yeterince yerine getirememiş olabiliriz. Ne yapalım. O zaman başka bir şey yapalım. Türkiyede sigara üreten yabancı sermaye var.
CNBC-E: Bu detaylara girmeden bir şey soracağım. 22 Mayıs tarihinde Hazineden size bir yazı geldiğini biliyoruz ve tasarıyla ilişki şu, şu değişiklikler yapıldı, diye Hazinenin talepleri var. Şimdi, o yazıda mı size rahatsız eden bir şey var. Yoksa o yazı üslubunda mı? Çünkü daha önce MHPli bakanlarla Sayın Dervişi anlaşmazlığa düşüldüğünde, şunu görüyorduk ki, Hazine bürokratları kendilerini siyasi otoritenin yerine koymaya kalkıyorlar. Tavırları yanlış. Bizi, bu başta rahatsız ediyor, diyorlardı. Sizde de böyle bir rahatsızlık var mı?
Yüksel Yalova: Bana karşı öyle bir şey olmaz, olmadı. Olacağını da düşünmem. Çünkü, söylüyorum, yedi saat bir İç Kurulun bürokratlarına başkanlık edip, görüşmüşüm. Bu bitmiş mi, hayır. Bakmışız ki, Tekel, Özelleştirme ve Hazine bürokratlarıyla birlikte çalışmamızda bazı hususların başka kurumlar tarafından da değerlendirilmesi daha doğru olur demişiz. Ne yapmışız sonra? Bakkallar Federasyonu temsilcisi, Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfedereasyonu. Biz kendi bildiğimiz hususları herkesin bildiğinizi zannediyoruz belki, bir hata yapabiliriz. 600 bine yakın tütün üreticisi. 38 bin Tekel çalışanı var.
Bugün acaba Tekel kanunu nasıl çıkacak, birden işimize son mu verecekler? Yoksa, bizimle ilgili bu hükümet ne gibi bir düzenleme yapıyor diye, merak içinde, doğal olarak, haklı olarak bekleyen bir kitle. 175 bin dağıtıcımız var. Türkiyede, 600 bine yakın bakkal olduğunu düşünürseniz, herkesin de iyi kötü, asgarisinden 250 bininin, iyi kötü tekelle, ama şu sigaranın satılması, ama bu içkinin satılması şeklinde bir ilişkisi var.
Şimdi 600 bin tütün üreticisini biz, 600 bin olarak sayarsak hata yaparız. Matematiğe uygundur ama hayata uygun değildir. Niye? Eşiğiydi, çoluğuydu çocuğuydu derseniz, 2 milyona yakın insanı asgariden ilgilendirir. Ha, biz onların temsilcilerini de davet etmişiz. Başka bir şey daha yapmışız. Türkiyede sigara üreten yabancı sermaye var.
Yanısıra, Türkiyede sigara üretimi yapmak isteyen yabancı sermaye var. Şimdi, Türkiyede mevcut mevzuata uyarak, tütünle ilgili, ticari faaliyette bulunan kurumlar doğal olarak daha sonra gelecek başka yabancı sermaye temsilcileriyle kendi aralarında bir fark yaratılmaması talebini öne sürüyorlar. Bence doğaldır, meşrudur. Yabancı sermaye üreticileri, diyorlar ki, biz Türkiyede yatırım yapacağız.
Ama bizim yatırım yapmamız şu taleplerimiz var, diyor. Biz daha demokratik bir adım atmışız, demişiz ki, ayrı ayrı, kapalı kapılar ardında görüşme usulü bize uymaz, doğru da değildir. Peki ne yapalım, tümünü çağıralım. Adeta açık oturum yapar, gibi, tümünü davet etmişiz. Meselenin bir başka boyutu var. Tütün İhracatçıları Birliği. Onlara uğramışız, geçen hafta, söyleyin bakalım, siz ürün olarak bu yasada neyi öngörüyorsunuz?
Orada da itiraf ettim, açıkça takdirlerimi belirttim. Normalde ihracatçı kesimin sadece kendi menfaatini düşünmesi doğal olarak, ama onlar, hayır, biz sadece ihracat işine bakamayız, dediler, çünkü Türkiyede bizim varoluş sebebimiz tütün üreticisinin sağlıklı bir yapı içerisinde olmasıdır. Dolayısıyla Türkiyenin, tütüne ayrı bir gözle bakması lazım, dediler. Takdir ettiğimiz nokta bu. Şimdi biz bütün kesimleri biraraya getireceğiz, tabi ki, hazine bize diyecek ki, benim IMFle şu mutabakatlar çerçevesinde, ana görüş olarak şöyle taahüdüm var.
Biz, birbirinden farklı menfaatlerin oluştuğu bir yerde, her bir talep sahibinin, talebini yerine getirmekle de yükümlü değiliz. Bu zaten mümkün olan bir şey de değildir. Türkiyede 600 bin tütün üreticisi var. Bir kota sistemi getirmişiz. Refahyol döneminde bu kota sistemi değiştirilmiş. Şimdi normale çekmeye başlamışız. Bizim, devlet olarak eğer anayasamızda yazıldığı gibi hukuk devleti olduğumuz doğruysa, sosyal devlet olduğumuz doğruysa, bizim yeni bir ekonomik program çerçevesinde tütüne ayırdığımız yer ne olursa olsun, bizim devleti yöneten bir hükümet olarak ey, tütün üreticileri, bak, şu kadar insansın. Bu kadar tütün üretiyorsun. Kota koymama rağmen sonuçta ben fazlasını alıp yakıyorum dememiz lazım.
CNBC-E: İstanbulda sürekli sorular geliyor. Birincisi, hakikaten yasa şu haliyle büyük şirketleri savunduğu için mi siz buna karşısınız? Eğer böyle idiyse neden daha dar kapsamlı bir uzlaşma arayışına girmediniz ve bugünkü açıklamanızda, üzerinde çalışmamız gereken noktalar var, uzlaşma arayışımız devam ediyor, gibi cümle kullanmadınız da, üzerinde çatlak tabirini tercih ettiniz. Son soru, hangi yasalarla çakışıyor şu anki yasa ve ne kadar zamanda çözeriz?
Yüksel Yalova: Benim çatlak tabirimi, o zaman bana bir kanıtlamanızı isterim. Şimdi, Hazineyle görüş ayrılığı var, şeklinde benim televizyon ekranında konuşma öncesi gördüm. Hazineyle görüş ayrılığı var, kelimesi nerede ben onu söyleyeyim.
Şimdi, Sayın Dervişle görüş ayrılığımız yok olması da mümkün değil, sözü, Sayın Derviş Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı değil de, ne bilemeyim, MTAdan sorumlu devlet bakanı mı ki, onunla görüş ayrılığımız yok, diyeceğiz de, hazineyle görüş ayrılığımız var...
Söylediğimiz toplumun daha bir yararına olabilecek şekilde... Bakın, ben geçen hafta, Dünya Bankası Direktörü Chibberla, tam iki saat görüştüm. Ben özelleştirme bakanı olarak, yabancı sermaye gelsin, özelleştirmelere katılsın, Londrada, New Yorkta kaç tane uluslararası yatırımcılara Türkiyenin ekonomik programını anlatan kişiyim. Türkiyede özelleştirmenin sadece yerli sermayeyle gerçekleşemeyeceğini, dolayısıyla ne kadar yabancı sermaye gelirse, özelleştirme işinin o kadar başarılı olabileceğini kişiyim. Chibberle iki saatlik görüştüğümüzde, mutabık kaldığımız hususlar var.
CNBC-E: Hazineyle bir görüş ayrılığı yok, anladığım kadarıyla sözlerinizden. Ya da Sayın Dervişle yok diyelim. Ajay Chibberle yok. Kiminle görüş ayrılığı var?
Yüksel Yalova: Benim özelleştirmedeki bürokratımla, tütün kanunu hazırlarken, görüş ayrılığına düşmem, olamaz mı? İmkansız mı?
CNBC-E: Sayın Dervişle yok da, Hazine bürokratlarıyla mı?
Yüksel Yalova: Hayır, hazine bürokratı filan değil. Siyasi temsilci olarak benim hazine bürokratıyla görüş ayrılığım var demem mümkün olabilir mi? Her bir noktada, her birimizin farklılıkları olabilir. Benim Tekel bürokratımla, Tekelin özelleştirilmesi konusunda aynı şekilde düşünmem mümkün mü? Ama bir şey var, biz IMFe bir niyet mektubu vermiş miyiz? Söylediğim şu: Mayısın sonu diyorsunuz, bugün ayın kaçı, 31i.
Biz Mayısın sonunda, bugün itibariyle, Tütün Kanununu verdik demek meseleyi çözecek mi? Bende şimdi hazır hepsi. |
|