|
Türkiyede tarıma verilen destek dört ana yöntemle gerçekleştirilmektedir. Bunlar, üretim fiyat desteği, yüksek gümrük vergileri, kredi sübvansiyonları ve gübre sübvansiyonudur. Türkiye 1932 yılından bu yana tarımsal ürün fiyat desteği vermektedir. Desteklenen ürün sayısı zaman içerisinde sürekli değişmiştir. Bu ürünlere verilen fiyatlar ise dünya ortalamasının çok üzerinde gerçekleşmiştir. Desteklenen ürün sayısının yıldan yıla değişmesi siyasi yapılanma ile tarım politikası arasındaki ciddi ilişkiyi de açıklamaktadır. Bu alımların finansmanında Ziraat Bankasının payı yüksek olmuştur. Ziraat bankası bu kaynağı piyasadan borçlanarak elde etmiş, ödediği ana para ve faizi bugün Hazinenin ödediği görev zararı olarak yazmıştır. Tarıma verilen desteğin diğer önemli bir yöntemi düşük faizli kredilerdir. Bu kredileri sağlayan Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası olmuştur. Tarım kredi koperatiflerinin finansmanı büyük oranda Ziraat Bankası tarafından karşılanmıştır. Kredi sübvansiyonları da görev zararlarının önemli bir kaynağıdır. İşin kötüsü, denetimden uzak kredi kullanımı sonucu bu kredilerin en az üçte birinin tarım dışı kesimlere gitmiş olmasıdır. GÜBRE SÜBVANSİYONUNUN MALİYETİ Tarıma verilen diğer bir destek gübre sübvansiyonudur. 1960lı yıllarda çiftçileri bilinçlendirmek ve üretkenliği arttırmak amacıyla gübre kullanımının desteklenmesi gerekiyordu. Fakat günümüzde gübre sübvansiyonunun fazla bir rasyonolitesi kalmamıştır. Çiftçiler gübre kullanımının faydası konusunda yeterince bilinçlidir. Gübre sübvansiyonu artmasına rağmen gübre tüketim seviyesi fazla değişmemektedir. Gübre sübvansiyonunun 1990larda yıllık ortalama 500 milyon dolar maliyeti olmuştur. Üstelik bu desteğin yüzde 40a yakın bölümü çiftçilerin yüzde 5ine ulaşmaktadır. Tarıma verilen diğer bir destek yüksek gümrük vergileri oranları ile sağlanmıştır. Avrupa birliği ile olan gümrük birliğimiz tarımı içermediği için ithal tarımsal ürünlere yüksek vergiler uygulanabilmiştir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde gıda harcamalarının toplam tüketim içerisindeki payı yüksektir. Dolayısıyla, korumacılık yoluyla tarıma sağlanan destek aslında düşük ve orta gelirli hanehalklarına uygulanan bir vergi niteliğindedir. MİLLİ GELİRE ORANI YÜZDE 8.5 Sonuç olarak, Türkiyenin tarıma sağladığı toplam desteğin miktarı 1990lı yılların sonunda GSMHnin yüzde 8.5ine ulaşmıştır. Bu oran, Avrupa Birliğinde yüzde 2nin biraz altındadır. Böylesine yüksek desteğe karşın 1990lı yıllrda tarımsal üretim yıllık ortalama yüzde 1.5 düzeyinde artış göstermiştir. Aynı dönemde Türkiyenin ekonomik büyümesi ortalama yüzde 4 seviyesinde gerçekleşmiştir. Türkiyede toplam nüfusun yüzde 13-14 kadar bölümü tarımda istihdam edilmektedir. Bu oran Avrupa Birliğinde yüzde 3 kadardır. Bir başka ifade ile Avrupada 9-10 milyon kişi 300 milyon kişiye fazlasıyla yeterli tarımsal bir katma değer yaratırken, Türkiyede aynı sayıda nüfüs 65 milyon nüfüs için gittikçe yetersiz bir katma değer yaratmaktadır. Bu verilerin, Türkiyedeki tarımsal yapının etkinsizliğini, destek sisteminin yanlışlığını ve neden acil bir tarım reformuna ihtiyaç olduğunu yeterince ortaya koyduğunu sanıyoruz. Nasıl bir reform olması gerektiğini önümüzdeki hafta tartışacağız. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||