Home page
Haber Menüsü


 
Takas kavgası başladı
 
Devlet ve bankalar kağıt takası konusunda pazarlık masasına oturuyor. Piyasaların ve ülkenin geleceği açısından son derece kritik olan bu konu gelecek günlerde siyasal tepkilere de neden olabilir. İşte kağıt takasının iç yüzü ve bilmek istedikleriniz.
 
Oğuz Karamuk
 
25 Mayıs—  IMF anlaşmasının estirdiği bahar rüzgarları kısa sürdü. Hızlı düşen faizdeki getiri beklenen enflasyonla karşılaştırıldığında eksiye dönünce piyasalarda tedirginlik başladı. Bunun üzerine bir de bankaların istedikleri kağıt takası konusunda yapılan farklı açıklamalar (Örneğin Kemal Derviş’in “Takas çok da şart değil” şeklindeki konuşması) gelince gerilim iyice arttı.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Piyasalardaki yumuşamanın sağlanması için bankaların ellerindeki TL cinsi tahvilleri 2-5 yıl vadeli dövizli kağıtlarla değiştirmesi öncelikli koşul olarak gözüküyor.
       
NEDİR BU SWAP?
       Türk ekonomisi son günlerde “swap” da denilen Hazine bonolarının takası konusuyla yatıp kalkıyor. Bankacılarla Ankara’nın ekonomi kurmayları bugün İstanbul’da toplanarak bu konuyu masaya yatıracak.
       Öncelikle bilmeyenler için kağıt takası konusunun ne olduğunu anlamak gerekli. Bankacılık sistemi ülkede yaşanan son iki krizden önemli ölçüde hasar aldı. Bu hasarı yaratan başlıca etken ise Hazine kağıtları oldu. Bankalar topladıkları paraları müşterilere satıp, aradaki farktan para kazanıyor.
       Türkiye’de son 10 yıldır bankaların en önemli müşteresi ise devlet. Devlet bu borcu Hazine’nin ihraç ettiği tahvil ve bonolarla alıyor. Bonolar ya vadesine kadar tutulup faizi alınıyor, ya da ikincil piyasada el değiştirerek alıcı ve satıcının istediği zaman elindeki tahvilleri paraya çevrilmesi sağlanıyor.
       Peki artık bir gerilime dönüşen bu konu nasıl ortaya çıktı?
       Geçen yıl uygulanan ekonomik program nedeniyle enflasyonun hızla düşeceğine inanan bankalar ellerinedik paraları devlet kağıtlarına yatırdılar. Piyasalarda gelecek satın alındığı için faizler de hedef enflasyona göre hesaplandı ve Hazine bütün yılın ortalamasında yüzde 36 gibi düşük bir faizle borçlandı. Ardından kriz çıktı, bu kağıtların değeri döviz ve enflasyon karşısında önemli ölçüde düştü.
       Bunun sonucunda da bankalar döviz olarak toplayıp, ardından TL’ye çevirerek Hazine kağıdı aldıkları borçları ödemede sorun yaşamaya başladı. Çünkü bankalar bu kağıtları sattıkları ya da Hazine’den itfa ettikleri taktirde bozdurdukları kadar döviz alacak paraları kalmadı. Kısacası zarar ettiler. Zararlar bu kurumların özsermayelerini eritti
       
TAKAS DEĞİL, SERMAYELENDİRME
       Bankaların istediği takas konusunda bir konuya açıklık getirmek gerekiyor. Yapılacak takasın birincil amacını sermayelendirme olarak görmek gerekiyor. Bu sermayelendirmenin de bankaların kötü aktiflerinin devlet tarafından satın alınması yoluyla yapılması isteniyor. Sonuçta bankalar ellerindeki eski kağıtları Hazine’ye verecekler. Karşılığında dövizli kağıtlar alacaklar. Ancak kağıtları verip yenilerini alırken arada şu farklar olacak:
       Bankalar, bu işlemin karşılığında kar etmek istiyor. Buna neden olarak da geçen yıl çok zarar etmelerini ve özsermayelerinin erimesini gösteriyorlar. Temeldeki amaç sisteme yeni sermaye sokabilmek.
       Bunu yapmak için birkaç yol var.
* Değişimde kuru daha düşük tutmak. Yani bankalara ellerindeki TL cinsi kağıtları devlete satıp, dövizli kağıtları alırken piyasa kurundan daha düşük bir dolar fiyatı sağlanarak aradaki farkı kar olarak bilançolarında gösterebilmelerini sağlamak (Bu yöntem toplumun tepkisi çekebileceği için kabul görmedi).
* Diğeri değiştirilmek istenen eski kağıtların daha yüksek fiyattan devlet tarafından satın alınması. Böylece aradaki farkın kar olarak bankalara gitmesi.
* Başka bir yöntem de ilk iki değişkeni sabit tutup dolar bazındaki yeni kağıtların faizini yükselterek bankalara kar ettirmek. Ya da hepsinin uygulanacağı daha karmaşık bir formülle hesaplama yapmak. Ama sonuçta bu bankaların devletten sermaye isteğini değiştirmeyecek.
       Dövizli kağıtların bir başka etkisi de bankaların döviz varlıklarını güçlendirerek önümüzdeki dönemde dalgalı kur nedeniyle oluşabilecek zararlardan kendilerini korumak olacak.
       
TAKAS YOKSA BORÇ DA YOK
       Takas konusu masum gibi gözükse de işin arkasında devlet ve bankalar arasında önemli bir çekişme yaşandığı da gerçek. Bankalar Birliği’nin geçtiğimiz aylarda yayınladığı bir bildiride “Geçen ekonomik programa inandık ve istediğiniz faizden borç verdik.
       Bunun karşılığında kriz çıkardınız ve bizi zor duruma soktunuz. Şimdi yeniden borç verebilmemiz için paraya ihtiyacımız var. Bu işlem yapılmazsa borç veremeyiz” demeye getirdiğini unutmamak gerekli. Bu yumuşak yollu bir ultimatom olarak da değerlendirilebilir.
       Devlet eğer mevcut borçlanma sistemini devam ettirmek istiyorsa bankalarla anlaşma yapmak zorunda. Borçların vadesinin yaklaşması ve yeni borç ihtiyacı da olayın ciddiyetini artırıyor.
       Ayrıca bankalar bu sayede devletin son günlerde iyice kısalan borçlanma vadesini uzatabileceğini söylüyor.
       
KAR AKTARIMI % 15
       Devletin bankalara bu yolla ne kadar kaynak aktaracağı konusunda ise net bir açıklama yok. 4-5 milyar Bankalar Birliği’nin tuttuğu Lazard isimli danışman çalışma yapıyor. Ancak edindiğimiz bilgiler yüzde 15’lik bir kar isteğinin ağır bastığı yönünde.
       Bu işlem söz konusu şartlarla gerçekleşirse bankalar 5 milyar dolarlık kağıt değişimiyle devletten 750 milyon dolarlık yardım alacak. Yine de son sözü Hazine söyleyecek. Bakalım Hazine ne diyor?
       
HAZİNE’NİN GÖRÜŞÜ NE?
       Konuyla ilgili yapılan farklı açıklamalar ve edindiğimiz bilgiler Hazine’nin bu kağıt takasna çok sıcak bakmadığı yönünde. Yine de borçlanmanın sürdürülebilmesi için devlet bu şekilde bir değişimi kabul etmeye razı olacak gibi gözüküyor.
       Fakat Hazine’yi düşündüren birkaç konu var. Bunların başlıcası takas sırasında verilecek kağıtların dövize endeksli olması. Bu durumun kağıtların ödemeleri sırasında yeniden dövizli kağıt istemelerine yol açacağı ve uzun vadede iç borç stokunu dövize çevirmeye neden olacağı düşünülüyor.
       Böylece Hazine’nin iç borç stok yönetimi daha zorlaşacak. Çünkü döviz dengesi açık veren bir ülkede iç borçları dolara çevirmek uzun vadede çok olumsuz sonuçlara yol açabilir.
       Ayrıca borçlanma sayesinde bankaların yıllardır düşük riskle para kazandıklarını düşünen ekonomi yönetiminde krizden kaynaklanan zararların bankacılık tarafından üstlenilmesine yönelik bir istek de var.
       Elini taşın altına sokan piyasanın taş düştüğü zaman ortaya çıkan acıdan kaçınmaması yönünde bir yaklaşım da seziliyor.
       Bunun için ortalık iyice gerildi. Faiz, döviz ve borsa işin sonucunu bekliyor.
       
YURTDIŞI ÖRNEKLERİ
       

       Yazıyı bitirmeden önce bu şekildeki bir kötü aktif satın almasının dünyada pek çok örneğinin olduğunu belirtmekte yarar var. Bu işlemin türü ise kötü aktiflerin hangi alanlarda yoğunlaştığına bağlı. Örneğin Kore ve Meksika’da bankaların kötü kredileri geri alınmış. Buna karşın son olarak Arjantin’de 20 milyar dolar büyüklüğünde borçlanma kağıtlarının takası yapıldı.
       Söz konusu ülkelerin devletlerinin bu aktif yapılandırmasını bankalar daha zor duruma düşmesin diye yaptığı unutulmamalı. Çünkü bankalar batarsa yükü yine devlete çıkıyor.
       Yine de TL cinsi kağıtlar yerine dövizli tahvillerin verilmesi konusunu iki kere düşünmekte yarar var. Çünkü uzun vadede bu dövizli kağıtlar başımıza daha büyük bela açabilir.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları