|
|
Yılın ilk üç ayında yüzde 8 ile 10 arası gerilediği tahmin edilen Türk ekonomisi, yılın ikinci üç aylık döneminde en iyimser tahminle yüzde 10un üzerinde gerileyecek gözüküyor. Nitekim, TÜSİADın üç ayda bir yayımlanan ekonomik değerlendirme raporu Konjonktürün 27. sayısında yer alan verilere göre, TÜSİAD yılın tamamında negatif büyüme bekliyor. İkinci çeyrekte yüzde 10.3 ve yıl ortalaması olarak yüzde 5.8lik bir daralma tahmin ediliyor. Bu durumda, yılsonunda hedeflenen yüzde 3lük gerilemenin gerçekleşmesi için Türkiyenin yılın en azından ikinci yarısında pozitif büyüme yakalaması gerekecek. Bu da, ancak eylül ayından itibaren mümkün gözüküyor. Peki, ekonomide yaraların bu derece derin olduğu bir ortamda, yılın ikinci yarısında pozitif büyüme nasıl sağlanacak? Ekonominin farklı kesimlerinin ortak görüşü, bunun ancak üretim ve ihracat ile mümkün olabileceği noktasında yoğunlaşıyor. Ancak, yaşanan iki kriz nedeniyle işletme sermayeleri dahi darbe almış olan sanayi ve ticaret kuruluşları üretim ve ihracata nasıl yönelecekler? GELİŞME BANKACILIKLA MÜMKÜN Bu gelişmeyi mümkün kılabilecek tek kaynak, bankacılık sektörü olarak gözüküyor. Ancak, bankacılık sektörünün derdi o kadar büyük ki, sektörün böyle bir dönemde reel kesime uygun koşul ve miktarda kaynak aktarabilecek hali olduğunu söylemek zor. Ancak, işletmeler uygun kredi bulup harekete geçemezler ise, yıl sonunda büyüme hızındaki gerilemenin yüzde 3 ile sınırlı kalması zor gözüküyor. Peki, bankacılık sektörünün reel kesime kredi verecek hale gelmesi ve bu kredinin ise uygun faiz seviyesi ile gerçekleşmesi neye bağlı? Her şeyden önce, BDDKnın 15 Mayısta açıklamış olduğu Bankacılık Sektörü ile ilgili eylem planı gelişmeleri belirleyen süreçlerden birisini teşkil ediyor. Bu Eylem Planında iki aşama söz konusu; Kamu bankaları ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamındaki bankaların akibeti ve mevcut özel sektör bankalar için yapılacaklar. Kamu bankaları ve Fondaki bankaların günlük nakit ihtiyaçları için bir gecelik borçlanmaya yüklenmeleri, gecelik faizlerin yükselmesine ve Hazine kağıtlarının ikinci eldeki piyasa faizlerinin artmasına neden oluşturuyor. Bu nedenle, Hazine 44 katrilyon liralık borçlanma kağıdı vererek, bu bankaların durumunu iyileştirdi. Merkez Bankası ise bu bankalara verilen kağıtları alarak bu bankaların TL açısından rahatlamasını sağlıyor. Emlak Bankasının tasfiye edilmesi, kalan iki bankanın şube ve eleman sayısının azaltılması, Fondaki bankaların satılmayanlarının derhal tasfiye edilmesi ile, bu bankaların yarattığı sıkıntılar bertaraf edilecek. Ardından, mevcut özel sektör bankaların patronlarından alınmış olan taahütname mektupları çerçevesinde, söz verilmiş olan unsurların yerine getirilip getirilmediğine bakılacak ve BDDK ilgili özel bankaların büyük sermayedarları söz verdiklerini yerine getiremiyorsa, bu bankaların birleştirilmesi, yabancı bankalara ve/veya başka gruplara satılması için düğmeye basacak. Bu noktada, Haziran ayı sonuna kadar tüm bankalar ile ilgili işlemler ve süreçler tamamlanmış olacak. BDDKnın bu operasyonu ne kadar başarılı olursa, geri ödemeleri gelmiş olan sendikasyon kredilerinin Türk bankaları tarafından tazelenmesi o derece mümkün olabilecek. Nisan ayındaki 400 milyon dolarlık sendikasyon kredisini 350 milyon dolarlık yeni bir sendikasyon ile tazelemeyi başaran Garanti Bankasından sonra, gözler diğer büyük bankalarda. BDDKnın operasyonu tamamlanmadan uluslararası finans piyasalarında yabancı bankalar Türk bankalarına sendikasyon kredisi vermek için daha dikkatli davranabilir. BANKA OPERASYONU BİTERSE Eğer, Temmuz ayı sonuna kadar kamu bankaları ve Fon bankaları operasyonu başarıyla tamamlanır; mevcut özel sektör bankalar taahütlerini yerine getirir ve/veya kendilerine yeni ortak, yabancı bir banka ile birleşme olanağı yakalarlar ise, bu durumda, her iki büyük krizden büyük darbe almış olan bankacılık sektörü ayağa kalkmaya başlayacak. Bu noktada, Japon ve ABD Eximbanklarından temin edilmesi beklenen ve ihracatçı kesimine aktarılabilecek yeni bir 1 milyar dolarlık kaynağı Türk Eximbank mevcut bankalar aracılığı ile ihracatçının kullanımına sunabilir ile, ağustos ayından itibaren ihracatçı kesimi için önemli bir kaynak harekete geçirilmiş olacak. KREDİLER EYLÜLDEN SONRA VERİLEBİLİR Bu noktada, bankalar da aktiflerini düzeltip, krizler nedeniyle bankacılık sektöründen yastık altına kaçmış olan tasarrufları Ağustos ayından itibaren, hem TL, hem de vadeli olarak geri çekmeye başlarlar ise, pasif kalitesinin düzelmesine bağlı olarak, bankacılık sektörü uygun koşullarda yeniden reel kesime kredi vermeye Eylül ayından itibaren başlayabilir gözüküyor. Bu durumda, yüzde 65-75 aralığında bir faiz ile reel sektörün kredi kullanabilir hale gelmesi, uçurumun kenarından dönen bir ekonomide umutları arttıracaktır. Ancak, buraya kadar çizilmiş olan tablo, bankacılık sektöründen uygun koşullarda kredi kullanmayı bekleyen reel kesimin önce bankacılık sektörünün düzelmesini beklemesi gerektiğini ve BDDKnın operasyonunun başarıyla tamamlanması için duacı olması gerektiğini gösteriyor. Aksi taktirde, sonbahar yeni sıkıntıların habercisi olabilir. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||