|
Magazin muhabirlerine attığı meydan dayağı; eşcinsel (ya da biseksüel) olduğuna dair iddialar; geçenlerde -Nouma ile de ilgilendiğini söyleyen- bir psikyatrın ona ırkçı ve ruh hastası teşhisi koyması; gayet stil kıyafetleri vb. İşte birkaç satır içinde bile, üzerine epey geyik yapılabilecek bir portre oluşuveriyor. Bu ise Türkiyeye futbolcu olarak gelmiş; üstelik üç büyüklerden birinde forma giyen bir yabancının başına gelebilecek en büyük felaket olsa gerek! Hele bir de giydiği formanın renkleri siyah beyazsa! Önce Noumanın futbol kariyerine hızlı bir göz atalım. Fransa liglerinde ufak tefek takımlarda top koşturduktan sonra Paris St. Germain takımına transfer olan Nouma, o dönemde yedek kulübesinin müdavimlerindendir. Tabii PSGnin en parlak döneminden sözettiğimiz unutulmamalı. Noumanın ikinci önemli durağı, yıldızının parladığı Strazbourg. Strazbourgun lig kupasını kazanmasında önemli payı olan futbolculardan biri Nouma. Ardından Lentze gider ve bu mütevazı Fransız takımının UEFA kupasında yarı finale çıkmasında yine Noumanın önemli rolü vardır. Sonrası hepimizin malumu, bir muamma olarak gelip kısa sürede taraftarın gönlüne taht kurduğu Beşiktaş JK. NOUMADAN EKMEK YEMEK Kariyerine bakıldığında Noumanın Türkiyeye çok büyük bir futbol yıldızı olarak geldiğini söylemek mümkün değil. Hele ki, Hagiyle, Jardelle, hatta Anderssonla kıyaslandığında... (Sözgelimi Jardelin Galatasaraya transferi gündeme geldiğinde, Avrupa futbolu konusunda Türkiyedeki en önemli uzmanlardan biri -belki de birincisi- olan Murat Kosova, İnanamıyorum, Jardel Galatasaraya geliyor! Olabilir mi böyle birşey? demişti.) Dolayısıyla Nouma, daha ilk günden spotların üzerine çevrileceği bir yıldız değildi. Ta ki, magazin muhabirlerini dövdüğü güne kadar... İşte o zaman futbol basını anladı ki, Pascal Noumadan büyük ekmek yiyebilirler. Üstelik sırtındaki forma Beşiktaş forması... Yani neredeyse hiçbir dönem birinci manşet olacak kadar parlak yıldızları olmamış bir takım, hem de Galatasaray ya da Fenerbahçeli bir futbolcuyla uğraşmanın riskleri yok! (Herkes bilir; Türkiyede spor basını bu iki güzide kulübün taraftarı olan şahıslarca yönetilir.) Ve tabii başladılar uğraşmaya... Noumayla basının, televizyonların, futbol yorumcularının uğraşmasının sahaya yansıyan bir boyutu var. Asıl önemli nokta da bu galiba... Çünkü, hakkında agresif, dengesiz vb. yargılar verilen bir futbolcunun işi sahada da zorlaşıyor. Rakip takımların kimi gözükara oyuncularının asli işi adı çıkmış futbolcuyu tahrik etmek, çileden çıkarmak ve mümkünse oyundan attırmak oluyor. Hakemlerimiz de sağolsunlar, bu tür durumlarda ne kadar otoriter olduklarını gösterme hevesinde olduklarından Noumanın fazla bir şansı kalmıyor. (Söz açılmışken; otoriter Türk hakeminin cesaretinin sınırı Hagidir. Bu yüzden Türk sahalarında sürdüğü saltanatı Avrupada sürdüremiyor hazret!) Noumanın başının derde girdiği pozisyonları izler dururuz ekranlarda... Ama bu pozisyonların öncesini hiç bilmeyiz; nedir bu adamı öfkelendiren, adeta delirten şey... Ne oldu da hem kendini hem takımını yakıyor? Ama maçı başından sonuna kadar tribünden izleyen için gerçek, hiç de ekranda görünenden ibaret değildir. İşin bu yanı, Beşiktaş taraftarının Noumaya verdiği desteğin, tuhaf bir biçimde hala sürmesinin önemli nedenlerinden biri olsa gerek. Şöyle ki... DİSKO HİKAYESİ Son haftalarda birbiri ardısıra gelen başarısız sonuçlardan sonra Beşiktaş, bir ara Fulya tesislerinde çalışamaz oldu, Rivaya taşındı. Futbolcuların yanısıra ilk kez yönetim ve Scala da taraftarın bu tepkisinden nasibini aldı... Tek istisna Noumaydı... O, spor basınının gayet canını sıkacak biçimde hala sevgi gösterilerine mazhar oluyordu; sözümona takımını yaktığı halde... Az önce de dediğimiz gibi, taraftar maçı tribünden izliyor ve Noumanın maruz kaldığı muameleye sürekli tanıklık ediyor. Bu durumda Noumaya sahip çıkmasının gerisinde haksızlığa uğrayana sahip çıkma tavrı var. İkincisi, Nouma taraftarın hissiyatına en fazla tercüman olan futbolcu... Nouma sinirlendiğinde, o esnada zaten taraftar da sinirlenmiş oluyor. Dolayısıyla Noumanın fevri hareketleri taraftarın da aslında bizzat yapmak istediği şeyin kendisi. Yani Nouma, zaman zaman taraftar gibi davranıyor. Sadece agresif tavrına değil, maç boyunca sergilediği hırsa, takımı ateşleme çabasına bakıldığında insan bazen bu adamın Fransada değil de Beşiktaşta Köyiçinde doğduğuna inanıyor. Nouma olayının bir başka yönü, özel hayat meselesi... Hani şu disko hikayeleri... Nouma gece hayatını seviyor. Ama gece hayatının bir futbolcu üzerinde yarattığı tahribatın izine Noumada rastlamak mümkün değil. Adam, belli ki işi biliyor. Bu noktada tekrar taraftara dönersek; taraftar futbolcuların gece hayatına takılmalarından haz etmez... Çünkü yıllardır o kadar çok kötü örnek yaşandı ki bizim ülkemizde... Alkol, kumar, kadın, at yarışı vb. eğilimleri biraz öne çıkan futbolcuların saha içindeki performansının bir hafta içinde gözle görülür biçimde düştüğüne o kadar çok tanık olundu ki... Şimdi burda isimlerini sıralamaya gerek yok; konuyla asgari ölçüde ilgili herkes zaten biliyor... Noumanın durumu, taraftarın (yani Beşiktaş taraftarı) hissiyatına dair bir başka gerçeğe işaret ediyor. Taraftar, aslında futbolcuların gece hayatına karşı değil; onun karşı çıktığı şey, bu nedenle sahada ayaklarının birbirine dolanması... Yoksa, diskoya giden, yeri gelince iki kadeh parlatan ama sahada da formasının hakkını veren futbolcuya kim ne diyebilir ki? Hatta, böyle bir futbolcunun keşiş hayatı sürdürenden daha renkli ve ilginç olduğu besbelli... Haliyle, tribünde Esrarı da çekeriz / Şarabı da içeriz / Bize Beşiktaş derler / Biz adamı ..... diyen taraftarın, golleri sıraladıkça Noumaya Pascal bizi de diskoya götür! tezahüratı yapmasından normal birşey yok. Yani, Nouma özel hayatında da taraftar gibi... Futbol bir gösteri, bir eğlence... Nouma taraftarı nasıl eğlendireceğini biliyor... Dahası taraftarla birlikte eğleniyor. İyi niyet sahibi futbol yazarlarının sıkca sorduğu ama profesyonellik ne olacak?.. ya takıma verdiği zarar?.. gibi sorular fazla serinkanlı ve rasyonel... Yani belki haklı ama içinde eğlence olmayan sorular.. İlle de faydalı birşey yapmak isteyenler varsa, Noumayla uğraşmasınlar, üzerine gitmesinler. Hem biz sezon sonunda Pascalla diskoya gideceğiz; düzgün davranırsanız belki sizi de götürürüz. Not: Bu yazı, kısa süre önce ODTÜ Mezunlar Derneğinin Baraka dergisinde yayınlandı. Tahmin edileceği gibi çok sayıda insanın eline ulaşmayan bir dergi. Ama yazıyı, yazarın kendisi de beğendiğinden ve giderekayak Pascal ile ilgili hissiyatını başkalarıyla da paylaşmak için NTVMSNBCde de yayınlanmasını arzu etti. | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||