Home page
Haber Menüsü


“Bankaların döviz yükünün artması ekonomiyi mahveder”
Columbia Üniversitesi Lisansüstü İşletme Okulu Öğretim Üyesi Frederic Mishkin, “Bir ülke ne kadar güçlü olursa olsun, bankaların döviz cinsinden borç yükünün artması ekonomiyi mahveder” dedi.
İstanbul
AA
17 Mayıs— ABD Columbia Üniversitesi Lisansüstü İşletme Okulu Öğretim Üyesi Frederic Mishkin, devalüasyon olduğunda bankaların döviz cinsinden borç yükünün arttığını belirterek, “Bir ülke ne kadar güçlü olursa olsun, bankaların döviz cinsinden borç yükünün artması ekonomiyi mahveder” dedi.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’nce düzenlenen “Bankacılıkta Kriz Sonrası Yeniden Yapılanma” konulu sempozyum, üniversitenin Üsküdar Nakkaştepe’deki yerleşkesinde yapıldı.
       Sempozyumda konuşan Prof. Dr. Frederic Mishkin, ekonomik kriz içinde bulunan Türkiye’nin iyileşmesi için parasal kurumlarının iyi çalışması gerektiğini ifade ederek, krizin Türkiye’nin para politikalarının olmayışından kaynaklandığını savundu.
       Türkiye’deki bankaların tahsil edemeyecekleri kadar kredi verdikleri için bilançolarının bozulduğunu ve buna bağlı olarak da döviz krizinin ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Mishkin, sonuçta para biriminin korunamadığını, faiz oranlarının arttığını ve bankaların aldıkları borçları ödeyemediklerini belirtti.
       Gelişmekte olan ülkelerde bankacılık sisteminin çok zayıf olması halinde, para birimi veya dövize bağlı krizlerin ortaya çıkabileceğini kaydeden Prof. Dr. Mishkin, şunları söyledi:
       “Ulusal para birimi çöktüğünde enflasyon artar, faiz oranları tavana vurur. Türkiye’de de bankalar dolar cinsinden borç, TL cinsinden tahvil alıyorlardı. Bir devalüasyon olduğunda döviz cinsinden borç yükü de artıyor. Bir ülke ne kadar güçlü olursa olsun, bankaların döviz cinsinden borç yükünün artması ekonomiyi mahveder. Döviz cinsinden borç alan bankalar çok büyük risk alıyorlar. Bu da banka sisteminin çökmesine neden oldu.”
       Kötü durumda olan bankaların hemen kapatılması gerektiğini savunan Prof. Dr. Mishkin, Türkiye’nin artık daha çok risk yönetimine odaklanması ve riski önleyici denetleme sistemlerinin hayata geçirilmesi gerektiğini anlattı.
       Prof. Dr. Mishkin, Türkiye’de bankacılığın gelişmesi için daha çok yabancı bankaların ülkeye gelerek, sistemleriyle Türk bankalarına örnek olması gerektiğini savundu.
       
“TÜRKİYE PETROLÜN KAPISINDA”
       Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Üzeyir Garih de, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’in ortaya koyduğu Ulusal Program’ın Türkiye’nin geleceğinin iyi olması açısından desteklenmesi gerektiğini söyledi.
       Garih, “Ben bu programa ‘Ulusal Deklarasyon’ demeyi daha uygun görüyorum. Türkiye bu yasaları kabul ettirmek suretiyle bir sisteme girecek ve iyi yönetilecektir” dedi.
       Üzeyir Garih, AB ile entegre olmak isteyen Türkiye’nin, oradaki sistem, kurul ve kuruluşları kendine adapte etmeye uğraştığını ve bununla uğraşırken de iyi bir yönetime kavuşma hedefinde olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin bir süre sonra bu adaptasyonu başaracağını ve o zaman AB’nin Türkiye’yi bünyesine alma isteğinin artacağını söyledi.
       Garih, “Ben Türkiye’nin AB’ye giremeyeceğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye çok önemli bir ülke. Petrolün kapısında. Türkiye’nin Avrupa’nın bir parçası olarak petrolün kapısında olması ABD’nin çok işine gelmeyecek ve bu kapıyı AB’ye bırakmayacak” diye konuştu.
       Türkiye’nin geleceğini çok parlak gördüğünü anlatan Garih, “Türkiye’ye gelecek olan 13,5 milyar dolar çok bir şey ifade etmeyecek. Türkiye, bu sistemi adapte ederse, herkes kendi üzerine düşen fedakarlığı ve vazifeyi yerine getirirse önümüzdeki yılın ortalarından sonra Türkiye’nin durumu iyice iyileşecek ve büyüme noktasına gelecektir” dedi.
       Garih, Türkiye’de sendikalar dahil herkesin aynı gemide olduğunu kaydederek, sendikaların oldukça yüksek olan işçi ücretlerinde fazla artış talep etmeyeceklerini, halen işçi ücretlerinin memur ücretlerinin çok üzerinde olduğunu söyledi.
       Yapı ve Kredi Bankası Genel Müdür Başyardımcısı Hasan Ersel ise, Türkiye’deki ekonomik krizin nedenlerinden birinin de sosyolojik olduğunu ifade ederek, Türk Lirası’na güvenmeyen vatandaşların dolara yatırım yaptıklarını belirtti. Ersel, krizin aşılması için önce enflasyonun aşağı çekilip istikrarlı pazar yaratılması ve Türk lirasına güvenin sağlanması gerektiğini bildirdi.
       
“ANKARA KARARLI”
       Türk Ekonomi Bankası (TEB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi de, Devlet Bakanı Kemal Derviş’in uygulamaya koyduğu programa siyasetçi ve işadamlarının baş koyduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
       “Bu programı izlemeli ve işlemesine yardımcı olmalıyız. Bu program belki de son şansımız. Ekonomik reformları hayata geçirerek yeni bir döneme girebiliriz. Ankara kararlı, bütün kurumlarıyla bu programa baş koymuş görünüyor.”
       Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Doğan Altıner ise, Devlet Bakanı Kemal Derviş’in uzun döneme bakan bir kişi olduğunu ve hazırladığı programın da herşeyi çok kolay anlaşılan bir program olduğunu ifade etti.
       Bankaların ülkeye kan pompalayan kalp olduklarını belirten Prof. Dr. Altıner, ülkenin yoluna devam edilebilmesi için önce bankaların kurtarılması gerektiğini savundu.
       Prof. Dr. Altıner, hükümetin elini bankaların üzerinden çekmesi gerektiğini ifade ederek, “Devlet onları devlet kağıtlarını almaya zorladı. Sonra da terketti gitti. Devletin birinci endişesi bankaları kurtarmak değil, kendi borçları” dedi.
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları