|
|
ABDnin bize çeki uzatırken yaptığı uyarı çok enteresan: Bu son, bir kriz daha olursa bize gelmeyin. Bu yardım son şansımız, bu yaz karınca gibi çalışmazsak, kışın Ağustos Böceği gibi acından ölmek var... Ankaranın bu mesajı iyi algılması, yapısal değişim sürecini tavsatmadan sürdürmesi lazım. Yapar mı? Pazartesi sabahları insanın aklına muzır fikirler geliyor. Ya bazı aklı evveller, Derviş, cukkayı getirdi, politik güç olmaya oynuyor, tezkeresini verelim diye etrafa muz kabukları serpiştirmeye başlar mı? Merak etmeyin, bu soruların cevabını hemen alacağız. Bu harala-gürele arasında belki gözden kaçtı, ama yardım şartsız değil. Türk Telekomu özelleştiren ve Bankacılık Kanununda değişiklik yapan yasaların Meclisten geçmesi lazım önce. İKİ OLAYA DİKKAT ÇEKİYORUZ Ankara düşüne dursun, WEBANİ gözünü piyasaların kaderini etkileyecek iki olaya dönmek istiyor. Programın dış kaynak ayağı belli olduğuna göre sıra para programında, yani faiz ve kur hedef veya politikalarını belirleyecek olan TCMB açıklamasında. Piyasalardaki en büyük soru işareti, kur hedefi. Görünürde, TCMB, enflasyon hedeflemesine geçiyor. Yani, kısa vadeli faizleri kullanarak enflasyonla savaşacak, kur serbestçe dalgalanacak. Ama, fiiliyatta Türkiyede enflasyonun başlıca nedenlerinden biri TLnin yabancı para birimleri karşısında değer kaybı, yani devalüasyon. KURU KONTROL ETMEDEN İMKANSIZ Kuru kontrol etmeden, enflasyonu kontrol etmek neredeyse imkansız. TCMB, bize deklare etmese de bir kur hedefi belirleyecek ve hedeften şaşıldığında döviz piyasasına müdahele edecek. Piyasalarda bundan sonra en büyük hüner, TCMBnin kur hedefini çözmek olacak. Bu kur hedefi ne olabilir? TCMB, hem faizleri hem kuru kontrol edebilir mi? Birinci sorunun kuramsal cevabı çok basit. Devalüasyon-enflasyon ilişkisi zayıfsa, kura müdahale pek de gerekli değil, nereye giderse gitsin. Bu ilişki kuvvetliyse, enflasyonla başarılı mücadele için TLnin fazla değer kaybetmemesi lazım. Tabii, burada TCMBnin ciddi bir sorunu daha var. Devalüasyon-enflasyon ilişkisi çekirdek enflasyon bazında çok kuvvetli, TÜFEde daha zayıf, hangisine bakacak? Bana sorarsanız, ekonominin devalüasyonu anında fiyatlara yansıtma geleneği çok kuvvetli. Ekonominin canlanma trendine girdiği bir ortamda, özellikle toplu sözleşmeler yüksek bir ücret zammı ile bağıtlanırsa, TLnin değer kaybı anında enflasyon olarak geri dönecektir. Özetle, eğer enflasyon yaz aylarında istenen ölçüde düşmezse, TLnin yeniden değer kazanması gündeme gelebilir. MERKEZİN ETKİNLİĞİ NE OLACAK? Asıl büyük sorun, TCMBnin faizler ve kur üzerinde ne kadar etkin olabileceği. Şu anda hemen hiç etkin olamıyor, bilançosu acaip tahrip olmuş durumda. Zaten, faizlerle çok oynamaya kalksanız, bankacılık sistemi izdiraptan kıvranmaya başlıyor. TCMBnin HERHANGİ bir para politikası izlemeye başlamadan önce, kamu bankalarının sermaye sorunun çözümlenmesi ve Hazinenin Mayıs-Temmuz itfaların kazasız-belası atlatması gerekir. Öncelik bu olduğuna göre, TL hafif değer kazanacak, faizler de elden geldiğince düşük tutulacak ki bütçeyi berbat etmeyelim. ENFLASYONİST EĞİLİMLER FRENLENECEK Bir de bu operasyonun likidite boyutu var. Temelde operasyon basit. IMF yardımı Hazineye gelecek, TCMBye döviz satıp TL alacak ve kamu bankalarına sermaye verecek. Kamu bankaları da TCMBye olan borçlarını kapatıp, kağıtlarını geri alacaklar. TCMB, iç varlıkları yerine dış varlıkları koyacak, piyasaya verdiği TLnin de bir miktarın geri çekip enflasyonist eğilimleri frenleyecek. İşin zor tarafı, piyasada oyuncu olarak bankalar ve yabancı kurumsal yatırımcılar da var. Bunların tutumunun belirsiz olması operasyonu zorlaştırıyor. Örneğin, işler iyiye gidiyor diye yabancı yatırımcı bono piyasasına yığılır, sevgili bankalarımız eski günler geri döndü diye dövizde açık pozisyon tutmaya başlarsa, TCMB dövize boğulur, karşılığında piyasaya çok fazla TL çıkması ihtimali var. AŞAĞI TÜKÜRSEN SAKAL... Tabii, bunun tersi de mümkün. Diyelim Sayın Öksüz, bu Türk Telekom kanununun çok aceleye geldiğini, 2002ye kadar üstünde istişareye yatılması gerektiğine karar verdi. Bu şartlarda, yabancı yatırımcı parasını Türkiyeden çekmeye devam eder (yani, yeni dış borç vermez, veya sendikasyonları yenilemez). Bu senaryoda da, likidite sıkışıklığının devam etmesi ve TCMBnin piyasaya para vermesi zorunluluğu ortaya çıkacak. Aşağı tükürsen bıyık, yukarı tükürsen sakal. Bu yaz yatırımcı açısından kolay, Merkez için zor geçecek. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||