|
TÜSİAD Başkanı Özilhan, Ankara Sincanda yapılan Türkiye Sanayici ve İşadamları Dernekleri (SİAD) Platformu Başkanlar Kurulu toplantısının açılışındaki konuşmasında, hükümetin üçlü bir koalisyon gibi değil, bazı bakanların tutumları da dikkate alınırsa 5li, 10lu bir koalisyon gibi çalıştığını söyledi. Özilhan, şimdi dünya piyasalarına dönmüş (bu kez yapacağız diyoruz). Bize neden inansınlar? dedi. PROGRAMIN DEĞERLENDİRİLMESİ Devlet Bakanı Kemal Derviş tarafından açıklanan Türkiyenin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programını değerlendiren Özilhan, programın, kamu finansman açığı nedeniyle sürdürülemez hale gelen iç borç dinamiğini ve kamu bankalarının görev zararları nedeniyle ortaya çıkan mali sistemdeki riskleri doğru saptamalardan yola çıkarak değerlendirdiğini bildirdi. Programın krizden çıkışın ön şartı olarak 2000 yılında aksatılan yapısal reformların gerçekleştirilmesini görmesi, bunlara Acil Yasal Düzelemeler eklemesi, tüm bu konularda bir toplumsal uzlaşı arayışı içinde olunmasının yeni ekonomi yönetiminin doğru bir bakış açısını benimsediğini gösterdiğini belirten Özilhan, şöyle devam etti: Ancak bütün bu doğru yaklaşım ve saptamaların bir anlamının olması için son haftalarda iyi bir performans sergileyen TBMM ve hükümetin cesur, kararlı, özverili çalışması ve programın çizgisinden sapmaması büyük bir önem taşımaktadır. ADAPTE OLMAKTA HALA GÜÇLÜK ÇEKİYOR Hükümetin, programın sıkı kurallarına adapte olmakta hala güçlük çektiğini gözlüyoruz. Eski alışkanlıklarını terk etmekte zorluk çekiyorlar. Hükümette belirgin bir tavır değişikliği görebilsek pek çok şeyi sineye çekmeye hazırız. Örneğin, esnafa ve çiftçiye tanınan kolaylıklar, bunları yenilerin izlememesi ve bütçede karşılıklarının bulunması kaydıyla sineye çekilebilir. Ama unutmayalım ki, bu kolaylıkların tanınması bir başka yerde bir başka problemimizin çözümü için kaynak tahsil edilememesi ve zaman kaybı anlamı taşıyacaktır. Programın makro ekonomik çerçevesinin açıklık kazanmasının iş dünyası için çok önemli olduğunu vurgulayan Özilhan, programın ne ölçüde mükemmel tasarlanmış olursa olsun kilidin anahtarının uygulama olduğuna dikkat çekti. Başarılı bir uygulama için gerekli elverişli ortamın yaratılması da hükümetin güven veren bir dış görünümünün olmasıyla eşit olduğunu bildiren Özilhan, Sayın Dervişin kabinede yer almasının, hükümete yeni bir çehre kazandırmak için yeterli olmayacağını daha önce söyledik ama hükümet kendi üslübunca yoluna devam etmeyi seçti dedi. HÜKÜMET DEĞİŞMEMELİ Tuncay Özilhan, Türkiyenin içinde bulunduğu durumun hükümet değiştirmeye elverişli olmadığının da altını çizdi. Yaşanan krizin Türkiyenin yönetilememesinden kaynaklandığını belirten Özilhan, yapısal reformları gerçekleştirme sorumluluğunu da bu hükümete yükledi. Özilhan, Yönetim zaaflarının yarattığı bu tabloda, bundan öncekiler kadar bugünkü hükümetin de payı bulunduğunu biliyoruz. Ama yine de yapısal reformları gerçekleştirme sorumluluğunu da bu hükümete yüklüyoruz. Neden? Çünkü böyle hassas bir ortamda hükümet değiştirmenin yaratacağı zaman, mesafe ve kaynak kaybına tahammülümüz yok. Bıçak kemiğe dayandı. Yeni gelecek olanlara her şeyi baştan anlatmak, onları ikna etmek, sıkıştıklarında Ben enkaz devraldım demelerine imkan vermek yerine, yaşadığımız krizde rolü olan hükümetten, bizi düze çıkarmasını talep etmek daha doğru geliyor bize dedi. Özilhan, Yeni program, yeni ekonomi yönetiminin doğru bir bakış açısı benimsediğini gösteriyor. Ancak Meclis ve hükümet cesur kararlarla programı onayladı. Programın makroekonomik çerçevesinin açıklanması iş dünyası için çok önemli. Türkiye dış kaynak rakamına kilitlenmesin. Kaynaksız yapılabilecek işler var. Öncelikle bankacılık kesimi rahatlatıldı dedi. UYGULAMA GÖRÜLMELİ Tuncay Özilhan, programın makro yanının nasıl mikro hayata uygulandığını artık görmeleri gerektiğini belirtirken, sektörel bazda uygulama politikaları geliştirilmezse, her sektörün ilgililerinden bilgi alınmazsa, bu programın yürütülmesi çok zor olur dedi. Özilhan yaptığı konuşmada, güven yaratmaya ilişkin başka bir hususun da, siyasi reformlar olduğuna dikkati çekti. Özilhan, krizi kalıcı biçimde önlemenin yolunun siyasi kriz yaratan yapısını değiştirmek olduğunu yineledi. TÜSİAD Başkanı, kilitlenmiş siyasi parti yapıları, parsellenmiş devlet kurumları, iki yılda bir yeni tahribat yaratan seçim ekonomisi uygulamaları, çiftliklerini korumak için ekonomik, siyasi ve idari reformları engelleyen siyaset erbabı göstermektedir ki asıl yapısal değişimin siyasette yaşanması gerekmektedir dedi. İstikrarlı yönetim ile adaletli temsili bugünkünden daha iyi sağlayabilecek bir seçim sistemi ile partilerin iç yapısını değişime açık ve daha dinamik hale getiren bir Siyasi Partiler Yasasının bunun en önemli unsurları olduğunu anlatan Özilhan, Türkiyenin AB yolunda önemli bir taahhüdü olan Kopenhag kriterlerine uymanın siyasal gelişim için gerekli olan yasal ve anayasal değişikliğinin yapılmasının önemine değindi. Bir çelişki gibi görünse de, bu değişimi hükümetin yapması gerektiğini bildiren Özilhan, şöyle devam etti: Çünkü böyle bir değişimi yaparsa başarısızlık halinde siyaseten sıfırlanmak yerine, siyasi açıdan yenilenmeye açık bir yapı içinde kendi geleceğini de garanti altına almış olacaktır. Bütün bu değişimleri gerçekleştirmek elbette cesaret istiyor. Bu cesareti gösteremiyorsanız başarı şansızın zaten yok. Tarihe nasıl yazılacağınızı da Allah bilir. Ama cesaret gösterip bir de başarırsanız, zaten memleketi değil kendinizi de kuyunun dibinden çekip çıkarırsınız. Tarihe de altın harflerle yazılırsınız. Ortak bildiri: Kriz siyasi nitelik taşıyor SİAD Platformu Başkanlar Kurulu toplantısı ardından yayınlanan ortak bildiriye göre, ülkenin içinde bulunduğu krizin ekonomik olduğu kadar siyasi bir karakter taşıdığı, ülkenin bugüne kadar yönetilmemiş olmasının faturasının üreten kesimin sırtına yüklendiği konusunda görüş birliğine varıldı. Bildiride, mevcut demokratik parlamenter düzen içinde ekonomik ve siyasi reformların eksiksiz gerçekleştirilmesinin bu krizden kalıcı olarak çıkmanın tek koşulu olduğu ifade edildi. Bildiride, şu görüşlere yer verildi: Türkiyenin güçlü ekonomiye geçiş programı, doğru tespit ve değerlendirmelere dayanmakta ve ekonomide yapısal reformları öne almaktadır. Ancak dış kaynak boyutuyla birlikte makro ekonomik büyüklüklerine acilen netlik kazanması gerekmektedir. Hem ülkenin tüm dinamiklerini harkete geçirmek, hem de sosyal çalkantıya elverişli zemini ortadan kaldırmak için bu kriz ortamında gerçekçi ve etkili bölgesel politikalar daha fazla önem kazanmaktadır. Yabancı sermayenin Türkiyeye girişini zorlaştıran etkenler başta olmak üzere, yatırım ve istihdamı güçleştirici her türlü uygulamadan kaçınılmalıdır. Bankacılık sisteminin rehabilitasyonuna öncelik verilerek, bankaların sonunda fahiş kredi faizi olarak üretim kesiminin sırtına binen eksiklik ve zaafları kontrol altına alınmalıdır. Ekonomide yapısal değişimi amaçlayan faaliyetler, Türkiyenin ABye sunduğu Ulusal Programa ilişkin çalışmalarla entegre edilmelidir. Seçim sistemi siyasi partiler yasası başta olmak üzere Türkiyenin kriz üreten siyasal yapısını kökünden değiştirecek, Kopenhag kriterlerine uygun yasal ve anayasal değişiklikleri gerçekleştirecek düzenlemeler bir an önce parlamentoya getirilmelidir. Hükümetin bütün bu değişikleri gerçekleştirecek kararlılığa ve siyasi iradeye sahip olduğunu Türkiyeye ve dünyaya göstermesi başarının olmazsa olmaz şartıdır. Bunu gösterebilmek ise toplumun talepleri doğrultusunda hareket ederek kabinede revizyon ve bakan sayısını azaltma gibi önlemlerle hükümete yeni bir çehre kazandırmakla mümkündür. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||