 |
|
|||||
 |   |  |  | |||||||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||||||||||
  |
 |
|||||||
|
|||||||
|
|||||||
| Bu da bir önceki yazımda belirttiğim ‘söyleyemedikleri’ arasındaydı zira Derviş de alabileceğimiz uluslararası yardımın miktar ve zamanlamasını kesin olarak bilmiyor(du). Alacağımız toplam yardımın 20-22 milyar doları bulabileceğini bizzat Derviş’in ağzından duymak kuşkusuz moralleri düzeltti. Bu, taze yardım miktarının 10-12 milyara çekilmesi demek ki bir, iki hafta öncesine dek böyle bir gelişmenin olasılığı çok düşük görülüyordu. Derviş’in güvenilirliğinin inandırıcılığı yükseltmesi bir yana, yabancı bankalar ve yatırımcılar çevresinde de geçen hafta Türkiye’nin umulandan çok yardım bulacağını söyleyenlerin sayısı arttı. NE KADAR SÜRATLE BULACAĞIZ? Arttı artmasına ama hangi zamanlamayla? Derviş’in de sık sık itiraf ettiği gibi ne kadar para bulabileceğimiz kadar önemli olan ne kadar süratle bu kaynaklara ulaşabileceğimiz. Başımızı ağrıtan mesele de baştan beri şu: Uluslararası çevreler de krizin kökünün siyasi olduğunun farkındalar. Arabayı iki kere deviren kadrolara direksiyonun tekrar emanet edilmesinden bir tedirginlik duyulması muhtemel ve anlaşılabilir. İŞİN YOLSUZLUK BOYUTU VAR Dahası, uluslararası kuşkuların bir de yolsuzluk boyutu olmalı. Radikal gazetesinden Murat Yetkin’in aktardıklarına bakılırsa, G-7 elçilerinin Derviş’e ana mesajları ‘parayı vereceğiz de, emin ellere, yerlere verdiğimizi de bilmek isteriz,’ olmuş. Neyse ki yavaş başlayan yasama sınavımız fena gitmiyor. Bir ara ’15 gunde 15 yasa’ gibi gereksiz bir slogan haline dönüştürdüğümüz kanunlardan 6’sı Meclis’ten geçti. Sulandırılmış da olsa, Merkez Bankası yasası da yolda. Türk Telekom’un özelleştirilmesi konusunda yabancı yatırımcılar aleyhine atılmış geri adım pek hoş bir sinyal değil ama sembolik. Greenspan, başta Amerika olmak üzere dünya piyasalarını toparlayamadan bizim Telekom’un yüzde 100’üne dahi yabancı talebi geleceğini sanmam. DOLARDA DE FACTO BAND VAR Dolar deseniz, Merkez Bankası ilan etmediği ‘de facto’ bir bant ile uluslararası yardım belli olana dek yaşanacak süreci idare etmeye çalışıyor. ‘Piyasaların güven oyu’ olarak algılanan ilk TL’nin güçlenme günü, Merkez Bankası ilk kez bir alım ihalesi de açtığını duyurup maksimum alış fiyatını da 1,150,000 olarak belirlemişti. İhaleye talep gitmedi ama bu hareket kısa vadede doların taban fiyatını da adeta belirlemiş oldu. Hemen ardından dolar depo faizlerini de yukarı çeken Merkez Bankası, dolarda çok hızlı bir düşüş de arzulamadığının sinyallerini vermiş oldu. Zaten Derviş de arada sırada ‘rekabetçi kur’a göndermeler yaparak satırlar arası niyetini belli etmiyor değil. İŞ KONTROLDEN ÇIKAR MI? Ya rekabet derken iş kontrolden çıkarsa? Buna da -şimdilik- 1,300,000 seviyesinde gelen yoğun Merkez Bankası dolar satışları engel veya güvence! 1,300,000’ü bu denli sembolik bir direnç noktası haline getirmenin (üç kere deneyip, kıramadı) sakıncası ise müşteri talebi, spekülasyonlar veya siyasi riskler birleştiğinde bir kez kırıldı mı durdurulmasının da çok zor olabileceği tehlikesindedir. Gelecek toplam uluslararası yardım miktarı hakikaten 20-22 milyar doları bulacaksa, bu tip endişeleri en azından kısa vadede rafa kaldırmamız mümkün olacaktır. Dahası, Derviş’in bu toplum için devrim niteliğindeki hedefi ‘siyasetin ekonomiyi kullanması sürecinin sona erdirilmesi’ için de zaman kazanılacaktır. 28 NİSAN’DAN ÖNCE ZOR Derviş kesin miktarın bu hafta içinde belli olabileceğini söylese de, 28 Nisan IMF toplantıları öncesi somut bir haber alabilmek oldukça şaşırtıcı olur. Bankaların elindeki Hazine tahvillerinin dövize endeksli bonolarla değiş tokuş edilmesi konusunda da geç kalındı. Hatta bu işlemin şeffaf yapılmayabileceği konusunda çıkan söylentilerle kamu vicdanı da bir nebze daha yaralandı. Uluslararası yardım bir an önce sağlanmaz ve yukarıda bahsettiğim değiş tokuşla ilgili koordinasyon gerçekleştirilmezse, bu sene için konmuş enflasyon ve büyüme hedeflerimiz gerçekçiliklerini daha da yitireceklerdir. Çünkü kaybettiğimiz her gün borçlarımızı para basarak ödeme olasılığımızı arttırmaktadır. Hele sözü edilen miktarlarda yabancı kaynağı bir an önce sağlayamazsak, 28 Nisan kadar dikkatle düşünmemiz gereken gün maalesef 1 Mayıs’tır. | ||||
| |
|||
 |
|
 |
|||||||||||||||
   |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
 | |||||||||||||||||
Emine Uşaklıgil’in bugüne kadar ntvmsnbc’de yayınlanmış tüm yazıları
