|
|
Ama, artık geri döndüm. Bundan sonra bizi yalnız......Uhh, insan ne söylediğine dikkat etmeli, cümleyi ölüm ayırır diye bitirirsiniz, bir gece yarısı sadece bilgisayarın ışığıyla aydınlanan bir odada kıymetli bir okuyucu Ehh, ne yapalım öyleyse değip Lugerini yağlamaya başlar. Zaten yazsaydım, ne yazacaktım? Ekonomi yok ki verileri değerlendiresin, piyasa yok ki yön tahmin edesin. Bizim gibi hafif hicvik takılan yazarla için ise en kötüsü: Ortada doğru dürüst politika yok ki, politikacıya gülesin. SABREDEN DERVİŞ MURADINA ERMİŞ....Mİ ACABA Sayın Dervişin Cumartesi açıkladığı Türkiyenin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (Bölüm 2, Arkası Yarın) , Türkiyede istikrar ve rasyonel bir ekonomi destekleyen kesimden nazik bir alkış aldı. Ama, yazarların çoğu içten içe dağ fare doğurdu diye düşünüyorlar eğer satırların arasını okursanız. Doğrudur, GEGPde öyle büyük sürprizler yoktu, hedefler bile tam verilmemişti, para ve kur politikası muallaktaydı. Bu program kitlenen piyasaları açmaya yetmez. Ama, biraz global bakarsak, bu program Türk tarihinde bir devrimdir. Sn Dervişin sunuşta söylediği bir cümle aklımda çınlıyor: İstikrar yetmez, yeniden yapılanma şart, yoksa bu sıkıntılar geri gelir. Programın espirisi de bu cümlede saklı. Bundan önceki programlar maliye ya da para politikaları yanlış diye batmadı. KUR ÇIPASIndan kesinlikle batmadı, bürokratların da hatası yoktu. Bundan önceki programlar yeniden yapılanmayı beceremediğmiz için battı. Bu sefer de kaderimiz yeniden yapılanma, yani reform sürecine bağlı. Batının Türkiyeden beklediği, Ankaranın yeniden yapılanacak cesareti bulup bulamayacağı. Kağıdın üstüne yazdığınız birkaç hedef-rakam bize kaynak getirmez. Reformlar konusunda da Sn Dervişin yapacağı pek fazla bir şey yok. Programın giriş bölümünde, yapılması gerekenler dört başlıkta toplanmış, kısa geçilmiş. Ama, bu kanunlar TBMMden geçtiği anda, Türkiyede politika ile ekonomi arasındaki ilişki tamamen yeniden belirlenecek. Daha önce bilmediğimiz bir dünyaya ayak basacağız. Bakanların fiyat belirlemediği, seçmenine iş, kredi, ulufe, kıyak sağlamadığı br dünya. Devlet Bankaları ve KİTlerin arpalık olarak kulllanılmadığı, ihalelerin hep kankalara verilmediği bir dünya. Özetle, Sn Derviş, aslında bizim gibi bir seyirci. O da Ankarayı izliyor, hafif yaşlı gözlerle. Soru bu kadar basit: Ankara, elini-kolunu bağlayacak, oy depoları ile göbek bağını kopartacak bu reformları yapacak mı yapmayacak mı? ANKARA NE YAPACAK? Geçen hafta başında esnaf kredilerinin faizleri düşürülerek ağır bir hata yapıldı. Biliyorum, IMF bile karşı değil bu tip popülist uygulamalar, sosyal patlamalrdan korkuyorlar. Ayrıca, karşılığı da doğrudan Hazine tarafından ödenecek. Yine de ben bu uygulamaya karşıyım, çünkü sonuçta faturayı ödeyen IMF değil, benim vergilerim. Süpermarketleri şehir dışına sürerek Türk tüketicisine en büyük hıyaneti yapmak isteyen bir sosyal sınıfa da zırnık vermezdim. Ayrıca, bu tip tavizler hep komşuda pişer-bize de düşer sürecini canlandırır. Nitekim, ben bu satırları yazarken, Tarım Bakanı Sn. Gökalp zavallı çiftçinin sorunlarını çözmek için 1.5 katrilyoncuk bir yardım paketi sunmaya hazırlanıyordu Bakanlar Kuruluna. Ama, tarafsız olmak gerekirse, popülist uygulamalar henüz bunlarla sınırlı. Hükümet ve Meclis kendi standartlarında hızla çalışarak enerji, tgelekom ve civil havacılık sektörlerini özel sermayeye açacak ve devlet denetiminden çıkartacak bir dizi yasayı kanunlaştırmak üzereler. Bunlar çok önemli, çünkü asıl ulufe dağıtma ve eşe-dosta kıyak çekme bu alanlarda oluyor. Ayrıca, ekonominin canlanması için elzem olan yabancı doğrudan yatırımlar bu sektörlere akabilir. Şu ana kadar bankacılık sektöründe yapılanlar yeterli olmasa da, bayağı dişe dokunur. Fondaki bankaların küçültülmesi bayağı hızlı seyretmiş, darısı Ziraat-Emlakbankın başına. KAYNAK GELECEKTİR Sayın Dervişin dışardan 10-12 milyar dolar taze kaynak getireceğine inanıyorum, zor da olsa becerir. Ama, asıl kurtuluşumuz özel yabancı sermayeye bağlı. Onlar da Ankarayı seyredecekler. Reform treni perondan kalkarsa, yabancı özel sermaye yaz aylarında görünür semalarımızda. İç borcu döndürmek daha kolay olur, faiz-kur dengesi daha Türk milletinin lehine bir noktaya yerleşir. En kötü senaryoda, Ankara yine kriz geçti diye eski günlerine döner, o 12 milyar doları da yeriz, sonra da birbirimizi. Ama, kötü senaryo sonbahardan önce gerçekleşmez, sanırım sakin bir yaz geçireceğiz. Yatırım tavsiyeleri Çarşambaya. Kalın sağlıcakla. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||