|
16 Nisan Gençliğinde asiliğin, yaşlılığında Babalığın simgesi oldu. Üstlendiği her role kendinden bir değil, birçok parça kattığı, sinema sanatına kaliteli oyunculuğu yerleştirdiği yadsınmaz. |
![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() |
|||
![]() |
![]() |
|||||||
|
|||||||
![]() |
"The Godfather-Baba" | ![]() 3 Nisan 1924 Omaha, ABD doğumlu Brando, birçok kişiye yüzyılın oyuncusu, Method yönteminin en iyi uygulayıcısı. Babası bir satıcı, annesi ise tiyatro oyuncusu olan Brandonun çocukluğu özellikle babasıyla çatışma içinde geçti. Ancak annesi ve iki ablasını hep çok sevdi. Okul hayatı da sorunlu geçen genç Marlon, bir kaç okul dolaştıktan sonra askeri okuldan da atıldı. Belki de | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
annesinden etkilenmesiyle oyuncu olmayı düşündü. 1943te New Yorkta bir oyunculuk atölyesine yazıldı, bir yıl burada çalıştı. kendisini sinemada farklı bir yere getirecek olan Method yöntemini de burada hocası Stella Adlerden öğrendi. Moskovada Stanislavskynin yanında bu metodu öğrenen Adler, ABDye döndüğünde Method yöntemini en iyi öğreten kişiydi. Buna göre aktörlerin oynadıkları her rolü, kendi duygu ve etkileşimleriyle zenginleştirmeleri gerekiyor. SAHNEYLE TANIŞIYOR Broadwayle ilk tanışması 1944 yılında Annemi Hatırlıyorum oyunuyla oldu. Oyun 2 yıl perdelerini açtı. 1947 yılında Tennessee Williamsın ünlü Arzu Tramvayı oyununda Stanley Kowalski rolünü aldı. Sert, haşin, sarhoş, cahil Kowalskiyi öylesine inandırıcı, aynı zamanda öylesine çekici oynadı ki, artık tüm tiyatro camiası onu konuşuyordu. 1950den itibaren Hollywooda adımını attı. İlk filmi The Men oldu. Bundan sonra oynadığı her film, sinema tarihinin en önemli filmleri arasında yer alacaktı. Sırasıyla A Streetcar Named Desire (1951), Viva Zapata (1952), The Wild One (1953), On the Waterfront (1954), Guys and Dolls (1955) filmlerini çevirdi. Elbette ödüller de bu başarıyı perçinleyecekti. 1952 yılında İngiliz Film Akademi ile Cannes Film Festivalinde Viva Zapatadaki rolüyle En İyi Oyuncu ödüllerini aldı. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
1953 yılında yine İngilizler Julius Caesar rolüyle En İyi Oyuncu seçtiler Brandoyu. On the Waterfront 1954 yılında dünyada ödül bırakmadı: New York Film Eleştirmenleri, Altın Küre, İngiliz Film Akademisi, Cannes Film Festivalinden ödülleri peş peşe topladı. Amerika için ödüllerin en büyüğü demek olan Oscar ise, 1955 yılında yine Rıhtımlar Üzerinde- On the Waterfront filmiyle geldi. Bu arada kovulduğu askeri akademiden kendisine affedildiğine dair bir çağrı geldiğini, ama artık askerliği düşünecek hali olmadığını belirtiyor anılarında. Üstlendiği rolleri öylesine canlı, öylesine inandırıcı ve yeri geldiğinde öyle şiirsel oynuyordu ki, perdede görüldüğü anda diğer tüm oyuncuları siliyor, tüm hikayenin ortasına yerleşiyordu. 1950li yıllarda Hollywooddaki oyunculuğu en çok etkileyen isimdi. BİR İDOL |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
The Wild One- 1953 | ![]() Sinemada hızlı ve sağlam adımlarla ilerleyen Brando, sanki oyunculuk için doğmuştu. Her na kadar Oyunculuk boş ve yararsız bir meslektir dese de sinemadan vaz geçmiyordu. Burjuva ahlakına ve aşırı düzenli bir yaşama karşı başkaldırısını özel yaşamından filmlerine de gayet güzel taşıyordu. Ancak 55 yılından sonra çevirdiği filmler ilklerini aratır olmuştu. The Teahouse of the August Moon - Çayhane, Sayanora, bir Tennessee Williams filmi olan The Fugutive Kind- Kaçak, ilk ve son kez yönetmenliği denediği One Eyed Jacks - Aşk ve İntikam fazla başarılı bulunmadı. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
1957 yılında aktrist Anna Kashfi ile evlendi. İkinci evliliğini ise 1960 yılında Meksikalı oyuncu Movita Castenada ile yaptı. AZINLIKLARIN YANINDA Her zaman azınlıkların yanında yer alan Brando, bu konuda çalışan kurumlarda da yer aldı. 1961 yılında Mutiny on the Bounty- Denizde İsyan filminin çekiminde sette kan kusturdu. Yönetmen Carol Reed işi yarıda bıraktı. Senaryoya sürekli müdahale etmesi, huysuzluklar çıkarması çekimleri uzattıkça uzattı. Maliyeti giderek artan film, gişelerde de zarar etti. Filmin çekiminde bulunan herkes perişanken Brando Tahitide çok mutluydu. Burada Tahitili Tarita ile evlendi. Farklı ırklara ve halklara olan ilgisi daha sonraki yıllarda da sürecek;oyunlarında zencilere yeterince rol vermediği için Tennessee Williamsa kızacak, Kızılderililerin hakları için epey mücadele edecek, Oscarı bile reddedecekti. Aralarında Charlie Chaplinin yönettiği Hong Konglu Kontes (1967) gibi komedi filmlerinde oynasa da bunlarda başarılı olamayacaktı. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Reflections in a Golden Eye filminde Elizabeth Taylor ile | ![]() Ancak 1971 yılına kadar çevirdiği diğer filmler, hemen herkese Brando efsanesi bitti dedirtecek kadar başarısızdı. Oysa o sinemanın gelmiş geçmiş en iyi oyuncularındandı ve öyle kolay kolay sahneyi terk etmezdi. VE BABA DOĞUYOR 1971 yılında Francis Ford Coppolanın yöneteceği The Godfather filmindeki Don Vito Carleone rolü için adı geçti. Bu rolü kapmak için deneme filmi bile çevirdi! Ama rolü aldı. Bir kaç kuşak yaşlandı, tipini değiştirdi ve filmin unutulmaz Babasını yarattı. Bu unutulmaz filmle ikinci kez Oscar ödülü kazansa da ödülü almaya gitmedi. Yerine bir Kızılderili kadını göndererek Oscarı protesto eden bir metin okuttu. Belki Brando Oscarsız kaldı ama Kızılderili hakları savaşımında önemli bir adım atılmış oldu. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
"Paris'te Son Tango" filminde | ![]() Yeniden oyunculuğun boş ve gereksiz olduğu yönünde demeçler vererek Tahiti yakınlarında satın aldığı adasına çekildi. Ancak para kazanması da gerekiyordu. 1978deki Superman filmindeki kısacık rolü -10 dakika- için astronomik bir ücret talep etti, üstelik kabul da edildi. Böylece kısa süreli, konuk oyunculuklar kabul etmeye başladı. Apocalypse Now- Kıyamet, A Dry White | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Season- Kuru Beyaz Bir Mevsim, The Freshmen, The Discovery kısa süreli göründüğü filmlerden bazılarıydı. Ancak, bu kısa rollerde bile filmin ilgi odağı oluyor, tüm dikkatleri üzerine çekiyordu. Örneğin Kıyamet ve bu kez yardımcı dalda Oscara aday gösterildiği Kuru Beyaz Bir Mevsim gibi. 90larda kesintili olarak sürdürdüğü sinema yaşantısı Don Juan de Marco (1995), Doktor Moreaunun Adası (1996), The Brave (1997) gibi yapımlarla devam etti. Son olarak bu yıl The Score filminde Rober de Niro ve Edward Nortonla birlikte kamera karşısına geçen aktörün, Scary Movie 2 için de anlaştığı belirtiliyor. GERÇEK BİR EFSANE
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
![]() |
|||
![]() |
|||
![]() |
|||
![]() |
|
![]() |
|||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
![]() |