|
|
Yolcular can yeleklerinin giymiş can kurtaran filikalarını ararken, mürettebat güvertede güneşlenirse, kazan dairesi tam yol ileri yerine tornistan yaparsa, zaten dalgalı olan uluslararası sularda tabii ki yön tutturamayız. Zaman politize gömlekleri çıkarıp, takım formalarını giyme zamanı... Toplumsal baskının artmaya başlaması siyasi iradenin stresini arttırmaya başladı. Programın bir an önce hazırlanması ve açıklanması bekleniyor. Oysa, program sadece oyun planı. Yatırımcı takıma bakıp karar verecek. Dış destek, takım oyununa inanırsa kredi musluklarını açacak. Kemal Derviş ilk yurt dışı temaslarını gerçekleştirdikten sonra yaptığı basın değerlendirmesinde yurt dışınan kaynak sağlarken kreditörler için önemli olan noktaları özetlemişti. Bunların üzerinden son değerlendirmeleri yaparak gidelim. 1. Reform Yasaları: Reform yasaları içerisinde öncelikle dikkat edilecek olanları özelleştirmenin önünü açacak olanlar. TBMMnin çalışma temposu yavaş kabul ediliyor. Siyasi otoritenin kararlı tutumunu göstermesi gerekiyor. Bu tutum çıkarılacak yasalarla açık bir şekilde sergilenmeli. 2. Devlet Bankaları: En hızlı ilerleyen ama çözümü için çok acil kaynağa ihtiyaç duyulan konu. Ziraat Bankası, Halkbank ve Emlak Bankası ortak profesyonel yönetimle bir çatı altında toplanıyor, bankalar küçültülüyor. Görev zararı oluşturma yetkisi kaldırılıp bu tip subvansiyonlar Hazineye devrediliyor. Bankaların likidiye ihtiyaçları devlet iç borçlanma kağıdı ile karşılanmaya çalışılıyor. Tüm bunlara rağmen kalıcı bir tedavi için neşterin daha derine atılması gerekiyor. 3. Kurda istikrar: Dalgalı kur sistemine geçtiğimiz 22 Şubattan beri Liranın istikrarı kayboldu. Özellikle açık piyasa işlemleri ile piyasalara Merkez Bankası fonlaması arttıkça Liranın dolar karşısında hızlı değer kaybı artarak sürdü. Merkez Bankası fonlamasının günde 8 milyar doların üzerine çıkması ile lira/dolar paritesi de 1,200,000 üzerine taşındı. Dış destek kur istikrarına çok hassas yaklaşıyor ve yeni programda kur stratejisini görmek istiyor. Dalgalanan kur devam edecek ve Merkez Bankası likiditeyi olarak kontrol altında tutmaya çalışarak kuru piyasada mı oluşturacak? Yoksa para kurulu uygulaması ile kurlardaki istikrarsız ortam aşılmaya mı çalışılacak? Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde dalgalı kur sisteminde kur istikrarsız hareket ediyor ve güven vermiyor. 4. Yönetim kalitesi: Hisse senedi yatırımcılarının araştırma yaparken dikkat ettikleri önemli bir kriter, şirketin yönetim gücü ve kalitesidir. Türkiye bu kriz ortamı sırasında ve yeni programı uygularken hangi kadrolarla yoluna devam edecek? Bilgi ve tecrübesi ile öne çıkan isimler dış destek arayışlarında yatırımcılara güven verecektir. Ekonomi yönetimi bu güveni kazanıyor. 5. Programa siyasi ve toplumsal destek: Toplumsal hareketlerin esnaf eylemleriyle ülke geneline yayılıyor olması, yeni programın ve siyasi otoritenin toplumsal destek sağlamasını zorlaştırıyor. Program çok disiplimli bir bütçe üzerine kurulu olacak ve kısa sürede sonuç vermeyecek. Böyle bir programın uygulanabileceğinin önemli bir göstergesi arkasındaki destek. Politikacılar popülist yaklaşmayacaklarına, bizler de sıkıntılı günlerede sabır göstereceğimize yabancı yatırımcıları inandırmamız gerekiyor. Sn Dervişin her kesimle görüşüp destek arayışının arkasındaki gerçek bu. 6. IMF ile iyi niyet mektubu imzalanması: Carlo Cottarellinin görevi Kahkonene devretmesi ile başlayan yeni dönem temaslarında bu ay sonuna kadar iyi niyet mektubunun imzalanması bekleniyor. IMF yetkilileri, ekonomi kurmaylarıyla birlikte yeni reçete üzerine çalışıyorlar. İyi niyet mektubu imzalanması ile birlikte IMF stand-by anlaşması çerçevesinde krediler serbest kalacak. Yeni programda çok sıkı bir bütçe disiplini ile kurda istikrarı sağlayıcı uygulamaları görmek süpriz olmayacak. Yatırımcılar IMF anlaşması sonrası programın niteliğine göre karar verebilirler. Fakat, program niteliği kadar önemli olan diğer bir konu programın uygulanabilirliği. Uygulama için gerekli siyasi ve toplumsal zeminin oluşması. Yatırımcının beklentisi bu sefer daha fazla. Yüksek reel faiz ortamına rağmen risk de yüksek bulunuyor. Ve yatırımcı ölçemediği riski satın almak istemiyor. Borsada şirket değerleri bu kadar düşmüşken yatırımcı henüz bunu bir fırsat olarak algılamıyor. Gelişmekte olan Türkiye ekonomisinin en can alıcı sorunu, siyasi istikrarın ve ekonominin içinde dalgalandığı yapısal platformun yıpranmış olması. Bu krizi fırsat bilerek yapısal platformu yeniden inşaa etmemiz gerekiyor... | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||