Home page
Haber Menüsü


 
4. ortak lafı rahatsızlık yaratıyor
 
Yeni ekonomik program çerçevesinde, 15 günde çıkarılması gündeme gelen 15 tasarı konusunda Meclis’e biraz haksızlık yapıldığını düşünüyorum.
 
Şükrü Küçükşahin
 
2 Nisan—  Meclis’in, özellikle kurban bayramı sonrasında verimli bir çalışma temposu içine girmediğini dillendirenlerden biri de benim. Ama, yeni ekonomik program çerçevesinde, 15 günde çıkarılması gündeme gelen 15 tasarı konusunda Meclis’e biraz haksızlık yapıldığını düşünüyorum.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Hele TİSK Başkanı Refik Baydur’un bütün Meclis’i hedef alan sözlerinin, demokrasi için, hiç de kolay
       sindirilebilir ifadeler olmadığını vurgulamak gerek.
       Zaten, Baydur’da söylediği sözlerin farkına sonradan vardı ki, kalkıp Meclis’e gitti; sözlerinin yanlış nlaşıldığını belirtip, özür diledi. Ama, demokrasiyi birazcık savunanların, böylesi konularda konuşurken son derece titiz olması gerektiği ortada. Meclis üzerinde baskı grubu olmakla, Meclis’i kötülemek arasındaki çizgiyi birbirinden ayırmak gerekli.
       Çünkü, demokrasi olacaksa, parlamento ve siyasetçi de mutlaka olacak. Aksi, Türkiye’nin modern dünyadan kopması anlamına gelir ki, bunu Türkiye’yi seven hiç kimse arzulamaz.
       Bu son olayda Meclis’e yönelik eleştirilerde biraz ölçünün kaçtığını şundan söylüyorum. Sözü edilen tasarılar, daha bu hafta içinde Meclis gündemine geliyor. Tasarılar daha önce Meclis gündemine gelmiş ve Meclis’den geçmemiş olsaydı eleştiriler haklı bulunabilirdi. Oysa durum böyle değil. Bu nedenle de eleştiri oklarının Meclis’e değil, Hükümete yöneltilmesi gerek.
       
DERVİŞ KONUŞMADAN ÖNCE HAREKETE GEÇMELİ
       Hatta, daha doğruyu söylemek gerekirse, bu konudaki eleştirinin gerçek hedefi, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş olmalıydı.
       Çünkü, çıkarılması gereken 15 tasarı olduğunu ve bunların Nisan ortasına kadar Meclis’den geçmesi gerektiğini söyleyen Derviş, tasarıların hazır olduğunu da söyleyebilmeliydi. Yani, “İşte çıkması gereken tasarılar bunlar ve Meclis’e sevk edilmiş durumda” diyebilmeliydi. En azından, hiç değilse birkaç tanesi Meclis’e sevk edilmiş olsaydı her şey daha kolay olacak,Meclis’e yönelik son tartışma yaşanmayacaktı.
       
FP, YENİ BİR SAYFA AÇACAK MI?
       Şimdi bu tartışmalar geride kaldı. Artık tasarılar bu haftadan itibaren Meclis’te. Meclis, yoğun çalışma içine girmek zorunda.
       Bu konuda sorumluluk iktidarın; ama Meclis çalışmalarında en büyük engellemeyi yapan Fazilet Partisi’nin tutumu da son derece önemli. Çünkü, 20 milletvekili ile Meclis çalışmalarını engellemek rahatlıkla mümkün.
       FP Grup Başkanvekili Bülent Arınç, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, itirazlarına, karşı olmalarına rağmen, sözü edilen 15 tasarıya engel olmayacaklarını söyledi. Bakalım, FP bu sözünün gereğini yapacak mı? Çünkü, Arınç, daha çok FP’nin Yenilikçi kanadını temsil eden bir isim. O basın toplantısına ben de katılmış vedoğrusu kendisinin bu özelliği nedeniyle, Arınç’a, “Sözleriniz FP adına mı, yoksa parti içindeki Yenilikçiler kanat adına mı?” sorusunu yöneltmiştim. Arınç, parti adına konuştuğunu açıklamıştı.
       Bakalım, bu hafta anlayacağız, parti adına mı, bir grup adına mı konuştu? Eğer FP bu tasarılarla ilgili tüm rezervlerini korumakla birlikte, geçiş izni verirse, Türk siyasetinde yeni bir sayfanın açıldığını da hep birlikte görmüş olacağız. Bu, Türkiye’deki siyasetin değişmekte olduğunun bir başka göstergesi olarak da kabul edilecektir.
       Sonuç olarak, Başbakan Bülent Ecevit’in aksi değerlendirmelerine rağmen, muhalefetle belli bir uzlaşmaya girilmesi halinde veya FP’nin açıklanan sözlerin gereğine uygun davranması halinde, bu tasarıların tümünün çok kısa sürede Meclis’den geçmesi mümkün.
       
DERVİŞ’E UYARI
       Yazımızın başlığına gelince. Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, ABD’den döndükten sonra da hızlı bir çalışma temposu içine girdi. Gerçekten de iyi niyetli gayretler içinde olduğu herkesçe görülüyor. Ama, sadece iyi niyetin yetmeyeceği de ortada.
       Son dönemde, Derviş’in, siyasi deneyimsizlik veya bilmeyerek yaptığı bazı yanlışlıklar olduğunu da görmek gerek. Bunların yenilenmemesi Derviş’in yapacaklarını kolaylaştıracaktır.
       Bir kere, geçen hafta MHP Meclis Grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli’nin, “Acelemiz yok” şeklindeki sözlerini, Derviş, çok aceleci bir tutumla değerlendirdi. Bahçeli’nin konuşmasının bu bölümünün ne 15 yasa, ne de Derviş’le bir ilgisi yoktu. Derviş, işin doğrusunu öğrenmeden, kendisine sorulan yanlış bir soruya yanıt vererek, koalisyon içinde gereksiz rahatsızlık yarattı.
       Bahçeli, Derviş’in sözlerinden duyduğu rahatsızlığı bir bakanına, “anlayamadım, konuşmamı bir kez daha okudum ve Sayın Derviş’in neden bu sözleri söylediğini anlayamadım” diye dile getirdi.
       Derviş’in ABD’ye gittikten sonra Başbakan’ı arayıp hiç bilgi vermemesi de, dönüşte, bir miktar vergi konacak diye, daha ortada bir çalışma yokken açıklama yapması da yanlış değerlendirildi.
       Bütün bunlar, Derviş’in koalisyon içinde dördüncü ve kendi başına davranabilme yetkisine sahip ortak gibi algılanmasına neden oluyor. Bu rahatsızlığı dile getiren MHP’li etkin bir bakan bakın neler söyledi:
       “Derviş’in bu tür hatalarını tahmin edebiliyorduk. Bu kötü niyetinden de değil; ama biraz da pratik olmamasından, siyaseti bilememesinden. Ayrıca medyanın tutumu da buna destek veriyor. Bu konuda yeterince duyarlı davranılmıyor. İsrail’de de böylesi krizler yaşandı ve oraya da Dünya Bankası’nın Başkan Yardımcısı bakan olarak gitti. Ama ne kimse koalisyona dışardan ortak gözü ile baktı, adama ne de adam kendini ayrı gördü. Gitti İsrail’e, sessiz sedasız çalıştı, krizin yenilmesinde de büyük katkısı oldu ve işini bitirdikten sonra da sessiz sedasız çekildi.
       Bunu, bizim de Türkiye’de yapabilmemiz lazım. ‘Dördüncü ortak’, ‘Bakanlar üstü bakan’, ‘Süper bakan’ gibi lafları bir kenara bırakıp, adamın sağlıklı çalışmasına yardımcı olmak gerek.”
       
KABİNE REVİZYONU
       Bu arada, DSP’nin 29 Nisan’da yapılacak olan kurultayı, siyasi kulislerde kabine değişikliği tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Bu iddiayı dile getirenler, Ecevit’in bu kez DSP Parti Meclis’ini, daha etkin hale getireceğini, çok sayıda bakanı parti yönetimine aktaracağını ve onların yerine de yen isimleri kabineye alacağını ileri sürülüyor.
       DSP’nin kabine değişikliğine gitmesi halinde, MHP ve ANAP’ın da aynı yönde davranacağı, böylece kriz sonrası yapılması beklenen kabine değişikliğinin gerçekleşeceği belirtiliyor. Bence, Ecevit’in kabine değişikliğine gitmeme konusundaki tutumu bir süre daha devam edecek. Ama, yanılmış olmamız da hiç fena olmayacak.
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları