Home page

Haber Menüsü


Selçuk Değerli
 
Pat Riley, Miami ve New York
 
Pat Riley, New York Knicks’in 90’ların başında yaşadığı rönesansın da mimarıydı. Miami Heat’i çamurdan çıkartıp yeniden canlandırdı ve NBA’in en dişli ekiplerinden birisi yaptı.
 
Selçuk Değerli.
 
25 Mayıs—  NBA’de bu yılki Play-off’lar sanki geçen yılın bir fotokopisi ! Öncelikle sizlere geçen yılki play-off macelarını şöyle bir hatırlatalım: 1. turda New York 3-Miami 2, Indiana 3-Milwaukee 0, 2. turda Indiana 4-Philadelphia 0 ve Doğu Finali’nde New York 4-Indiana 2. Bu yılki play-off’larda Indiana yine 1. turda, Milwaukee ise 2. turda Philadelphia’yi eleyip tekrar Indiana -New York konferans finali oynuyorlar.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  New York, dünyanın en güzel şehirlerinden biri ama, 1998-1999 sezonundan önce NBA’deki grev sırasında maçların bu kadar geç başlamasının baş rollerinden birini oynayan Patrick Ewing ile antrenörüne saldıran Spreewell’in oynadığı New York Knicks’i kesinlikle desteklemediğimi söylemek isterim. Bunda NBA’in en değerli hocalarından bir olan Pat Riley’in tekrar eski takımı New York Knicks’e elenmesinin ve bir kez daha Doğu Finali’ne ulaşamadan playoff’lara veda etmesinin de katkısı var.
       En soğukkanlı kişinin bile bir patlama noktası vardır ve Pat Riley, NewYork Knicks’in Miami Heat’i 83-82 yendiği maçtan sonra patlama noktasına geldi; kaskatı kesilip ağlamaya başladı. Dört yıldır bulunduğu özveriler, çektiği acılar, dört yıllık azap, hislerini gizleme, oyunculara dil dökme ve tatlı sözlerle kandırmak için harcadığı çabalar, sonunda içinde büyük bir patlamaya neden olmuş ve onu gizleyecek, saklayacak hiç bir yeri kalmamıştı.
       NBA’de kurmuş olduğu krallık un ufak olmuştu.
       Bizim çocukluk zamanımızda videolardan seyrettiğimiz ve o zamandan beri Turkiye’de basketbol sevenlerin çoğunu Lakers taraftarı yapan o muhteşem Magic Johnson, Kareem Abdul Cabbar, Michael Cooper ve James Worthy’li kadronun antrenörüydü Riley. Lakers ile 1980’lerde topladığı dört şampiyonluk yüzüğü ile NBA’deki unutulmaz antrenörler arasındaki yerini daha o zamanlar almıştı. Beşinci şampiyonluğunu almak onun için kutsal bir görevdi ama aradan 12 yıl geçmesine karşın hala yüzüklerin sayısı 5’e çıkmadı.
       Pat Riley, New York Knicks’in 90’ların başında yaşadığı rönesansın da mimarıydı. Miami Heat’i çamurdan çıkartıp yeniden canlandıran ve NBA’in en dişli ekiplerinden birisi yaptı; Heat’in her yıl en az 55 maç kazanmasını sağladı. Bütün basketbolseverler son 4 yıldır Riley’nin eski ve yeni takımı arasındaki bu kanlı bilek güreşini izliyorlar.
       Riley yalnızca Knicks’i inşa etmekle kalmadı aynı zamanda (New York Knicks’in şimdiki koçu) Jeff Van Gundy’i de inşa etti. Onun kişisel danışmanı olup,onunla fikirlerini paylaşıp ona cesaret vererek NBA’de basarılı olmasını sagladı. Jeff Van Gundy elbette bu hedefe ulaşacak yeterli donanıma sahip ve sahip olduğunu da onu yaratan kişilerden biri olan Riley’i, her yıl hüsrana uğratarak kanıtlıyor.
       Riley’nin (play-off’ların bitmesi nedeniyle) tatilini geçireceği Biscane Bay’de geçireceği zaman içerisinde keyif alacaği bir başarı olacak olan bu ironi belki de, Riley’nin ruhunda taşıdığı en acımasız ironilerden biridir. Riley’nin Knicks’i birakma nedeni onların gidebilecekleri yere kadar gitmiş olduklarını düşünmesiydi; oysa Riley ayrıldığından beri belki de Knicks bu yıl ikinci NBA finalini oynayacak !
       Genel kanı “Miami Heat’teki oyuncuların, Riley olmadan her yıl 500 barajını, yani 42 galibiyet barajını aşmalarının büyük şans olacağı” yönündeydi ama bu oyuncular dört kez Atlantik Konferansı’nın şampiyonu oldular. American Airlines sahasında asılı olan bu bayrakların playoff’ta başarılı olmadıkça hiç bir anlamı bulunmuyor ve bunu 4 şampiyonluk kazanan Riley’den iyi kimse bilemez. Şimde elenmenin çok acı olduğu bir yerde, yenildiğin takımın Knicks olması, acıları ikiye katlıyor. Aslında diğer bir gerçek de kendilerine yenilmiş oldukları. Miami Heat, Riley’nin hayalinde yaratılan ilk gerçek takım; ne Los Angeles Lakers, ne de New York Knicks, Pat Riley’nin sıfırdan yarattığı takımlar değil.
       Miami Heat’in geçmişinde, ‘cesur yüreği’ ile takımı kurtaran takımın guardı (sezon boyunca sakatlığı nedeniyle bir türlü istikrarlı bir oyun sergileyemeyen) Tim Hardaway, hem (oyundan 45 dakika sonra bile sandalyesinde sadece şortuyla oturan ve anlamsız bir ifade ve boş gözlerle önüne bakan) yanaklarından gözyaşları süzülen Alonzo Morning’in, hem kendisinin, hem de Riley’nin kaderini çizen kişiydi. Hardaway’in, Masburn’ün ve Morning’in, Riley hakkında dile getirdikleri pozitif düşünceler, Riley’nin her zaman içinde bulunulan zamandan bir adım önde olduğunu söylemeleri onların Riley’e ne kadar inandıklarının ve saygılarının göstergesi. Yine de bunlar gerçekleri değiştirmiyor.
       1992’den beri her yıl yapmış olduğu “Sizlerle çalışmak bir zevkti beyler, tekrar görüşmek üzere” konuşması, bu kez cok farklıydı Riley’nin. Karizmatik koç bu yılki konuşmasında daha melankolik, daha yıkılmış bir havadaydı; Riley’nin, belki de şimdiye kadar yapmış olduğu konuşmaların en zor olanıydı bu. Kendisini ilk kez bu şekilde görmemizi sağladı.
       Riley, play-off serilerini ve finali kaybetme konusunda bu kadar uzman olmaması gerekirdi.
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları