|
|
Eğer herhangi bir dış yardım geliyorsa bu defa miktarı ve zamanlaması önem kazanıyor. Peki, dış yardım neden bu kadar önemli? Bu sorunun yanıtını önümüzdeki günlerde piyasaları ve hükümeti bekleyen zor sürece baktığımızda görebiliyoruz. Rakamlar kayda değer bir dış destek olmadan tutmuyor. Kısaca bu süreci tek parça halinde aşmak için yeterli iç kaynak yok. Peki dış yardım sorunları çözecek mi? Tek başına hayır. Kasımda yaşadığımız krizin ardından IMFden aldığımız desteğe rağmen ikinci krizi geçiktirmeden başarıyla çıkardık. Bu nedenle yeni bir dış desteğin piyasalarda güveni hemen sağlaması beklenemez. Ancak geldiğimiz bu noktada mali dış destek almamız mutlaka gerekiyor. Aksi takdirde ekonomi yönetiminin işi çok güçleşecek ve hatta kriz daha da büyüyebilecek. Bunun nedenlerini aşağıda veriyorum. Sonuçta önce dış desteği almak için, sonra da bunun gereğini yerine getirmek için hükümetin ve ekonomi yönetiminin üzerine çok iş düşüyor. NEDEN GEREKLİ? Güven: Dış destek herşeyden önce yeni oluşturulmaya çalışılan ekonomik programa IMFnin, ABD yönetiminin ve G-7 ülkelerinin duyduğu güveni gösterecek. Şu anda kimsenin kendi bütçesini ve yatırımlarını yeni programa göre yapmaya niyeti yok. Bu nedenle IMFnin ve ABD Hazinesinin olası bir desteği en azından programın amacına ulaşacağına duyulan güvenin ilk ciddi göstergesi olacak. Bu gerek yerli gerekse yabancı yatırımcıların programa daha güvenle bakabilmelerini sağlayacak. Mali piyasalar: Ekonomi yönetiminin öncelikli hedeflerinden biri olan faizlerde ve kurda dengenin sağlanması için Merkez Bankasının etkin para politikası büyük önem taşıyor. Dışarıdan sağlanacak destek MBye parasal değişkenleri kontrol etmek için ciddi bir manevra alanı sağlayacak. Kamu bankaları operasyonu ile piyasaya verilen likiditenin çekilebilmesi de büyük ölçüde yabancı paraya bağlı. Aksi takdirde fazla likiditenin enflasyon üzerindeki etkisi kaçınılmaz. Büyüme: Ekonomik programın hedeflerinden biri de büyümenin yılın ikinci yarısından itibaren tekrar canlanmaya başlaması ve enflasyon trendinin yönünü tekrar aşağı çevirmesi. Bunun için gerek koşul mali sistemin tekrar etkin olarak çalışmaya başlaması, faiz oranlarının makul seviyelere çekilmesi ve kurda dengenin sağlanması. Böylece kredi muslukları tekrar akmaya başlayabilir. Tabi bunu sağlayacak olan da bankaların ve yatırımcıların tavrı. Sağlanacak dış destekle birlikte bu tavrın değişmesi olasılığı yüsek. Ancak bu hemen olmayacak. İç borç: Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında Hazine toplam yaklaşık 20 milyar dolar iç borç geri ödemesi yapacak. Hazinenin yüklü borç ödemelerini herhangi bir kazaya uğramadan makul maliyetlerle çevirebilmesi için bankaların, yerli ve yabancı yatırımcının katılımı çok önemli. Arka planda güçlü bir dış desteğin olması katılımı arttıracak ve Hazinenin borçlanma maliyetini düşürecek. Dış borç: Aynı iç borç gibi Hazine bu sene ödeyeceği yaklaşık 11 milyar dolar dış borcunu yine borçla çevirmeyi planlıyor. Hazinenin dış destek olmadan dış borcunu tümüyle çevirebilme olasılığı zayıf. Ancak bir kısmını borçlanabilir ve kalan kısmının ödemesi rezervler üzerinde ciddi baskı yaratabilir. Borç yönetimi: İç borç stoğunun yıl sonunda çıkacağı seviye de kaygı veriyor. Kamu bankalarına verilen bonolara Hazinenin faizlerde meydana gelen hızlı artış nedeniyle ek borçlanma ihtiyacını eklediğimizde yılsonunda iç borç stoğu 70-75 milyar dolara çıkabilir. Bu noktada yine güçlü bir dış desteğin olmaması, bankaları bu borcun çevrilmesini sağlamak konusunda son derece çekimser yapacaktır. Bu borcun servis maliyeti 2002 ve sonrası için bütçe üzerinde ciddi bir yük yaratacak. Bu nedenle Hazinenin borç yönetiminde olağanüstü dikkatli olması gerekiyor. Borcun geldiği bu seviyede hiçbir hataya yer yok. Başka nedenler de sayılabilir. Ancak yukarıdakiler bence öncelikli nedenler ve bunların aşılması için dış mali desteğin bir an önce bulunması gerekiyor. Yeni programın başarısı, 2001in sonunu getirilebilmesi ve 2002ye yeni umutlarla başlanabilmesi için mali dış destek mutlak gerekli gözüküyor. DIŞ YARDIM GELİR Mİ? Bence gelecek. Ancak miktarı konusunda belirsizlikler son aşamaya kadar devam edecek. Hükümet yeni programla birlikte IMF ile tekrar masaya oturacak ve Nisan sonu ya da Mayıs başında büyük olasılıkla yeni bir stand-by anlaşması imzalanacak. Bu anlaşmayla birlikte bir miktar ek yardım yer alması sözkonusu. Bakan Dervişin açıklamalarından anladığımız kadarıyla alınması hedeflenen dış yardımın miktarı 10-12 milyar dolar. Ben bu rakamın büyük kısmının temin edilebileceğini düşünüyorum. Ancak burada önemli olan bu rakamın yetip yetmeyeceği. Artan borçlanma maliyetleri, kısalan vadeler ve kamu bankaları için yaratılan borçlanma ihtiyacı bir araya geldiğinde Hazine bu sene yaklaşık 35-40 milyar dolar ihtiyaç duyuyor. Bunun yurtdışından gelmeyen kısmı iç borç ihrac edilerek finanse edilecek. Bu kısım ne kadar yüksek ise hem iç borç stoğu artacak hemde bu borç karşılığında yaratılacak likidite nedeniyle enflasyon. Tekrar ediyorum: Yaratılan likiditenin geri çekilmesi için yabancı para girişi şart. Ya gelmezse? Bunu düşünmek bile istemiyorum, ama elbette böyle bir olasılık da var. Yeni bir hükümet krizi ya da reformların siyasilerin kişisel çekişmeleri nedeniyle gecikmesi dış destek yolunu tıkayabilir. Bu durumda ekonomi oldukça zor bir döneme girer. Açıkcası bunun detaylarına girmek istemiyorum ve zaten sizlerin de okumak isteyeceğinizi hiç zannetmiyorum. Muasır medeniyetler seviyesine gelelim derken kendimizi bu medeniyetlere tam anlamıyla muhtaç ettik. Eh, tam olarak yapmak istediğimiz şey bu olmasa da neticede onlara eskisinden daha da yakınız. Bu başarıyı bizlere tattıran siyasilerimiz sonsuz gurur duyabilir!!! | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||