|
İkincisi, Merkez Bankasının parasal programı ve üçüncü ayağını da özel sektörün dinamizmi oluşturuyordu. Yılın ilk aylarından itibaren kamunun iki yakasını biraraya getirecek sosyal güvenlik, tarım ve bankacılık reformları konusunda ardı ardına çalışmalar başladı. Kamusal zorunluluğu olanlar ile yap-işletler hariç, kamu yatırımlarında kısıntıya gidildi. Bu biraz moralleri yükseltti. Faizler aşağı gelmeye başladı. Sosyal güvenlik reformunda en azından kavga döğüş yaş haddinde bir noktaya gelindi; Ancak henüz ileriye yönelik bir adım atılamadı. Güdük ve içi boş bir taslak halen devam ediyor. Demeçten öte birşey yok. Tarım reformuna yönelik çalışmalar ise evlere şenlik. Enerjide gelinen nokta ortada. Dünya Bankası ve İMF rekabet diyor. Bizim siyasilerin dediklerini tekrar edip yer işgal etmek istemiyorum. Her gün NTV, Kanal E ve yazılı basından satırı satırına karşınıza geliyor. Aylardır bunda da bir ilerleme sağlayamadık. Tasarruf için mi bilinmiyor, bazı temel yatırımlar durdu. Teröre harcanan parasal kaynak azaldı. Tasarruf ettik. Devlet halen personel alımı için sık sık sınav açıyor. Bugün her kamu kuruluşunda ihtiyacının 4 katı personel çalıştırılıyor. Devlet tutuyor, buna karşılık yine sınavla eleman alımına gidiyor. (Tabi kalifiye örneğin eğitimcileri hariç tutuyorum.) TASARRUF ETTİK! Bankacılık reformunda da reform dedik, üst kurul dedik, ortada henüz birşey yok. Üst kurul başkanı tamam, amu kurulun emlemanları ortada yok. Niye dediğimiz de yine devlet personel kanunu yani 657 sayılı kanun ya da bu kanunu savunun kafalar ortaya çıkıyor. Bu ücretlerle kimse dolayısıyla uzman ama gerçek uzman kadrolar oluşturulamıyor.Yasanın içi dolmuyor. Dolmayınca boş bir yasa uygulanamıyor. Sacın birinci ayağının işleyen tek tarafı özelleştirme. O da -fazla dağınık gelmesine rağmen- bir noktaya geldi ve yıl sonu hedefinin önemli bir kısmı gerçekleşti. Mali olarak, az buçuk toparlarma gösterdik ama asıl olması gereken henüz yapılmış değil. PARA PROGRAMI 2. AYAK Sacın ikinci ayağı Merkez Bankasının para programı. Merkez Bankası kur sepetini önceden ilan ediyor. Enflasyon ne olursa olsun kur programını uygulayacağını söylüyor ve mesajını veriyor: Ne kadar döviz, o kadar Türk Lirası. Ve Merkez Bankası şu ana kadar harfiyen programını uyguladı. Sacın üçüncü ayağı ise özel sektörün programa desteği. Özel sektör de programı hem lafla hem kampanyalarla biraz da zamları düşük tutarak destekledi. HESAPLAMADIK Ancak hesapta olup da, ciddiye alınmayan, bununla birlikte hesapda olmayan ve tedbirIeri alınmayan gelişmeler yaşandı. Yani programın stepneleri ya da sigortaları devreye girmedi. Örneğin petrol için Biz 22 dolar ortalama dedik olmadı. Şu an 25-30 dolar arasında. ABDnin faizleri 6 kez artıracağını hesaplamadık. Doların 2 markı geçeceğini ve bunun da büyük bir dış açığı beraberinde getireceğini bilemedik. Burada şu ekonomimiz canlanıyor, diye savunanlar çıkarsa, Canlanıyor da prematüre çocuk gibi yanlış canlanıyor. Dolarla hammadde ithal edip mark ya da euro ile ihracat yaparsan yanlış canlanır demek gerekiyor. Tüm bunlara psikolojik olarak temel reforları da yarım-yamalak gerçekleştirmemizin yarattığı dış piyasa güveninin giderek azalmasını eklersek , piyasalarda dengelerin neden bozulduğu ortaya çıkıyor. Sonuçta cari açık büyüyor. TL yaratılamıyor. TL yaratılamayınca yüzde 30lardaki faizler 36-39a yükseliyor. Dolar çıkıyor. Yabancılar satış emri veriyor ve bugünkü durumumuz ortada. Peki bu durumda sacın hangi ayağı kırılacak. Buna büyüklerimiz karar verecek. Ama bir şeyi biliyorum. Cari işlemler açığındaki bu artış hızını ekonominin kaldırması pek mümkün değil. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||