|
Oysa çok değil iki üç hafta öncesine kadar faiz oranlarının ne zaman yüzde 30 düzeyinin altına ineceği tartışılıyordu. Peki faizlerdeki bu keskin yön değişiminin nedenleri neler? İKİ NEDENİ VAR Olayın iki temel boyutu var: temel makroekonomik değişkenler ve piyasa beklentileri. Birinci boyuta baktığımızda maliye, gelirler, para ve döviz politikaları ile yapısal reformlar açısından enflasyonla mücadele programı çerçevesinde oldukça başarılı bir dönem yaşandığı açık. Dolayısıyla faizlerde yaşanan bu artışın kökeninde piyasanın enflasyonla mücadele programında bir gevşeme beklentisine girmesi ve bunun da faizlerdeki risk primini artırması yok. Bilakis, faiz artışının kökeninde enflasyonla mücadele programı çerçevesinde öngörülmüş olan para politikasına harfiyen uyulması var. LİKİDİTE SIKIŞIKLIĞI BASKI YAPIYOR Bilindiği gibi, Merkez Bankası tarafından uygulanan para politikasının özünde net iç varlıklar rakamının sabitlenmesi var. Bu durumda, Merkez Bankası sadece net dış varlıklar kalemi artarsa - yani ülkeye net sermaye girişi olursa - para arzını artırabiliyor. Son haftalarda yeterli düzeyde sermaye girişi olmaması, hatta Hazinenin yüklü miktarlarda dış borç geri ödemesi yapması piyasada önemli bir likidite eksikliğine yol açıyor. Bu sıkı likidite de gecelik faiz oranlarını yüzde 70 gibi son aylarda görmediğimiz bir boyuta taşıyor ve bu da zincirleme olarak bono faizlerini yukarı çekiyor. Kısaca, uygulanmakta olan para politikası, Merkez Bankasının elini ayağını bağlamış durumda. Likidite sıkışıklığının aşılması için ya özelleştirme yani doğrudan yatırım yoluyla, ya portföy yatırımı yoluyla ya da turizm geliri yoluyla dış kaynak girişi gerekiyor. Özelleştirme çalışmalarında önemli başarılar elde ediliyorsa da nakit girişi için bir süre daha beklemek gerekiyor. Amerikan Merkez Bankasının faiz artırımları sonucu kaynakların gelişmekte olan piyasalardan çıkma eğilimine girmesi ise portföy yatırımlarının artmasını engelliyor. Bu durum kısa vade döviz girişi için önümüzde iki seçenek bırakıyor: Turizm gelirleri ve Dünya Bankası kaynakları. RİSKLER YENİDEN TAHLİL EDİLİYOR Yukarıda faizlerde yaşanan artışın arkasında iki etken olduğunu belirtmiştik. Bunlardan biri özetlemeye çalıştığımız para politikası uygulamaları ve likidite sıkışıklığıydı. İkinci neden ise piyasada beklentilerin hızlı bir biçimde bozulması oldu. Aslında bu bizim piyasalarımızda sıkça rastlanan bir olay. Çok kısa bir süre içinde piyasa beklentilerinde çok hızlı değişimler gözlenebiliyor. Son günlerde de aslında uzun süredir var olan risklerin daha bir dikkatle ve tedirginlikle tahlil edildiği gözleniyor piyasalarda. SERMAYE GİRİŞİ: MAALESEF... Peki, kısa vadede faizlerde bir düşüş beklemek için neden var mı? Soruya yukarıdaki faktörler çerçevesinde bakarsak, öncelikle olayın beklenti boyutunun her zaman çok hızlı bir biçimde - bu kez olumsuzdan olumluya - değişebileceğini yinelemekte yarar var. Ancak böyle bir beklenti değişiminin ateşlenebilmesi için birinci faktörde yani likidite zemininde bir iyileşmenin başlaması gerekiyor. Yukarıda da belirtildiği üzere böyle bir iyileşmenin başlayabilmesi için gereken sermaye girişinin kısa vadede yaşanması yüksek bir olasılık değil ne yazık ki. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||