| | | IMFe yönelik eleştirilerde en fazla öne çıkan konulardan birisini IMFin telaşa kapılması ve bu nedenle Türkiyeyi yeni bir kur politikasına hiçbir hazırlık yapılmadan geçirmesi öne çıkıyor. Bu noktada bir haklılık payını göz ardı etmemek lazım. Çünkü, geçtiğimiz son bir haftalık dönem içerisinde, sadece kur politikasındaki değişiklik Türkiyeye bir çözüm getirmedi, kargaşayı bir ölçüde arttırdı.
Ancak, IMFin hataları eğer Türk ekonomisinde yeni sıkıntıların yaşanmasına neden oluyor ise, başta ABD olmak üzere bir çok gelişmiş ekonominin bu gelişmelere seyirci kalması mümkün değil. ABDnin yeni yönetiminin daha müdahaleci bir dış politika izleyeceği dikkate alınırsa, bunu doğal karşılamak lazım.
Nitekim, Ortadoğu ve Arap Ülkelerine yönelik ziyaretinden sonra, Nato üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının olağanüstü bir toplantı için Brüksele davet edilmeleri sonrasında, yeni Dışişleri Bakanı Powell meslektaşlarına ABDnin yeni dış politikası konusunda belirli ipuçları vermiş gözüküyor.
Dış politika alanında olayları takip eden uzmanların uluslar arası basına yansıyan yorumları, Iraka gerçekleştirilen müdahale sonrası ziyaret turuna çıkmış olan Bakan Powell Arap ülkeleri ile gerçekleştirdiği temaslardan umduğunu bulmadığı yönünde. Dolayısı ile, Türkiyenin bu çoğrafya için taşıdığı önemin bir kez daha altı çiziliyor.
Bu çerçevede, eğer Türkiye IMF politikaları ile ekonomisi düzeltemiyorsa ve ekonominin toparlanamaması Türkiyeyi siyasi ve askeri alanda bir zayıflama ile karşı karşıya bırakabilme riski taşıyor ise, bu durumda ABDnin gelişmelere seyirci kalması mümkün değil.
Bu noktada, ABD Hazinesinin Türkiyeye yönelik destekleyici açıklamaları ve ABD Kongresinden geçen kararlar dikkatle izlenmeli. ABD, IMFin muhtemel başarısızlığı durumunda Türk ekonomisine verilmesi gereken desteği, IMFi by-pass ederek, kendi Hazinesi aracılığı ile gerçekleştirebilir.
Bu nedenle, önümüzdeki 4 aylık dönemde uluslar arası alandaki gelişmeleri dikkatle izlemek gerekiyor. ABD, eğer Türkiye ile ilgili tavrını netleştirirse, ABnin Türkiyeye zeytin dalı uzatmaması ve elini cebine sokmaması, ABnin aleyhine dengeleri bozacaktır. Bu nedenle, Türkiyenin tam üyelik süreci için bu dönemde hızlandırılmış bir süreci görmek şaşırtıcı olmayacak. | |