Home page

Haber Menüsü


Terim: Fiorentina defteri kapandı
Fatih Terim, Fiorentina’nın teknik direktörlüğünden istifa etmesinin perde arkasını CNN Türk’te yayınlanan “Futbol Zirvesi” programında anlattı.
NTV-MSNBC
27 Şubat— Fatih Terim, Fiorentina teknik direktörlüğünden ayrılmasının hemen ardından CNN Türk’te yayınlanan “Futbol Zirvesi” programındaydı. Gelişmelerin perde arkasını anlatan Terim, “Fiorentina defteri kapandı” dedi. Fatih Terim’in görevden ayrılmasının ardından Terim’in yardımcıları, kulübün genel müdürü, genel müdür yardımcısı ile birlikte toplam 8 kişinin istifa ettiği Fiorentina’da şok sürüyor. İtalya’da prosedür gereği bu sezon içinde başka bir takım çalıştıramayan Fatih Terim’in gelecek sezon için Milan’la anlaştığı söylentileri de oldukça yoğun.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Fatih Terim, Brescia maçının ardından yaşanan gelişmeleri şöyle anlatıyor:
       “Maçtan sonraki olaylar pek hoş değil. Başkanlar genel olarak hocalarıyla konuşurlar, dertleşirler, zaman zaman bilgi almak isterler. Bunların hepsi doğaldır. Buna hiçbir zaman karşı olmadık. Ancak maçtan sonra içerde oturuyordum, sesler geliyor dışarıdan, koridordan. Önce benim asistanım olan Şükrü’ye bağırmış, ki Şükrü içeri girdi, hocam böyle böyle oldu dedi. Ondan sonra ben koridora çıktım. Aramızda bir 7-8 metre var. Ne diyorsun dedim? Çünkü bağırmasına çok kızmıştım. Bağırma şekli de hoş değilmiş, hakaret etmiş maçtan sonra. Koridora çıktım, yalnız ben soyunma odasındaydım. Herhalde soyunma odasına girmek istiyor ki bu tarafa doğru geliyordu. Tabi buna müsaade etmemiz mümkün değil, o şekilde müsaade etmemiz mümkün değil. Yoksa başkandır, gelir gider, geliyor da gidiyor da... Biz o tarafa doğru yürüyünce, ben size bir şey söylemiyorum, işte ikinci başkana söylüyorum falan filan gibi şeyler dedi. Ben almadım soyunma odasına, girmesi de mümkün değildi. Ama fiziki olarak pek temasımız olmadı. Sonra zaten içeri girdim ben. Nitekim ikinci başkan da işte beni sakinleştirmeye çalışıyor, başkan bana söylüyor, size değil diye. Bir kabadayı edasıyla başkan aşağıya gelecek, işte Leandro geç mi girmiş erken mi girmiş. Zaten ben o şeyden önce kendisine söylemiştim, işte söyledim de, bu düdüğü de alın siz hiç antrenöre de para vermeyin diye. Gülüşmüştük ama esasında ciddiydi tabi. Netice itibariyle o günden bu tarafa 48 saat aşağı yukarı bu evden çıkmadım ben. Eşimle arkadaşlarımla toplandık ve bırakmaya karar verdim. Çünkü benim ilkelerim, benim etik anlayışımda bu kadar tutarsız, dengesiz davranışların olması mümkün değil. Çok da sabrettik, çok da direndik. Öyle bir noktaya geldik ki kazandığımız zaman yapmak istediklerini yapamayan iki kişi, kaybettiğimiz zaman zaten doğal olarak problem. O yüzden demek ki problem neticede filan değil. Çünkü bugün alınan puan, geçen senekinden fazla. Ayrıca UEFA Kupası’nı yakalamak için önündekinden bir puan farkı var, Şampiyonlar Ligi’ni yakalamak için de 5 puan farkı var. 14 tane maçı var. Eski 8, 9 maçlık gibi periyod ki bu periyodu yakalayabilir ve de bunları kazanabilir. Demek ki sorun benim.
       O yüzden sorun ben olduğuma göre, bu takıma zarar verecektir. Bugün de zaten ben onu söyledim. Yani hoca bu açıklamayı yaptıktan sonra işte maçlar kötü gidiyor gibi bir ifade kullanmış ikinci başkan, yeni gelen, yani Cecchi Gori’nin getirdiği. Ben de ona dedim ki, sen geldiğinden beri biz kazanmıyoruz. Ve ondan sonra ben açıkçası, iki İtalyan yardımcımın yarınki antrenmana katılması, yeni bir antrenör gelinceye kadar devam etmesini istedim ki, takım yanlız kalmasın. Ama bir diğer noktada da Giancarlo Antognoni vardı ki, 28 senedir hem futbolcu olarak hem de çok önemli bir görevde. Eski bir oyuncu olarak kulüpteki görevi itibariyle sembolize olmuş o arkadaşımız. Maç akşamı çağırıyorlar, onun yanından birtakım şeyler gelişince o da istifasını yazmış zaten. Ama ben buna rağmen, onun kalbinin Fiorentina için attığını bildiğimden, bugün basın toplantısında onun istifa etmemesini ve herkesin ona sahip çıkmasını istedim. İki İtalyan yardımcımın da devam etmesini, yeni bir antrenör gelinceye kadar da işlerinin başında olmasını istedim ve orayı terkettim. Ancak sonradan aldığım habere göre onlar da bırakmışlar.
       
”FUTBOLUN DİLİ BİR”
       Program yapımcısı İhsan Topaloğlu’nun, Antognoni’nin istifasını açıkladığı basın toplantısında 700 milyon liret alacağını kulübe hibe ettiği ve Fatih Terim’in de alacaklarını bıraktığı yönündeki açıklamalarını sormasının ardından Fatih Terim şunları söyledi:
       “O İtalyan, ben Türk’üm. Ama futbolun dili bir. Kimse kimsenin akrabası değil. Herkes özgür iradesiyle karar veriyor. Ben bu kararı verirken de önemli noktalara da değinmeme rağmen, demek ki o da tatsız tutarsız birtakım olayların gelişmesine tepki göstermiş, Terim yoksa ben de yokum demiş. Ben para mevzunu şundan söyledim; ben hiçbir olayı kendilerinden duymadım. Yani hoca iki dakika görüşelim, bizim tasarrufumuz budur, düşüncemiz budur. Hayır, okuyoruz. İşte düşünüyor ama cezai müeyyide var kontratta. Ve bundan sonraki sezon sonuna kadar alacakları var. Bizim ne zaman para yolumuzdan yordamımızdan çevirmiş bizi. Ben de onun için dedim ki çünkü, hoş değil bunlar. Ben de dedim ki, ben bırakayım ki bu parayla gelecek antrenöre yeni bir transferle yardımcı olursa mutlu olurum. Yani bizim para, bizim alacağımız var. Onun için biz bu işe devam edelim, öyle bir şeyimiz de olmadı. Giancarlo da ona isyan etti. Daha da ilginci, Giancarlo’nun yardımcısı Simone, yetişemedi basın toplantısına, telefon açmış, ben de istifa ediyorum, benimkiyle de bir amatör oyuncu alırsınız demiş, onun biraz daha az maaşı. Dmek ki biz 3 aydır, 4 aydır şunu ifade ettik hep, hep beraber; biz Bologna maçından sonra ki, 2.5-3 ay oldu, çok önemli bir grup olduk, grup haline geldik. Birbirimizi çok iyi anlar olduk. Ve ondan sonra zaten başarılar gelmişti. Şimdi Fiorentina üçüncü olmuş, yeri gelmiş dördüncü olmuş, çok başarılar elde etmiş. Zaman gelmiş az başarılar elde etmiş, son 6 haftadaki gibi. Ama Fiorentina hiç durmadı. Fiorentina hep gündemde. Fiorentina birkaç maç haricinde hep çok iyi top oynadı. Bir defa felsefesi değişti, bir defa oyun düzeni değişti. Bir defa hep kazanmayı isteyen bir grup oldu. Bir defa seyircisi, takımı, teknik heyeti, şehri bir bütün oldu. Ve Fiorentina aynı zamanda kupa finaline geldi.
       
”BEKLENTİLER TERS”
       Maalesef geldiğimiz günden beri bu yaşanan birtakım olaylar seyircinin beklentileriyle ters. Yani oranın fikirleriyle bizim beklentilerimiz artı seyircilerin beklentileri pek uyuşmuyor, pek örtüşmüyor. Şimdi her zaman yaptığınız şeyleri yapamazsınız bazen, birileri gelir size der ki, siz bunu yapamazsınız, sizin tek şansınız kalır, onun işine son vermek...
       Yoksa ben hayatım boyunca, daha doğrusu antrenörlük hayatım boyunca, 13-14 senedir çalıştığım kulüplerde ve milli takımda yani rahmetli Özdemir Alnaz Göztepe’den, Nurettin Çarmıklı Ankaragücü, Şenes Erzik Futbol Federasyonu ve Faruk Süren Galatasaray’dan, biz hep çalıştığımız şey içerisinde ve sonrasında hala ilişkilerimiz devam eder. Artı Nurettin Bey’le baba-oğul gibi hala devam eden ilişki içerisindeyiz. Hele Faruk Bey’le çalışmalarımızda en ufak bir sorun olmamıştır, Allah’ı var, en son, en taze odur, onu söyliyeyim ben. Ne Şenes Bey’i, ne rahmetlik Özdemir Bey, ne Nurettin Çarmıklı, ne Faruk Süren’in, ben bir gün daha soyunma odasında, ne futbolda bir ahkam keserken gördüm, bu oyuncak değil ki. Oyuncak gibi oynamaya kalktığınızda tehlike olur, biri gelir size bunu bildirir.
       Fatih Terim, Fiorentina’nın geçen sezona göre durumunun daha iyi olduğunu, istatistik olarak az da olsa önde bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
       “Bir de tabi kupa finalı var, iki maç daha kazandığınız zaman direk UEFA’ya gidiyorsunuz, böyle bir avantajı var. İkincisi düşüncesinde, saha dışı ve saha içi organizasyonunda, oyun sisteminde, isteklerde önemli değişiklikler olduğuna inanıyorum. O felsefeyi oraya yerleştirdiğime inanıyorum.
       Bugün Fiorentina, son birkaç maça kadar, İtalya ve hatta Avrupa’nın en iyi top oynayan takımları arasında gösterilen önemli bir takımdı. Bunu da hepimiz, özellikle de 70 milyon Türk insanı rahatlıkla seyretti ve gördü. Ben televizyonda gördüm, sanıyorum Cecchi Gori ağlıyordu. Milan maçı, 4-0 Milan maçını kazanıp sevinçten ağlatan da bu takım ve ben. Burada en önemli yaptığımız iş bir defa seyircimiz, oyuncumuz ve bizler çok güzel birleşmiştik. Ben birtakım isteklerde bulunduğum zaman Temmuz ayıydı. Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat, Mart geldi. Çok büyük oyuncular istemedim. Alternatif oyuncular istedim. Ki bir otelde Giancarlo, ben, Cecchi Gori, yaptığımız toplantıda Zenden’in yanında üç tane oyuncu alacağını kendi deklere etti. Bir tane bile alamadık. Şimdi 12-13 kişiyle oynuyoruz ve 7 günde 3 maç oynadığınız zaman, ve bunlar Lazio, Parma, Milan maçları olduğu zaman, burada en kötü ihtimalle bir saatten sonra o yorgunluk çıkacaktır. Hiç dinlendirme imkanımız olmadığı için o bir tehlikedir oyuncu için, sakatlıklarda ve cezalılarda birtakım zaaflarımız oluyor. Bunu bir sığınma olarak söylemiyorum. Ama son maça üç tane, kimsenin ismini bilmediği genç oyuncuyla kulübeye çıktığımızı da herkesin bilmesinde yarar var.
       Şimdi dünyanın her tarafında bu tip olaylar münferit de olsa var. Bizim ülkemizde de var. Bir grup insan çıkar özene bezene inanılmaz bir eforla, inanılmaz bir özveriyle çok güzel bir şey meydana getirirler. Ve bir grup insan da bunu bozmak için hep uğraşırlar. Nedendir, bunu hiç çözmüş değilim. Bizim ülkemizde de vardır. Bu olmuştur da. Benim ne demek istediğimi herkes iyi anlar. Yani futbol hayatıma, antrenörlük hayatıma baktığım zaman bir 30 sene bununla çok karşılaştım.
       Ben ilkeleri için, ben kendi dürüst anlayışım için yaşayan bir insanım.
       Biz bu olayın tespitini çok önce yaptık. Bunu çok önce yaptığımız zaman da oyuncularımı törpüleyeceğine tam tersine inanılmaz bir itici güç oldu, beraberce sırt sırta verdik. Netice itibariyle bugün ben çalıştığım her başkana saygı duydum, en azından mevkisine saygı duydum. Şahsına da saygı duymak zorunda değilim kimsenin eğer saygıyı hak etmiyorsa. Ama mevkisine duymak zorundayım. Eğer siz saygı bekliyorsanız önce siz saygı göstereceksiniz. Mevkinizin ne olduğu beni ilgilendirmiyor. Çünkü zaten onlar belli. Söz sahibisiniz, hocanızın işine son verebilirsiniz, beğenirsiniz, beğenmezsiniz.
       UEFA Şampiyonu bir teknik direktör olarak İtalya’ya geldik. Onun için kimsenin futbol adına her hangi bir yaptırımını, yanlış yaptırımını, yanlış hareketini kabul etmem mümkün değildir. Ben bunları hiç bir başarıları elde etmeden kabul etmemiş bir adamım, zaten o zamandan çıkmış. Ben kendisini asmaşaya çalışan, kendisiyle yarışan, kendi ile mücadele eden bir insanım. Kendi yanlışlarımı da görüp ona da kızan hergün doğrultmaya, düzeltmeye çalışan bir insanım. O zaman kime hangi opsiyonu tanıyacağım. Bu da benim işim diyorum. Ben bu işte çok iyi olduğumu iddia ediyorum ve karnemi de ortaya koyuyorum. O zaman yanlış olan bir şeyi benim kabul etmem zaten kendime olan saygımı yitirmem demektir ki bu benim için hayatımın sonu demektir. O yüzden böyle bir şey söz konusu olamaz kimse için.
       
“KİMSEYLE ANLAŞMADIM”
       Fatih Terim, Fiorentina defterinin kapandığını ve prosedür olarak da İtalya’da sezon içinde ikinci bir takım çalıştıramayacağını belirterek, şimdilik herhangi bir takımla anlaşmadığını belirtti. Terim şöyle devam etti:
       “Şimdi bir defa Fiorentina defteri kapandı. Yanlız benim ülkemin insanları hiç merak etmesin ben onları mahçup edecek hiç bir şey yapmadım şimdiye kadar ve bundan sonra da yapmam mümkün değil. Ben ne yapacağım? Bir defa İtalya’da bir takımı bıraktığınız zaman ikinci takımı çalıştıramıyorsunuz o sezon içerisinde. Yani bu sezon içerisinde benim İtalya’da başka bir takımla çalışmam prosedür olarak, kanun olarak mümkün değil. Bir kaç gün, fazla şansımız yok bayramda okullarından olmadan o tatilerden yararlanarak hanımla beraber, çocuklarla beraber olmak istiyorum. Babamın yanına da gitmek istiyorum Adana’ya çünkü orada bir okul açılma törenim var.
       Terim, Milan’la anlaştığı yolundaki söylentileri de yanıtlayarak, “Şu anda kendi aklımın yattığı, kendi idealimi gerçekleştireceğim, çalışabileceğim ortamı bulabileceğim bir kulüple her an anlaşma yapabilirim” dedi.
       “Ben Fiorentina’ya verdiğim sözü tuttum, o söz içerisinde de hiçbir zaman başka bir kulübe imza atmadım. Şimdi bir imza da atarım, üç imza da atarım. O benim artık hakkımdır, bu atacağım imza her taraf olabilir. Bu iki, üç ayda açıkçası şu an hemen bir hafta on gün dinlenip ve ondan sonra Arjantin veya Uruguay’ı istiyorum bu sefer. Brezilya’yı bildiğim için Arjantin, Uruguay’a gidebilirim, Amerika’ya gidebilirim. Yine oyuncu bakmayla veya oyuncu seyretmeyle geçirmeyi istiyorum. Çok yorulduk biraz da dinlenelim. Ondan sonra en azından ileride gidebileceğim kulüpte görmek istediğim oyuncuları görme imkanım olabilir, buna bakabilirim. Futbol bilgimi geliştirecek veya futbol bilgimi artıracak bir takım maçlara angaje olabilirim. Değişik şekilde oynayan, temposu ritmi değişik ülkelerdeki bazı takımları seyretmek olabilir.
       
“GALATASARAY DİKKATLİ OLMALI”
       Terim, “İstanbul’da oynanacak olan Milan - Galatasaray maçına gidecek misiniz?” sorusunu da şu şekilde yanıtladı:
       “Çok enteresan bir anımı anlatayım. Bundan on beş gün evvel Galatasaray - Deportivo maçı oynandı on gün önce. Carlo ve Simone de var, yardımcılarım da var. O zaman müsaitsek dedim, Galatasaray’a düştü yine Milan çok tehlikeli, Ali Sami Yen’e gidiyorsunuz yine. Hadi gelin gidip seyredelim. Dediler ki nasıl seyrederiz, dedim ki, yahu gideceğiz, her halde çıkıp seyrederiz, demek kalbim temizmiş. Bilmiyorum gider miyim, gitmez miyim ama müsait olursam neden gitmeyim. Orası benim kulübüm, orası benim Ali Sami Yen’im. Çok da güzel bir maç. Milano’da seyrettim de Galatasaray - Milan’ı neden İstanbul’da seyretmeyeyim.
       Yanlız çok dikat etmeleri lazım, Milan için de çok önemli bir maç. Yenildiği zaman ya Deportivo ya Milan. Galatasaray kendini sıyıyor kenera çeyrek finale gidiyor. Onun için yeneceğim diye tedbirsiz, dengesiz veya disiplinsiz oynamamak lazım, sabırlı oynamak lazım. Çünkü Milan ne olursa olsun uluslararası kalitesi her zaman önemli oyunculara sahip büyük bir kulüp, Galatasaray gibi. Onun için de son şansı olduğu için geçen seneyi de düşünerek aynı hatayı tekrarlamamak isteyeceklerdir. Tabi benim gönlüm ister ki Milan, Galatasaray el ele gitsin.
       Terim, “Peki yarın sabah Milan’dan size birteklif gelse, önünüze sözleşmeyi koysalar imzalar mısınız?” sorusuna da, “Bu Milan’dır, bakarım tabi o zaman” seklinde yanıt verdi.
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları