| | | Haftasonu her ne kadar bayramdan önceki son hafta için piyasalardaki gerginliğin sonuçlanması konusunda Ankara’da finans çevreleri ve ekonomi yönetiminin anlaştığı açıklanmış olsa da, bu hafta piyasa koşullarının sakin olup olmayacağını tahmin etmek gerçekten zor.
KURGUSU MÜKEMMEL BİR PROGRAM SİYASETE KURBAN EDİLDİ
Son bir haftalık gelişmeler izlenirken, en çarpıcı bilgilerden birisini IMF tarafının kasım ayındaki krizde de yeni bir kur politikasına geçmeyi teklif etmiş olması oluşturdu. O gün IMF’in bu teklifini reddeden ekonomi yönetimi, anlaşılan bu defa daha sağlam ve belki de daha korkutucu argümanlar ile karşısına gelen IMF tarafının teklifini kabul etmek zorunda kaldı. Çok iyi kurgulanmış, her noktası iyi düşünülmüş ve başarılı olması çizilmiş olan reform takvimine harfiyen uyulması ile mümkün gözüken 3 yıllık enflasyonla mücadele programı, tek cümleyle siyasilerin gereken iradeyi gösterememesi ve takvime uyulmaması nedeniyle ciddi sıkıntılar ile karşı karşıya kaldı ve IMF ekonomi yönetimine ve onların arkasındaki siyasi iradeye olan güvenini kaybettiğinden kendini yeni bir kur politikasına geçişi teklif eden taraf olarak buldu.
Bu nedenle, medyada kimilerinin yazdığı gibi kabahatin büyüğünün IMF tarafında olduğu ve Türkiye Masası Şefi Cotarelli’nin bu nedenle görevine son verileceği veya ‘azarlandığı’ yönündeki ifadeler, en hafif deyişle ‘televole’ anlayışının ekonomi basınına da sıçradığının bir göstergesidir. Son 10 yıldır işin ayrıntısına değil sansasyonel kısmına odaklanmak Türkiye’yi buralara getiren başlıca olgu oldu.
ENFLASYON HEDEFLEMESİNE GEÇMEK KOLAY DEĞİL
Dalgalı kur sistemine geçilmesi ile birlikte, piyasalarda ve ekonomi dünyasında birileri ‘Enflasyon hedeflemesi’ gibi ancak Batılı ve ekonomisi sağlam ülkelerde görülebilen bir uygulamaya geçildiğini sanıyorlar ise veya birileri bu konuda yorum yapıyorsa, ciddi ölçüde yanılıyorlar. Çünkü, Türkiye’nin ne reel sektörü, ne de finans sistemi henüz ‘Enflasyon Hedeflemesi’ gibi zorlu bir etaba hazır değil.
Bu nedenle, dalgalı kur sistemine geçiş bir ölçüde ‘Enflasyon Hedeflemesi’ne geçmezden en az 6 ay önce atılan ilk adım olarak nitelendirilebilir. Bu nedenle, IMF’in esas sindirilmesi zor bazı kararları bu hafta ve muhtemelen bayram haftasında masaya yatıracağı anlaşılıyor. Ancak, bu yeni karar dizisinin ve ek niyet mektubunun siyasiler ve ekonomi bürokrasisi tarafından ne ölçüde sindirebildiğini bize zaman gösterecek.
ERCAN KUMCU YAZILARININ ARKASINDA DURMALI
Bu arada, Başkan Erçel’in istifası sonrası birkaç isim Başkan adayı ismi ortada dolaşmaya başladı. Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Ercan Kumcu ve Halk Bankası Genel Müdürü Yenal Ansen’in isimleri konuşuluyor. Ancak, Ercan Kumcu’nun merkez bankacılığı deneyimi ağır basıyor. Ayrıca, Ercan Kumcu son 6 aydır yazıları ve televizyon yorumları ile programın tehlikeye girdiğini ifade eden kişilerden birisiydi. Bu nedenle, şu anda Merkez Bankası’na Başkan olarak gelecek kişinin sıkı para politikasını devam ettirmek konusunda kararlı ve mücadeleyi göze alacak bir kişi olması gerekiyor.
Bu kişi, yazılarının arkasında duracağı tartışılmaz bir şekilde belli olan Ercan Kumcu olabilir. Aksi taktirde, Merkez Bankası’nda Net İç Varlık hedefinin delinmesine ve piyasanın aşırı TL’lenmesine neden olacak her Başkan enflasyonla mücadelenin anlamını yitirmesine ve 1999 sonunda bu enflasyonla mücadele programı sayesinde eşiğine geldiği uçurumun kenarından kurtulmaya çalışan Türkiye’nin yine aynı uçurumun eşiğine gelmesine neden olacak. Bakalım, Ankara’da hala gerçekleri gören birileri var mı?
| |