Home page
Haber Menüsü


 
“Politik risk” faktörü...
 
Piyasaların tekrar yerine oturması ise zaman alacak. “Şimdilik” kazanılan başarının “kalıcı” olabilmesi için, “politik istikrar” gereğinin ne kadar önemli olduğunu çok pahalı öğrendik.
 
Burçin Mavituna
 
19 Şubat—  Şimdi, “kral çıplak” diyebilmenin tam zamanı. Bu hafta karşılaştığımız politik kriz ile “politik istikrar” gereğinin ne kadar önemli olduğunu çok pahalı öğrendik.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Bu konunun öneminin, uyguladığımız programın başarısı için ne kadar hayati olduğunu anlamak zorundayız. “Politik risk” faktörünü düşürmek için politik istikrarı artırıcı bir stratejiyi süratle kurmalı ve yürütmeye başlamalıyız.
       Her şeye rağmen Merkez Bankası ve Hazine’yi 20 Şubat’ta gösterdikleri performans ile uzun süre konuşacağımızı düşünüyorum. 20 Şubat itfası öncesi meydana gelen bu krizi “şimdilik” atlatmamıza imkan tanıdılar. “Şimdilik” kazanılan başarının “kalıcı” olabilmesi için malesef kaybedecek zamanımız kalmadı...
       Pazartesi günü yaşanan gerginliği değerlendiriken temelde yatan iki ana sorunun cevaplanması gerekiyor. Bunlar;
       1) Bu günkü hükümetin sıkıntının aşılıp, işlerin yoluna girebilmesi için bir alternatifi var mı? Hükümet dağılıp başka bir hükümet kurulsa sorunlara merhem olabilir mi?
       2) Uygulanan programın bir alternatifi var mı? IMF desteği ile veya desteği olmadan Türkiye’nin ekonomik yapısını düzeltmesi için enflasyonu düşürmek, bütçe disiplinini sağlamak ve cari açığını kontrol altına almak dışında uygulayabileceği diğer sihirli formüller var mı? Yoksa günü kurtaran politikalar ile ekonomik büyüme tercih mi edilmeli?
       Görünen o ki, Türkiye azgın bir nehrin ortasında, akıntıya dayanmaya çalışarak karşıya geçmeye çalışıyor. Bu nehir “ya geçilir, ya geçilir.” Geri dönmeye çalışsak bile nehrin ortasında sulara kapılıp gitmek için aynı riski taşıyoruz.
       Uygulanan programdan vazgeçilip toplumsal refahı artırıcı uygulamalara gidilir ise malesef yüksek enflasyon canavarının pencesinde bütçe açıklarını finanse etmek için yüksek borçlanma ihtiyacını yüksek faizle kapatmaya çalışırız. Toplumsal huzur geri kazanıldı zannedilse de gelir dağılımındaki görünüm bir uçurum halini alır. “İşte bu Türkiye’nin kötü talihi” diye söylenir dururuz.
       Vaziyet gösteriyor ki Kurtuluş Savaşı Türk insanının özverisiyle nasıl kazanıldıysa aynı özverinin ekonomik alanda da verilmesi ve bu savaşın kazanılması gerekmekte. Bu bedeli ya biz ödeyip Türkiye Cumhuriyeti için kalıcı bir başarı sağlayacağız, ya da bizden sonraki nesillere pahalı bir fatura bırakacağız.
       
KRİZ, % 7.5 AYLIK FAİZ İLE “ŞİMDİLİK” ERTELENDİ...
       Hazine kriz ortamını aşmak için bir ay vadeli borçlanmaya giderek zaman kazanmayı tercih etti. Vadesi 21 Mart’da dolan Hazine Bonosu’nu yıllık yüzde 144 bileşik faizle sattı. Yaklaşık 1.5 katrilyon lira borç aldı. 4 ay vadeli yıllık yüzde 12 faizli dolar cinsinden bono ile piyasadan 500 milyon dolar borç para topladı. Piyasa önünü göremediği için vadenin kısa olmasını takdir etti ve borç vermeyi aylık yüzde 7.5 bedelle kabul etti.
       Ama oluşan talep ile dolara yüzde 12 faizi düşük bulduğunu bildirdi. Merkez Bankası piyasaların likiditesini kısarak, önceki gün satılan dövizlerin geri gelmesini sağladı. Ama bunun bedeli de O/N repo oranlarının yüzde 3000 seviyelerini görmesine katlanarak ödendi. Borçlanma piyasaları allak bullak.
       Yatırımcı şaşkına döndü ama her şeye rağmen Merkez Bankası ve Hazine’yi 20 Şubat’ta gösterdikleri performans ile uzun süre konuşacağımızı düşünüyorum. Cumhuriyet tarihinin en büyük itfası öncesi meydana gelen bu krizi “şimdilik” atlatmamıza imkan tanıdılar.
       Piyasaların tekrar yerine oturması ise zaman alacak. “Şimdilik” kazanılan başarının “kalıcı” olabilmesi için “politik istikrar” gereğinin ne kadar önemli olduğunu çok pahalı öğrendik.
       
“POLİTİK RİSK” FAKTÖRÜ
       Politik istikrar yabancı yatırımcıların gelişmekte olan piyasalara girerken en çok dikkat ettikleri faktör. Türkiye bu yıl içinde bütçe dengesini sağlamak için özelleştirme ile temin edeceği geliri önemsiyor. Özelleştirmenin yabancı yatırımcılar arasında cazip olabilmesinin teminatı “politik istikrar” konusunda yaratacağımız güvenden geçiyor.
       Eğer THY ve TT için yabancı ilgisi sınırlı kalıyorsa, Avrupa ve Amerika’daki ekonomik yavaşlama kadar bunun bir nedenide Türkiye’nin politik risk faktörüdür. Kaldı ki, özelleştirme ile temin edilecek gelirlerden vaz geçmemiz durumunda, uluslararası piyasalara bu sefer de borçlanmak için çıkmak zorundayız. Maalesef yabancı yatırımcılar “politik risk” faktörünü çok ustaca pazarlık unsuru yapacak tecrübe ve sermayeye sahipler.
       Hazine’nin ihraç edeceği eurobondların yıllık kupon faizleri yüzde 20’lere kadar tırmandırılabilir. (Şu anda yüzde 14 seviyelerinde) Politik risk endişesi şimdiden birçok uluslararası aracı kurumu Turk eurobondlarına karşı temkinli olmaya davet ediyor.
       Şimdi “kral çıplak” diyebilmenin tam zamanı. “Politik risk” faktörünü düşürmek için politik istikrarı artırıcı bir stratejiyi süratle kurmalı ve yürütmeye başlamalıyız.
       Bu süreçte Anayasa Mahkemesi’nin vereceği Fazilet Partisi kararının erken genel seçimi zorunlu hale getirmemesi ve Hükümet içerinde uzlaşmanın ve dinamizimin tekrar sağlanması gerekiyor. Piyasalar bu riskleri zaten sattıkları için, bu yolda atılacak her adımı satın almak isteyecektir.
       
 
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları